Japonya'nın müstakbel kraliçesi yaşam tarzı yüzünden depresyonda

Japonya'nın müstakbel kraliçesi yaşam tarzı yüzünden depresyonda
TT

Japonya'nın müstakbel kraliçesi yaşam tarzı yüzünden depresyonda

Japonya'nın müstakbel kraliçesi yaşam tarzı yüzünden depresyonda

Japonya Veliaht Prensi Naruhito, yeni hayatına adapte olmakta zorlanan eşi Prenses Masako'nun depresyona girdiğini açıkladı. 
Mayıs ayında Japonya tahtını miras alacak olan 59 yaşındaki Veliaht Prens Naruhito, kraliyet ailesinin maruz kaldığı boğucu yaşam tarzı yüzünden zor zamanlar geçiriyor. Japonya Naruhito, katı kuralların karısı Prenses Masako’yu depresyona soktuğunu açıkladı. Naruhito, eşinin 2004 yılında saray kurallarına uymak için tedavi gördüğü kabul edildi. 
Kısa bir süre önce Prenses Masako'nun doğum günü için yayınlanan bir açıklamada Prenses'in toparlandığı ve “Artık daha fazla yükümlülüğü yerine getirebileceği” açıklandı. Japonya'da gündem ise kocası Prens Naruhito'nun bile depresyonunu kabul ettiği Masako'nun, prenseslikten, kraliçeliğe yükselmesinden sonra depresyonun daha farklı hastalıklara neden olabileceği. 
Japonya Prensi Naruhito, özel eğitimciler tarafından yetiştirilmek yerine, ebeveynleriyle aynı çatı altında büyüyen ilk Japon prensiydi. 1980'lerde iki yıl boyunca Birleşik Krallık’taki Oxford Üniversitesi'nde eğitim aldı. Bu sebeple, katı bir çevreden uzak kalarak daha sade bir hayat yaşadı. 1993'te diplomat bir aileden gelen Masako Owada ile evlendi. Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim alan dünyayı dolaşmaya alışkın olan gelin, kariyerini prenses olmak için terk etti. Ancak Masako, İmparatorluk kurallarına bir türlü alışamadı. Çocuk sahibi olması için muazzam bir baskı yaşadı. Stres yüzünden 8 yıl hamile kalamadı. Kızları Prenses Aiko'yu ancak 2001 yılında doğurabildi. 



E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
TT

E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)

Uçakların sadece havadan yakıt alması bilimkurgu gibi gelse de çok da uzak olmayan bir gelecekte bu bilimsel bir gerçeğe dönüşebilir.

Nasıl mı? E-yakıt veya "elektrikten üretilen sıvı" yakıt diye adlandırılan üçüncü nesil sürdürülebilir havacılık yakıtı (sustainable aviation fuel / SAF) sayesinde.

Uzmanlar, bu teknolojinin aslında şaşırtıcı derecede basit olduğunu söylüyor. Havacılık endüstrisinin aşması gereken en büyük engel ise maliyet.

Avrupa Hava Emniyeti Ajansı'na göre e-yakıtların tonu 8 bin 720 dolar, biyolojik bazlı SAF'in tonu 2 bin 365 dolar ve geleneksel jet yakıtının tonu 830 dolar.

Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, e-yakıtın atmosferdeki veya endüstriyel emisyonlardan elde edilen karbondioksitin (CO2) doğrudan elektroliz yoluyla veya hidrojenle birleştirilerek karbonmonoksite (CO) dönüştürülmesiyle üretildiğini açıklıyor.

fghyju
Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, havadan jet yakıtı üretmenin arkasındaki bilimin aslında epey basit olduğunu açıklıyor (Aether Fuels)

Daha sonra karbondioksit ve hidrojen birleştirilerek çeşitli hidrokarbon bileşikleri oluşturulabiliyor ve bunlar rafine edilerek jet yakıtına dönüştürülebiliyor.

Sustainable Aviation CEO'su Duncan McCourt, yakıldığında karbon saldığını belirtiyor. Bu, üretiminde yenilenebilir enerji santrali kullanılırsa tamamen net sıfır olduğu anlamına geliyor. Ayrıca biyolojik kaynaklı SAF'ten farklı olarak hammadde sınırlamaları ve arazi kullanımı sorunları da sözkonusu değil.

The Independent'a konuşan McCourt, "ticari seviyeye ölçeklendirmenin ve bunu makul bir maliyetle yapmanın" engel teşkil ettiğini söylüyor.

Madigan daha ayrıntılı bir şekilde, e-yakıt tesislerinin maliyetinin "yüksek olduğunu ve mevcut politikalar kapsamında gereken türde hidrojenin kıtlığının projeleri daha küçük ölçekli operasyonlarla sınırladığını" açıklıyor.

Bunun "maliyet verimliliğinin düşmesine ve kabul edilebilir sermaye getirisi elde etmek için çok yüksek fiyatlara yol açtığını" ifade ediyor.

Madigan şöyle devam ediyor:

CO2 artı H2 yakıtlarını teşvik eden politikaların olduğu sadece iki pazar var (Birleşik Krallık ve AB) ve bunlar sadece atık hidrojen veya yeşil hidrojenin kullanımına izin veriyor. Birçok şirket sermaye harcamalarını azaltmanın yollarını arıyor ancak çoğu yaklaşım bu süreçte verimlilikten ödün veriyor.

Madigan, atmosferden CO2 yakalamanın "çok fazla enerji gerektirdiğini ve dolayısıyla çok pahalı" olduğunu ancak bu sorunun yakıt fiyatına daha az etki ettiğini söylüyor.

Peki çözüm ne?

Bu kısmen politikacıların elinde.

McCourt "Hidrojen üretmek ve karbonu büyük ölçekte yakalamak için gereken enerjinin maliyeti, başlıca zorluklardan biri" diyor.

Bu sorunun üstesinden gelmek için kayda değer yatırımlar ve destekleyici hükümet politikalarına ihtiyaç var.

Peki havacılık endüstrisi "havadan yakıt"ı benimseyecek mi? Birkaç havayolu şirketi uçuşları için alternatif yakıtlar denediğinden, bu olası görünüyor.

Virgin Atlantic 2023'te Heathrow'dan New York'a yemeklik yağla çalışan bir Boeing 787 Dreamliner uçurdu ve United, Emirates ve British Airways gibi havayolu şirketleri de SAF kullandı.

Independent Türkçe