Sudan muhalefetinden sivil itaatsizlik ilanı

Özgürlük ve Değişim Koalisyonu liderleri, dün düzenledikleri basın toplantısı sırasında (EPA)
Özgürlük ve Değişim Koalisyonu liderleri, dün düzenledikleri basın toplantısı sırasında (EPA)
TT

Sudan muhalefetinden sivil itaatsizlik ilanı

Özgürlük ve Değişim Koalisyonu liderleri, dün düzenledikleri basın toplantısı sırasında (EPA)
Özgürlük ve Değişim Koalisyonu liderleri, dün düzenledikleri basın toplantısı sırasında (EPA)

Sudan'ın en büyük  muhalif çatı yapılanması Özgürlük ve Değişim Güçleri, Askeri Geçiş Konseyi'nin zorluk çıkarmaya devam etmesi halinde, bugünden itibaren milyonlarca kişiden oluşan bir kitle ile yürüyüşler gerçekleştirileceğini ve ülkedeki durumun kapsamlı bir sivil itaatsizlik derecesine tırmandırılacağını taahhüt etti. Ayrıca Afrika Birliği’nin (AfB) Sudan'daki Askeri Geçiş Konseyi'ne, yönetimi sivil geçiş hükümetine teslim etmesi için verdiği 15 günlük sürenin 3 aya çıkarılması önerisini reddetti. Bununla birlikte  hakimler, ilk kez ordu merkezinin önünde gerçekleştirilen oturma eylemine katıldıklarını açıklayarak protestocuların saflarına dahil oldular.
Özgürlük ve Değişim Güçleri liderleri, dün düzenledikleri basın toplantısı sırasında, Askeri Geçiş Konseyi'nin yetkilendirdiği siyasi komitenin ‘değişimin önünde bir engel oluşturduğunu ve devrimi örtbas etmenin aracı haline geldiğini’ belirttiler. Ayrıca iktidarın sivil bir hükümete devredilmesi için daha fazla baskı uygulayarak milyonlarca kişiden oluşan bir kitle ile yürüyüşler gerçekleştirileceğini ve ülkedeki durumun kapsamlı bir sivil itaatsizlik derecesine tırmandırılacağını taahhüt etti.
Özgürlük ve Değişim Güçleri, Sudan'daki yönetimi sivillere devretmesi için Geçici Askeri Konsey'e 15 günlük süre veren ve aksi takdirde ülkenin üyeliğini dondurmakla tehdit eden Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi’nin, iktidarın sivil hükümete teslim etmesi için tanınan sürenin 3 aya çıkarılması önerisini reddettiklerini açıkladı.
Bununla birlikte Askeri Geçiş Konseyi ile olan müzakereleri askıya alma kararına bağlılıklarını yenileyen Özgürlük ve Değişim Güçleri, devrim ve kitlelerin temsilcisi olarak kendilerinin konsey tarafından ciddiye alınmadıklarını dile getirdi.
Özgürlük ve Değişim Güçleri Üyesi Fatih Hüseyin Muhammed Ali, muhalefet koalisyonunun gelecekte siyasi komite ile uğraşmak istemediğini ve kendileriyle daha önce gerçekleştirilen toplantının verimli geçmediğini dile getirerek, durumu düzeltmek amacıyla diyalogu askıya almaya karar verdiklerini açıkladı.
Fatih Hüseyin, açıklamasının devamında, ‘iktidarın sivillere devredilmesinin, konseyin iktidarda gözünün olmadığı sözünü yerine getirmesinin ve yönetimi sivillere devretme konusundaki kararlılığını sürdürmesinin ve Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin devrimcileri temsil ettiğinin tanınmasının’ önemini vurguladı.
Özgürlük ve Değişim Güçleri Üyesi ve Sudan Kongre Partisi Başkanı Ömer ed-Dakir, “Orduya yönetimi devralması değil, halktan yana taraf olması çağrısı yaptık” diye konuştu.
Özgürlük ve Değişim Güçleri liderlerinden Sıddık Faruk eş-Şeyh, gazetecilere verdiği demeçte, Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin toplumsal bir güç olarak kendilerine has bir vizyona sahip olması engellenmeksizin geçiş dönemine ilişkin asgari düzenlemeler hususunda müttefik olduklarını dile getirdi.
Sıddık Faruk eş-Şeyh, Askeri Geçiş Konseyi’nin iktidarı sivil bir idareye devretmemesi durumunda protesto liderlerinin atması gereken adımlar hakkındaki bir soruya cevaben, “Milyonlardan oluşan bir konvoyla yürüyüşler düzenleyeceğiz. Ayrıca kapsamlı bir grev için hazırlanıyoruz” dedi.
Askeri Geçiş Konseyi, basın toplantısından kısa bir süre sonra, konsey ile olan müzakerelerin askıya alındığını açıklamasına rağmen Özgürlük ve Değişim Güçleri’ni cumhurbaşkanlığı sarayında acil bir toplantıya çağırdı.
Orduya bağlı basın organı tarafından yayınlanan açıklamada, Özgürlük ve Değişim Güçleri tarafından konseye sunulan vizyonunun tartışılması için kapıların açık olduğu ve konseyin devrimcilerin taleplerini yerine getirme sözünü bağlı oldukları belirtildi.
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in devrilmesiyle sonuçlanan protestoları düzenleyen ve örgütleyen güçlerin omurgasını teşkil eden Özgürlük ve Değişim Güçleri, devrik hükümetin bir parçası olan siyasi güçleri diyaloga davet etmesinden dolayı konsey ile olan müzakereleri askıya aldı.
Öte yandan hakimler, ordu merkezinin önünde oturma eylemine devam eden protestoculara katıldıklarını açıkladılar. Hakimler tarafından yapılan açıklamada, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı için değişim sürecinin desteklenmesi kapsamında, öğleden sonra Anayasa Mahkemesi’nin önünden ordu genel merkezine doğru yürüyecek bir konvoyun oluşturulacağını kaydedildi.
Sudan’da 19 Aralık’ta yüksek ekmek fiyatlarına, yakıt kıtlığına, para kıtlığına ve ilaç fiyatlarındaki büyük artışlara karşı gerçekleştirilen gösteriler ve toplu protestolar, sonrasında Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in istifasını talep eden gösterilere dönüştü ve ülkedeki çok sayıda şehre yayıldı.
Protestolar, 6 Nisan'da ordu genel merkezi önünde yüz binlerce kişinin katıldığı bir oturma eylemine evrilene kadar devam etti. Bunun ardından Devlet Başkanı Ömer el-Beşir azledildi ve Savunma Bakanı Avad bin Avf 11 Nisan’da yönetime el koydu. Ancak göstericiler, Avad bin Avf’ın konseyin başında olmasını kabul etmediler. Ayrıca İstihbarat Başkanı Salah Abdullah Kuş’un Askeri Geçiş Konseyi'nde bulunmasını reddettiler. Salah Abdullah Kuş ve yardımcısı Kemal Abdülmaruf istifa etmek zorunda kaldılar. Sonrasında Askeri Geçiş Konseyi başkanlığına Abdülfettah el-Burhan getirildi.
Protestocular, eski rejimin ve rejimi temsil eden sembol isimlerin tasfiye edilmesi talepleri yerine getirilmedikçe ve iktidarın sivil bir otoriteye devri gerçekleştirilmedikçe ordu merkezi önünde gerçekleştirdikleri oturma eylemine devam edeceklerini açıkladılar.
Öte yandan, Şarku’l Avsat’a konuşan eski Dışişleri Bakanı ve halihazırda Özgürlük ve Değişim Güçleri liderlerinden olan İbrahim Taha Eyüp, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Makila James’in Askeri Geçiş Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile gerçekleştirdiği görüşmenin adından önceki gün akşam saatlerinde Hartum'daki ABD Büyükelçiliği’nde halk hareketi temsilcileriyle bir araya geldiğini söyledi. 
Taha Eyüb, ABD'nin Hartum Maslahatgüzarı Stephen Kotsis’in geçiş dönemini 12 ila 18 ay arasında bir süreyle sınırlandırmaları önerisinde bulunduğunu ve dünyanın kendilerini tam olarak desteklemelerini sağlamak için demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet görmeyi beklediğini ifade ettiğini sözlerine ekledi.
Bununla birlikte Washington önceki gün yaptığı açıklamada, Sudanlı protestocuların meşru taleplerini desteklediğini açıkladı. Makila James, Sudan halkının sivillerin yönettiği bir hükümetin iktidarı devralması talebini desteklediklerini dile getirerek, bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi için tarafları çalışmaya sevk etmek amacıyla burada olduklarını belirtti.
Sudanlıların ne istediklerini açıkça ifade ettiklerini vurgulayan James, “Sudan halkını bu düzeyde desteklemek istiyoruz. İnsan haklarına saygı duyan, hukukun üstünlüğüne saygılı ve ülkenin karşılaştığı ciddi sorunları çözebilecek bir topluma doğru ilerlemenin en iyi yolu budur” ifadelerini kullandı.
James, gerçekleştirdiği Afrika turunun bir parçası olarak Güney Sudan'ın başkenti Cuba'ya gitmek üzere dün Hartum'dan ayrıldı.
Öte yandan Askeri Geçiş Konseyi tarafından yapılan açıklamada, iptal prosedürleri tamamlanana dek Filipinler merkezli Uluslararası Konteyner Terminal İşletmeleri (ICTSI) ile olan sözleşmenin askıya alındığı kaydedildi.
Port Sudan Güney Limanı’nda çalışan işçiler, limanı işletmek, yönetmek ve geliştirmek amacıyla Ocak ayında Filipinli bir şirketle imzalanan 20 yıllık imtiyazları protesto etmek amacıyla Şubat ayında greve gitmişlerdi.



Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.


Son seçimler bize Irak hakkında ne öğretti?

Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
TT

Son seçimler bize Irak hakkında ne öğretti?

Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)
Mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, Bağdat'ta ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ellerindeki bayrakları sallayarak kutlama yapıyorlar, 12 Kasım 2025 (AFP)

Akil Abbas

Irak seçimlerinin sonucu önceki genel seçimlerin çoğundan farklı olarak, bu kez açık ve net bir kazanan ortaya çıkardığı için dikkat çekici ve belirleyiciydi. Seçimlerin kazananı çeşitli seçim listeleriyle “Koordinasyon Çerçevesi”ydi. Seçimleri yönetmekten sorumlu Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından açıklanan sonuçlara göre Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin başkanlığını yaptığı liste de dahil olmak üzere, Koordinasyon Çerçevesi’nin çeşitli seçim listeleri 180'den fazla sandalye kazandı.

Çerçeve’nin güçlü seçim performansının işaretlerinden biri, 46 sandalye kazanan Sudani’nin “Yeniden İnşa ve Kalkınma Koalisyonu” listesinin, Koordinasyon Çerçevesi ile rekabet etme fikrinden vazgeçerek hızla bu yapıya entegre olmasıydı. Bu durum bilhassa Koalisyon’un, desteklediği ve aday gösterdiği başbakanların seçimlere katılmak için siyasi ittifaklar kurmalarını engelleyen bir taahhütte bulunmalarını şart koşan Çerçeve’nin isteklerine karşı kurulmuş olduğu göz önüne alındığında oldukça önemliydi. Çerçeve’nin bu şartının arkasında, başbakanların kendi siyasi güçlerini oluşturmalarını ve Şii oylarının çok sayıda rakip arasında dağılmasını önlemek yatıyor.

Bu halk desteği değil sadece bir seçim zaferidir

Ancak, bu seçim zaferini bazı Koordinasyon Çerçevesi gruplarının pazarlamaya çalıştığı yapay bağlamda değil, doğru ve dolaysız bağlamında anlamak önemlidir. Bu zafer, çeşitli taraflı yasal, teknik ve mali faktörlerin amacına ulaşmasıyla gerçekleşti. İyi yönetim performansıyla veya toplumun olumlu sonuçlarını hissettiği ve bunun sonucunda Koordinasyon Çerçevesi'ni seçimlerde ödüllendirdiği yönetişimdeki net bir iyileşmeyle ilgisi yoktu.

2023'te Koordinasyon Çerçevesi iktidarda olanlar başta olmak üzere, cömertçe harcama yapabilecek mali imkanlara sahip büyük partilerin çıkarlarına hizmet eden, daha küçük ve mali açıdan dezavantajlı partileri ise dışlayan adaletsiz bir seçim yasasını meclisten geçirdi.

Buna ilave olarak birçok gözlemcinin belirttiği gibi, bu etkili partiler tarafından seçim merkezlerinin önünde bile yaygın olarak oy satın alınması söz konusuydu. Oy satın almak yasa dışı olsa da Irak seçimlerinde yaygın ve bilinen bir olgu, ancak bu son seçimde benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı. Ayrıca bu etkili partiler, ülke çapında başarılı kampanyalar yürütebilecek devasa, pahalı ve deneyimli kampanya aygıtlarına da sahip.

Oy satın almak yasa dışı olsa da Irak seçimlerinde yaygın ve bilinen bir olgu, ancak bu son seçimde benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı

Irak'ta “Sivil Güçler” olarak adlandırılan muhalif güçler, bu avantajların hiçbirine sahip değil; bu da onları neredeyse her seçimde yapısal olarak zayıf bir konumda bırakıyor. Bu güçler, tek çatı altında birleşme ve sınırlı seçim etkisine sahip, sınırlı bir elit kitleye hitap eden mevcut muhalif söylem yerine, sıradan Iraklıların dikkatini çekecek net bir muhalif seçim söylemi oluşturmakta sürekli yetersiz kaldığı için daha da zayıflıyor.

Sivil Güçler ayrıca bu seçimlere yönelik boykottan da zarar gördü. Zira seçimleri boykot edenler genellikle iktidarın dizginlerini elinde tutan muktedir partilerden memnun değiller ve bu nedenle mantıksal olarak, oy kullansalar muhalefet partilerine oy verme olasılıkları daha yüksek olurdu. Yüksek Seçim Komisyonu ise uluslararası standartlara aykırı ve hatalı bir formül kullanarak seçimlere katılım oranını (yüzde 56) şişirmeye devam ediyor. Seçim Komisyonu, oy kullanma oranlarını, oy kullanma hakkına sahip Iraklıların toplam sayısı yerine, kayıtlı seçmenlerin sayısına göre fiilen oy kullanan seçmenleri sayarak hesaplıyor.

Seçim sonrası hesaplar

Koordinasyon Çerçevesi’nin halihazırda yaşadığı ve iktidardaki tekeline herhangi bir rakibin olmadığı anlamına gelen zafer coşkusunun ötesinde, en zorlu meydan okumalar hükümetin kurulmasının ardından yakında başlayacak. Yeni hükümetin, Koordinasyon Çerçevesi’nin kontrolü altındaki yeni meclis tarafından, alışıldık ve “tek sepet” anlaşması olarak bilinen kota anlaşması yoluyla hızla onaylanması bekleniyor. Yani üç başkanlık (meclis, hükümet ve cumhurbaşkanlığı) için adayların aynı anda kabul edileceği ve onaylanacağı tahmin ediliyor. Bu süreç ayrıca Şii, Sünni ve Kürt siyasi grupları arasında, üç başkanlık pozisyonu için adayları ve diğer yüksek mevkilerin kota sistemine göre nasıl dağıtılacağını belirleyecek “büyük bir siyasi anlaşma” yapılmasını da içeriyor. Buna ek olarak, söz konusu gruplar arasındaki siyasi anlaşmaya dayanarak kurulacak hükümetin programı da belirlenecek (bu, hükümet kurulduktan sonra nadiren uyulan, ancak bu grupların seçmenlerine ihtiyaçlarının dikkate alındığı konusunda güvence vermek için halkla ilişkiler açısından faydalı bir anlaşmadır).

Çoğunluğu elde ettiği seçim zaferiyle, Çerçeve, gelecekte kendisine bir zorluk oluşturmayacak veya kendisinden bağımsız hareket edemeyecek, tamamen kontrolü altında, ona boyun eğmiş zayıf bir başbakan geleneğini yerleştirme yolunda ilerliyor (bu bağlamda, Ekim 2020 protestolarının devirdiği eski Başbakan Adil Abdulmehdi, Çerçeve’nin aradığı ideal model sayılıyor, ancak Sudani'de bu aradığını bulamadı). Çerçeve, Sudani'nin görev süresini ister yeni ve daha sıkı koşullar altında uzatmaya karar versin, ister yeni bir başbakan seçsin ki bu şu anda daha muhtemel görünüyor, yeni hükümet ve onu destekleyen Çerçeve, nasıl çözüleceği ciddi bir şekilde tartışılmamış gibi görünen zor bir sorunla yüzleşecek: İran ile müttefik silahlı fraksiyonların dağıtılması ve İslam Cumhuriyeti'nin Irak'taki baskın etkisine son verilmesi gerektiği konusundaki ABD’nin aleni ve tekrarlanan ısrarı.

ABD Başkanı Donald Trump, Şarm el-Şeyh'teki Gazze zirvesi sırasında Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani'yi kabul etti, 13 Ekim 2025 (Mecelle) ABD Başkanı Donald Trump, Şarm el-Şeyh'teki Gazze zirvesi sırasında Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sudani'yi kabul etti, 13 Ekim 2025 (Mecelle)

Yeni hükümet, nasıl çözüleceği ciddi bir şekilde tartışılmamış gibi görünen zor bir sorunla yüzleşecek: İran ile müttefik silahlı fraksiyonların dağıtılması gerektiği konusundaki ABD’nin aleni ve tekrarlanan ısrarı

