Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği Suudi halkını Türkiye'ye davet etti

Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği Suudi halkını Türkiye'ye davet etti
TT

Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği Suudi halkını Türkiye'ye davet etti

Türkiye'nin Riyad Büyükelçiliği Suudi halkını Türkiye'ye davet etti

Büyükelçiliğin resmi Twitter hesabı üzerinden Arapça olarak yayınlanan açıklamada Türkiye’nin dünyanın dört bir yanından gelen turistlere güvenli bir tatil sunduğu, Suudi Arabistan vatandaşları için de Türkiye'nin öniemli bir tatil merkezi olduğu belirtildi.
Basında Türkiye ile ilgili çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilen bildiride, bu tür haberlerinin Körfez ülkeleri vatandaşlarını Türkiye’ye karşı kışkırttığı ifade edildi.
Independent Türkçe'nin haberine göre, açıklamada bu tür haberlerin “geçersiz ve yanlış olduğu, somut kanıtlara dayanmadığı ve kamuoyunu yanlış yönlendiren kötü niyetli bir propaganda" olduğu vurgulandı.
Bildiride büyükelçiliğin Suudi vatandaşlara her türlü desteğe hazır olduğu belirtildi.

“Turist sayısı yüzde 6 arttı”
Riyad Büyükelçiliği’nin açıklamasında dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin ülkedeki doğal güzellikleri ve tarihi mekanları gördüğü belirtildi.
2019’un ilk çeyreğinde Türkiye’ye gelen turist sayısında yüzde 6.1’lik bir artış olduğu, ülkeye gelen 5.5 milyon turistten 75 bin 266’sının Suudi Arabistan vatandaşı olduğu kaydedildi.
Açıklama Suudi yazarın köşe yazısı sonrasında geldi
Suudi Arabistan’ın en büyük gazetelerinden biri olan Okaz köşe yazarı Hayla Muşavva’nın 29 Nisan tarihli “Türkiye’ye gitmeyin” başlıklı yazısı, Riyad Büyükelçiliği’nin açıklamasını tetikleyen faktörlerden biri oldu.
Muşavva yazısında “Discovery Channel” kanalında yayınlanan Türkiye belgeselinde ülkeye gelen turistlerin buradaki restoranlarda ve dükkanlarda nasıl kandırıldığı ve kendilerine yüksek fiyattan satış yapıldığına yönelik haberi aktardı.

Suudi yazar, “Binlerce dolarlık faturayı gören turistler hemen en yakın polis merkezine gidiyor. Ancak polisle restoran sahibi anlaşmalı olduğu için hiçbir sonuç elde edemiyor” diye yazdı.
Muşavva yazısının devamında bazı Körfez vatandaşlarının kötü muameleye ve hakarete maruz kaldığını iddia etti. Yazısının sonunda ise “Türkiye’ye gitmeyin” çağrısı yaptı.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.