Ramazan’da Erbil: Ruhsal ve bedensel bir ‘tatil’

Ramazan ayında insanların büyük çoğunluğu Erbil’in şehir merkezine gidiyor (IndependentArabia)
Ramazan ayında insanların büyük çoğunluğu Erbil’in şehir merkezine gidiyor (IndependentArabia)
TT

Ramazan’da Erbil: Ruhsal ve bedensel bir ‘tatil’

Ramazan ayında insanların büyük çoğunluğu Erbil’in şehir merkezine gidiyor (IndependentArabia)
Ramazan ayında insanların büyük çoğunluğu Erbil’in şehir merkezine gidiyor (IndependentArabia)

Kürdistan bölgesinin başkenti ve Irak’ın ticaret merkezi olmasına rağmen Erbil şehri, Ramazan ayında gündüzleri neredeyse boş. Ramazan ayının yaz mevsimine de denk geldiği son yirmi yıldır Erbilliler, bu aya ibadetlere ve aileye zaman ayırmak ve Ramazan ayının gereklerini yerine getirmek için uygun yıllık izin gözüyle bakıyorlar. Independent Arabi’dan Rüstem Mahmud’un haberine göre, idarî görevlerde bulunanlar ve iş adamlarından oluşan çoğunluk, bu ayda uzun bir izin alıyor ve Erbil şehrinin sıcak havasındansa daha ılık bir havayı yeğleyerek köylerine ya da şehri her yönden çevreleyen dağlık kırsal bölgelerine kaçıyorlar. Köylerin sakinliğinde aradıkları şey, ruhsal ve duygusal bir dinlenme; kaçtıkları şey ise ticaret şehrinin karmaşası.
Ramazan ayında şehir, öğle vakti uyanmaya başlıyor. Zira bu vakitten itibaren erkekler, şehrin bol sayıda olan cami ve mescitlerinde toplaşırken özellikle sebze ve tatlı gibi gıda ürünleri satan seyyar satıcılar, şehrin cadde ve sokaklarında gezinmeye başlıyor. Şehirde öğle ve akşam namazları arasında geçen süre yaklaşık yedi saat. İkindi vakti her mahalleden sakinleri, caddelerden birinin köşesinde bir araya gelip uzun yaz Ramazanlarının zorlu saatlerinin üstesinden gelmek için sohbet ediyorlar. Çocuklar ve ergenlerin evler arasında yemek ve tatlı tabakları dağıttıklarını görebilirsiniz. Şehir, günbatımı ile birlikte tam bir dinginlik hali içerisine giriyor ve yatsı ve teravih namazı sonrasına kadar da canlanmıyor.
Dolma, listenin başında
Şehrin meşhur yemeği Erbil dolması, yemek listesinin ilk sırasında yer alıyor. Dolma, Erbil şehrinin kendine özgü tarifiyle pişiriliyor. Şöyle ki üzüm yaprağı; kabak, patlıcan, pazı ve biber gibi mevcut tüm sebze türleri ve pirinç, yerli et, sarımsak, maydanoz, dereotu ve soğan karışımı ile dolduruluyor. Daha sonra ekşi domates sosu ile iki saatten fazla epey düşük ateşte kaynatılıyor ve böylece pirinç kokusu, yeşillik ve etle karışıyor. Erbil mutfağı, dolmanın yanı sıra patates kebabı, …, Erbil kebabı, Miskov balığı gibi yemeklerle de öne çıkıyor. Miskov balığı, farklı bölgelerden yüz binlerce Iraklı göçmenin gelmesinden sonra şehirde çok rağbet gören bir yemek haline geldi.
Teravih namazının ardından Erbilliler, uzun gecelerine başlıyor. Şehir, yoğunluğunu ve canlılığını sabah namazına kadar sürdürüyor.
Şehir merkezi
İnsanların büyük çoğunluğu, şehir merkezine gidiyor ve tarihi Erbil Kalesi ile çevrelenen alan, kalabalık bir festival havasına bürünüyor. Şehrin ortasındaki tarihi Maçko Kafe’de binlerce insan oturup sohbet ediyor. O kadar ki kafenin sandalye ve koltukları, kale surlarının şehrin kapalı çarşılarına bakan doğu kısmı boyunca uzanıyor.
Bu mekânda Irak’ın tüm toplumsal, kültürel, milli ve hatta dini ve mezhebi çeşitliliğini görebilirsiniz. Şehirde sağlanan yüksek güvenlik hali, Iraklı on binlerce aileyi oraya sığınmaya sevk ediyor ve herhangi bir korku ve sınırlama olmaksızın etkileşime girmesine vesile oluyor.
Kale bölgesini ziyaret edenler, her türlü soğuk içeceğin yanı sıra gelip geçenlerin yemesi için hazırlanmış kırmızı Erbil karpuzu veya közde mısır ya da haşlanmış şeker pancarı da satın alabilir.  Bununla birlikte şelaleler, insanların otların üzerine kilim serip gecenin geç saatlerine kadar sakince oturmalarına imkân tanıyor.
Aynı saatlerde yaşça büyük erkekler ve kadınlar, şehrin gün boyu açık olan tarihi camilerinin avlu ve revaklarında uzun vakitler geçirerek ya sohbet edip hikâyeler anlatıyor ya da din adamlarının vaazlarına kulak veriyor. Celil Hayat Camisi, el-Minare Camisi, el-Müfti Camisi, Bayiz Ağa Camisi, el-Halidiye Hangah Tekkesi ve Şeyh Raşid Kaka Tekkesi gibi Erbil’in tüm camilerinde geniş yazlık alan mevcut. Bu mekânlar aynı zamanda Ramazan ayında fakirlerin uğrak yeri. Nitekim şehirde pek çok aile, iş adamı ve kurum, özellikle yabancı işçiler ve yerinden edilmişlere iftar veriyor.
Son senelerde şehrin bazı lokantaları, Ramazan ayına özel sanat etkinlikleri gerçekleştirdi. Söz konusu etkinliklerden bazısında dini muvaşşahalar (Endülüs tarzı şiir) ve kasideler okunurken bazısında ise alanında uzman müzik gruplarının oryantal müzik eşliğindekiözel ilahileri tercih ediliyor. Bu gösterilerin bazısı, çarşılar ve kamusal alanlara da uzanıyor.
Erbilliler her yerde
Şehrin en önemli özelliği, nüfusunun ana dağlık yolları ve Pirmam, Kesnezan ve Alkoş kasabalarına bağlanan noktalar boyunca yoğun bir şekilde yayılmasıdır.
Bu üç ana otoyolun iki tarafına yayılmış tüm şehir sakinlerinin ev yapımı farklı yiyecek, içecek ve tatlıları ile geldiğini görebilirsiniz. Çocuklar oyun oynarken onlar, sabahlara kadar sohbet ediyorlar. Geçen yıl şehirde ve çevresinde aylar boyu yoğun yağış vardı. Şehri çevreleyen farklı bölgelerde hava halen nemli ve güzel.



Homo sapiens güneş kremi sayesinde mi hayatta kalmayı başardı?

Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
TT

Homo sapiens güneş kremi sayesinde mi hayatta kalmayı başardı?

Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)

Neandertallerin soyu tükenirken modern insanların hayatta kalmasının arkasında güneş kremi yatıyor olabilir. 

Modern insanların (Homo sapiens) en yakın akrabalarından Neandertaller, onbinlerce yıl Avrupa'da yaşadıktan sonra yaklaşık 40 bin yıl önce yok olmuştu. 

Bilim insanları türün sonunu neyin getirdiğini saptamaya çalışırken, yeni bir araştırma Dünya'nın manyetik alanındaki değişimlere işaret etti.

Gezegeni Güneş'in zararlı ışınlarından koruyan manyetik alanın kutupları genellikle kuzey ve güney kutuplarıyla aynı hizada ancak çekirdekteki değişiklikler sonucu zaman zaman yer değiştiriyor.

Yaklaşık 41 bin yıl önce de böyle bir olay yaşandı ve manyetik alan zayıflayarak daha yüksek seviyede radyasyonun yeryüzüne ulaşmasına izin verdi.

Michigan Üniversitesi liderliğindeki bir araştırma ekibi, volkanik kayaç ve tortularda korunan manyetik imzaları inceleyerek Laschamps olayı diye bilinen bu dönemde manyetik alanının detaylı bir modelini oluşturdu. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (16 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre 41 bin yıl önce manyetik kutuplar ekvatora doğru kaydı ve alanın gücü, bugünkü seviyelerin yüzde 10'una kadar düştü.

Bilim insanları bu dönemde, normalde kutuplarda görülen kuzey ışıklarının ekvatora çok daha yakın yerlere yaklaştığını tahmin ediyor.

Bunun yanı sıra artan ultraviyole ışın oranı, insanları cilt kanseri gibi hastalıklara karşı epey savunmasız bırakmış olmalı.

Araştırmacılar bu dönemde modern insanlar arasında kişinin ölçülerine göre hazırlanmış kıyafetlerin yaygınlaştığını söylüyor. Ayrıca ultraviyole ışınlara karşı koruma sağlayan aşıboyasına da sanat eserlerinde sıkça rastlanırken, Homo sapiens bunu vücuduna da sürmüş olabilir. 

Ekip bu nedenle Homo sapiens'in, Neandertallere karşı daha avantajlı bir konumda olabileceğini düşünüyor. Kişiye özel kıyafetler de vücudu daha iyi örtebildiğinden güneş ışınlarına karşı korumada etki sağlıyor. 

Makalenin başyazarı Dr. Agnit Mukhopadhyay "Çalışmada, manyetik alanın bağlı olmadığı ve kozmik radyasyonun veya Güneş'ten gelen her türlü enerjik parçacığın toprağa kadar sızmasına izin veren tüm bölgeleri birleştirdik" diyerek ekliyor:

Bu bölgelerin birçoğunun aslında 41 bin yıl önceki erken insan faaliyetleriyle, özellikle de mağara kullanımı ve tarih öncesi güneş kremi kullanımındaki artışla epey yakından eşleştiğini gördük.

Diğer yandan bazı uzmanlar, modern insanların aşıboyasını güneş kremi olarak kullanıp kullanmadığının bilinmediğini ve tek başına onları kurtarmış olmayabileceğini söylüyor.

Çek Cumhuriyeti'ndeki JCMM'den (Güney Moravya Uluslararası Hareketlilik Merkezi) Ladislav Nejman, aynı dönemde çok soğuk koşullar olduğuna dikkat çekerek ekliyor:

Homo sapiens'in Neandertallere kıyasla sahip olduğu en büyük avantaj, Afrika'da ve başka yerlerde yaşayan başka büyük popülasyonların olmasıydı. Bu nedenle yeni Homo sapiensler bu olaylardan sonra Avrupa'ya taşınabilirdi. 

Independent Türkçe, IFLScience, New Scientist, Science Advances