USS Abraham Lincoln, Iraklıların korkunç savaş anılarını tazeledi

Geçtiğimiz hafta körfez sularına inen USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nde bulunan füzeleri inceleyen ABD'li iki denizci (Reuters)
Geçtiğimiz hafta körfez sularına inen USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nde bulunan füzeleri inceleyen ABD'li iki denizci (Reuters)
TT

USS Abraham Lincoln, Iraklıların korkunç savaş anılarını tazeledi

Geçtiğimiz hafta körfez sularına inen USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nde bulunan füzeleri inceleyen ABD'li iki denizci (Reuters)
Geçtiğimiz hafta körfez sularına inen USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nde bulunan füzeleri inceleyen ABD'li iki denizci (Reuters)

Fransız Haber Ajansı (AFP) dün Bağdat’tan, ABD’nin USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nin körfez sularına geri dönüşünün Iraklılar açısından yarattığı gerginliği yansıtan bir haber yaptı. Haberde, USS Abraham Lincoln’ün dönüşüyle Iraklıların, geminin yer aldığı 1991 yılında Kuveyt’in Irak işgalinden kurtarılması sırasında yaşanan savaşın ve aynı şekilde 2003 yılında Saddam Hüseyin’i deviren savaşın korkunç anılarını tazelediğine dikkat çekildi.
Savaş filosunun geri dönüşü, henüz DEAŞ terör örgütüne karşı verdikleri kanlı mücadeleden yeni çıkan Iraklıların sohbetlerini gölgelerken, Iraklılar, Washington ile Tahran arasındaki artan gerginlik nedeniyle Irak topraklarının bu iki rakip güç arasındaki iktidar savaşlarına sahne olup olmayacağını tartışıyorlar.
“Tıpkı savaş günlerinde olduğu gibi şehirler bomboş”
Başkent Bağdat’ta akşam ezanları okunurken Ramazan günleri sokaklar boşalmış, herkes orucunu açmak için evlerine gitmişti. AFP muhabirinin bindiği taksinin şoförü Ebu Hamudi ona, “Tıpkı savaş günlerinde olduğu gibi şehirler bomboş” dedi.
ABD Salı gecesi Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Bağdat Büyükelçiliği ve Erbil’deki konsolosluğunda kalma zorunluluğu olmayan ABD’li personelin artan tehdit nedeniyle geri çekilmesi talimatı verdi. Talimatın verildiği açıklamada, ABD’li yetkililerin, “İran Devrim Muhafızları’nın (DMO)komutası altındaki Iraklı milisleri” suçlayıcı ifadeleri yer aldı.
Bu arada Associated Press (AP) haber ajansı dün yayınladığı haberde, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun birkaç gün önce Iraklı yetkililerden İran krizinde ABD’nin yanında veya tarafsız olmalarını istediğini aktardı.
Washington’ın İran'dan gelebilecek tehditlere karşı tedbir amacıyla USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz Grubu ile B-52 bombardıman uçaklarından oluşan savaş filosunu körfeze göndermesiyle ABD ile İran arasında son haftalarda hızla tırmanan gerginlik daha da arttı.
AFP haberinde, Abraham Lincoln Uçak Gemisi’nin adının, son 30 yılda gördüğü savaşların ardından ülkelerinde güvenlik konusunda neredeyse hiç istikrar sağlanamayan Iraklıların kulaklarında yankılandığını kaydetti. İran yapımı bir “Saipa” taksi kullanan 50 yaşındaki Ebu Hamudi, AFP muhabirine kendisine göre Abraham Lincoln uçak gemisinin, bölgenin vurulacak olduğu anlamına geldiğini söyledi. Arabanın kliması çalışmadığı için sürekli küçük kırmızı bir havlu ile terini silen Ebu Hamudi, 1991 yılında Bağdat'ın nasıl bombalandığını bugün gibi hatırlıyordu. Bombardımanın gerçekleştiği geceyi, “korkunç bir gece” olarak tanımlayan taksi şoförü, “Hiç kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ama oldu” ifadelerini kullandı.
Ebu Hamud, Irak ve İran arasında 8 yıl süren ilk Körfez Savaşı'nın bitmesinden neredeyse iki yıl sonra ABD liderliğindeki bir koalisyonun müdahale etmesini gerektiren Irak’ın Kuveyt’i işgalinden bahsediyordu. Dün Irak’ın düşmanı olan ABD, bugün müttefikiydi.
"Savaş kaçınılmaz"
Yaklaşık bir saat süren İftar arasının ardından başkent caddeleri yine eski yoğun trafiğine geri dönmüştü. Şehrin merkezindeki kalabalık Kerrade semtinin kafelerinde oturanlar, olası bir savaşın patlak vermesi durumuna ilişkin farklı fikirlere sahip olsalar da, hepsi USS Abraham Lincoln’ün belli bir amaç uğruna faaliyete geçirildiğini söylüyorlar. 45 yaşındaki Hüseyin Reşid, AFP muhabirine, “Savaş kaçınılmaz. Abraham Lincoln Uçak Gemisi, 1991 yılında Bağdat’ı bombalamıştı. Onunla ilgili kötü hatıralarımız var” dedi.
Bir başka masada oturan 55 yaşındaki Sinan Salim, arkadaşlarına bombardımanların nasıl ani ve hızlı bir şekilde başladığını ve o dönem herkesin hayatını nasıl alt üst ettiğini anlatıyordu. Askerliğini Bağdat’ın güneyinde er-Reşid Birliği’nde yapan Salim, “Abraham Lincoln Uçak Gemisi ile ilgili anılarımız acı ve dehşet verici. Gece yarısının ardından aniden başlayan bombardımanın nasıl gerçekleştiğini hatırlıyorum. Iraklılar böyle bir şeyi hiç beklemiyorlardı” şeklinde konuştu.
Karşı kaldırımdaki Bağdat’ın en ünlü kafelerinden birinde oturan 59 yaşındaki sivil aktivist Eyser Cercefci ise ünlü uçak gemisinin sadece baskı kurmak için hareket etmediğini, bir görevi olduğunu ve ancak birinin ona geri dönüşü için ödeme yapması halinde geri döneceğini söyledi.
İronik olansa 1 Mayıs 2003'te dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un Irak'taki “büyük savaş operasyonlarının” sona erdiğini duyurmasının ardından USS Abraham Lincoln’ün arkasına yazılan ve halen duran “görev tamamlandı” yazısının bulunması. Uçak gemisi, ABD Başkanı Donald Trump'ın 1 yıl önce İran’la imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiklerini duyurması ve geçtiğimiz Nisan ayında sıra dışı bir kararla DMO’nun “terör örgütleri” listesine alınmasının ardından Washington ile Tahran arasındaki gerilimi daha da artıran bir adım olarak yakın zamanda bölgeye ulaştı.
"Savaşın zaferi, ondan kaçınmaktır”
Öte yandan AFP haberinde Iraklıların bir kısmının iyimserliklerini koruduklarını aktardı. Onlardan biri olan, beyaz bir şapka takan ve düşüncelerini toparlayabilmek için gözlüklerini sık sık hareket ettiren Profesör İsa İbadi, özellikle iki ülkenin de Irak'ı bir şekilde destekliyor olması nedeniyle “bu krizi çözülmek için anlaşma” yapılabileceğine dair umutlarını dile getirdi.
Washington DEAŞ’a karşı kurulan ve örgütün ortadan kaldırılmasına yardımcı olan hava saldırılarını gerçekleştiren koalisyona liderlik yaparken DMO’nun DEAŞ’a karşı savaşta Bağdat’ı desteklediğine dikkati çeken Prof. İbadi, bunu tarafların savaş niyetinde olmadığının bir kanıtı olarak görüyor.  Ancak bununla birlikte ABD ve İran arasında müzakerelere giden bir yolun olmadığını da düşünen profesör, “Bu savaşın zaferi, ondan kaçınmaktır” dedi.



Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
TT

Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)

Ülkedeki "ideolojik sadakat" ve "siyasi disiplini" artırmayı amaçlayan Pekin; aralarında ilkokul öğretmenleri, hemşireler ve alt kademedeki pozisyonlarda görev yapanların da bulunduğu kamu çalışanlarının yurtdışı seyahatlerini zorlaştırıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberine göre çok sayıda kişiden pasaportlarını iade etmeleri istendi.

Kişisel nedenlerle de olsa Çin topraklarının dışına çıkmaya niyetlenenlerin birden fazla makamdan onay alması gerekiyor. 

Bazı emekliler, pasaportlarını geri almak için iki yıl beklemek zorunda kalıyor. 

Yaşadıkları kentten ayrılmak isteyenlerin sosyal medya hesaplarını yetkililere göstermesi de beklenebiliyor. 

Çin'in güneyindeki bir ilkokulda edebiyat dersleri veren Tina Liu, işe girerken "Okulun izni olmadan yurtdışına seyahat etmek kovulma nedenidir" maddesinin de olduğu bir sözleşmeyi imzaladığını aktarıyor. 

Sonrasında çalışanların olduğu bir grup sohbetine şu mesaj gelmiş:

Üst makamların düzenlemelerine göre öğretmenler disiplin konusundaki farkındalıklarını güçlendirmeli. Şu anda herhangi bir yurtdışı tatiline izin vermeyeceğiz.

Pasaportlarını teslim etmesi istenenler, bir hafta içinde bu talebe yanıt vermezse 5 yıla varan sürelerde seyahat yasağı alabiliyor.

Pekin bu politikaları ulusal güvenlik, yolsuzlukla mücadele ve masrafları kısma gibi gerekçelerle uyguladığını savunsa da hassas bilgiye sahip olmayan bireylerin de artan biçimde bu durumdan etkilendiği bildiriliyor. 

Bazı yerel yönetimlerin en fazla üç kişinin birlikte dışarıda yemek yemesine izin verdiği öne sürülüyor. 

7 kamu çalışanıyla konuşan NYT, dış istihbarat örgütlerine dair korkuların Çin'de paranoyaya dönüştüğünü savunurken, bu durumun Pekin'in dış yatırım ve yabancı turist çekme arzusuyla bağdaşmadığını belirtiyor. 

Çin dışındaki üniversitelerden mezun olanların kamuda iyi kariyerler yapmalarını sağlayabilecek işlere alınmadığı da Amerikan gazetesinin haberinde iddia ediliyor. 

Hong Kong Şehir Üniversitesi'nden Dongshu Liu, Pekin'in orta kademe yöneticilere baskı yaparken net kanunlar sunmadığını, bu durumun da riskli olabilecek her şeyin yasaklanmasıyla sonuçlandığını söylüyor:

ABD-Çin ilişkileri ve rekabet yüzünden Çin toplumunun yabancı ülkelere karşı daha hassas olduğunu söylemek mümkün. Dış ülkelere dair her şeyi riskli görüyorlar.

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü şubatta yaptığı açıklamada Pekin'in Çin yurttaşlarının seyahat hakkına keyfi kısıtlamalar getirdiğini bildirmişti. Tibetliler ve Uygurların yoğun olduğu yerlerdeki uygulamaların ülkenin başka yerlerine yayıldığı da vurgulanmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, İnsan Hakları İzleme Örgütü