Travmalardan kurtulmanın yolları

Travmalardan kurtulmanın yolları
TT

Travmalardan kurtulmanın yolları

Travmalardan kurtulmanın yolları

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İpek Sönmez, kişilerin yaşadığı travmanın ardından oluşan ruhsal sorunların nedenleri ve belirtilerini anlatan, ruhsal sorunların oluşmasını önlemede yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
Travma sonrası oluşabilecek ruhsal sorunları yaşayabilecek kişilerin yaşadığı olayı arkadaşları veya ailesi ile konuşarak daha kolay atlatabileceğini, kişilerin travma yaşadıktan sonra mutlaka normal yaşantısına geri dönmeye çalışması gerektiğini ve bunlar gibi birçok uygulanması gereken davranışın olduğunu söyledi. Travma oluşturabilecek etkenlerin yaşamı tehdit eden her türlü durum olarak kabul edildiğini söyleyen Doç. Dr. İpek Sönmez, kişilerin yaşamı tehdit eden kazalar, askeri bir çatışma, saldırıya uğrama, kaçırılma, kaçırılmaya şahit olma, bir afet yaşama, yaşamı tehdit eden bir hastalık tanısı alma ya da sistemik bir şekilde fiziksel veya ruhsal istismara uğrama durumlarının travmaya neden olan etkenler olabileceğini belirtti.
“Geçici veya tedavi gerektirecek hastalık haline gelebilir”
Travmatik bir sorun sonrasında ortaya çıkan belirtilerin geçici olduğu gibi bazen tedavi gerektirecek hastalıklar haline de gelebileceğini söyledi.
Doç. Dr. İpek Sönmez, özellikle yaşanan olaya yakınlıkla bağlantılı olarak sürekli olayı yeniden yaşamak veya olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya çalışmak, rüya veya uyanıklık sırasında olayı düşünmek ve sürekli olarak olay ile ilgili görüntüleri görmenin söz konusu olabileceğini belirtti. Doç. Dr. İpek Sönmez konuşmasına şöyle devam etti: “Söz edilen bu durumların yaşanmasının ardından kişiler akut stres veya travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal hastalıklar yaşayabilmektedir. Akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu yaşandığında bunların tedavisi psikiyatri uzmanlarınca yapılmaktadır ”dedi.
“Travmalar ruhsal bozuklukları beraberinde getiriyor”
Travmaya bağlı ortaya çıkan ruhsal bozuklukların nedenleri ve belirtileri hakkında bilgiler veren Sönmez, öncelikle travmatik bir yaşantının ortaya çıkabileceğine dair mutlaka kişilerde belirtiler görüldüğünü ve bu belirtilerden haberdar olunması gerektiğini, travmatik yaşantı sonrasında ilk görülen belirtinin şaşkınlık olduğunu belirtti. Kişilerin yaşadığı şaşkınlık sonucunda ilk olarak olup biteni kabullenemediğini korku, çaresizlik, öfke, suçluluk, mutsuzluk, utanç duyguları ile tehlikenin atlatılmış olması, rahatlama ve ümitli olma duygularının görülebileceğini belirtti.
Travmalar nasıl atlatılır?
Yaşanılan travma sonucunda öncelikle kişilerin kendine önce biraz zaman tanıması gerektiğini belirten Sönmez; “Yaşanılanları anlamak, algılamak, kabullenmek ve bununla yaşamayı öğrenmenin haftalar veya aylar alabileceğini kişilerin olan biteni değerlendirmesi ve anlamaya çalışması için zamana ihtiyacı olduğunu belirtti.. Aynı travmadan etkilenen kişilerle bağlantı kurmak travmayı daha kolay atlatmaya neden olabilir. Aynı olayı yaşayan kişiler ve yakınları ile bir araya gelip yaşantıları paylaşmak yararlıdır. En önemli olan ise ağlamaktır. Kişiler duygularını yaşamaktan kaçmamalı ve ağlamalıdır” dedi.
“Travmaya sebep olayla ilgili konuşmak ve tartışmak yarar sağlayıcıdır”
Travma yaşayan kişilerin mutlaka gerektiği durumda yardım ve destek alması gerektiğini, olay hakkında konuşmanın ve tartışmanın yarar sağlayabileceğini belirten Sönmez; yaşanılan olay ile ilgili aileden kişilerle veya arkadaşlarla konuşarak destek almanın olayı daha kolay atlatmaya neden olabileceğini ifade etti.
“Biran önce normal yaşantınıza geri dönmeye çalışın”
Kişilerin travma yaşadıktan sonra mutlaka normal yaşantısına geri dönmeye çalışması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. İpek Sönmez, mümkün olduğunca erken dönemde normal yaşantıya geri dönülmesinin önemli olduğunu belirtti. Travmaya bağlı yaşanılan ruhsal sorunlarda kişilerde iştahsızlık olabileceğini söyleyen Doç. Dr. İpek Sönmez, bu durumda olan kişilerin düzenli yemek yemeye özen göstermesi gerektiğini belirtti. Sönmez “Kişiler önceden beri yaptığı egzersiz veya spor aktivitesi var ise zor gelse de yapmaya devam etmelidir. Arkadaşları ile birlikte yaptığı aktiviteler ile keyif aldığı günlük yaşantısına dönmelidir. Bunun için yaşama zaman ayırması gerekmektedir. Ortaya çıkan travmanın kargaşası yaşamını altüst etmiş olabilir. Mevcut zamanı iyi planlayıp yönetmek yayarlı olacaktır. Olası tüm destek unsurları kullanılmalıdır. Arkadaşlar, dostlar, akrabalar, sosyal dernekler gibi tüm destek unsurlarını kullanıp yalnız kalmamalıdır. Fiziksel aktivite yapmalıdır. Koşmak, bisiklet sürmek, yürümek, spor salonuna gitmek gibi egzersizler yapmak yarar sağlayabilir. Aynı zamanda müzik ve sanatla ilgili aktivitelere de katılmak yarar sağlayabilir”diye söyledi.
“Travma sonrası stres bozukluğu yaşanan durumlarda mutlaka profesyonel yardım alınmalıdır”
Ortaya çıkan karmaşık duyguların kişileri kaygılandırmaması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. İpek Sönmez, duyguları hapsetmenin sorunların birikmesine ve zor atlatılmasına yol açacağını belirtti. Kaygı ve sıkıntılar ile baş edebilmek için alkol ya da uyuşturucu gibi maddeler kullanmaktan kaçınılması gerektiğini söyleyen Sönmez, duygusallığın yoğun olduğu bu dönemlerde daha hassas ve yanlış kararlar alınabileceğini belirtti. Yaşamla ilgili radikal kararlar almanın yanlış olacağı bu dönemde, profesyonel yardım talebinde bulunulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. İpek Sönmez sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bunlara rağmen ortaya travma ile ilişkili bir bozukluk olan travma sonrası stres bozukluğu çıkarsa bir profesyonelden yardım alınmalıdır. Özellikle de yaşanan olaya yakınlıkla bağlantılı olarak olayları sürekli olarak yeniden yaşamak, olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya çalışmak, rüya ve uyanıklık sırasındaki düşünceler esnasında sürekli olarak olay ile ilgili görüntüler görmek söz konusu ise konu ile ilgili uzman bir doktora başvurulmalıdır”dedi.



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe