Sri Lanka'da OHAL ilan edildi

Patlamanın meydana geldiği bölgede çalışmalar yürüten Sri Lanka güvenlik güçleri. (AFP)
Patlamanın meydana geldiği bölgede çalışmalar yürüten Sri Lanka güvenlik güçleri. (AFP)
TT

Sri Lanka'da OHAL ilan edildi

Patlamanın meydana geldiği bölgede çalışmalar yürüten Sri Lanka güvenlik güçleri. (AFP)
Patlamanın meydana geldiği bölgede çalışmalar yürüten Sri Lanka güvenlik güçleri. (AFP)

Sri Lankalı yetkililer, yerel bir radikal grup tarafından düzenlendiğini duyurduğu ve 290 kişinin öldüğü pazar günkü saldırıların ardından ülkede geniş çaplı bir güvenlik operasyonu başlattı.
Yetkililer tarafından yapılan yazılı açıklamada olası yeni saldırıların önüne geçmek için Sri Lanka yönetiminin pazartesi günü gece yarısından itibaren, kamu güvenliğini korumak için olağanüstü hal ilan ettiği ifade edildi. OHAL ilanının polisin ve ordunun çalışmalarını kolaylaştırmak için yürürlüğe sokulduğu kaydedildi.
Paskalya sabahında, 10 yıl önce iç savaşın sona ermesinden bu yana şiddet eylemlerinme tanık olmayan Sri Lanka'nın bazı bölgelerinde otellere ve kiliselere yönelik terör saldırıları düzenlenmişti.
Hükümet Sözcüsü Rajitha Senaratne dün yaptığı açıklamada, saldırının arkasında yerel aşırılık yanlısı bir grup olan Ulusal Tevhid Örgütü'nün olduğunu duyurdu. Haber ajansları ve sosyal paylaşım siteleri tarafından yayınlanan belgelere göre 11 Nisan'da Sri Lankalı polis şefi, yabancı bir istihbarat teşkilatının Ulusal Tevhid Örgütü'nün Kolombo'daki kiliselere ve Hindistan Yüksek Komiserliği'ne saldırı planladığını bildirdi.
Ulusal Tevhid Örgütü
2016'da Budist karşıtı vaazlar nedeniyle tutuklanan Abdulrazık başkanlığındaki Sri Lankalı Tevhid grubundan ayrılmanın sonucu kurulması dışında bu militan grup hakkında pek bir şey bilinmiyor. Örgüt, kısa bir süre önce ilk saldırısını Budist heykellerini tahrip ederek yaptı. Grubun söylemi mezhep ayrımcılığı üzerinde yoğunlaşıyor. Pazar günkü saldırılarla suçlanmadan önce örgütün şiddete başvurduğuna dair bir bilgi bulunmuyor.
Aşırılık yanlısı grup hakkında yapılan değerlendirmeler örgütün dış yardım olmadan bu büyüklükte bir terör saldırısı düzenleyemeyeceği yönünde.
AFP'ye göre yetkililer, saldırıyla ilgili olarak 24 kişiyi tutuklandı. FBI da soruşturmaya dahil oldu. Bugün, Uluslararası Polis Teşkilatı (INTERPOL) unsurlarının da ülkeye gelmesi bekleniyor. Sri Lanka polisi pazar günü başkent Kolombo'da bir otobüs durağında 87 adet patlayıcı bulduğunu bildirdi.
Saldırıda Hint, İngiliz, Türk, ABD'li ve Japon uyruklu 37 yabancının da öldüğünü belirten yetkililer ölenlerin kimlik tespitinde zorlandıklarını açıkladı.
