​Libya'da sivil kayıplar: Hafter ve Serrac birbirini suçluyor

Trablus’un güneyindeki bombalamada yanan arabalar (Reuters)
Trablus’un güneyindeki bombalamada yanan arabalar (Reuters)
TT

​Libya'da sivil kayıplar: Hafter ve Serrac birbirini suçluyor

Trablus’un güneyindeki bombalamada yanan arabalar (Reuters)
Trablus’un güneyindeki bombalamada yanan arabalar (Reuters)

Libya’ya dair uluslararası ayrışma, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) başkent Trablus’ta bir ateşkes kararı almasını önlemeye devam ederken Mareşal Halife Hafter’in komutasındaki Ulusal Ordu ile Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz es-Serrac, başkentteki sivil yerleşim birimlerinin bombalanmasından birbirini sorumlu tuttu. Önceki akşam gerçekleşen ve en az 4 kişinin ölümüne ve diğerlerinin yaralanmasına sebep olan patlama ile birlikte ölü sayısı, 181’e yükselirken yaralı sayısı yüzleri buldu.
BM Libya Elçisi Gassan Selame, şehrin çevre bölgelerinden Ebu Selim Mahallesi’nde gece boyu süren şiddetli füze patlamasını ağır bir dille kınadı. Selame’nin dün yaptığı açıklamaya göre Trablus’un en yoğun nüfuslu bölgesinde gerçekleşen bu patlama, çok sayıda sivilin ölümüne ve yaralanmasına sebep oldu.
İlk yardım ekiplerinin aktardığına göre bir yandan kadın ve çocuk yaralanmaları yaşanırken bir ailede bir anne, bir kız çocuğu ve bir torun kaybı yaşandı.
Sivil yaşam bölgelerinde rastgele silah ve patlayıcı kullanılmasının bir savaş suçu sayılabileceğini belirten Selame, “Böylesi uygulamalarda yalnızca bu rastgele saldırı suçunu işleyen kişiler değil onlara emir veren herkes de sorumludur” ifadelerini dile getirdi.
BM Elçisi, uluslararası insanlık yasası ile insan hakları hukukunun gözetilmesi gerektiğinin altını çizerek sivillerin ve sivil yaşam alanlarının korunması için mümkün olan tüm tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.
Trablus’un güneyinde eski havalimanı yolu yakınlarında bulunan ve çatışmanın başlangıcından itibaren birkaç defa el değiştiren Ebu Selim Mahallesi, bombalamaya maruz kaldı. Patlamaların sesi, hayatın normal bir şekilde seyrettiği şehir merkezinden şiddetten etkilenmeyen uzak noktalara kadar ulaştı.
Libya Kızılay Hareketi, mermilerin havalimanı yolundaki İntisar Mahallesi’ne düştüğünü ve bir ev ile 4 aracın tutuştuğunu söyledi. Şehir merkezi önceki gece en az 7 güçlü patlama ile sarsıldı ve başkentin güneyinde birkaç roketin atıldığı Ebu Selim Mahallesinde havayı duman kapladı. Yerel halk, bomba seslerinin şehrin birçok noktasında duyulduğunu söyledi.
Bombalamadan en çok zararı gören Ebu Selim ve İntisar mahallelerini ziyaret eden Serrac bu eylemi, ‘savaş suçlusu’ olarak nitelediği Hafter’in vahşiliği ve barbarlığı olarak tarif edip kınadı.
Serrac kendi basın ofisinin yayınladığı bir video kaydında, “Hafter güçlerinin savaş ve insanlık suçu işlediğine dair tüm belgeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sunulacaktır. Biz, suçlunun sorgulanması için insani ve yasal sorumluluğu Güvenlik Konseyi ile uluslararası topluma yüklüyoruz” sözlerine yer verdi.
Bu açıklamalar ile eş zamanlı olarak BM diplomatları, İngiltere’nin Güvenlik Konseyi’ne üye diğer 14 ülkeye sunduğu Libya’ya ilişkin karar taslağı üzerine henüz oybirliği sağlanmadığını belirtti. Söz konusu taslakta, ateşkes sağlanarak Trablus’a yakın savaş noktalarına koşulsuz insani yardım eriştirilmesi talep ediliyor.
Serrac, önceki akşam başkent Trablus’ta İhtiyarlar Heyeti, Şura Meclisi ve Batı Libya’daki Sahil ve Cebel-i Nefusa Bölgesi İleri Gelenleri Meclisi ile bir araya geldiği toplantıda, “Hafter, Libyalıların umutlarını bitirmek için güçlerini harekete geçirdi. Ülkeyi yeniden birçok can kaybının yaşandığı, özel ve kamusal yapıların yerle bir olduğu ve sivillerin hayatının tehlikeye düştüğü şiddet ve yıkıcı bir savaş döngüsüne sokuyor” sözlerini sarf etti.
Buna karşılık Hafter'in komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutanlığı ise iddiaları yalanlayarak güçlerinin bu çatışmalarda herhangi bir ağır silah kullanmadığını ifade etti. Önceki akşam konuya ilişkin açıklamasında LUO, “Başkenti ele geçiren terör milisleri, Grad füzeleri ve roketatarlarla sivil bölgelere yönelik rastgele atışlar gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.
LUO'ya bağlı 166. Piyade Tümeni, terör gruplarının ez-Zehra köprüsü yakınlarında uyguladığı’ başarısız’ bir operasyonu başarısızlığa uğrattığını belirtti. Yaptığı özet açıklamada Tümen, bu olayın onlar için kendilerine bağlı çok sayıda mekanizmanın yanması ve koyunların yanı sıra ölü, kaçak ve esire mal olduğuna işaret etti.
LUO Resmi Sözcüsü Ahmed el-Mismari, önceki akşam gerçekleştirdiği bir basın toplantısında düşman uçaklarının Misrata’daki hava harp okulundan havalandığını ve el-Cufra’da bulunan Hun kentini hedef alan 6 hava saldırısından ikisinin yasadışı göç merkezine, diğerlerinin ise şehirdeki bir aile parkına yönelik olduğunu ancak herhangi bir zarar görülmediğini açıkladı.  
Açıklamasının devamında buna karşılık Orduya bağlı hava silahının 8 uçuş gerçekleştirip Suani bölgesindeki güçlere destek sağladığını belirterek ‘düşmanın yenilmeye ve el-Kerimiye bölgesine doğru küçülmeye başladığına’ dikkat çekti.
Sözcü, Katar’ın Libya’nın içişlerine açıktan açığa karıştığını dile getirerek, “Katar yöneticileri, Libya’nın her konuda kendi ülkelerinden daha büyük olduğunu bilmiyor ve işin özünü kavrayamayarak terörle iş tutmaya devam ediyorlar. Bingazi, Katar’dan daha büyük, daha onurlu ve şereflidir” ifadelerini dile getirdi.
Bu esnada LUO’ya bağlı muhabere birimi, ordudan ayrılan İhvancı Üsame el-Cüveyli’nin önceki akşam kendisinin yönettiği yol kesiciler ve kaçaklardan oluşan bir ekibin başında Trablus Havalimanı yolundaki ABD Büyükelçiliği binasına baskın düzenlediğini bildirdi. Binada memur ve bekçilerin olmadığına işaret edildi.



ABD'nin Gazze Şeridi'ne yardım için desteklediği plan ne ve BM bunu neden reddediyor?

İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
TT

ABD'nin Gazze Şeridi'ne yardım için desteklediği plan ne ve BM bunu neden reddediyor?

İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)
İsrail'in 6 haftadır tüm tedariği kesmesi Gazzelileri açlıkla tehdit ediyor. (Reuters)

ABD destekli bir vakıf, Filistin topraklarında yeni bir yardım dağıtım modelini denetlemek için mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nde faaliyete geçmeyi hedefliyor. Ancak Birleşmiş Milletler (BM), söz konusu planın dürüstlük ve tarafsızlıktan yoksun olduğunu belirterek, bu planda yer almayacağını ifade etti.

Gazze İnsani Yardım Vakfı nedir?

ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Gazze Şeridi'nde yardım dağıtımını denetleyecek. Cenevre Ticaret Sicili, vakfın şubat ayında İsviçre'de kurulduğunu gösterdi.

Plan hakkında bilgi sahibi bir kaynak, vakfın UG Solutions ve Safe Reach Solutions adlı iki ABD'li özel güvenlik ve lojistik şirketiyle çalışmayı planladığını söyledi. Plan hakkında bilgi sahibi olan ikinci bir kaynak ise Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın şimdiden 100 milyon dolardan fazla bağış aldığını bildirdi. Paranın nereden geleceği ise belli değil.

ABD'nin BM Daimî Temsilciliği Geçici Maslahatgüzarı Dorothy Shea bu ayın başlarında BM Güvenlik Konseyi'ne üst düzey ABD'li yetkililerin vakfın faaliyete geçmesi için İsrail'le birlikte çalıştığını söylemiş ve BM ile yardım kuruluşlarını iş birliği yapmaya çağırmıştı. İsrail, vakfın yardım dağıtımına karışmadan faaliyet göstermesine izin vereceğini söyledi.

Yeni plan nasıl işleyecek?

Gazze İnsani Yardım Vakfı, başlangıçta üçü güneyde ve biri Gazze Şeridi'nin orta kesiminde olmak üzere dört güvenli dağıtım bölgesinden faaliyet göstereceğini ve ‘önümüzdeki ay içinde Gazze Şeridi'nin kuzeyi de dâhil olmak üzere ilave bölgelerin açılacağını’ bildirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ilk dağıtım bölgelerinin inşasının önümüzdeki günlerde tamamlanacağını ve İsrail'in ‘Gazze'nin güneyinde büyük güvenli bölgeler kurmayı’ planladığını söyledi. Netanyahu, “Biz diğer bölgelerde savaşırken Filistinliler kendi güvenlikleri için oraya taşınacaklar” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı, ‘sivillerin zorla yerinden edilmesinin hiçbir biçimine katılmayacağını ya da desteklemeyeceğini’ ve açabileceği tesislerin sayısı ya da yeri konusunda bir sınırlama olmadığını vurguladı. Vakıftan yapılan açıklamada, “Gazze İnsani Yardım Vakfı, yardımları sınır kapılarından güvenli dağıtım alanlarına taşımak için güvenlik yüklenicilerini kullanacak. Yardımlar bölgelere ulaştığında, sivil insani yardım ekipleri tarafından doğrudan Gazzelilere dağıtılacak” denildi.

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon bazı yardım kuruluşlarının Gazze İnsani Yardım Vakfı ile çalışmayı kabul ettiğini açıkladı. Bu kuruluşların isimleri henüz bilinmiyor. Vakıf, dağıtım bölgelerine ulaşamayanlara yardım ulaştırmak için mekanizmaları tamamlamakta olduğunu söyledi. Vakıf ayrıca, yardım alanlarla ilgili hiçbir kişisel bilgiyi İsrail ile paylaşmayacağını ve İsrail ordusunun ‘dağıtım alanlarının hemen yakınında bulunmayacağını’ belirtti.

BM neden yeni dağıtım modeliyle iş birliği yapmıyor?

BM, ABD'nin desteklediği dağıtım planının örgütün köklü tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık ilkelerine uymadığını söylüyor. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher, alternatif öneri üzerinde zaman kaybedilmemesi gerektiğini söyledi.

BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifingde Fletcher, “İsrail tarafından ilk ortaya atılan planla ilgili sorunların daha fazla yerinden edilmeyi dayatması, binlerce insanı tehlikeye atıyor. Yardımı Gazze Şeridi'nin sadece bir bölümüyle sınırlıyor ve diğer kritik ihtiyaçları karşılamıyor. Yardımı siyasi ve askeri hedeflere bağlı kılıyor. Açlığı bir pazarlık kozu haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

BM, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) Gazze Şeridi'ndeki yardım operasyonlarının belkemiği olduğunu söyledi. Ancak İsrail, UNRWA’yı kendisine karşı kışkırtıcılık yapmakla suçluyor ve çalışanlarını ‘terörist faaliyetlere karışmakla’ itham ediyor. BM tüm bu suçlamaları soruşturma sözü verdi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı, ‘pratik bir çözüm bulmak için İsrail ile birlikte çalışmanın insani ilkelerin ihlali anlamına gelmediğini’ savunuyor.

Yardım dağıtımı için neden alternatif bir plan önerildi?

İsrail, Hamas’ı yardımları çalmakla suçlayarak, 2 Mart'tan bu yana tüm yardımların Gazze Şeridi'ne girişini engelliyor. İsrail, 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki kasabalara düzenlenen ve İsrail istatistiklerine göre bin 200 kişinin ölümüne yol açan saldırıda Gazze Şeridi'ne götürülen tüm esirlerin serbest bırakılmasını talep ediyor. Söz konusu saldırı, Gazze Şeridi'nde 53 bin kişinin hayatını kaybettiği savaşı tetikledi.

Geçtiğimiz nisan ayı başında İsrail, Gazze Şeridi'nde ‘yardımların izlenmesi ve girişi için yapılandırılmış bir mekanizma’ önerdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ‘yardımlara daha fazla kısıtlama getirilmesi ve her kalori ve un tanesinin kontrol edilmesi’ tehdidinde bulunduğunu söyleyerek bu öneriyi reddetti.

O zamandan bu yana yardımların yeniden başlamasına izin vermesi için İsrail üzerindeki baskı artıyor. BM destekli bir küresel açlık gözlemcisi olan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması, geçtiğimiz hafta Gazze nüfusunun dörtte birine denk gelen yarım milyon insanın açlık riski altında olduğu uyarısında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump, ‘Gazze Şeridi'nde çok fazla insanın açlıktan öldüğünü’ kabul etti. İsrail'in önerisi konusundaki çıkmazın ortasında Washington, yardım dağıtımını denetlemek üzere yeni kurulan Gazze İnsani Yardım Vakfı'nı destekledi. Vakıf birkaç gün önce yaptığı açıklamada, mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nde çalışmaya başlamayı hedeflediğini belirtti. Bu arada İsrail, mevcut mekanizmalar çerçevesinde sınırlı yardımın yeniden başlamasına izin verdi.

Yardımların ulaştırılmasında şu anda hangi mekanizmalar kullanılıyor?

Çatışmaların başlamasından bu yana BM, Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardım operasyonlarının İsrail'in askerî harekâtı, Gazze'ye erişim kısıtlamaları ve silahlı çetelerin yağmalamaları nedeniyle aksadığını belirtti.

Ancak BM, yardım dağıtma sisteminin etkili olduğunu ve bunun özellikle İsrail'in mart ortasında askeri operasyonlara yeniden başlamasından önceki iki aylık ateşkes sırasında belirgin olduğunu savundu. Yardımlar önce İsrail tarafından incelenip onaylandıktan sonra Gazze sınırları içine taşındı ve burada BM tarafından teslim alınıp dağıtıldı.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bu sisteme geri dönebiliriz. İşleyen bir mekanizmamız var. Tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok. Yardım operasyonlarında yeni bir ortağın bize Gazze Şeridi'ndeki işimizi nasıl yapacağımızı söylemesine ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı.

Fletcher pazartesi günü BM'nin yardım hacmini arttırmak için İsrail'den beklentilerini şöyle özetledi: Gazze Şeridi'ne biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere en az iki sınır kapısının açılması, prosedürlerin basitleştirilmesi ve hızlandırılması, kota olmaması, erişimin engellenmemesi, yardım ulaştırılırken saldırı olmaması ve gıda, su, tuvalet malzemeleri, barınma, sağlık hizmetleri, yakıt ve gaz dahil olmak üzere bir dizi ihtiyacın karşılanmasına izin verilmesi.