​İngiliz tarihçi: Tarih, ipek yollarının kıyılarında yazıldı

İngiliz tarihçi Peter Frankopan
İngiliz tarihçi Peter Frankopan
TT

​İngiliz tarihçi: Tarih, ipek yollarının kıyılarında yazıldı

İngiliz tarihçi Peter Frankopan
İngiliz tarihçi Peter Frankopan

Singapur’un lüks otel ve tatil köylerini andıran muhteşem kitapçılarında en çok satanlar listesinin başında İpek Yolu üzerine araştırmalarıyla tanınan ve Asya ülkelerinde benzersiz bir popülerlikle karşılaşan Oxford Üniversitesi Bizans Araştırmaları Merkezi Müdürü İngiliz tarihçi Peter Frankopan yer alıyor.
Pekin, Şangay, Delhi ve Karaçi'deki entelektüeller ve üniversite öğrencileri, dünyanın ağırlık merkezini yeniden Doğu'ya kaydırmak için onun kitaplarını karıştırıyorlar. Frankopan, kitaplarında, Avrupalıları tarih ve tarihi olaylara ilişkin yanlış algılarına karşı uyarırken, onları Çin devi ve Asya kaplanlarının yükselişine yönelik homurtularını durdurmaya çağırıyor.
Avrupa'da, dünyanın hala Yunan ve Roma kültürleri ile Batı’dan doğan medeniyetlerin etrafında döndüğü şeklindeki bugün de görüldüğü üzere dünyanın tüm düzenini bozan inanç kök salarken İngiliz tarihçi, temel tarihin yaklaşık 3 bin yıl boyunca ipek yollarının kıyılarında yazıldığını söylüyor. Peter Frankopan’a göre bugün gördüklerimiz ve toplumlarımızda yaşayanların derin kökleri Çin, Hindistan, Kamboçya, Arap, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine dayanıyor.
Hiç şüphesiz Frankopan’ın “Yeni İpek Yolları” adlı kitabının çıkış tarihinin Çin tarafından başlatılan “Kuşak ve Yol Girişimi” ile aynı döneme denk gelmesi, kitabın Asya ve Avrupa’da büyük ilgi görmesine neden oldu. Serinin “İpek Yolları” adıyla 2015 yılında çıkan ilk cildi, aylarca en çok satanlar listesinde yer alırken Pakistan hükümeti, öğrencileri bu kitabı okumaya teşvik etti, Çin’de ise kültür çevrelerinde büyük etki yarattı.
48 yaşındaki tarihçinin kitaplarını okuyanların büyük bir kısmı, onu, birçokları tarafından Çin'in dünyayı kontrol etmek amacıyla kullandığı bir “Truva atı” olarak nitelendirdikleri büyük yatırımlarla gerçekleştirmek istediği bu girişimin ardındaki asıl hedefleri görmezden gelmekle suçladılar. Son dönemde okuyucuları tarafından çıkarılan bu sonuçlar ve suçlamalara karşın çalışmalarındaki asıl temel noktaları açıklamak isteyen Frankopan, kısa süre önce Singapur Üniversitesi’nde 4 saat süren geniş katılımlı bir konferans verdi.
 İtalya’nın Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılmaya yönelik attığı adımı değerlendiren İngiliz tarihçi, Avrupa'nın tarihi bir dönüm noktasında bulunduğunu ve bunun takip edilmesi gereken net bir vizyon veya anlaşmaya sahip olmadıklarının bir kanıtı olduğunu söyledi. Avrupa’nın Çin’i “ezeli rakip” olarak gören tutumu karşısında hayretler içerisinde olduğunu ifade eden Frankopan, Avrupalı liderlere Çin’e karşı duydukları açık nefreti ve Asyalıları tehdit olarak görmeyi bir kenara bırakmaları çağrısında bulundu. Avrupa'nın zorlu bir ekonomik ve siyasi dönemden geçtiğini söyleyen İngiliz tarihçi, “Yarının bugünden daha iyi olacağının bir garantisi yok. Fakat bunun sebebi Çin veya Asyalılar değil. Tarih, değişimlere nasıl uyum sağlayacağını planlamayan ve bilmeyenlerin karşılaştığı güçlüklerle dolu” şeklinde konuştu.
Frankopan’ın Batı’nın gidişatına yönelik eleştirisi, yalnızca siyaset ve ekonomi alanıyla sınırlı değil. Bu eleştiri, aynı zamanda sosyo-kültürel alana da uzanıyor. Batı’nın diğer insanlara ve kültürlere saygı duymadığını ifade eden Frankopan, uzun sömürge tarihleri boyunca Afrika, Asya, Güney Amerika ve Avustralya'ya yerleşen Avrupalıların buradaki yerel halkı köleleştirdiğini ve kaynaklarını yağmaladığını, bazı durumlarda ise yerli halkı yok ettiğini belirterek, ancak bugün Çin’in bu bölgelerde yaptığı yatırımları eleştirmekten geri durmadıklarının da altını çizdi.
“Yeni İpek Yolları” kitabının yazarı, Asya ülkelerinden farklı olarak Avrupa ülkelerinin birçok kez ortak çıkarlar üzerindeki görüş ayrılıklarını ortaya koyduğuna dikkati çekti. Bunun çok sayıda örneğinin olduğunu belirten tarihçi yazar, bunların en başında Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkiler ile Çin'in yakın ve uzak komşularının büyük kısmıyla olan ilişkilerinin geldiğini kaydetti.
İngiliz tarihçinin konuşması sırasında girmekten kaçınamadığı konulardan biri de İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkışı (Brexit) oldu. Frankopan, Brexit’in, Fransa'daki Sarı Yelekliler protestoları veya Almanya, Polonya, Macaristan ve İtalya'da popülist ve aşırı sağcı hareketlerin yükselişi gibi diğer gelişmelerle birlikte mantıklı bir şekilde anlamaya ve yorumlamaya çalıştığımızda, Avrupa genelindeki daha karmaşık bir sorunun parçası olduğunun görüleceğini söyledi.
İngiliz tarihçi, değişen dünyanın, doğal kaynaklardan yoksun olan Avrupa’nın, küresel ve hatta bölgesel rolüne ilişkin net bir vizyon ortaya koymasında bir takım zorluklar yarattığının altını çizdi. Bugüne kadar küreselleşmenin kazananlarının gelişmekte olan ülkelerin yoksulları, kaybedenlerinin ise sanayileşmiş ülkelerin işçileri olduğunu düşündüğü belirten Frankopan, “Dünyadaki ekonomik ve politik gücün yeniden dağılımının bu muazzam dönüşümün hala başında olduğumuza işaret ettiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Avrupa’daki Rönesans dönemi ve Akdeniz kıyılarında kurulan medeniyetlere ilişkin soruları da yanıtlayan Frankopan, Avrupa kültürü ve sanatının bir gurur kaynağı olduğunu belirterek, “Ancak tarihsel bağlamı her zaman hatırlamalıyız. Örneğin, H.z İsa’nın Avrupa'da doğmadığını, burada yaşamadığını, Avrupa’daki hiçbir dili konuşmadığını unutuyoruz. Rönesans döneminde üretilen tüm güzel sanatlar, doğudan gelen malzemeler ve bu muhteşem eserleri üretmek için kullanılan altın, ahşap, boya ve kumaşları taşıyan kervanlar sayesinde ortaya çıktı” diye konuştu.
Her ne kadar İngiliz tarihçinin teorileri ve araştırmalarının merkezinde Çin yer alsa da, Türkiye, İran, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi diğer ülkeler de Frankopan’ın odak noktaları arasında yer alıyor. Daha geniş bir literatür geliştirme sürecinde olduğunu duyuran Peter Frankopan, “Batı ülkeleri gibi bu ülkeler de birbirlerinden çok farklılar. Birbiriyle rekabet eden ve bazen de çelişen yapıları var. Bugün Batı’yı bu ülkelerden ayıran temel fark özgürlük, adalet ve demokrasi beklentilerine sahip olmasıdır” dedi.