Önümüzdeki günlerde ABD Başkanı’nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya Bağdat'ı ziyaret edecek. Başkan Donald Trump ile görüşmesinin ardından yaptığı ayrıntılı paylaşımdan da açıkça görüldüğü gibi, fraksiyonların dağıtılması konusunu gündeme getirecek. Savaya paylaşımında, Irak'ın silahın devletin elinde toplanması konusunda bir yol ayrımında olduğunu, Irak devletinin ekonomik refah beklentileri de dahil olmak üzere gelecekteki başarısının veya başarısızlığının, milis grupları silahsızlandırma gücüne bağlı olacağını belirtti. Irak'taki en önemli İran yanlısı silahlı örgüt olan Nuceba Hareketi'nin liderinin bu açıklamaya yönelik öfkeli tepkisi özellikle dikkat çekiciydi. Genel Sekreteri Şeyh Ekrem el-Kabi, Irak hükümetinin Savaya'nın “açık müdahalesi” olarak nitelendirdiği bu açıklamalarını reddetmemesi halinde, “İslami Direniş'in onu susturacağını ve efendilerine geri göndereceğini” açıkladı.

Washington ile muğlak ilişki

Savaya'nın ülkeye yapacağı beklenen ziyaretin önemi, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Sudani arasında ekim ayında, Irak genel seçimlerinden yaklaşık 20 gün önce yapılan telefon görüşmesinin ardından yayınlanan Amerikan bildirisinde belirtildiği gibi, “İran destekli milislerin silahsızlandırılmasının gerekliliği” ile ilgili Amerikan pozisyonundaki önemli bir boşluğu doldurması olasılığında gizli. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre bu boşluk, Irak'ın bu milisleri dağıtma yönündeki ABD talebine uymaması durumunda ortaya çıkacak sonuçların ne olacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor. Eğer varsa bu sonuçların ne olacağının açıklanması bir fark yaratacak ve Irak'ın resmi tutumunu ve Amerikan talebine nasıl yanıt vereceğini önemli ölçüde etkileyecektir.

Trump yönetimindeki ABD, şu ana kadar Irak'taki İran nüfuzuna son verme gerekliliği konusunda net ve kararlı (ve önceki yönetimlerin aksine açık) bir dil kullanmakla yetiniyor. Bu nüfuzun temel direği olarak silahlı fraksiyonların dağıtılmasının gerekliliğini vurguluyor. Ancak, bu doğrudan Amerikan talepleri, netliklerine rağmen Irak'ın uymayı reddetmesi halinde ortaya çıkacak sonuçlar konusunda büyük ölçüde muğlak oldukları için kararlı görünmüyorlar.

Bağdat'ın doğusundaki el-Muhendisin bölgesinde Irak genel seçimlerinde sandıkların kapanmasının ardından oyların sayıldığı bir seçim merkezi, 11 Kasım 2025 (AFP)Bağdat'ın doğusundaki el-Muhendisin bölgesinde Irak genel seçimlerinde sandıkların kapanmasının ardından oyların sayıldığı bir seçim merkezi, 11 Kasım 2025 (AFP)

Bu doğrudan Amerikan talepleri netliklerine rağmen, Irak'ın uymayı reddetmesi halinde ortaya çıkacak sonuçlar konusunda büyük ölçüde muğlak oldukları için kararlı görünmüyorlar

Bu muğlaklık, Irak’ın olası bir reddiyle başa çıkmak konusunda gerçek bir Amerikan planının olmamasından ve ABD'nin ekonomik ve mali baskı uygulamak gibi daha ileri gitmeden siyasi ve medyatik baskısıyla yetinmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bu senaryo, Koordinasyon Çerçevesi ve ona bağlı silahlı fraksiyonlar için olduğu kadar, bu çatışmayı büyük bir bekleyişle takip eden İran için de en iyi seçenek olarak kabul ediliyor.

Önümüzdeki yeni Irak hükümetinin kurulmasına kadarki dönemde, belirsiz ABD-Irak ilişkilerinin geleceği, çatışmaya doğru mu ilerleyeceği yoksa mevcut muğlak durumunda mı kalacağı yönünde daha da netleşecektir. Bu durum, özellikle Trump yönetiminin bu ilişkinin geleceğini olumlu veya olumsuz yönde belirleyecek somut adımlar atmadan, siyasi açıklamalar, açık uçlu talepler ve aleni suçlamaların ötesinde Irak için hiçbir planı olmadığı ortaya çıkarsa geçerlidir. Koordinasyon Çerçevesi, iki taraf arasındaki ilişkinin olduğu gibi, yani muğlak, birçok olasılığa açık ve çözümsüz kalmasını istiyor, çünkü bu, İslam Cumhuriyeti ile özel ve haksız ittifakını sürdürmesine olanak tanırken, aynı zamanda Amerikan kayıtsızlığından da faydalanmasını sağlıyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.