IKBY'de Meclis Başkan Yardımcılığı’na ilişkin tartışmalar sürüyor

IKBY'de Meclis Başkan Yardımcılığı’na ilişkin tartışmalar sürüyor
TT

IKBY'de Meclis Başkan Yardımcılığı’na ilişkin tartışmalar sürüyor

IKBY'de Meclis Başkan Yardımcılığı’na ilişkin tartışmalar sürüyor

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) parlamentosunda 12 sandalyesi bulunan Goran (Değişim) Hareketi, IKBY ikinci başkan yardımcılığı makamının oluşturulması kararını kabul ederken parlamentoda 21 sandalyesi bulunan Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) bu makama yönelik talebini reddetti.
Goran Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Vasfi Calak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hareketin, IKBY halkının yüce menfaatleri doğrultusunda ve parlamentodaki sandalyelerin dağılımı çerçevesinde seçilmiş hükümetin kurulmasının önündeki en büyük engelin kaldırılması için söz konusu ikinci başkan yardımcılığı makamının oluşturulmasını kabul ettiğini kaydetti.
Goran Hareketi’nin hükümeti kurma çalışmaları önündeki engelleri kaldırmak istediğinin altını çizen Calak, bu nedenle IKBY Başkanı ikinci yardımcısı makamı oluşturma fikrini, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile imzalanan ikili anlaşma şartlarına eklendiğini kaydetti. Söz konusu şartların, IKBY’deki idari ve mali yolsuzlukla mücadele kararının parlamentonun bir sonraki oturumunda derhal yürürlüğe konması ve Peşmerge güçlerinin birleştirilerek tamamen devlet kurumu haline getirilmesi olduğunu belirten Calak, bu iki şartın Goran Hareketi’nin reform programı içerisinde yer aldığını aktardı. KDP’nin her iki şartı da kabul ettiğini söyleyen Calak, fakat KYB’nin yeni hükümete katılma niyetlerinin güvenilirliğinden şüpheli olduklarını kaydetti.
Calak, Goran Hareketi’nin, KYB ile siyasi ve diplomatik ilişkilerini, aralarındaki artan görüş ayrılıkları nedeniyle bir sonraki duyuruya kadar askıya aldığına dikkati çekti.
Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan KYB Politbüro Üyesi Cafer Şeyh Mustafa, partisinin, KDP ile IKBY ikinci başkan yardımcısı pozisyonu hakkında nihai bir anlaşmaya varmasının ardından artık yeni hükümetin kurulmasının önünde herhangi bir engel kalmadığını söyledi. KYB yönetiminin konuyu çözmek için yaklaşmakta olan politbüro toplantısını beklediğini ifade eden Mustafa, bu nedenle görev için henüz bir aday belirlenmediğini ifade etti.
Diğer yandan kimliğinin açıklanmasını istemeyen güvenilir bir kaynak Şarku’l Avsat’a, KYB’nin askeri işlerden sorumlu olacak başkan yardımcılığı görevini üstlenmekteki ısrarına karşılık askeri sorumluluğu olmayan başkan yardımcılığının verildiği Goran Hareketi’nin askeri sorumluluğu üstlenmekteki ısrarı sebebiyle iki taraf arasında görüş ayrılıkları olduğunu söyledi.
KDP milletvekili Reving Hirori ise partisinin, hükümeti kurmak amacıyla bu hafta içinde Goran Hareketi’yle bir toplantı yapacağını aktardı. Düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulunan Hirori, parlamentonun IKBY başkanlık yasasındaki değişiklik için oylama yapmak üzere bir oturum düzenleyebileceğini de sözlerine ekledi.
Yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinin ardından, IKBY’nin yeni başkanı seçilecek.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.