Boynu vurulan bir kişinin beyni ne kadar süre bilinçli kalır?

Anne Boleyn'in kafası kesildikten sonra konuşmaya çalıştığı iddia ediliyor (The Independent)
Anne Boleyn'in kafası kesildikten sonra konuşmaya çalıştığı iddia ediliyor (The Independent)
TT

Boynu vurulan bir kişinin beyni ne kadar süre bilinçli kalır?

Anne Boleyn'in kafası kesildikten sonra konuşmaya çalıştığı iddia ediliyor (The Independent)
Anne Boleyn'in kafası kesildikten sonra konuşmaya çalıştığı iddia ediliyor (The Independent)

Jean-Paul Marat’ın katili Charlotte Corday, 1793’te giyotinle idam edildiğinde, söylentilere göre Francois le Gros isimli adam kadının kafasını kaldırıp her 2 yanağını da tokatladı. Olayı görenlerin iddiasına göre, Corday’ın yüzünde öfkeli bir ifade belirdi ve yanakları kızardı. Tarihte vücuttan ayrılan başların bir süre bilinçli kaldığına dair başka rivayetler de var. Örneğin Anne Boleyn, kafası kesildikten sonra konuşmaya çalıştı. Peki bu hikayeler düzmece mi yoksa başın vücuttan ayrıldıktan sonra bilinçli kaldığına dair bilimsel kanıtlar var mı?
Independent Türkçe'nin haberine göre geçen yıllarda, dünyanın ilk potansiyel insan kafası nakline büyük ilgi vardı. Bu alandaki gelişmeler, organ nakli biliminin birçok sınırını zorlayacak. En belirgin problem, nakil için gövdeden ayrılan başın ve başın içindeki dokuların ne kadar uzun süre hayatta kalacağı sorusu.
Beyin ve bünyesindeki yapılar çalışmak için oksijene ihtiyaç duyar (vücuttaki oksijenin yüzde 20'sini beyin kullanır). Boyundaki damarlar kesildikten sonra beyin oksijen temin edemez. Ölümcül darbeden sonra kan ve dokularda kalan oksijenin kullanılabilmesi mümkün ancak bu da çok uzun sürmeyecektir.
Hareket sadece kafaya bağlı doku veya yapılarda mümkün olacaktır. Örneğin: ağız ve gözler. Çünkü bu kasları besleyen sinirler hala beyne bağlıdır. Bazı hayvanların kafaları ise daha uzun süre hayatta kalabilir. Kafası 20 dakika önce kopmuş zehirli bir yılanın Çin'deki bir aşçıyı ısırarak öldürmesi buna bir örnek.
Bu alandaki araştırmalar, son zamanlarda, ölüm ya da ölüme yakın deneyimler yaşayan kişilerin bilinçlilik seviyelerine odaklanmaya başladı. Kalp krizi geçiren insanlar bu esnada etraflarında meydana gelen olayların farkındadır. Bu durum, kişinin kalbi dursa ve kişide bilince dair hiçbir belirtisi görülmese bile, beynin etrafta olup bitenin farkında olduğunu ortaya koymuş oluyor.
Yapılan diğer çalışmalar, kalp durduktan 30 dakika sonra bile beyindeki delta dalgalarında hareketlilik olduğunu gösteriyor. Delta beyin dalgaları aynı zamanda uyku ve rahatlama aşamalarında da görülür.
Son veda
Yakın zamanda yapılan araştırmalar, kalp atışlarının durmasından dakikalar sonra tüm beyinde, terminolojide "depolarizasyonu yaymak" denen aktivitenin gerçekleştiğini ortaya çıkarıyor. Bu aktivite, bir elektroensefalogram (beyindeki elektriksel aktiviteyi ölçen cihaz) tarafından saptanacak kadar büyük. Diğer organizmalarla yapılan çalışmalar ölümden 48-96 saat sonra bile, gen ifadesinin gerçekleşmeye devam ettiğini ve hatta bazı durumlarda miktarının arttığını göstermektedir.
İnsan beyninde ölümden sonra gerçekleşen aktivitenin; farkındalık, bilinçli işlev ve reflekslerle ilişkisini tespit etmek için daha fazla araştırma yapılmalıdır.
Başı kesildikten sonra hayatta kalanların en ünlüsü muhtemelen Mike. Mike başı kesik bir şekilde 18 ay boyunca hayatta kaldı. “Nasıl?” diye sorabilirsin. Öyle görünüyor ki ölümcül kesik beyin kökünü öyle bir açıyla kesti ki, temel fonksiyonları kontrol eden merkezi sinir sisteminin bir kısmı canlı kaldı. Vakitli ve iyi yerleşmiş bir kan pıhtısı Mike’ın kan kaybından ölmesini engelledi.
Mike'in tavuk olduğunu söylemiş miydim? Fakat bu olayın bir insanın başına gelmesi mümkün değil. İnsanlarda en ilkel fonksiyonları kontrol eden beyin kısımları bile kafatasında bulunur. İnsanlar başı kesilen Anne Boleyn'in konuşmaya çalışmasına inanmak isteyebilir ama bu muhtemelen uydurma bir hikaye.
*Adam Taylor, Lancaster Üniversitesi'nde kıdemli bir öğretim görevlisidir. Bu makale ilk önce The Conversation’da yayımlandı.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news