Moritanya’da cumhurbaşkanlığı seçim yarışları başladı

Moritanya’da cumhurbaşkanlığı seçim yarışları başladı
TT

Moritanya’da cumhurbaşkanlığı seçim yarışları başladı

Moritanya’da cumhurbaşkanlığı seçim yarışları başladı

Önümüzdeki ay Moritanya’da gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık kapısı bugün resmen kapandı. Anayasa Meclisi, şu 6 adayın dosyasını teslim aldı: Kan Hamido Baba (Bağımsız Birleşik Afrika Devleti'ni hedefleyen tek aday), Muhammed el-Emin el-Murteci el-Vafi (siyaset çevrelerinde tanınmayan teknokrat), Muhammed Veled el-Gazvani (iktidardaki çoğunluk güçleri tarafından desteklenen eski Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı), Sidi Muhammed Veled Bubekr (Cumhurbaşkanı Muaviye Veled et-Tai döneminin Başbakanı, İslamcı Tevasul Partisi tarafından destekleniyor), Biram el-Dah Abeyd (insan hakları aktivisti) ve Muhammed Veled Mevlüd (70’li yıllardan bu yana peş peşe gelen rejimlere karşı uzun bir muhalefet tecrübesine sahip solcu).
Değişim iradesi ile devamlılık iradesi
Söz konusu iki yaklaşımdan birinin sahipleri, yaklaşan sonuçların belirleyici olacağı ve iktidar için barışçıl ve sivil bir devire yol açması gerektiği görüşünde. Diğer yaklaşım sahiplerine göre ise iktidar adayının başarısı, ülkenin jeopolitik konumuna bakarak hassas ekonomi ve güvenlik dosyalarının ihtiyatlı yönetilmesinde istikrar ve devamlılık için tek garantördür.
Independent Arabia'dan Abdullah Memin’e konuşan gazeteci-yazar Muhammed Fal Veled Sidi’ye göre, “Çekişme adaylık kapısının resmen kapanmasından bu yana şiddetleniyor. Zira görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Abdulaziz rejiminin, arkadaşı General Muhammed Veled Gazvani üzerinden devam etmesi yönündeki irade ile rejimi köklerinden söküp atmayı hedefleyen değişim iradesi arasında güçlü bir zıtlaşma söz konusu”. Rejimin devam etmesine yönelik irade, eski Genelkurmay Başkanı General Gazvani’nin tercih edilmesinde kendini belli ederken köklü değişim iradesi, muhaliflerin ortaya çıkmasıyla somutlaştı. Söz konusu muhaliflerin başında meclisteki en büyük muhalif bloğu yöneten İslamcı Tevasul Partisi’nin desteğini elde eden eski bir diplomat ve başbakan olan Sidi Muhammed Veled Bubekr geliyor. Muhalefet oylarının çoğunluğunu temsil eden insan hakları eylemcisi Biram Veled el-Dah Abeyd de meclis çatısı altında rejim için zorluk oluşturan bir diğer muhalif. Abeyd, Senegal Nehri kıyısına yerleşen siyahi kabileler ve ülkenin güneyindeki Şamama ovasındaki (eskiden köle olan) bazı Haratin toplulukları tarafından destekleniyor.
Tartışmanın dönüşü