Dün sabah Kolombo'daki morgda trajik anlar yaşandı. Kurbanlardan bazılarının kimlik tespitine yardımcı olmak için ailelerden DNA testleri istendi. Kolombo'nun yaklaşık 30 kilometre kuzeyindeki Negombo'da San Sebastian Kilisesi'nin önünde, saldırı kurbanlarına ait parçalar bulundu. Pazar sabahı ardı ardına altı patlama meydana geldi. İki saat sonra ise iki patlama daha gerçekleşti. 
Başkentte hedef alınan yerkler arasında Aziz Anthony Kilisesi'nin yanı sıra 3 de lüks otel vardı. Bombalar ayrıca Negombo'daki San Sebastian Kilisesi'nde ve Sri Lanka'nın doğu kıyısındaki Batticaloa kentindeki bir diğer kilisede de patlatıldı. Saldırıdan birkaç saat sonra iki patlama daha meydana geldi: Biri Kolombo'nun güney banliyösündeki bir otelde meydana gelirken diğer saldırı şehrin kuzeyinde bir polis operasyonu sırasında, intihar bombacısının kendini havaya uçurması ile yaşandı.
Pazar akşamı güvenlik önlemlerinin sıkılaştırıldığı ifade edilirken Kolombo Havaalanı'ndaki ana terminale giden bir yolda "el yapımı bir bomba" patlatıldı. 
Saldırıya tepki büyüyor
Vatikan'dan ABD'ye kadar birçok ülkeden yapılan saldırılara ilişkin kınama mesajları yayınlandı. 
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün ABD'nin Sri Lanka’daki kanlı saldırıların ardından aşırılık yanlısl terörizm ile savaşına devam edeceğini söyledi. Pompeo, gazetecilere verdiği demeçte aşırılık yanlısı terörizmin tehdit olduğunu belirterek “Bu kötü insanlara karşı mücadeleye devam etmeliyiz. Bu, Amerika'nın  da savaşı" dedi. Pompeo, Sri Lanka Başbakanı Ranil Wickremesinghe ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bilgisini verdi.
Pompeo, DEAŞ tehdidinin halen devam edip etmediğine ilişkin bir soruya da şu cevabı verdi:
"Amerika Birleşik Devletleri, Suriye'de terör örgütü tarafından açıklanan 'halifeliği' yok etmeyi başardı. Ancak dünyanın dört bir yanında elimiz tetikte olmalı. Maalesef dünyada kötülük var.”
Bulgular El-Kaide ve DEAŞ'a işaret ediyor 
Güvenlik uzmanları dün yaptığı açıklamada Sri Lanka'daki kiliselerin ve otellerin koordineli bir şekilde bombalanması ve eylemlerin karmaşıklığı göz önüne alındığında saldırının DEAŞ ve El Kaide gibi aşırılık yanlısı terör örgütlerinin izlerini taşıdığını aktardı.
İntihar saldırısı ve diğer saldırıların sorumluluğunu ise hiçbir örgüt üstlenmedi. 2009'da iç savaşın sona ermesinden bu yana ülkede ilk defa ölü sayısının bu kadar fazla olduğu bir saldırı düzenlendi. 
Uzmanlar, Sri Lanka'daki yabancı turistlerin sıkça ziyaret ettiği kiliseleri ve otelleri hedef alan saldırıların Budist ülkede endişeye yol açtığını ifade ediyor. 
Daha önce iç savaş sırasında düzenlenen intihar saldırılarında hükümet görevlileri ve kamu kurumları hedef alınmıştı. 
Yaklaşık 10 yıldır militan örgütler üzerinde araştırmalar yapan terörle mücadele uzmanı Alto Laptopon, "Bu eşzamanlı saldırılar sıradan değil" dedi. Reuters'a göre Ortadoğu ve Güneydoğu Asya'daki benzer saldırılarla karşılaştırıldığında söz konusu eylemler El Kaide'nin izlerini taşıyor.
İsminin yayınlanmaması koşuluyla konuşan kıdemli bir  terörle mücadele yetkilisi, saldırının büyük olasılıkla "Büyük operasyonel yetenekleri olan liderlere sahip" bir grup tarafından gerçekleştirildiğini aktardı.
Devlet Başkanı Maithripala Seressina'nın ofisindan yapılan açıklamada intihar bombacılarının uluslararası bağlantılarını izlemek için dış destek isteneceği belirtildi. Açıklamada, istihbarat raporlarının "Yerli teröristlerin yabancı terör gruplarının arkasına saklandığı belirtilerek "Bu nedenle Devlet Başkanı yabancı ülkelerden yardım isteyecek” denildi.
Başbakan Ranil Wickremesinghe dün yetkililerin, kiliselerin pek bilinmeyen bir İslami grup tarafından saldırıya uğrama olasılığı hakkında önceden bilgisi olduğunu kabul etti.  Reuters'ın bildirdiğine göre Singapur'daki güvenlik uzmanı Rohan Gunaratna, Sri Lankalı grubunun faaliyetlerini sürdürerek, Suriye ve Irak'ta terörist gruplara katılmak için Ortadoğu'ya seyahat edenlerle bağlantısı bulunduğunu ve hedeflerinin DEAŞ'ın Sri Lanka'daki uzantısı olmak olduğunu söyledi. 
Hedefte kiliseler ve Batı vardı
Yerel saat ile 8.45'te eş zamanlı olarak dört patlama meydana geldi. Ardından, 20 dakika sonra iki patlama daha yaşandı. Öğleden sonra şehirde iki patlama daha oldu. Yetkililer daha sonra bazı noktalarda mühimmat ve çeşitli patlayıcılarla dolu bir kamyon buldu.
Geçtiğimiz yıllarda da Asya ve Ortadoğu'nun çeşitli bölgelerinde kiliseler bombalanmıştı. 
Endonezya'nın Surabaya kentinde geçen yıl kiliselere intihar saldırıları düzenlenirken Filipinler'deki Jolo Adası'ndaki kilise de bu yıl benzer saldırılara sahne oldu.
Sri Lanka, 2009'dan önce birçok intihar saldırısına sahne oldu. Ancak "Tamil ayrılıkçıları" çoğunlukla hükümet noktalarını hedef aldı. Uzmanlar, örgütün saldırılarının kiliselere yönelmesinin sebebini Batı'nın çıkarlarını hedef almasına bağlıyor.
Her ne kadar saldırıların faillerinin silahlara ve patlayıcılara doğrudan erişim sağladığı düşünülse de eylemlere yabancı unsurların da dahil olabileceği ihtimali üzerinde de duruluyor.
Uzman Laptopon "Saldırının büyüklüğü göz önüne alındığında yerel unsurların saldırıları tek başına gerçekleştirdiğini sanmıyorum. Hindistan'a veya Pakistan’a giren ve çıkanlar da dahil olmak üzere yabancı grupların veya bireylerin eylemlere katılmış olması muhtemeldir" dedi. 
"Patlayıcılar Sri Lanka'da büyük ölçüde mevcut" diyen Rao, "Saldırıların ölçeği ve karmaşıklığı dış bağları işaret etse de de şu ana kadar eylemleri doğrudan DEAŞ'la ilişkilendirecek bir kanıt bulunamadı" bilgisini verdi.



Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
TT

Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)

Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırlanan "barış planına” yönelik gizli görüşmelerin basına sızdırılması üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a tepki yağdı.  

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg, Witkoff'un Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov'la14 Ekim'de, Uşakov'un da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uluslararası ekonomik işbirliğinden sorumlu özel temsilcisi Kiril Dmitriyev'le 29 Ekim'de yaptığı telefon görüşmelerinin dökümlerine ulaştı.

Yazılı dökümlere göre 14 Ekim'deki görüşmede Witkoff, Ukrayna savaşına dair barış planı üzerinde birlikte çalışılmasını istiyor ve Putin'in plan hakkında "Trump'la görüşürken neler yapması gerektiği” hakkında tavsiye veriyor. 

Witkoff görüşmede Putin'in Trump'ı Gazze'deki barış mutabakatı için tebrik etmesini, Rusya'nın anlaşmayı desteklediğini ve ABD Başkanı'na "bir barış adamı olarak saygı duyduğunu" söylemesini öneriyor. Uşakov'un da buna katıldığı aktarılıyor. 

Kayıtların sızdırılmasının ardından ABD'de hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanattan Witkoff'a sert tepkiler geldi.

Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi Ted Lieu, "Steve Witkoff'un Rusya değil ABD adına çalışması gerekiyor” diyerek, Trump'ın temsilcisini "hain” diye niteledi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Don Bacon da Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasında Witkoff'un çabalarına güvenilemeyeceğini belirterek, temsilcinin görevden alınmasını istedi. 

Trump ise Witkoff'a yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu savunarak, "Onun bu planı Ukrayna'ya satması gerekiyor. Bir pazarlıkçının görevi budur” dedi.

Diğer yandan Dmitriyev ve Uşakov arasındaki görüşmedeyse Moskova'nın herhangi bir barış teklifinde taleplerini ne kadar güçlü şekilde dile getirmesi gerektiği ele alındı. 

Uşakov, Witkoff'la görüşmesinin sızdırılmasının "kabul edilemez” olduğunu söyledi. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Dmitriyev ise Uşakov'la görüşmesine dair yayımlanan bilgilerin "sahte” olduğunu iddia etti. 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, bilgi sızıntısının görüşmeleri sabote etmek amacıyla yapıldığını savunarak bunu "hibrit savaş” diye niteledi. 

Kaydı kimin sızdırdığı henüz tespit edilemedi. Uşakov, bunu Avrupa ülkelerinin sızdırmış olabileceğini ima ederken, Wall Street Journal'a konuşan Avrupalı diplomatlarsa olayın ardında Kremlin'in olabileceğini ileri sürüyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, Wall Street Journal


Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
TT

Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)

Almanya'nın Rusya'ya karşı hazırladığı savaş planı ortaya çıktı.

Wall Street Journal'ın incelediği "Almanya Operasyon Planı" adlı 1200 sayfalık metin, olası savaş durumunda 800 bin NATO askerinin doğuya nasıl sevk edileceğini detaylandırıyor. 

Bu süreçte hangi liman, nehir ve demiryollarının kullanılacağı, lojistiğin nasıl sağlanacağı üzerinde de çalışılmış.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephull, bu hafta yaptığı açıklamada Rusya'nın 2029'a kadar bir NATO ülkesine saldırabileceğini öne sürmüştü. 

Analizde ayrıca, ABD'nin öncülüğünde yürütülen süreçte Ukrayna cephesinde barış sağlanması durumunda Rusya'nın NATO'ya saldırı için hazırlık yapma fırsatı bulacağı savunuluyor.

Askeri çevrelerde "OPLAN" diye de bilinen metinde, Almanya'daki altyapı eksikliğine de dikkat çekiliyor. 

Otoyolların yüzde 20'sinin ve köprülerin çeyreğinden fazlasının yatırım eksikliği nedeniyle onarılmadığı belirtiliyor. Kuzey ve Baltık denizindeki limanlar için 15 milyar euroluk bakım gerekiyor, bunun 3 milyar eurosu limanların askeri kullanım amacıyla güçlendirilmesi için harcanacak. 

Bu eksikliklerin muhtemel savaş durumunda askeri birliklerin hareket serbestliğini kısıtlayacağı ifade ediliyor. Berlin yönetiminin sorunları gidermek için 2029'a kadar 166 milyar euro yatırım yapmayı planladığı aktarılıyor. 

Diğer yandan Almanya'nın Rusya'yla muhtemel savaşta NATO açısından coğrafi bir önemi de var. 

Alman düşünce kuruluşu Brandenburg Toplum ve Güvenlik Enstitüsü'nden Tim Stuchtey, çatışma nerede başlarsa başlasın sınırda uzanan Alp Dağları nedeniyle NATO birliklerinin Almanya üzerinden cepheye geçeceğini söylüyor. 

Ancak son dönemde artan sabotaj saldırılarının bu yoğun hareketlilikte aksaklıklara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Yürürlükteki veri koruma ve dijital iletişim yasalarının değiştirilebileceği belirtiliyor. 

Almanya Silahlı Kuvvetleri, gözetleme ve drone sistemleri için Münih merkezli Quantum Systems'la ortak çalışıyor. PayPal'un kurucusu ve Facebook'un ilk yatırımcılarından olan Peter Thiel'ın desteklediği firmadan Paul Strobel, Rusya'nın limanları bloke edip elektrikleri kesebileceğini ve demiryollarını sabote edebileceğini savunuyor. 

Almanya'yı "Avrupa'nın en güçlü ordusu" haline getirmek istediğini söyleyen Şansölye Friedrich Merz, eylüldeki açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: 

Tehditler gerçek. Savaşta değiliz ancak artık barış içinde de yaşamıyoruz.

Rusya lideri Vladimir Putin ise NATO veya Avrupa Birliği'ne (AB) savaş açma niyeti olmadığını defalarca söylemişti. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC


Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
TT

Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)

İtfaiye ekipleri, Hong Kong'daki bir konut kompleksinde en az 55 kişinin hayatını kaybettiği ve yaklaşık 300 kişinin halen kayıp olduğu büyük bir yangını kontrol altına aldı. Polis, yangının güvenli olmayan malzemeler kullanan bir inşaat şirketinin ‘ağır ihmalinden’ kaynaklanmış olabileceğini açıkladı.

Yangın çıktıktan sonra neredeyse bir gün boyunca itfaiye ekipleri, Wang Fuk Court konut kompleksinin üst katlarında mahsur kalan sakinlere ulaşmak için aşırı sıcaklık ve yoğun dumanla mücadele etti.

Tai Po bölgesinin kuzeyindeki kalabalık konut kompleksi, sekiz blokta 2 bin daireden oluşuyor ve uygun fiyatlı konut sıkıntısı çeken bu şehirde 4 bin 600'den fazla kişiye ev sahipliği yapıyor.

51 yaşındaki Wan soyadlı bir sakin, “Bu binayı 20 yıldan fazla bir süre önce satın aldık. Tüm eşyalarımız buradaydı ve şimdi her şey yanıp kül oldu. Geriye ne kaldı? Hiçbir şey kalmadı. Ne yapacağız?” ifadelerini kullandı.

Sığınma alanı dışında kızını arayan 52 yaşındaki Naj soyadlı bir kadın ise gözyaşları içinde, elinde kızının mezuniyet fotoğrafıyla, “O ve babası hâlâ dışarı çıkamadı… Binamızı kurtarmak için suları yoktu” diye konuştu.

Yangın mahallinden çekilen bir videoda, yeşil inşaat ağları ve iskelelerle kaplı 32 katlı bloklardan en az ikisinde alevlerin yükseldiği görülüyordu.

Yetkililer, yedi bloktan dördünde yangının söndürüldüğünü, diğer üçünde ise yangının kontrol altına alındığını söyledi.

Binalarda yangın neden çıktı?

Yetkililer, Wang Fuk Court’taki yüksek katlı binaların cephelerinde yürütülen yenileme çalışmaları sırasında kullanılan inşaat malzemeleri ile iskelelerde yangının nasıl başladığını araştırıyor.

Yeşil koruma ağları ve ahşap iskeleler, geleneksel Çin inşaat kültürünün temel unsurları olsa da, güvenlik gerekçeleriyle Hong Kong’da mart ayından bu yana kademeli olarak kullanım dışı bırakılıyordu.

Bu arada, yetkililer bir inşaat şirketinin yöneticileri ile bir mühendislik danışmanını gözaltına aldı. Şüpheliler, taksirle adam öldürme suçlamasıyla soruşturuluyor. Polis şirketin adını açıklamadı, ancak AP’nin doğruladığı bilgilere göre arama yapılan mühendislik ve inşaat firması, binadaki yenileme çalışmalarından sorumluydu.

Yetkililer, pencereleri korumak için kullanılan plastik köpük paneller gibi bazı malzemelerin yangına dayanıklılık standartlarını karşılamadığından şüpheleniyor. Şiddetli rüzgârların da alevlerin hızla yayılmasına katkıda bulunduğu belirtildi.

Hong Kong Polis Teşkilatı’ndan üst düzey yetkili Elaine Chung, “Şirketin sorumlu taraflarının ağır ihmal gösterdiğine ve bu durumun kontrol edilemeyen bir yangına yol açarak büyük can kaybına neden olduğuna dair güçlü nedenlerimiz var” dedi.

Polis ayrıca, binaların yangın güvenliği standartlarına uygun olmayan plastik örtülerle kaplandığını ve bakım çalışmalarında yer alan bir inşaat şirketinin, zarar görmeyen bir blokta bazı pencereleri kapatmak için yanıcı köpük materyal kullandığını açıkladı.

dcfrgt
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, hayatını kaybeden 55 kişi arasında bir itfaiyecinin de bulunduğunu, çok sayıda yaralının ise hâlâ hastanede kritik durumda olduğunu bildirdi. Ayrıca yaklaşık 279 kişiye halen ulaşılamadığı belirtildi.

Endonezya Dışişleri Bakanlığı, konutlarda ev işlerinde çalışan iki Endonezyalı göçmen işçinin yangında yaşamını yitirdiğini, ikisinin de yaralandığını açıkladı.

En yüksek can kaybı

Yangın, Hong Kong’da 1948'de bir depo yangınında 176 kişinin öldüğü olaydan bu yana şehirde kaydedilen en yüksek can kaybına yol açtı.

Yangını kontrol altına almak için bin 200’den fazla itfaiyeci görev yapıyor; 304 itfaiye aracı ve kurtarma aracı da çalışmalara katılıyor.

Hong Kong Belediye Başkanı John Lee, daha önce yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz yangını tamamen söndürmek ve mahsur kalan sakinleri kurtarmak. Ardından yaralılara destek verilecek. Daha sonra mağdurlara yardım sağlanacak ve olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatacağız” ifadelerini kullandı.

Hong Kong Ulaştırma Dairesi, bölgede bazı yolların bugün kapalı kalacağını; otobüs güzergâhlarının değiştirildiğini ve yakın çevredeki okulların tedbir amaçlı kapatıldığını duyurdu.

Hong Kong’da aşırı yüksek emlak fiyatları uzun süredir toplumsal hoşnutsuzluğun kaynağı olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu büyük yangın felaketi, aralık ayı başında yapılacak şehir çapındaki yasama seçimleri öncesinde hükümete yönelik tepkiyi artırabilir.

a
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AP)

Wang Fuk Court konut kompleksi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Hong Kong'daki birçok yüksek katlı konut kompleksinden biri. Çin anakarası sınırına yakın bir konumda bulunan Tai Po, yaklaşık 300 bin nüfuslu, köklü bir banliyö bölgesi.

Emlak ajanslarının internet sitelerine göre, kompleks 1983 yılından beri faaliyette olup, devlet destekli ev sahipliği programına tabi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, kompleks 330 milyon Hong Kong doları (42,43 milyon ABD doları) maliyetle bir yıl süren bir yenileme çalışmasından geçmiş.

Diğer yandan şehrin yolsuzlukla mücadele kurumu, yenileme çalışmalarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları hakkında soruşturma başlattığını açıkladı.