Sıddık Yusuf: “Ordu ile güvenlik konseyinin kurulması hususunda anlaştık”

​Sıddık Yusuf
​Sıddık Yusuf
TT

Sıddık Yusuf: “Ordu ile güvenlik konseyinin kurulması hususunda anlaştık”

​Sıddık Yusuf
​Sıddık Yusuf

Sudan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri liderlerinden Sıddık Yusuf, Askeri Geçiş Konseyi liderleriyle olan süregelen müzakereler sırasında gerçekleştirilen şeylere ilişkin memnuniyetini dile getirerek, tarafların ‘egemen konseyin’ başkanlık edeceği bir güvenlik konseyi kurulması hususunda uzlaştıklarını söyledi.
Müzakere heyetinin bir üyesi olan Sıddık Yusuf, Şarku’lAvsat ile verdiği özel röportajda, müzakereler sırasında uzun bir yol kat edildiğini ve bir atılım gerçekleştirildiğini belirterek, bugün egemen konsey başkanının ve konseyin 10 üyesinin açıklanmasıyla birlikte sürecin sonlanacağını söyledi.
Komünist Parti Temsilcisi Sıddık Yusuf,bir sonraki iktidarın güvenlik konseyinin yetki ve işlevlerini tanımlayan bir yasa hazırlayacağını sözlerine ekledi. Savunma, dışişleri, içişleri, adalet ve maliye bakanlarının yeni güvenlik konseyine üye olacaklarını açıklayan Yusuf, Sudan'ın bölgelerini temsil eden 6 üye ve silahlı kuvvetleri temsil eden 3 üye ile birlikte egemen konsey için bir de kadının seçileceğine işaret etti.
Sıddık Yusuf ile gerçekleştirilen röportajın metni:
Müzakere komitesinin bir üyesi olarak Askeri Geçiş Konseyi ile yaptığınız anlaşmadan memnun musunuz?

- Son iki gün boyunca Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile Askeri Geçiş Konseyi arasında gerçekleşen müzakerelerde uzunca bir yol kat edildi. Bu büyük bir atılım olarak kabul edilebilir. Müzakereler sırasında  ‘egemenlik konseyi, yasama konseyi ve yürütme konseyi’ olmak üzere 3 yönetim erkinin yetkileri üzerinde duruldu.
Sudan’ın tüm kesimlerini temsil eden bir egemenlik konseyi oluşturduk. Devletin sembolü olması itibariyle sadece yabancı büyükelçileri kabul etme, onaylandıktan sonra sözleşmeleri ve yasaları imzalama gibi görevleri olan konseyin yürütme veya yasamaya ilişkin herhangi bir yetkisi bulunmuyor. Bu, 1986’da tarihinde üçüncü demokrasi döneminde mevcut olan ve üzerinde uzlaşılan egemenlik konseyine benziyor.
Bunu büyük bir atılım olarak kabul ediyoruz. Çünkü askeri konsey tarafından sunduğumuz anayasal belgeye cevaben sunulan belgede tüm otoriteler egemenlik konseyine tahsis edilmişti. Bu büyük bir başarı ve eksiksiz bir anlaşmaya doğru atılmış bir adımdır.
Bu, Askeri Geçiş Konseyi’nin kendinden vermiş olduğu tavizlerden mi kaynaklanıyor, yoksa söz konusu atılım arabulucu komite tarafından mı gerçekleştirildi?
- Askeri Geçiş Konseyi’nin de kanaatinin bu yönde olduğunu, fakat güvenlik konusuna fazlasıyla odaklandıklarını düşünüyorum.Sudan'ın karşı karşıya kalacağı bir dizi problemle ilgili olarak çokça konuştular. Savaş meselelerinin yanı sıra eski rejimin kalıntılarından oluşan uyuyan hücreler ve silahlı milisler var. Bundan dolayı silahlı kuvvetlerin ve askeri konseyin büyük bir rol oynaması gerekiyor.
 ‘Ulusal savunma konseyi’ öneriniz iptal mi oldu?
- Evet, iptal edildi. Ama hükümete bağlı bir güvenlik konseyinin kurulmasıyla ilgili olarak prensipte anlaştık. Güvenlik konseyinin üyelerinin çoğunluğu savunma, dışişleri, içişleri, adalet ve maliye bakanlarından oluşacak. Çoğunluk, hedefleri ve planları belirleyen siciller olacak.
Güvenlik konseyine kim başkanlık edecek?
- Güvenlik konseyine henüz kim olacağına karar vermediğimiz egemenlik konseyi başkanı başkanlık edecek. Onlar egemenlik konseyi başkanının ordudan olmasını istiyorlar, fakat bu eğilime karşıyız. Çünkü ne Afrika Birliği (AfB) ne Avrupa Birliği (AB) ve ne de uluslararası toplum, konsey başkanının asker olmasını kabul eder. AfB Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi, konsey başkanının ordudan olmasını kabul etmemektedir.
Peki, Askeri Geçiş Konseyi’nin geçiş dönemindeki rolü ne olacak?
- Askeri bir konsey olmayacak. Egemenlik konseyindeki temsilcileriyle birlikte hükümette savunma bakanı tarafından temsil edilecekler. İçişleri Bakanı genellikle polislerden seçiliyor. Bu organlar güvenlik güçlerini temsil ediyorlar. Ancak egemenlik konseyin çoğunluğunu siviller oluşturacak.
Güvenlik konseyinin yetkileri neler?
- Güvenlik konseyinin yetki ve işlevlerini tanımlayan bir yasa oluşturulacak.
Egemenlik konseyinin yetkileriyle ilgili de bir yasa olacak mı?
- Egemenlik konseyi, anayasal belgede kararlaştırıldı. Geçiş dönemini düzenleyen bir anayasa bildirisinden bahsediyoruz. Konseylerin bütün yetki ve bileşenleri belgeye dahil edildi.
Bu, askeri konseyin bütün önerilerinden vazgeçtiği ve herhangi bir değişiklik yapmaksızın gönderdiğiniz anayasal belgeyi onayladığı anlamına mı geliyor?
- Evet,belge katılım oranları dışında herhangi bir değişiklik yapmadan onaylandı. Bundan böyle bu oranları, konseylerin oluşumunu ve geçiş dönemini tartışacağız.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri, hala geçiş döneminin 4 yıl olması gerektiği hususunda ısrar mı ediyor?
- Evet, bu konuda taviz verilmeyecek.
Egemenlik konseyindeki katılım oranları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Askeri Geçiş Konseyi, arabulucu komite vasıtasıyla üç ordu mensubuna karşılık 7 sivilden oluşacak, başkanlığı bir sivilin üstleneceği ve başkan yardımcısının askeriyeden olması gibi bir şartın bulunmayacağı bir teklif yaptı. Bugün askeri konsey ile görüşmeye gideceğiz. Bu teklifi kabul edeceğimizi düşünüyorum.
Hükümetin kurulmasıyla ilgili olarak ne tür düzenlemeler var?
- Bakanlar kurulu hükümeti oluşturacak.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri tek başına mı geçiş hükümetini temsil edecek?
- Evet, tüm hükümet Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nden olan kimselerden oluşacak. Ancak yasama konseyi ile ilgili olarak henüz bir anlaşmaya varmadık. 
Askeri Geçiş Konseyi’nin bazı siyasi güçlerin yasama meclisine katılımı konusunda ne gibi bir teklifte bulunmasını bekliyorsunuz?
- Askeri Geçiş Konseyi’nin bu hususta herhangi bir teklifi yok. Bugün tartışacağımız şey bu. Daha önce yasama meclisinde güçlü katılım olması gerektiğini ima etmişti.
Hangi güçlerin katılımını kabul edebilirsiniz?
- Bu güçleri belirleyen Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri içerisinde bulunuyoruz. Bu güçler devrime katılan ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi’ni imzalayanlardır.
Bugün gerçekleştirilecek toplantı bir anlaşmaya varılması için yapılacak son toplantı mı?
- Bugün konseylerin oluşumunu, yarın ise seçilen isimleri tartışacağız ve egemenlik konseyi başkanıyla üyelerinin kimler olacağını tartışacağız.
Konsey, herhangi bir bakanın veya milletvekilinin yasama meclisine aday gösterilmesine itiraz etme hakkına sahip mi?
- Ancak gerekli soruşturmaları yaptıktan sonra güvenlik bakımından problemli olduğunu düşündüğü bir husus söz konusuysa itiraz edebilir. Ne biz ne de onlar yolsuzluk yaptığından şüphelenilen birini kabul etme hakkına sahip değiliz.
Komünist Parti’nin de hükümet için önereceği adayları var mı?
- Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin bununla ilgili kurmuş olduğu bir komite var. Her parti adaylarını komiteye sunuyor.
Dün oturma eyleminin gerçekleştirdiği alanda protestoculara karşı gerçekleştirilen saldırının kasıtlı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Buna dair birçok açıklama var. Saldırının, askeri konseyle bir anlaşmaya varmamızın ardından devrim karşıtı güçler tarafından gerçekleştirildiğini düşünenler var. Bir diğer ihtimal ise en başından beri oturma eylemini dağıtmak isteyen kimselerin böyle bir saldırıyı gerçekleştirdiği yönünde. Çünkü bütün kuvvetler başka giysiler giyebilirler. Çoğunluk hızlı destek kuvvetlerinin üniformalarını giyiyor. Bu konuda elimizde yeterince veri yok. Gece yarısı silah seslerini duyana kadar askeri konsey ile görüşmelerimizi sürdürdük.
Askeri konsey, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ni ülkedeki durumu tırmandırmakla suçladı…
- Evet, barışçıl eylemlerimizi arttırdık. Dün bütün caddelerin kapatılmasıyla birlikte tansiyon zirveye ulaştı. Barikatları kurmamış olsaydık oturma eylemini gerçekleştiren birçok kişi ölüm veya yaralanmalara maruz kalacaktı.
Askeri konseyden protestocuların darp edilmeyeceğine dair söz aldınız mı?
- Silahlı kuvvetlerin rolünün Sudan halkını korumak ve oturma eyleminin gerçekleştirildiği alanın güvenliğini sağlamak olduğunu söylediler. Ancak Kuzey Hartum ile başkent Hartum’u birbirine bağlayan Mavi Nil Köprüsü yakınlarında darp olayları yaşandı.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri alana ne ölçüde hakim durumda?
- Oturma eyleminin gerçekleştirildiği alana gelen herkes Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne bağlı değil. Ayrıca alana kimlerin gireceğine dair herhangi bir önkoşul yok. Herkesin alana girmeye hakkı var.
Askeri meclisin oturma eylemini şiddetle bastırmak istediğine dair şüpheleriniz var mı?
- Bu konuda hiçbir şüphemiz yok.
Konsey işleri kontrol edebiliyor mu?
- Önceki gün yaşananlar konseyin kontrolünün zayıflığını gösteriyor. Oysaki o gün erken saatlerde kendilerine, protestoculara gerçek mermilerle ateş edileceğine dair bildirimde bulunduk. Ordu en nihayetinde hükümetin bir parçası olacak.
Askeri rejimle eski rejimin sembol isimlerinin tutuklanmaları konusunu tartıştınız mı?
- Askeri Geçiş Konseyi’ne, devrik lider Ömer el-Beşir’in kardeşi Abbas’ın ülke dışına kaçması meselesini sorduk. Hatalarını kabul ettiler ve onu gözaltına almadıklarını söylediler.
Bazıları eski rejimin sembollerinin çoğunun evlerinde olduklarını ve tutuklanmadıklarını söylüyor…
- Bu doğru. Bu kimseler arasında milis komutanlarından Ali Karti de var. Askeri Geçiş Konseyi ile tutuklanmayan güvenlik güçleri ve eski rejimin sembolleri hakkında konuştuk. Şu an iktidarda değiliz. İktidara geldiğimiz gün durumlar değişecek. Ordunun eski rejimin sembol isimleri olarak bilinen kimseleri tutuklamaması büyük bir hata.
Sizce bir kez daha bu tür olaylar yaşanır mı?
- Oturma eyleminin gerçekleştirildiği alana yönelik saldırıyı duyar duymaz alana koşan Sudan halkının gücüne dayanıyoruz.
Meydana gelebilecek herhangi bir karşı devrime ilişkin endişeleriniz var mı?
- Mevcut koşullarda bu olasılık oldukça zayıf. Çünkü kitle hareketi günden güne tırmanıyor.
Gençlik devriminin başarısına ne kadar güveniyorsunuz?
- Zaferden eminiz ve kazanana kadar geri adım atmayacağız. Henüz politik bir grev veya sivil itaatsizlik söz konusu olmadı. Ülke genelinde kapsamı bir greve gitmedik. Konsey'in durum üzerinde herhangi bir kontrolü yok.
Askeri Geçiş Konseyi Başkanı el-Burhan’la bir araya geldiniz mi? İstifasını sunduğuna dair haberler ne kadar doğru?
- Birkaç gün önce iki toplantıda bir araya geldik.  İstifa ettiğini reddetti.
Komünist Parti’nin bu devrimin motoru olduğunu söyleyenler var…
- Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin bünyesindeki bütün gruplar, ülkede meydana gelen değişimin arkasındadırlar. Komünist Parti de bunun bir parçasıdır. Komünist Parti’nin 1989'dan bu yana atmış olduğu sloganlar Sudan halkı nezdinde böyle bir kanaatin oluşmasına yol açmış olabilir.
SPA’nın liderliğindeki çoğunluğu siz mi oluşturuyorsunuz?
- Bu kesinlikle doğru değil. SPA’da ön planda olan isimler Muhammed Naci el-Asam ve Ahmed Rebi’dir. Ahmed Rebi’nin üniversitede öğrenciyken herhangi bir politik eğiliminin olduğu bilinmiyordu. Onlarında dışında da diğer birçok doktor ve mühendis var.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri neden 4 yıllık bir geçiş sürecinde ısrar ediyor?
- Çünkü hükümetin önünde tamamlaması gereken birçok görev var. Sudan'da sekiz ayrı askeri oluşum var. Tek bir orduya ulaşmak için böyle süreye ihtiyacımız var. Bunu yanı sıra savaşın etkilerinin üstesinden gelinmesi, ekonomik kriz, suçluların davaları ve  1989’dan bu yana eski rejimin imzaladığı tüm anlaşmaların gözden geçirilmesi böyle bir sürede ısrar etmemizdeki temel unsurlar arasında yer alıyor. Program oldukça büyük ve muhtemelen 4 yıl da bunun için yeterli olmayacak.
Komünist Parti geçiş dönemi başbakanlığı için aday gösterecek mi?
- Başbakan, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri bünyesinde kararlaştırılır. Bu çalışmayla ilgili kurulan bir komite var. Her parti kendi adayını bu komiteye sunuyor.
Komünist Parti Hamdok’u başbakan olarak aday gösterdi mi?
- Hamdok'u biz aday göstermedik. Hamdok, SPA ve Federal Birlik Partisi tarafından aday gösterildi.
Parti sizi geçici hükümetteki herhangi bir pozisyon için aday olarak gösterdi mi?
- Parti beni egemenlik konseyi üyeliğine aday gösterdi. Fakat başarıyı garanti etmiyorum. Komite tarafından konulan esaslar oldukça farklı. Konseyde 7 tane sivil üye olacak. Bu üyelerden biri kadın ve diğer 6 kişi farklı eyaletlerden olacak. Hartum'dan bir aday göstereceğiz. Diğer tarafların ağırlığıyla birlikte sizce kazanma ihtimalim var mı?



Dibeybe’nin manevrasının ardından Trablus şiddete açık hale geldi

Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
TT

Dibeybe’nin manevrasının ardından Trablus şiddete açık hale geldi

Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, en az altı kişinin öldüğü geceki çatışmaların ardından Trablus'taki bir kontrol noktasını koruyor (AFP)

Zayed Hediye

Libya'nın başkenti Trablus'ta çatışan silahlı tarafların, Başkanlık Konseyi himayesinde geçici ateşkes ilan etmesine rağmen, şehrin birçok bölgesinde silahlı çatışmalar yaşanmaya devam ediyor. Bu durum maddi zararlara ve can kaybına yol açarken, güvenlik durumunun her geçen saat daha da tehlikeli hale geldiğine dair işaretler ortasında, çok sayıda şehir sakinin evlerinde mahsur kalmasına neden oldu.

Son on yıldır şehrin en önemli milis liderlerinden biri olan İstikrarı Destekleme Birimi Komutanı Abdulgani el-Kikli'nin (Ganiva) öldürülmesinin ardından patlak veren bu çatışmalar, önümüzdeki günlerde şehri nelerin beklediği, öldürülmesini kimin planlayıp gerçekleştirdiği, ondan sonra başkentteki nüfuz haritasının yeniden nasıl çizileceği, Ganiva’nın bıraktığı boşluğu kimin dolduracağı, sahip olduğu karargahları, silahları, parayı ve geniş nüfuzu kimin kontrol edeceği konusunda pek çok soru gündeme geldi.

Hükümetin düzenlemesi

Kikli'nin öldürülmesinden bir gün sonra, hangi tarafların Trablus'un kontrolünü ele geçirmek için “silahlı darbe” olarak adlandırılabilecek eylemi planlayıp gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, şehirde güvenliğin yeniden sağlanması için bu operasyonların hükümet tarafından koordine edildiğini açıkça duyuran bir dizi açıklama ve kararname yayınladı.

Yine Dibeybe, Ganiva’yı ölümüyle sonuçlanan anlaşmazlık yaşanmadan önce karargahında bir toplantıya davet eden ve ölümünde baş şüpheli olan 444. Muharebe Tugayı Komutanı Mahmud Hamza ve Kikli'nin öldürüldüğü toplantıda hazır bulunduğu, daha sonra çıkan çatışmaya katıldığı söylenen Savunma Bakan Yardımcısı ve Misrata'nın (Dibeybe'nin memleketi) önde gelen isimlerinden Abdusselam Zubi ile resmi bir toplantı yaptı.

Bu toplantının ardından Birlik Hükümeti Başbakanı'nın Basın Bürosu, Başbakanın mevcut ve sonraki aşamalar için hazırladığı planı ayrıntılı olarak açıkladı. Açıklamada “ülkedeki tüm askeri kamp ve tesisler yalnızca Savunma Bakanlığı ve Libya Ordusu'na bağlı olmalıdır” ifadeleri kullanıldı. “Bu çerçevenin dışında hiçbir silahlı oluşumun meşruiyetinin olmadığı, kurumsal disiplinin hiç kimsenin muaf olmadığı bir kural olduğu” vurgulandı.

Dibeybe, “Paralel güvenlik örgütleri dönemi sona erdi ve Libya'da ordu ve polis gibi düzenli kurumlardan başkasına yer yok” diye belirtti. “Bu yolda elde edilen başarının, hâlâ güçlü bir irade ve sürekli kararlılık gerektirdiğinin bilincinde olmamıza rağmen, kendisi devlete olan güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayan gerçek bir başarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Dibeybe ayrıca İçişleri Bakanı'na, “güvenlik otoritesinin meşru şemsiyesi altına döndüğünü yansıtması için devlet kurumları ile bölgelerin güvenliğinin yalnızca İçişleri Bakanlığı tarafından sağlanması planını devreye sokması” talimatını verdi.

Bu açıklamalar, Dibeybe'ye yönelik yoğun bir eleştiri dalgasını tetikledi, çünkü Kikli de Savunma Bakanlığı'nın bir parçasıydı ve silahlı taburunun unsurları maaşlarını bu bakanlıktan alıyorlardı. Dahası işler tersine dönüp birçok anlaşmazlık aralarındaki ilişkiyi bozmadan önce, 2022 yılında eski Başbakan Fethi Başağa'nın güçleri ile yaşanan çatışmada Dibeybe'nin önemli bir müttefikiydi. Eleştirenler, Kikli'den sonra Trablus'u yönetmekle görevlendirilenlerin ondan daha iyi olmadıklarını ve yaşananların, milislerin Trablus'taki nüfuzunun geri dönüştürülmesi olduğunu düşünüyor.

Libya Ulusal Partiler Birliği Başkanı Esad Zahivi, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin, Abdulgani Kikli'ye bağlı İstikrarı Destekleme Birimi’ni “düzensiz grup” olarak nitelendirdiği açıklamalarını ve kararlarını eleştirdi. Dibeybe'nin yakın zamanda aynı birime 132 milyon Libya dinarı (23,9 milyon dolar) aktardığını belirterek, “bir hükümet, düzensiz gördüğü bir gruba nasıl bu kadar para aktarabilir?” diye sordu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bazıları ise bu kararların, başkentte nüfuz için yarışanların sayısını azaltacağını ve devletin polis ve askeri birimlere katılmalarından sonra bu grupları kontrol edebileceğini düşünüyor.

“Caydırıcılık” ikilemi

Dibeybe'nin kararlarının ve başkent üzerinde kontrol sağlama isteğinin önünde engel teşkil edecek tek zorlu problem var; Abdurrauf Kara liderliğindeki büyük Özel Caydırıcı Güç. Abdurrauf Kara selefiliği benimseyen, sayı ve teçhizat bakımından Trablus'taki en büyük tugayı yöneten bir köktendinci. Bu tugay şu anda Mahmud Hamza komutasındaki 444. Muharebe Tugayı'na bağlı güçlerle birçok bölgede şiddetli çatışmalara girişmiş durumda ve İstikrarı Destekleme Birimi’ne göre dağıtılması büyük olasılıkla daha zor olacak. Dibeybe, uzun zamandır Savunma Bakanlığı'na bağlı olmasına rağmen, feshedilmesi yönünde resmi bir karar yayınlayarak 444. Muharebe Tugayı'nın Caydırıcı Gücün karargahının kontrolünü ele geçirme hamlesini destekledi.

