Her türlü macera ve heyecanın bulunduğu yer: Yeni Zelenda

Her türlü macera ve heyecanın bulunduğu yer: Yeni Zelenda
TT

Her türlü macera ve heyecanın bulunduğu yer: Yeni Zelenda

Her türlü macera ve heyecanın bulunduğu yer: Yeni Zelenda

Yıllarca dünyadan izole edilmiş bir şekilde bulunmasından ve insanların yaşadığı son bölgelerden biri olmasından dolayı Yeni Zelanda adası ile ilgili bir belirsizlik var.
Ülkenin doğal çeşitliliğini korumasına yardımcı olan bu durum, ülkeyi turistleri şehirlerin gürültüsünden ve kirlilikten uzaklaşmaya davet eden bir vaha haline getiriyor. Elbette bu vahşi doğa adasının, kentleşme ve medeniyetin özelliklerinden uzak olduğu anlamına gelmez. Aksine buraya gelen turistler, gün boyu çalışan modern ulaşım araçlarından çeşitli restoranlara kadar tüm gelişmiş tesis ve hizmetlerini bulabilir. Bazılarının hayal ettiği gibi adada sivrisinekler ya da yılanlar yok, ancak nesli tükenmekte olan geyikler var. Fakat ülkedeki en önemli cazibe, kibar insanların sıcak gülümsemelerle karşılamaya devam etmesidir.
Güneybatı Pasifik'te yer alan Yeni Zelanda, 4.5 milyon nüfusa sahiptir. Bazılarının düşündüğü gibi, Avustralya’nın bir parçası değil, yerli nüfusun 1250-1300 yılları arasında yerleşmiş olduğu kendine has bağımsız bir devlettir. Buna ek olarak, İngiltere’nin bir kısmını kontrolü altına aldığı Kral 7. Edward döneminde, 1907'den beri ülkeye gelen ilk İngiliz yerleşimcilerin ve göçmenlerin kültürünün etkileri de var. 1947'de ada kendi parlamentosunu ve yasalarını değiştirdi. Wellington bağımsızlık yıllarında müzeler, galeriler, tiyatrolar, tarlalar ve çiftliklerle dolu bir pazar haline geldi.
Tüm yönleriyle maceraya kapı açar
Başkent Wellington'da, yerli halkın tarihini ve eserlerini içeren Büyük Ulusal Müze'yi ziyaret edebilirsiniz. Tren ile günü birlik geziler düzenleyebilir, ülkenin kuzeyinden güneyine kadar Yeni Zelanda boyunca uzanan ulusal yürüyüş parkuru Te Araroa’nın karşısındaki kayalıklarda vakit geçirebilirsiniz. Yol boyunca çeşitli tatları barındıran küçük restoranlar bulabilirsiniz. Ayrıca yaklaşık 18 dolara tren yolculuğu ile Avatar filminin çekildiği Greightown köyünü ziyaret edebilirsiniz.
Yüzüklerin Efendisi
Eğer bir film aşığıysanız ve doğadaki güzellik sırları arıyorsanız, Yüzüklerin Efendisi’nin çekildiği yerleri ziyaret etmeden Yeni Zelanda’yı terk etmemelisiniz. Bu film, sahnelerinde Wellington ve Queenstown dahil olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde çekildi. Yönetmen Peter Jackson’ın incelikle seçtiği bölgeler, bu film ile turizm merkezi oldu.
Queenstown ve tabiatta yolculuk
Maceranın başkenti olarak anılan bu şehir, ziyaretçilerinin kalp atışlarını hızlandıran güzelliklere sahiptir. Denizin derinliklerinde yaşamın çeşitliliklerini sunan 6 adet cam pencere vardır.  Bu pencereden tatlı su yılanları, somonlar ve vahşi balıklar gibi çok sayıda deniz canlısını görebilirsiniz. Queenstown Gardens’ı yılın herhangi bir yerinde ziyaret edilebilir ve kivi, mavi penguen, Yeni Zelanda şahinleri, nadir papağanlar gibi on binlerce egzotik kuştan oluşan geniş bahçeler arasında dolaşabilirsiniz.
Christchurch ve geleneksel tatlar
Bu isim, 15 Mart’ta düzenlenen cami saldırıları nedeniyle medyada çok fazla duyuldu. Bu olayın ardından ziyaretçi sayısı oldukça arttı. Güvenlik önlemleri devam etse de uçuşlar normal şekilde devam ediyor ve tüm turistik yerler ziyarete açık. Bu şehir, hareketli modern mimari tarzlara sahip muhteşem sokak sanatı ve binaları ile oldukça yaratıcı. Şehri, çift katlı otobüs, bisiklet, gondol ve tekne turu veya eski tramvay ile keşfedilebilirsiniz.
Ödüllü Christchurch Botanik Bahçeleri, gotik tarzda inşa edilen eski binalarının en önemli koleksiyonlarından biri olan Sanat Merkezi'ne gitmeden önce rahatlama fırsatı sunar. Avon Nehri boyunca yürümek ve Canterbury Müzesi'ni ve New Regent Caddesi'ni ziyaret etmek bu şehrin olmazsa olmazlarındandır. Geleneksel Yeni Zelanda yemeklerini tatmak isteyenler, Kakano Restoran’ına giderek, deniz ürünleri yemekleri, füme manuka yumurtaları, fermente lahana ve hurbitu (yerel bitki) ile kurutulmuş marul gibi lezzetlerle tanışabilir. Bu restoranda, şef, restorana bağlı bahçede ekilen sebzelere, meyvelere ve bitkilerle yemek yapar ve ücretler 20 ila 35 dolar arasında değişir.
Dağcılık, kamp ve yürüyüş için oldukça elverişli olan bu ülkedeki fırsatları en iyi şekilde incelemek için tesislerin internet sitelerini inceleyebilirsiniz.
Yeni Zelanda’nın halkının yüzde 74 ile çoğunluğunu Avrupalılar oluşturur.



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience