Afrika Birliği, Güney Sudanlı liderlere fon harcamalarını durdurma çağrısı yaptı

Afrika Birliği, Güney Sudanlı liderlere fon harcamalarını durdurma çağrısı yaptı
TT

Afrika Birliği, Güney Sudanlı liderlere fon harcamalarını durdurma çağrısı yaptı

Afrika Birliği, Güney Sudanlı liderlere fon harcamalarını durdurma çağrısı yaptı

Afrika Birliği (AfB) ve sivil toplum, Güney Sudan hükümetine ve muhalefete otel konaklamalarına para harcamayı durdurma çağrısı yaptı. Taraflar, siyasi liderler ve ailelerine yapılan büyük harcamaların, geçen yıl imzalanan barış anlaşmasını etkilediğine dikkati çekti.
Güney Sudan’daki AfB Temsilcisi Büyükelçisi Gavarem Pesvara, başkent Cuba’da gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümet ve muhalefet tarafından yapılan harcamaların siyasi iradenin satın alınmasına benzediğini belirtti.
Temsilci, “Bu liderlerin otellerden ayrılması, eski evlerine geri dönmesi ve lüks araçlar yerine hükümet araçlarını kullanması gerekiyor. Hükümet, bu fonları barış anlaşmasını uygulamak için harcamaya yönelmeli” diyerek, hükümete harcamaları azaltma çağrısı yaptı.
Güney Sudan’dan aktivistler, sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden, verilen fonları vatandaşların yararına harcamak yerine Cuba’da lüks otellerde ve lüks evlerde yaşayan hükümet ve muhalif yetkililere dair bazı paylaşımlarda bulundu.
Aktivist McCool Cool, “Siyasi liderler, ülkeyi önemsiyorlarsa kendilerini ve ailelerini zenginleştirmek yerine fonları vatandaşlar için harcamalı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Güney Sudan’daki Toplumu Güçlendirme Kuruluşu Direktörü Edmund Yakani, gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin liderlere otel faturalarını ödemek için çok fazla para harcadığını belirtti. Yakani, liderlere otel harcamalarını durdurma ve evlerine dönme çağrısı yaptı. Bir grup vatandaş da ayrılmayı reddeden tüm liderlerin otellerden kovulması gerektiğini söylerken, bazı sivil toplum kuruluşları ise hükümeti ve muhalifleri otellere ve lüks araçlara para harcamakla suçladı.
Hükümet, kısa bir süre önce uluslararası toplumun Güney Sudan’a fon sağlamaktan kaçınmasının ardından 6 ay uzatılmış geçiş öncesi dönemi uygulamak için 100 milyon dolar daha sağlanması konusunda uzlaşı sağlamıştı. Bu çerçevede hükümet liderleri, harcamaları barış anlaşmasının lehinde yapmamakla suçlandı.
Güney Sudan’daki birçok gazeteci, yazar, entelektüel ve sivil toplum aktivisti, barış anlaşmasını uygulama konusunda taraflara yeni bir öneri sundu. Öneri sahipleri, askıda kalmış meseleleri çözme amacıyla geçiş öncesi dönemin 6 ay daha uzatılmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
Kendisini “Güney Sudan’da Barışı Destekleme Girişimi” olarak nitelendiren grup, Etiyopya’nın başkenti Addis Abada’da geçen hafta ilan edilen geçiş öncesi dönemin uzatılmasının, taraflar arasındaki güveni artıracağını, güvenlik düzenlemelerine ve göze çarpan sorunların çözümüne katkı sağlayacağını ifade etti.
Girişimin bir üyesi olan gazeteci Atim Simon, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Geçiş hükümetinin kurulması öncesinde birleşik bir ordu kurulması gerekiyor” diyerek, taraflara barış sürecini ciddiye alma ve bu dönemde yapılan düzenli toplantılar aracılığıyla güveni artırma çağrısı yaptı. Simon, konuya dair “Bu süre, IGAD tarafından bildirildiği gibi son fırsattır. Bu nedenle tarafların ciddiyet göstermesi ve somut eylemlerle insanların güvenini sağlaması gerekiyor. Bu vesileyle mülteciler ve yerlerinden edilmişler, evlerine dönebilir” açıklamasında bulundu.
Güney Sudan’da Barışı Destekleme Girişimi, barış anlaşmasının uygulanmasını takip etmek için Cuba’da geçen ay başlatıldı. Girişim, tarafları ülkedeki krizden kurtulmak için son fırsat olarak nitelendirilen anlaşmayı uygulamaya teşvik etmeye çalışıyor.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”