Günde 2 fincan kahve içmek ömrü uzatıyor

Araştırmalara göre kahve içmek ömrü uzatmanın yanı sıra kanser, kalp-damar hastalıkları, Alzaymır ve Parkinson hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyor
Araştırmalara göre kahve içmek ömrü uzatmanın yanı sıra kanser, kalp-damar hastalıkları, Alzaymır ve Parkinson hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyor
TT

Günde 2 fincan kahve içmek ömrü uzatıyor

Araştırmalara göre kahve içmek ömrü uzatmanın yanı sıra kanser, kalp-damar hastalıkları, Alzaymır ve Parkinson hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyor
Araştırmalara göre kahve içmek ömrü uzatmanın yanı sıra kanser, kalp-damar hastalıkları, Alzaymır ve Parkinson hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyor

Günde 2 fincan kahve içmenin ortalama ömrü 2 yıla kadar uzatabileceğini gösteren geniş örneklemli yeni bir araştırma yayımlandı.
Independent Türkçe'nin haberine göre, bilim insanları 3 milyon 852 bin 651 kişi ve 450 bin 256 ölüm sebebini kapsayan 40 çalışmayı inceledikten sonra kahve içmenin, “yaş, fazla kilo, alkol, sigara ve kahvedeki kafein miktarını hesaba katmadan” tüm nedenlere bağlı ölümlerle ters ilişkisi bulunduğunu ortaya koydu.   
European Journal of Epidemiology adlı bilimsel yayında yer alan araştırma kahve içmenin yararlarıyla ilgili daha önceki çalışmaları analiz ederek gerçekleştirildi.  
Araştırmacılar sıfır kahve tüketimine kıyasla günde 2 ila 4 fincan arası kahve tüketimini, tüm nedenlere bağlı ve özel sebebe bağlı ölüm oranlarının azalmasıyla ilişkilendirdi.   
Kahveyle ölüm oranı arasındaki ilişkiyi inceleyebilmek için yaş, obezite ve diğer yaşam tarzı gibi faktörleri çeşitli alt başlıklarda inceleyen araştırmacılara göre, Asya ve Avrupa'daki kahve ve ölüm arasındaki ilişki ABD'ye oranla daha güçlü. 
The Sunday Times’a konuşan Fransa Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırma Enstitüsü (Inserm) Araştırma Direktörü Astrid Nehlig, “Hesaplaması zor, ancak benim düşüncem kahve içmenin hayatınıza bir kaç yıl daha kattığı yönünde” dedi. Nehlig odaklanma ve farkındalığın artmasının da kısmen bununla ilişkili olabileceğini belirtti.
Sağlığa faydaları daha önceki pek çok araştırmada ortaya konulan kahvenin prostat kanseri büyümesini yavaşlattığı, kanser, kalp-damar hastalıkları, diyabet veya solunum yolu hastalıklarını geliştirme ve bu hastalıklardan kaynaklı ölüm riskini azalttığı ve Alzheimer ile Parkinson hastalığının ortaya çıkma ihtimalini düşürdüğü tespit edilmişti.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature