Sudan’da müzakerelerin yarın yeniden başlaması bekleniyor

Sudanlı eylemciler, 17 Mayıs’ta Hartum’daki ordu karargahı önündeki gösterilerini sürdürdü. (AFP)
Sudanlı eylemciler, 17 Mayıs’ta Hartum’daki ordu karargahı önündeki gösterilerini sürdürdü. (AFP)
TT

Sudan’da müzakerelerin yarın yeniden başlaması bekleniyor

Sudanlı eylemciler, 17 Mayıs’ta Hartum’daki ordu karargahı önündeki gösterilerini sürdürdü. (AFP)
Sudanlı eylemciler, 17 Mayıs’ta Hartum’daki ordu karargahı önündeki gösterilerini sürdürdü. (AFP)

Sudan’da binlerce eylemci, oturma eylemi gerçekleştirdikleri ordu genel karargahı önünde Cuma Namazı kıldı. Bir gösterici vücuduna isabet eden kurşunla öldü. Eski rejimini destekleyen yüzlerce kişi de eş zamanlı olarak bir camide toplandı. Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında imzalanan anlaşmayı kabul etmediklerine yönelik yürüyüş düzenledi. Ana arterlerdeki ve Nil Caddesi’ndeki bariyerler kaldırılırken oturma eylemlerinin düzenlendiği çoğu sokakta da hayat normale döndü.
 
Konsey Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın Sudan’da yapılması beklenen nihai anlaşma için sürdürülen müzakerelerin 72 saat askıya alındığını duyurması sonrasında, ülkenin eski lideri Ömer el-Beşir’i devirerek iktidara el koyan Askeri Konsey ile muhalif Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasındaki müzakereler çıkmaza girdi. Sürenin 9 Mayıs’ta sonlanacağı bildirildi.
 
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne yakın bir kaynak, eylemcilerin bariyerlerin kaldırılması taleplerine tepkileri göz önüne alınarak müzakerelerin belirtilen sürede yeniden başlamasının beklendiğini aktardı. Kaynak konuya dair şunları söyledi:
 
“Ordu, hızlı destek güçleri ve polis barikatları kaldırmayı başaramadı. Eylemcilerden dördü, yüzden fazla kişi de yaralandı. Ancak devrim liderliğinin talebi sonrasında barikatlar derhal kaldırıldı.”
 
Binlerce vatandaş, ordu karargahı ve Savunma Bakanlığı binası önünde oturma eylemi düzenledikleri alanda Cuma Namazı kıldı. İmamlar, verdikleri hutbelerde eylemcilerin öldürülmesini kınayarak tüm insanlara karşı cinayet işlendiğini ifade etti. Hutbeler sırasında ayrıca yönetimin sivillere devredilmesi ve devrimci hareket liderleriyle anlaşmanın tamamlanması çağrısı da yapıldı.
Radikal örgütler de dahil eski rejime destek veren İslamcılar, Hartum’daki bazı camilerin bulunduğu bölgelerde yürüyüş düzenleyerek, “İslam şeriatını baltalama girişimlerini” kınadı. Protestoda Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasındaki anlaşmaya yönelik de öfke vardı.
Eylem alanındaki sakin atmosfere rağmen Sudan Meslek Grupları Birliği (SPA), 17 Mayıs’ta “bazı güçler” tarafından genel komutanlık önündeki barikatların kaldırılmaya çalışıldığını duyurdu. SPA, eylemcilerin dayanışması dolayısıyla bu barikatların kaldırılamadığını belirterek “Girişimler sürüyor. Barikatlar sürekli olarak kaldırılmaya çalışılıyor” dedi.
Sudan’daki ayaklanmanın temel taşını temsil eden SPA, eylemcilere barikatları korumak için barışçıl şekilde toplanma çağrısı yaptı.
Eylemciler de başkent Hartum’un birçok bölgesinde düzenledikleri eylemlerine son günlerde hız verdi. Barikatların zorla kaldırılması girişimi sırasında dört kişi öldü ve yüzden fazla kişi de yaralandı.
Askeri Konsey ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında barikatların kaldırılması konusunda uzlaşı sağlanan alanlarda 6 Nisan’dan bu yana oturma eylemi düzenleniyor.
Muhalif Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi, 17 Mayıs’ta yayınladığı bir bildiride Ömer el-Beşir rejiminin kurşunuyla yaralanan bir vatandaşın öldüğünü açıkladı.
Komite açıklamasında “7 Nisan’dan bu yana yaralı olan 28 yaşındaki Ahmed Bekri Hayrullah biraz önce Allah’ın izniyle şehit oldu. Hayrullah, İkisi karnından ve biri omzundan olmak üzere üç mermiyle yaralanmıştı” ifadelerini kullandı.
Ahmed Bekri’nin ölümünün ardından Ömer el-Beşir rejiminin kurşunlarıyla ölenlerin sayısı 92’ye yükseldi.
Muhalefetteki koalisyonu, geçen perşembe günü yayınladığı bildiride müzakerelerin askıya alınmasını “üzücü bir karar” olarak nitelendirirken ülkenin birçok bölgesinde eylemlerin devam ettiğini duyurdu. Bildiride, protestoculara eylemleri sürdürerek Askeri Konsey’e baskıları artırma ve yönetim sivillere teslim edilene kadar ordu genel karargahı önünde kalma çağrısı yapıldı.
SPA’nın 17 Mayıs’ta yayınladığı bir bildiride Avrupa Birliği (AB) temsilcilerine “güvenliğin korunmasının ve vatandaşların güvenliğinin Askeri Konsey’in sorumluluğunda olduğunun” aktarıldığı kaydedildi. Yaşanan ihlallerin tekrar edilmemesi için soruşturma yapılması için çağrıda bulunuldu.
Mesajı iletmekle görevlendirilen heyet, müzakerelerin askıya alınması konusunda Askeri Konsey’in ortaya koyduğu gerekçeleri de Batılı temsilcilere iletti.
SPA, Sudan’daki durumu açığa kavuşturmak ve ülkede istikrarlı bir demokrasiye ve sürdürülebilir bir sivil otoriteye ulaşmak için tüm ilgili taraflarla temaslarını sürdürdüklerini kaydetti.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı bir insan hakları uzmanı, altı kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden olan aşırı güç kullanımını kınadı. Uzman, Askeri Konsey’i de barışçıl gösterilerin korunması için sorumluluğunu üstlenmeye çağırdı.
Sudan’daki insan hakları konusunda çalışmalar yürüten bağımsız uzmanlardan Aristide Nonsi, şiddet eylemleri konusunda bir soruşturma komitesi kurulmasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Nonsi, 19 Aralık 2018’de eylemcilerin ölümü ve güç kullanımı konusunda kapsamlı, bağımsız ve tarafsız soruşturma yapılması ve faillerin adalete teslim edilmesi çağrısında da bulundu.
Aristide Nonsi ayrıca taraflara müzakere etme ve 60 gün içerisinde geçici bir sivil otorite için geçiş düzenlemeleri sürecini hızlandırma çağrısı da yaptı.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.