Bilgisayar kullanırken gözlük takmanın faydaları

Bilgisayar kullanırken gözlük takmanın faydaları
TT

Bilgisayar kullanırken gözlük takmanın faydaları

Bilgisayar kullanırken gözlük takmanın faydaları

Op. Dr. Şeyda Atabay, bilgisayar kullanırken gözlük takmanın önemli olduğunu söyledi. 
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şeyda Atabay göz sağlığı açısından çağın en önemli hastalığının bilgisayar kullanımı olduğunu ifade ederek, “Teknoloji ilerlerken artık kitapları bile bilgisayardan okuduğumuz, notlarımızı bilgisayar üzerinde belirlediğimiz bir dönemdeyiz. Hemen hemen herkesin elinde bir cep telefonu, evlerde mutlaka tablet ve bilgisayarlarımız mevcut. Asansörde, yemekte elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızın yerini işyerlerinde ve evlerde bilgisayarlar devralıyor. İşi için sürekli bilgisayar başında olan kişi de, sosyal medyada dolaşan kişi de çeşitli sebeplerle göz problemleri yaşamaktadır. Bu durum günümüzde göz hastalıklarına zemin hazırlar veya zemindeki gizli bir bozukluğun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır” dedi. 
Yoğun bilgisayar kullanımı ile gözünün bozduğu söyleyen bir kişide sebep çoğunlukla alttaki gizli hipermetrop veya astigmatizmanın ortaya çıkması olduğunu belirten Op. Dr. Atabay, “Daha önce fark etmediği ve göz kasları ile tolere edilebilen bu rahatsızlıklar yoğun bilgisayar kullanımı ile ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalarımıza önerilerimiz her zaman olmasa da bilgisayar kullanırken gözlüğünü takabileceği bu sayede göz yorgunluğunun nispeten rahatlayacağıdır. Gözlük camı seçerken antirefle özellikte olanları tercih etmek daha rahatlatıcı olacaktır. Ayrıca bilgisayar ekranlarının ışığından koruyan farklı camlar mevcuttur” şeklinde konuştu. 
Bankacılık sektöründe çalışan hastalarda bu rahatsızlıkların sık olarak izlenmekte olduğunu kaydeden Op. Dr. Atabay, ”Ayrıca göz kırpma refleksinin azalmasına bağlı göz kuruluğu nedeniyle batma ve yanma rahatsızlığı olabilmektedir. Bu durumda suni gözyaşı damlaları önermekteyiz. Göz bozukluklarının ilerlemesinin 20’li yaşlarda azaldığı durduğu bilinirken son yıllarda yoğun tablet ve telefon kullanımına bağlı kas spazmları ile gözlük numaralarında ilerleme ile karşılaşmaktayız. Hastalarımıza önerilerimiz, bilgisayar, tablet ve akıllı telefon başında geçirdikleri süreyi azaltmaları ve gece uyku sürelerine ve uyku saatlerine dikkat etmeleri gerekliliğidir” ifadelerini kullandı. 



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature