​Sri Lanka’daki katliamın ardından gündeme gelen Ulusal Tevhid Cemaati hakkında bilinmeyenler

​Sri Lanka’daki katliamın ardından gündeme gelen Ulusal Tevhid Cemaati hakkında bilinmeyenler
TT

​Sri Lanka’daki katliamın ardından gündeme gelen Ulusal Tevhid Cemaati hakkında bilinmeyenler

​Sri Lanka’daki katliamın ardından gündeme gelen Ulusal Tevhid Cemaati hakkında bilinmeyenler

Sri Lankalı yetkililer, Ulusal Tevhid Cemaati’ni (NTJ) Paskalya kutlamaları sırasında 3 kilise, 4 otel ve bir toplu konut alanına düzenlenen saldırılardan sorumlu tutarken, ölü sayısının ise artmasından endişe ediliyor. Ülke, iç savaşın 10 yıl önce sona ermesinden bu yana yaşanan en kanlı saldırılara tanıklık ederken, patlamalarda şuana kadar 321 kişinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
Radikal örgüt hakkında pek fazla bilgi bulunmazken, Sri Lanka Tevhid Cemaati, 2016 yılında Budistlere yönelik provokatif söylemlerde bulunmak suçundan tutuklanan Abdurrezzak isimli bir kişi tarafından yönetiliyordu.
Grubun adı ilk kez bir süre önce Budist heykellerine zarar verilmesiyle duyulmuştu. Grup, genelde mezhepsel provokatif söylemleri ile ön plana çıkıyor. Ancak geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen saldırılar konusunda suçlanana kadar şiddete başvurduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmuyordu.
Hükümet NTJ’den şüpheleniyor
Sri Lanka hükümet sözcüsü Rajitha Carsini, dün yaptığı açıklamada, “Hükümet saldırıların arkasında bu grubun olduğunu düşünüyor. Ayrıca uluslararası bir ağdan destek aldığı tahmin ediliyor. Bu saldırıların ülkedeki bir grup insan tarafından yapıldığını sanmıyoruz. Uluslararası bir ağ var. Bu tür saldırılar dışardan bir yardım alınmaksızın gerçekleştirilemez” ifadelerini kullandı.
Ülke basında çıkan haberlere göre Hindistan istihbaratı, 4 Nisan'da Sri Lankalı yetkililere ülkedeki kiliseleri hedef alan birçok saldırının planlandığını illeti. Ayrıca haberlerde, saldırıları gerçekleştirecek örgütün liderinin ismi ile sorumluların kimlik bilgilerinin de Sri Lankalı yetkililere ulaştırıldığı iddia edildi.
Yardım alma ihtimali
Radikal NTJ, şu ana kadar yazılı bir açıklama yayınlamadı. Ancak uzmanlar, örgütün Budist heykellerine zarar veren bir grubun dış yardım almaksızın bir terör örgütüne dönüşme ihtimalinin düşük olduğunu ifade etti.
Hindistan ve Sri Lanka basınında yer alan haberlere göre NTJ’nin Hindistan’daki bir örgütle ilişkisi bulunuyor. Bazı televizyon kanalları, Shangri-La Otel'de saldırı gerçekleştiren intihar bombacısı olduğu iddia edilen bir kişinin fotoğraflarını yayınladı. Bu kişinin provokatif söylemleriyle tanınan NTJ’ye bağlı Zahran Haşim olduğu belirtildi.
Bazı haberlere göre DEAŞ destekçileri, Telegram uygulaması üzerinden yaptıkları paylaşımlarda Haşim’in örgüt lideri Ebubekir el- Bağdadi’ye biat etme çağrısında bulunduğunu söyledi.
Hükümet, ‘yalan haberlerin’ başta FBI olmak üzere hükümetle işbirliği içinde olan bazı örgütlerin Sri Lanka’da yürüttüğü soruşturmaları etkilemesine engel olmak için sosyal medya platformlarının büyük bir kısmına erişimi engelledi.
Uluslararası DEAŞ terörü geri mi döndü?
Gözlemciler, DEAŞ terör örgütünün özellikle de Suriye ve Irak’ta uğradığı coğrafik hezimetin ve Yeni Zelanda’daki cami saldırıları sonrasında yapılan intikam tehditlerinin ardından oynayabileceği olası role işarette bulunuyor.
Öte yandan DEAŞ Paskalya Bayramı’nda yapılan saldırıları şu ana kadar üstlenmedi. Ancak DEAŞ destekçileri sosyal medya hesaplarında bu kanlı terör saldırılarını sevinçle karşıladı. Resmi raporlar daha önce, en az 32 Sri Lankalının DEAŞ saflarında savaşmak üzere Suriye ve Irak’a gittiğini bildirdi.
Singapurlu bir güvenlik uzmanı olan Rohan Gunaratna, Sri Lankalı grubun DEAŞ’ın ülkedeki kolu olabileceğini söyledi. Reuters haber ajansına göre katillerin Suriye ve Irak’ta DEAŞ saflarına katılmak üzerine Ortadoğu’ya giden Sri Lankalılarla bağı bulunuyor.
İngiliz ‘Times’ gazetesi yazarı Richard Spencer, saldırılarda kullanılan yöntem ile önceki terör saldırılarında kullanılan metotları hatırlatıyor. Paskalya Bayramı’nda kiliseleri hedef alan saldırı, Kahire ve Bağdat’ta Noel Bayramı’nda gerçekleştirilen saldırılar arasında benzerlik gösteriyor. 2008 yılının Kasım ayında Mumbai'deki lüks otellerdeki saldırılarda 165 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırılar Pakistanlı Leşker-i Tayyibe tarafından üstlenilmişti.
Yeniden mezhepsel şiddet
Sri Lanka şiddet ve kanlı saldırılara yabancı değil. Ülke, çoğunluğunu Hinduların oluşturduğu Tamil azınlığı ve Çoğunluk Budist Sinhalalar arasında 2009 yılında sona eren iç savaş nedeniyle oldukça büyük sıkıntılar yaşadı. Tamil Kaplanları, dünya çapında terör operasyonlarında yaygın olarak kullanılan intihar saldırıları ile biliniyordu.
Gözlemciler, bu saldırıların yeniden mezhepsel şiddete yol açabileceği konusundaki endişelerini dile getirdiler.
Çoğunluğunu Budistlerin oluşturduğu 21 milyon nüfusa sahip Sri Lanka'nın 1.2 milyon Katolik azınlığı var. Budistler nüfusun yüzde 70'ini oluşturuyor. Yüzde 12’sini Hinduların oluşturduğu ülkede yüzde 10 oranında Müslüman ve yüzde 8 oranında ise Hristiyan bulunuyor.



İsrail'de Netanyahu'nun Gazze'yi işgal etme kumarına karşı yarın genel grev düzenlenecek

Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
TT

İsrail'de Netanyahu'nun Gazze'yi işgal etme kumarına karşı yarın genel grev düzenlenecek

Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)

İsrail’deki kamuoyu yoklamaları, vatandaşların çoğunluğunun Gazze şehrinin işgaliyle savaşın şiddetlenmesine karşı olduğunu ve buna karşı çıkan orduyu desteklediğini açıkça gösteriyor. Hükümetin bu işgali dayatmakta ısrarcı olmasıyla, bir milyondan fazla İsrailli, yarın bir günlük greve hazırlanıyor. Vatandaşlar, savaş kararının iptal edilmesini ve Hamas ile esir takası anlaşmasıyla savaşı sona erdirmek için müzakerelere odaklanılmasını talep ediyor.

Hamas'ın elinde tutulan İsrailli esirlerin aileleri, bir milyondan fazla işçi ve memurun greve katılacağını ve meslek sendikalarına greve katılma konusunda serbestlik tanındığını belirtti. Şimdiye kadar, Tel Aviv ve Yafa belediyeleri de dahil olmak üzere onlarca belediye ve yüz binlerce ticari işletme, İsrail'in çeşitli bölgelerini kapsayacak grev kapsamında yarın kapılarını kapatma sözü verdi.

Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu Esirler ve Kayıp Aileleri Forumu'nun açıklamasına göre, yüz binlerce vatandaşın, Tel Aviv dahil olmak üzere başlıca şehirlerin sokaklarında başlayacak olan gösterilere ve protesto etkinliklerine katılarak esirlerin iadesini talep etmesi bekleniyor.

Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)

İsrail’deki tüm muhalefet partileri greve katılım çağrısında bulundu.

Dün Tel Aviv'de yayınlanan iki kamuoyu araştırmasının sonuçları, İsraillilerin çoğunluğunun savaşın durdurulmasını desteklediğini ve savaşın sonuçlarından endişe duyduğunu ortaya koydu. Yahudi Halkı Politika Enstitüsü (JPPI) tarafından yapılan ankete göre, halkın yüzde 54'ü Hamas'ın Gazze Şeridi'nde iktidarda kalması durumunda bile bir anlaşma yapılmasını istiyor. Yüzde 37 ise belirlenen hedefler (Hamas'ın iktidardan düşürülmesi ve tüm esirlerin geri getirilmesi) gerçekleştirilene kadar savaşın devam etmesi gerektiğini söyledi.

Ma'ariv gazetesinin yaptığı ankete göre, İsrail vatandaşlarının çoğunluğu Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın devam etmesinin kişisel, sosyal ve ekonomik zararlar doğuracağından endişe duyuyor. Ankete katılanların yüzde 69'u sosyal uyumun bozulmasından endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 26'sı endişe duymadığını söyledi. İkinci sırada kişisel ekonomik zarar endişesi yer aldı; yüzde 66'sı bu endişeyi dile getirirken, yüzde 30'u bu olasılıktan endişe duymadığını belirtti. Yüzde 63'ü ülke içinde veya dışında güvenlik hedefli saldırılardan endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 31'i bu konuda endişe duymadığını ifade etti.

Ankete katılanların yüzde 59'u Başbakan Binyamin Netanyahu'nun performansından memnun olmadığını söylerken, yüzde 36'sı memnun olduğunu belirtti. Aynı şekilde, yüzde 57'si Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın performansından memnun olmadığını söylerken, yüzde 32'si memnun olduğunu söyledi. Yüzde 50'si Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in performansından memnun olduğunu ifade ederken, yüzde 34'ü memnun olmadığını belirtti.

Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerden birinin annesi, 12 Ağustos 2025'te Tel Aviv'de Gazze savaşının sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması için düzenlenen protesto sırasında bir tabut maketinin yanında oturuyor. (AP)Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerden birinin annesi, 12 Ağustos 2025'te Tel Aviv'de Gazze savaşının sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması için düzenlenen protesto sırasında bir tabut maketinin yanında oturuyor. (AP)

İsrail muhalefetinden solcu Demokratlar Partisi lideri ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan, hükümetin çoğunluğun görüşünü görmezden geldiğini ve diktatörce savaşı dayattığını, bu nedenle grev, ekonomiyi felç etme ve sokakları protestocularla doldurmanın İsrail'i Netanyahu'nun ordunun ve diğer güvenlik kurumlarının muhalefetine rağmen Gazze'yi işgal etme kararında oynadığı kumardan kurtaracağını söyledi.

Golan dün Haaretz gazetesinde yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullandı: “Netanyahu'nun koyduğu kuralları yıkmalı ve onu, yönetimin ancak halkın onayıyla mümkün olabileceğini anlamaya zorlayacak bir halk mücadelesi yürütmeliyiz. Bunu yapmalıyız, çünkü alternatif yenilgi, çöküş ve vatanın yok olmasıdır. Netanyahu, iktidarı boyunca halka yalan söylemekten çekinmedi. O, nefes aldıkça yalan söylüyor. Ancak en büyük ve en tehlikeli yalan, Gazze Şeridi'ndeki savaşla ilgili olan, ‘ebedi savaşı’ veya ‘mutlak zaferi’ meşrulaştırma yalanıdır. Bu yalan yüzünden en yüksek bedeli ödüyoruz; kaçırılanların, askerlerin, İsrail ve Gazze Şeridi'ndeki insanların hayatları... Tüm askeri kriterlere göre Hamas 2024'te yenilgiye uğradı; Gazze'deki taburları ve tugayları yok edildi, İsrail'in iç cephesini vurma kabiliyeti etkisiz hale getirildi ve geçen yılın sonuna kadar Gazze Şeridi'nde İsrail devletini tehdit edebilecek organize bir güç kalmadı. Ancak yine de savaş, güvenlik nedenleriyle değil, siyasi nedenlerle devam ediyor. İsrail'in güvenlik çıkarı savaşı sona erdirmek ve Hamas'ın iktidarını yıkmaktır, ancak Netanyahu ‘Hamas bir hazinedir’ politikasını tercih ediyor. Bir kez daha, kişisel çıkarları için İsrail'in güvenliğini tehlikeye atan adımlar attı. Sonsuz savaş, aşırı mesihçi unsurlar üzerine kurulu hükümetini ayakta tutan tek yapıştırıcıdır.”

Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)

İsrailli yazar Nahum Barnea, Yedioth Ahronoth gazetesindeki köşe yazısında, “Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bugün Netanyahu için bir kumar masasındaki top gibi. Siyasi liderliğe itaat etmek zorunda. Buna rağmen, genelkurmay başkanları, kendilerini rahatsız eden siyasi düzeydeki bir karara karşı çıkmanın yollarını bulabilirler. Yöntemi, zamanı ve araçları kendileri belirleyebilirler. Genelkurmay Başkanı, esirlerin hayatını tehlikeye atacak bir askeri operasyona emir vermeyeceğini açıkça belirtti. Bu, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne parmak uçlarında girmesini zorunlu kılıyor. Gazze Şeridi'nde hayatta olan esirler var; orta bölgedeki kamplarda ve Deyr el-Balah'ta da esirler var. Esirler nakledilebilir. İsrail ordusu, esirlerin kendi kuvvetlerinin ateşi altında ölmesini önlemek konusunda zorluk çekecektir” ifadelerini kullandı.

Bu nedenle bazı uzmanlar, ordunun hazırladığı yeni savaş planlarının uygulanacağı bir duruma gelinmesinden şüphe duyuyor ve ABD Başkanı Donald Trump'ın müdahale edip bunu durduracağını tahmin ediyor. Ancak bu, ordunun işgal hazırlıklarına devam etmesini engellemiyor. Ordu, birkaç gün önce ez-Zeytun mahallesini işgal etmek için başlattığı operasyonlarda bu işgalin bir modelini hazırlamaya başladı.