Netflix'in yeni medikal draması, Grey's Anatomy özlemini gideriyor

34 yaşındaki Willa Fitzgerald, geçen yıl gerilim filmi Sevgilim Kaç'taki (Strange Darling) performansıyla adından söz ettirmişti (Netlfix)
34 yaşındaki Willa Fitzgerald, geçen yıl gerilim filmi Sevgilim Kaç'taki (Strange Darling) performansıyla adından söz ettirmişti (Netlfix)
TT

Netflix'in yeni medikal draması, Grey's Anatomy özlemini gideriyor

34 yaşındaki Willa Fitzgerald, geçen yıl gerilim filmi Sevgilim Kaç'taki (Strange Darling) performansıyla adından söz ettirmişti (Netlfix)
34 yaşındaki Willa Fitzgerald, geçen yıl gerilim filmi Sevgilim Kaç'taki (Strange Darling) performansıyla adından söz ettirmişti (Netlfix)

Netflix izleyicileri, Grey's Anatomy'ye benzetilen yeni medikal drama dizisi Pulse'a övgüler yağdırıyor. "Keyifli derecede entrikalı" sahneleriyle dikkat çeken dizi, 3 Nisan'da platformda yayına girdi. 

Başrollerini Willa Fitzgerald, Coin Woodell, Jack Bannon ve Jessie T. Usher'ın paylaştığı yapım, ABD'nin Miami kentindeki bir travma merkezinde geçiyor. Hikaye, tıp öğrencisi Danny'nin, Başasistan Dr. Xander Phillips'in görevden uzaklaştırılmasının ardından terfi etmesiyle başlıyor. İkili, hem birlikte çalışmanın zorluklarıyla hem de karmaşık romantik ilişkileriyle başa çıkmak zorunda kalıyor.

"Keyifli entrikalarla dolu"

Yalnızca birkaç gün içerisinde izleyicilerden büyük ilgi gören Pulse, 21 sezondur devam eden uzun soluklu Grey's Anatomy'ye benzetildi.

Hollywood Reporter, diziyi "keyifli entrikalarla dolu" diye tanımlarken, "Grey's Anatomy özlemini gideriyor" yorumunda bulundu.

Sosyal medyada da diziyle ilgili yorumlar art arda geldi. X'te bir kullanıcı, "Pulse harika! Sonunda Netflix bana istediğimi veriyor!" paylaşımında bulundu. 

Bir diğeri, "Pulse'ı bitirdim. Müzikler 10 üzerinden 10, dram 10 üzerinden 8" yorumunu yaptı.

Bir başka izleyici ise, "Netflix, Pulse'ın ikinci sezonu ne zaman geliyor?" diyerek yeni bölümleri dört gözle beklediğini belirtti. 

Bir kullanıcı ise daha da ileri giderek şöyle yazdı: 

Netflix, Pulse'ın ikinci ve üçüncü sezonlarını hemen sipariş et! Özellikle Nia ve Cole'un hikayesini daha çok görmek istiyorum.

Öte yandan diziye yönelik eleştiriler de yok değil. Bir izleyici, "Pulse'ı izliyorum ama çok karışık. Üçüncü bölüme geldim, hâlâ ne olduğunu tam anlayamıyorum" diye yazarken bir başkası, "Pulse'ın ikinci sezonu gelsin istiyorum çünkü ne kadar daha kötüleşebileceğini merak ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Gerçekçi bir bakış açısı"

Dizinin ortak yazarı Zoe Robyn, Netflix'in resmi içerik platformu Tudum'a yaptığı açıklamada şunları söylemişti: 

Danny ve Phillips'in ilişkisini gerçekçi bir işyeri aşkı gibi ele almak istedik. Pulse, bu ilişkinin hem sınırlarını hem de yüksek tempolu bir işin getirdiği keyifli anları gösteriyor.

Robyn ayrıca, "Kimse hastaneye düşmek istemez ama eğer düşerse, bu hastaneye düşmek ister. Çünkü böyle insanların ellerinde olmak istersiniz" diye konuştu.

Dizide ayrıca cerrahi asistan Sophie Chen rolünde Chelsea Muirhead, bir diğer tıp öğrencisi olarak Daniela Nieves ve acil servis asistanı Harper karakteriyle Jessy Yates de rol alıyor.

Independent Türkçe, Daily Mail, Express, Tudum, Hollywood Reporter