Salı günü yayımlanan “İçişleri Bakanlığı Teşkilatında Değişiklik Yapılmasına ve Bazı Hükümlerin Belirlenmesine Dair” 2025/(232) sayılı Kararın 1. Maddesinde, Bakanlık bünyesinde “Organize Suçlarla Mücadele Genel İdaresi” adı altında bir idare kurulacağı ve “Özel Caydırıcı Gücün” yetkilerinin bu daireye devredileceği ifade edildi.

İkinci maddede ise “Özel Caydırıcı Gücün feshedileceği, yetkilerinin yeni oluşturulan idareye devredileceği, taşınır ve taşınmaz malları ile güvenlik ve idari personelinin İçişleri Bakanlığına devredileceği” hükme bağlandı.

Özel Caydırıcı Güç, kararı uygulamayacağını ve tanımayacağını açıkladı ki, bu da iki taraf arasında Trablus sokaklarında günlerce sürebilecek ikinci bir şiddetli çatışma dalgasının habercisi.

Trablus'taki bu kritik durum ve onu bekleyen ucu açık senaryolar karşısında, Libya Başkanlık Konseyi yaptığı açıklamada, Trablus'un tamamında silahlı çatışmaların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması çağrısında bulundu. Ancak başkentteki güvenlik birimlerinin ve güvenlik koşullarının yeniden düzenlenmesi için kendisine tek başına yetki verilmesini talep etti. Ne var ki Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin bu talebi reddetmesi beklendiğinden, kanlı çatışmalar marjında Dibeybe ve Konsey arasında siyasi bir hesaplaşmanın kapısı aralanabilir.

Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; “Başkomutan sıfatı ile kendisine yüklenen ulusal ve siyasi sorumluluk temelinde ve başkent Trablus'ta son saatlerde sahada yaşanan tehlikeli gelişmeler gölgesinde Libya Başkanlık Konseyi, Trablus şehrindeki silahlı çatışmaların derhal ve koşulsuz olarak durdurulması, sivillerin yaşadığı bölgelerde silah kullanımından tamamen uzak durulması gerektiğini vurgulamaktadır.” Ardından şunları ekledi: “Başkanlık Konseyi, bu direktifi ihlal eden veya başkentte güvenlik ve istikrarı baltalamaya katkıda bulunan herkesi hukuken tamamen sorumlu tutacaktır. Tüm tarafları, diğer her şeyden önce yüksek ulusal çıkarları ön planda tutmaya çağırmaktadır.”

Açıklamada, “Başkanlık Konseyi, askeri ve güvenlik birimlerini birleştirme, hukuk devleti ve kurumlarını inşa etme çabalarını sürdürecektir” denildi.

Kırılgan durum

Trablus'ta yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Abdulmunim el-Arafi, salı günü yaptığı açıklamada, Trablus'taki güvenlik durumunun şu anda kırılgan olduğunu ve yeni ittifakların oluştuğunu söyledi. “İstikrarı Destekleme Birimi komutanının öldürülmesi ve karargahının ele geçirilmesinden sonra, Dibeybe'nin geçmişte kullandığı dünkü müttefiklerini dışlamayı amaçladığına inanıyorum” ifadesini kullandı.

“Özellikle Kikli'nin siyaset ve güvenlik sahnesinin dışında bırakılmasının ardından Trablus'taki nüfuz haritasının Dibeybe lehine olacağını” tahmin ettiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Dibeybe, Savunma Bakanı da olduğu için paralel yapılar kurdu ve bu yapılara kendi amaçlarına hizmet edecek silahlar temin etti, şimdi de eski müttefiklerinden kurtulmaya çalışıyor.”

Arafi, “Dibeybe, iktidarın devredilmesi, devralınması veya hatta iktidardan çekilmesiyle ilgili herhangi bir tartışmada tek taraf olmak istiyor. Artık Libya sahnesinde önemli bir taraf ve muhatap haline geldi, ancak tüm bu hedeflere ulaşmak için önünde hâlâ uzun bir yol var. Zira diğer silahlı oluşumlar ellerindekileri Dibeybe ve ona bağlı silahlı gruplara kolay kolay teslim etmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.