Moritanya’da hükümet ve muhalefet arasındaki ilişkiler, İçişleri Bakanlığı’nın tanınmış İslamcı lider ve muhalif gazeteci Ahmed el-Vedia’nın Bağımsız Ulusal Seçim Komisyonu’na katılması konusunda çekimser davranmasından ötürü son günlerde gerildi. Muhalif partilerinin ortaya çıkardığı bu durumun hatalı olduğunu açıklayan Bakanlık, yeni üyeler listesine bir kadın üye eklenmesini şart koştuğunu belirtti. Muhalefetteki Moritanya Birlik ve Değişim Partisi Başkanı Salih Veled Hanenna, Moritanya Hükümeti’nin, muhalefetin söz konusu komisyonda kendisini temsil etmek üzere önerdiği isimleri reddetmesini eleştirdi. 
Bağımsız Sahara Medya haber ajansına açıklama yapan Hanenna, Moritanya Hükümeti’nin seçim komisyonunun muhalefetin temsil edileceği şekilde yeniden oluşturulmasına yönelik tavrını ‘kafa karıştırıcı bir tavır’ olarak niteledi. Yaklaşan başkanlık seçimlerinin nasıl düzenleneceği konusunda birkaç haftadır muhalefet partileri ile müzakere yürüten İçişleri Bakanlığı, muhalif kanattan bazı kaynaklara göre muhalefet koalisyonunun seçim komisyonunda kendisini temsil etmek üzere seçtiği üç isim konusunda çekimser davrandı ve buna bu üyeler arasında bir kadının olması gerekliliğini gerekçe gösterdi. Hükümet ile müzakereden sorumlu muhalefet komisyonu üyesi Salih Veled Hanenna, “Bakanlığın öneriler karşısında kafa karıştırıcı tavrı ve cevap verme konusunda oyalanışı, rejimin önümüzdeki seçimleri tek taraflı olarak düzenleme, iktidar için barışçıl bir geçiş kapısını kapama ve seçim sürecini tekrar gasp etme tavrına geri dönüşü konusunda bir uyarı mahiyetinde. Biz buna alıştık” ifadelerini dile getirdi.
Kadının rolü
Muhalif Kavs-ı Kuzah (Gökkuşağı) Partisi’nin yasa ile kapatılması sonrasında kadın temsilcisinin komisyondan çıkarılmasının ardından İçişleri Bakanlığı, muhalefetten komisyondaki dengeyi korumak için bir kadın temsilci önermesini istedi. Muhalefet çevreleri, geçtiğimiz cuma günü Moritanya Hükümeti ile muhalif bloklar arasında bir anlaşmaya varıldığını doğruladı. Anlaşmaya göre Bağımsız Seçim Komisyonu’nu denetleyen Bilgeler (Ak Saçlılar) Komisyonu’nun mevcut oluşumundaki yandaş partilerin üç üyesi, muhalif tarafları temsil eden üç üye ile değiştirilecek. Bu anlaşma, siyasi süreci neredeyse tümden sarsan büyük bir soruna çözüm oluşundan ötürü halk çevrelerinde büyük bir memnuniyet ile karşılandı. Nitekim Bakanlığın, muhalefet tarafından öne sürülen şu üç ismi reddetmesinden sonra süreç, yeniden tıkanmak üzereydi: Savab-Ira bloğunu temsilen Siyasi Aktivist Muhammed el-Muhtar Melil; Tevasul-Hatem-Mustakbel bloğunu temsilen Gazeteci Ahmed el-Vedia ve İlerleme Kuvvetleri Birliği-Demokratik Güçler-Tenavüb bloğunu temsilen Avukat İbrahim Edi. İlan edildiğinden bu yana çeşitli zorluklarla karşılaşan anlaşmaya göre muhalefet koalisyonunun, Bağımsız Seçim Komisyonu Başkanına üç danışmanın yanı sıra Komisyon Genel Sekreter Yardımcısı, Seçim Faaliyetleri Müdürü ve Enformasyon Müdür Yardımcısı için de isim vermesi gerekiyor.

Başkan Adayı Sidi Muhammed Veled Bubekr (Independent Arabia)
Partiler ve blogcular
Bu gelişmeler yaşanırken partiler, blogcular ve analistler olmak üzere Moritanyalılar, bugüne kadar geleneksel bağlam ve topluluklardan 80’i aşkın girişimde bulunan General Muhammed Veled Gazvani’nin adaylığı ile ilgileniyor. Moritanya basını, şu veya bu partiyi öven ya da yeren, bilinen veya bilinmeyen onlarca sayfa, internet sitesi ve blog ile doldu. Tartışma konusu olan Hukukçu Biram el-Dah Abeyd’i aday gösteren (Arap ulusalcılığı ve Baasçılık çizgisinde) Moritanyalı Savab Partisi, resmî Facebook hesabından yayınladığı yazıda Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Abdulaziz’e General Gazvani’nin halef olmasına yönelik sert bir saldırı başlatarak şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyete, mevcut cumhurbaşkanının rejim mirasının halefi olarak askeri bir başkanın atanması; Moritanya halkının iradesi ve canlı siyasi güçlerine açık bir meydan okuma, devlet egemenliğinin sembollerine ve cumhuriyet yasalarına bir aşağılama ve cumhuriyeti, yolsuzluk ve zulüm uygulayan kapsamlı bir iktidara dayalı karanlık bir tünele itmek demektir. Tüm bunlar Moritanyalıların, ümit vaat eden demokratik bir hayat hayal etmesinden sonra gerçekleşti. Bu hayalde halk, güçler ayrılığını gözeten ve iktidar için barışçıl geçiş gelenekleri oluşturan hukuk devleti ve anayasal kurumların çatısı altında vatandaşlık hakları ile nimetlenecekti”.
Adaylıkları konu edinen ünlü blog yazarı Muhammed el-Emin el-Fazıl ise ‘muhalefetin beklenen başkan adayı Veled Bubekr ile rejimin adayı Veled Gazvani arasındaki ortak payda’ hakkında bir yazı kaleme aldı. Blog yazarının sözünü ettiği ortak paydalardan biri, hem Gazvani hem de Veled Bubekr’i aday olarak tercih edenlerin bu konuda çok tereddüt etmeleridir. Nitekim yazara göre, “Cumhurbaşkanı Veled Abdulaziz, rejiminde kendisini daha kolay pazarlayacak ve seçim savaşını garanti vererek bitirebilecek birisini bulmuş olsaydı Gazvani’yi aday göstermezdi. Muhalefet de aynı şekilde Veled Bubekr haricinde pazarlayabileceği birini bulsaydı Veled Bubekr, muhalif adaylığı konusunda çok şanslı olmazdı. Özetle bu iki ismi bir araya getiren çok ortak payda var. O kadar ki bunlardan biri yaklaşan seçim kampanyalarında rejimin adayı olarak öne sürülecekse diğeri de muhalefetin adayı olarak sunulacak”.
Aday engeli
Moritanya yasaları, Başkanlık seçimlerine aday olan kişinin, beşi belediye başkanı olmak üzere 100 belediye danışmanı önermesini şart koşuyor. Bu durum, adaylığa niyetlenen birçok kişiyi, istenen aday sayısına erişme zorluğu karşısında geri adım atmaya mecbur etti. Bu çerçevede Halkçı İlerleme Partisi Lideri Abdullah el-Atik Veled İyahi, büyük bir halk festivalinde aday olduğunu açıklamasına rağmen yeterli danışman sayısına erişemediği için adaylık düşüncesinden vazgeçti. İktidar çevrelerinin adayı Muhammed Veled Gazvani ise kendisini bu dertten kurtaracak kadar aday sayısına ulaşmada herhangi bir zorluk yaşamadı zira danışmanlarının çoğunluğu, iktidardaki Cumhuriyet İçin Birlik partisine ya da yandaş başka partilere mensup. Aynı şekilde belediyelerde ve mecliste temsil edilen en büyük muhalefet partisi Tevasul Partisi tarafından desteklenen aday Sidi Muhammed Veled Bubekr’in de gerekli sayıya ulaşacağı belliydi. 
Aday Biram el-Dah Abeyd ise danışmanlarına kendisi için bol sayıda aday sağlamalarını isteyen Tevasul Partisi’nden özel bir destek elde etti. Geri kalan sayıyı ise sosyal ve coğrafi çevresinden olan danışmanlardan tamamladı.
Hamido Baba da siyahi kabileler ile etnik ilişkisine dayanarak istenen sayıyı tamamladı. Belediye danışmanları isimleri temelde parti bağlılıklarına göre vermiş olsa da etnik, taraf ve kabile boyutları da etkin oldu. Bununla birlikte bazı adayların satın alınma ihtimali de göz ardı edilmemeli. Bu durum, güçlü siyasi ve parti ittifaklarına sahip olmayan; etnik, taraf ve kabile ilişkileri bulunmayan; birkaç danışman satın alacak kadar parası olmayan adayları, bu ayın 22’sinde Anayasa Komisyonu tarafından ilan edilecek adaylar listesinden çıkarılma tehlikesi ile yüzleştiriyor.



Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
TT

Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)

Denise Rahma Fahri

Son zamanlarda, Lübnan'daki yerel medya kuruluşları, İran Devrim Muhafızlarına yakın bir merkez olan Tahran'daki Savunma Çalışmaları Merkezi'nden sızdırıldığı bildirilen bir İran belgesi yayınladı. Belge Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Ulusal Muhafızlara” dönüşmeyi öneriyor ve buna hazır olduğunu ifade ediyor. Belgeye göre, Lübnan Ulusal Muhafızları, “Meçhul Asker Kurumu” bünyesinde bir direniş unsuru ve stratejik yedek kuvvet olarak yer alacak. Belgede belirtildiği üzere, bu “direnişin” sonu değil, silahların devletin elinde olduğu yeni bir dönemin başlangıcı. Hizbullah’a yakın bir kaynak, bu belgeden haberdar olmadığını, şu anda konuya ilişkin belirli bir vizyon bulunmadığını ve meselelerin silah ile ilgili diyaloğun kaderiyle bağlantılı olduğunu belirtse de, Hizbullah liderliği bu belgeyi resmi olarak yalanlamadı. Birçok kişi de belgeyi, Hizbullah'ın silahını korumayı, komutayı Devrim Muhafızları ile sınırlandıran, resmi ordusunun ise sembolik bir rol oynadığı İran modelini benimseyerek, varlığını meşrulaştırmayı amaçlayan öneri ve çözümler için nabız yoklaması olarak değerlendirdi.

frgty
İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor (AFP)

Diğer Seçenek Hareketi'nin lideri Alfred Madi, bu belge hakkında ilk konuşan kişi oldu. Madi, Cumhurbaşkanı Joseph Avnn, Hizbullah ve Emel Hareketi temsilcilerini içeren ve Lübnan ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışan komitelerin yanı sıra, Hizbullah’ın talep ettiği garantilerin İran'ın önerisinin ciddiyetini gösterdiğini açıkladı.

Sızdırılan metin

İmza bekleyen bir taslak bildiri olduğu düşünülen İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor. Hizbullah'ın “Ulusal Muhafız”a dönüşmeye hazır olmasını da, caydırıcılık denklemini Lübnan devleti bayrağı altında pekiştirme ve ulusal güçleri halkın ve anayasanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden konumlandırma taahhüdü çerçevesinde değerlendiriyor.

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızları'na tamamen dönüştürülmesi sürecinin” başlamasını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor. Belgeye göre Ulusal Muhafızlar, Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı komutasında ve Bakanlar Kurulu ile koordinasyon halinde, ulusal egemenlik çerçevesinde faaliyet gösteren egemen bir halk direniş oluşumudur.

Pratik adımlara gelince, belgede “bu yıl sonuna kadar, elit birlikler, silah depoları ve komuta kontrol merkezleri de dahil olmak üzere, kuzeyden güneye tüm silah ve muharebe kabiliyetlerinin kademeli olarak Lübnan Ulusal Muhafızları'na devredileceği” belirtiliyor. Belgede ayrıca, “daha önce direnişle bağlantılı olan ileri askeri üretim birimlerinin resmen Lübnan devletinin denetimine girdiği ve gizli teknik ve güvenlik raporlarını, en yüksek egemenlik koruması çerçevesinde, Cumhurbaşkanı aracılığıyla Bakanlar Kurulu'na sunduğu” da ifade ediliyor. Bu birimler arasında hassas mühimmat üretimi, savunma sistemleri, insansız hava araçları, füzeler ve uzun menzilli mermilerin geliştirilmesi yer alıyor.

sdfgth
Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Lübnan Ulusal Muhafızları”na dönüşmeyi öneren ve buna hazır olduğunu belirten bir belge yayınlandı (Reuters)

İran'ın önerisi, Lübnan Savunma Bakanlığı'nı, korunan teminatlar dahilinde ve gönüllülere doğrudan maaş ödenmeden, Ulusal Muhafızlar ile ilgili gizli altyapı ve operasyonel görevlerden sorumlu kuruluş olarak belirliyor. Yine öneriye göre Ulusal Muhafızlar, acil durumlarda hızlı karar alma ile ilgili taktiksel nedenlerle bağımsız bir operasyon odası ile birlikte Meçhul Asker Kurumu’na  bir direniş bileşeni ve stratejik yedek olarak dahil edilecek.

İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik Lübnan’ın sonudur

Independent Arabia, bu belgenin Farsçasını aradı ve hatta kendisini hazırladığı söylenen kurumun web sitesini taradı, ancak hiçbir şey bulamadı.

Aynı zamanda, Diğer Seçenek hareketinin lideri Alfred Madi, önerinin sadece medyada çıkan bir haberden ibaret olsa da masum olmadığını vurguluyor. Bu yönde bir dizi adımın atıldığını açıklıyor. Ona göre bu adımların en dikkat çekeni, Hizbullah, Emel Hareketi ve Cumhurbaşkanı Avn'dan oluşan ortak komitelerin ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışmak üzere medyadan uzakta, tamamen gizlice düzenlediği toplantılardır. Bu çalışma, Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi karşılığında talep ettiği garantilerle ilgili olarak son zamanlarda gün yüzüne çıkan taleplerle örtüşüyor. Madi, bu önerinin Cumhurbaşkanı'nın tasarrufunda olmasıyla ilgili sızdırılan belgenin içeriğine de ışık tutuyor. Tüm göstergelerin, Hizbullah'ın Cumhurbaşkanı Avn'a, başkan yardımcılığı ve ordu komutanı yardımcılığı görevlerini güvence olarak almadığı sürece hiçbir şey vermeyeceğini gösterdiğini belirtiyor. Bunun için anayasa değişikliği veya yeni bir kuruluş konferansı gerekiyor. Madi, daha fazla ayrıntı vermekten kaçınarak, “Perde arkasında bir şeyler planlanıyor ve ana hatları artık belli” diye ekliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belgeyle ilgili sızıntıların ciddiyetiyle ilgili olarak, İran'ın Hizbullah'ın askeri kanadını Ulusal Muhafızlar adı altında koruma türünden bir sızıntı, silahların teslim edilmesini ve sadece devletin elinde olmasını şart koşan Lübnanlı ve uluslararası talepleri atlatmaya veya etrafından dolanmaya yönelik akıllıca bir girişim sayılmıyor. Aksine, söz konusu öneri ile “çözüm bu” ve orduya ancak tek grup halinde entegre oluruz diyorlar.

Madi, bu öneri ile ilgili olarak şunu da ekliyor: “Hizbullah'ın silahları sorununu çözmeyecek, aksine ülkeyi yıkıma ve Hizbullah’ın Lübnan’ı işgalini meşrulaştırmaya götürecek, ki bu da siyasi bir sapkınlıktır”. Ayrıca “sadece zorlu çözümü uygulamaktan kaçınmak için Lübnan formülünün tamamını değiştirebilecek bir öneriyi kabul etmek mümkün değil. Hizbullah'ı da içeren bir Ulusal Muhafız Birliği kurmak, Sünniler, Hristiyanlar veya Dürziler için ve hatta Şiilerin yarısı için bile kabul edilemez. Böyle bir çözümü ancak mevcut siyasi otorite sürdürebilir. İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik bir ülke olarak Lübnan'ın sonu demektir” diye de vurguluyor.

Askeri kaynaklar

Askeri çevreler ise bu önerinin Lübnan'ı yıkıma götüreceğine ve federal bir sistemin dayatılmasına yol açacağına inanıyor. Zira bu durum, bir Hristiyan Ulusal Muhafız Birliği, bir Sünni Ulusal Muhafız Birliği ve bir Dürzi Ulusal Muhafız Birliği kurulması yönünde karşı talepleri tetikleyebilir. Askeri çevreler “böyle bir proje yaşayamaz ve amacı Lübnan'ı federal bir devlete dönüştürmek olmadığı sürece imkânsızdır. Bu öneri bir İran rüyasıdır ve gerçekleşmeyecektir” diyor. Bunu tanımlamak için halk arasında yaygın “Şeytan’ın cennete girmeyi hayal etmesi gibi” sözünü kullanan çevreler, ulusal ordunun yanı sıra tüm bu silah ve teçhizata sahip bir silahlı örgütün varlığını dahi şiddetle reddediyor. Böyle bir öneriyi sızdırmanın, Lübnan devletini ve ABD'yi alt etme çabalarını gizlediğine ve ancak Lübnan'ın merkezi siyasi otoriteye sahip bir devletten ademi merkeziyetçi bir devlete dönüşmesi durumunda başarılı olacağına inanıyorlar.

Aynı çevreler, İran ve Hizbullah'ın nabız yoklamak için belgeyi kasıtlı olarak sızdırmış olma ihtimalini de göz ardı etmiyor. Belgenin içeriğinin merkezi bir devlet içinde uygulanmasının, o devletin yıkılması anlamına geleceğine ve Lübnan'daki diğer mezhep ve dini grupları silahlanmaya iteceğine inanıyorlar. Dahası, “böyle bir karar, zaten hayal kırıklığı içinde yaşayan askeri personeli daha da hayal kırıklığına uğratacaktır” diyorlar. Ulusal Muhafızlar personelinin veya Ulusal Muhafızlar kılığındaki Hizbullah üyelerinin maaşlarını kim ödeyecek, eski cumhurbaşkanı Emile Lahud döneminde direnişin yararına ordudan kesilen fonlar yetmez mi diye soruyorlar. Böyle bir karar Lübnan Ordusu için felaket olur diye de ekliyorlar.

Hizbullah’a yakın kişiler; böyle bir öneri yok diyorlar.

Hizbullah'a yakın bir isim olan siyasi analist Faysal Abdussettar, böyle bir önerinin mevcut olmadığını ve bu konunun masada bile olmadığını vurguluyor. Abdussettar, “Lübnan daha önce 1960'ların sonlarında benzer bir deneyim yaşamıştı, ancak bu anlamda değil, daha ziyade 'ordu destekçileri' bayrağı altında bir oluşum söz konusuydu. O dönemde mesele, Filistinli örgütlerin ve güçlerin varlığının ardından birçok güney bölgesinde hakim olan durumla ilgiliydi” diyor. Bunun bugün yeniden gündeme gelmesine şaşırdığını ifade eden Abdussettar, herhangi birinin bu dönemi taklit etmek veya direnişin elindeki silahlar sorununa bir çözüm bulmaya çalışmak amacıyla bunu gündeme getirmiş olmasından şüphe duyuyor. Abdussettar’a göre bu öneri “ne ciddi ne de mevcut değil.” Şunu da ekliyor: “Herkesin bildiği yerleşik denklem, silahların teslim edilmesinin söz konusu olmadığıdır. Ulusal savunma stratejisi kapsamında bir tartışma yapılabilir, ancak bu konu derinlemesine bir diyalog gerektiriyor. Diyalog ise devletin başı olan Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm Lübnanlı liderler için artık kaçınılmaz hale geldi.” Ancak Abdusettar, ABD Başkanı Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Lübnan'dan ayrılması ve ABD'nin Lübnan'ın yanıtına nasıl bir yanıt vereceğinin henüz bilinmemesi nedeniyle yakın gelecekte herhangi bir diyalog olasılığının uzak olduğunu “bu nedenle, bir sonraki adımların netleşmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu” belirtiyor.