Afganistan’daki en büyük askeri kampa yapılan saldırının perde arkası

Helmand'daki bir kontrol noktasında görevli Afgan askerleri. (EPA)
Helmand'daki bir kontrol noktasında görevli Afgan askerleri. (EPA)
TT

Afganistan’daki en büyük askeri kampa yapılan saldırının perde arkası

Helmand'daki bir kontrol noktasında görevli Afgan askerleri. (EPA)
Helmand'daki bir kontrol noktasında görevli Afgan askerleri. (EPA)

Taliban savaşçılarından bir kısmı, kötü kokunun askerleri uzaklaştıracağı ve kontrol edilmekten kurtulacakları umuduyla bir atık konteynerine gizlendi. Grup, Afganistan’ın başlıca askeri üslerinden birine sızarak bir depoya saklandı.
Diğer isyancılar ise tel örgüleri aşarak hareketliliğin izlendiği, elektronik bir takip sistemi tarafından kontrol edilen boş bir alana geçmek için merdiven kullandı. Sızan unsurların üst mevkilerde dostları olduğu belirtildi.
New York Times'ın haberine göre, ABD’li askeri yetkililere göre söz konusu unsurlardan oluşan ekipte, hedeflerini ve üste nereye saklanabileceklerini iyi bilen, binbaşı ve başçavuş rütbeli Afgan iki subay da bulunuyordu.
1 Mart’ta Helmand vilayetinde, Camp Bastion olarak da bilinen Şorab Askeri Üs'sün maruz kaldığı saldırı en kanlı eylem değildi. Ancak en utanç verici olanıydı. Bu, Taliban unsurlarının Afganistan ordusuna bağlı 215. Mayvand Kolordu'nun karargahı olan üsse üçüncü sızışı oldu. Saldırıda Afgan askerlerden ve üste çalışan personelden 23'ü öldü. ABD ordusu,  Afganistan’a teslim edilen üssü kurtarmak için harekete geçti. ABD hava saldırısı, 20 saat süren çatışmanın ardından sona erdi. Ölü sayısının 200’e yükselmesinin ardından Taliban, Afgan ordusunun kırılganlığını gösteren sert bir ders vermiş oldu. Zira çatışmanın yaşandığı yer, Afganistan’daki en önemli üslerden biriydi.
Saldırıda ölenler arasında siyasi kademeyle yakın ilişkileri olan Afganistan Hızlı Müdahale Alayı Komutanı Seraceddin Sirac oldu. İçeriye sızan 20 ila 30 unsur, üssün merkezindeki siperlere konuşlandı. Sirac, ateş açıldığında şoförünün yakınlarındaki  araca atladı. Ancak ikisi de düştükleri pusuda öldü.
İsyancılar, esir aldıkları Afgan askerlerini yeni hedeflerine ulaşmak için kullandı. ABD’li ve Afgan yetkililere göre silahlı unsurlar, ABD danışmanlarının hizmet ettikleri ordu liderliği merkezine yöneldi.
İsyancılar, Sangin bölgesindeki ABD 'nin deniz üssünün 40 mil uzağında bir saldırı daha başlattı. Ancak ABD donanması saldırıyı geri püskürttü. Camp Bastion’daki ABD Özel Harekat Kuvvetleri, ABD ordusunun üssü savunmak için saflarını toplamasına yardım etti. ABD Deniz Kuvvetleri önce yaklaşık 300 askeri olası bir iç saldırıdan korumak için kampın içerisindeki küçük üssü çevreleyen gözetleme kulelerine yerleştirdi. Kızılötesi güvenlik kameraları da kuvvetlere, isyancıların Camp Bastion’un merkezine yöneldiği bilgisini sağladı.
Yetkililer, ABD teknolojisinin isyancıların eline nasıl geçtiğine dair ise açıklama yapmadı. Zira söz konusu güvenlik teknolojisinin, unsurların üsse sızmaya başladığı an itibariyle uyarı yapması gerekiyordu. Aynı şekilde kötü hava koşulları da saldırının ilk saatlerinde hava desteği verilmesine de engel oldu.
Bunun üzerine ABD kuvvetleri, Taliban militanlarının toplandığı depoyu yerle bir etti.
Camp Bastion’daki ABD Donanması, bölgesel eğitim merkezinin batı tarafındaki zayıf siperlerin saldırıya açık hale dönüştürülebileceği konusunda uyarı yaptı. Buna rağmen, sorunu önlemek için herhangi bir önlem alınmadı. ABD’li yetkililer, söz konusu bölgelerden kampın içerisindeki şüpheli bazı suç ortaklarının sorumlu olduğunu duyurdu.
Camp Bastion, Afganistan’ın Helmand vilayetinin güney batısında, Taliban’a karşı savaş operasyonlarının yönetildiği merkez konumundaydı. Burası, ülkenin diğer bölgelerinden daha fazla Amerikan, İngiliz ve Afgan askerin ölümüne tanık oldu.
İngiltere’nin Afganistan’da inşa ettiği üs, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Birleşik Krallık'ın dışarıdaki en büyük askeri yerleşke olarak nitelendiriliyor. Yanında ise ABD Donanması tarafından inşa edilen Camp Leatherneck var. Komuta kampı 30 bin askeri barındırırken günde 600 operasyonu yönetebilecek imkana ve dünyanın herhangi bir yerine yönelecek uçaklar için 2 mil uzunluğunda uçak pistine de sahip. Bunların yanı sıra büyük askeri üste klimalı oyun odalarını, bir pizza restoranı, su şişeleriyle dolu bir istasyon ve toplam 19 metrekarelik bir alanı kapsayan modern savunma sistemleri de içeriyor.
Tüm bunlara rağmen kamp iki kez uluslararası güçlerin dikkatinden kaçtı. Bunlardan ilki, bir intihar eylemcisinin kampı çevreleyen tel örgülere yaptığı saldırıydı. Mart 2012'deki saldırıda biri İngiliz biri de ABD’li iki subay öldü. Bundan birkaç ay sonra, 2012’nin eylül ayında isyancılar, üssün doğusundaki tellerden içeri sızarak ABD Donanması'na ait 6 uçağı imha etti, 2 uçağa da ağır tahribat verdi. Durum, hava filosunun tamamen yok edildiği anlamına geliyordu. Saldırganlar, operasyon sırasında filo komutanı da dahil iki subayı öldürdü. Pentagon tarafından saldırıya ilişkin yürütülen soruşturmanın ardında iki subay görevden alındı.
Afganlar, burayı “içki kampı” olarak tanımlıyordu. Daha sonra ABD, kuvvetlerini geri çekerek 2014 yılında üssü Afgan kuvvetlere teslim etti. Ancak çoğu kişi, eski adını kullanmaya devam etti. Afganlar, binaların çoğunun kullanılmadığı ve tesislerinin çoğunun boşaltıldığı dönemlerde bile Taliban’ın kampa yönelik saldırılarını geri püskürtmeyi başardı.
Afgan ordusunun eski generallerinden olan analist Atikullah Marahil’e göre, kampı çevreleyen tel örgü fikri, Afgan kuvvetlerin savunmasız kalmasına neden oldu. Marahil, yaptığı açıklamada “Askeri liderlerimiz artık üstün değil. Tek yapmaları gereken Taliban’ın saldırılarına cevap vermek” değerlendirmesinde bulundu. Helmand Vilayeti Şura Başkanı Ataullah Afganda “Camp Bastion, Afganistan’daki en büyük ve en önemli askeri üs sayılıyor. Eğer Helmand’ı koruyabilirsek, Afganistan’ın güvenliğini de sağlarız. Helmead’ı kaybedersek, Afganistan’ı da kaybederiz” ifadelerini kullandı.



Hamaney ve Netanyahu arasındaki Trump Ateşkesi: Zorlukların boyutları neler?

Hamaney ve Netanyahu arasındaki Trump Ateşkesi: Zorlukların boyutları neler?
TT

Hamaney ve Netanyahu arasındaki Trump Ateşkesi: Zorlukların boyutları neler?

Hamaney ve Netanyahu arasındaki Trump Ateşkesi: Zorlukların boyutları neler?

ABD Başkanı Donald Trump birkaç gün önce İran’ın nükleer tesislerini vurmaları için bombardıman uçaklarını İran semalarına gönderdiğinde, ülkesinin müttefiki İsrail'e Tahran’ın nükleer programını durdurmada yardımcı olabileceğini ve uzun süredir verdiği uzun süreli bir savaşa girmeyeceğine dair sözünü tutabileceğini umuyordu.

Reuters'ın Washington'dan bildirdiğine göre bombardımandan sadece birkaç gün sonra, Trump'ın dün İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşması yapıldığına dair yaptığı sürpriz açıklama, Tahran'daki yöneticileri müzakere masasına geri döndürmeyi başardığını düşündürüyor.

Ancak, cevaplanmamış birçok önemli soru hala cevaplanmayı bekliyor. Bunlardan biri, aralarında yıllardır süren ‘gölge savaşı’ son 12 gün içinde karşılıklı hava saldırılarına dönüşen iki düşman taraf arasında herhangi bir ateşkesin gerçekten yürürlüğe girebileceği ve devam edebileceği sorusudur.

Tarafların üzerinde anlaştığı ve Trump'ın sosyal medyada ‘tam ve kapsamlı ateşkese’ yaklaştığını duyurduğu coşkulu paylaşımında bahsedilmeyen şartlar da halen belirsizliğini koruyor. ABD ve İran'ın başarısız nükleer müzakereleri yeniden canlandırıp canlandırmayacakları da bilinmiyor. Birçok uzmanın, ABD ve İsrail'in bombardımanından kurtulmuş olabileceğini düşündüğü İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının akıbeti de halen belirsiz.

Eski ABD Ulusal İstihbarat Servisi Ortadoğu Sorumlusu Yardımcısı Jonathan Panikoff, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“İsrailliler hedeflerinin çoğunu gerçekleştirdi, İran ise bir çıkış yolu arıyor. ABD bunun sonun başlangıcı olmasını umuyor. Zorluk, bundan sonra ne olacağına dair bir strateji belirlemekte yatıyor.”

Trump'ın açıklaması, daha geniş çaplı bir bölgesel savaşın patlak verme endişelerini uyandıran çatışmanın sona ermesi umutlarını güçlendirmiş olsa da üzerinde anlaşmaya varılan hususlar hakkında halen soru işaretleri bulunuyor.

İsrail ordusu, bu sabah erken saatlerde İran'dan İsrail'e doğru fırlatılan füzeleri tespit ettiğini açıkladı. İsrail acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, Beerşeba'daki bir binaya yapılan füze saldırısının can kaybına yol açtığını bildirdi.

Trump, İsrail ile İran arasındaki ateşkesin ‘yürürlüğe girdiğini’ açıkladı ve iki ülkeye ateşkesi ihlal etmemeleri çağrısında bulundu.

İsrail ordusu ateşkesi kabul ettiğini açıkladı ve ‘tehlike hala devam ediyor’ uyarısında bulundu. İran Dışişleri Bakanı ise İsrail saldırılarını durdurmadıkça çatışmaların sona ermeyeceğini söyledi.

İsrail ordusu, Tel Aviv hükümetinin 12 gün süren gerginliğin ardından ABD Başkanı Trump’ın İran ile ateşkes önerisini kabul etmesine rağmen ‘tehlike hala devam ediyor’ uyarısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı hbaere göre İsrail Ordu Sözcüsü Avi Dvrin televizyon ekranlarından yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in tüm orduya yüksek seviyede hazırlıklı olmalarını ve ateşkesin ihlaline karşı sert bir şekilde yanıt vermeleri talimatını verdiğini söyledi. Dvrin, “İç Cephe Komutanlığı’nın talimatlarında herhangi bir değişiklik olmadığını vurgulamak isterim. Talimatlara uyulması gerekiyor. Zira tehlike hala devam ediyor” diye ekledi.

Öte yandan İranlı bir yetkili daha önce Tahran’ın ateşkesi kabul ettiğini doğruladı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail saldırılarını durdurmadıkça çatışmaların sona ermeyeceğini söyledi.

sdfrgty
İran’ın İsrail'in güneyine düzenlediği saldırı sonrası meydana gelen yıkım, 24 Haziran 2025 (AFP)

Ancak tüm bunlar, Trump ve ona sadık olanların, ‘güç yoluyla barış’ olarak adlandırdıkları dış politika yaklaşımının büyük bir başarısı olarak gördükleri bu durumu kutlamalarını engellemedi.

Trump, İsrail'in İran'ın nükleer silah geliştirmeye yaklaştığı yönündeki tahminlerini desteklemişti. Ancak Tahran bunu uzun süredir reddediyor.

ABD istihbarat teşkilatları, bu yılın başlarında İran'ın nükleer silah üretmediğini değerlendirdiklerini açıklamıştı. Yakın bir kaynak, ABD istihbarat raporlarına göre geçtiğimiz hafta Reuters’a bu görüşün değişmediğini söyledi.

Trump'ın bu açıklaması, İran'ın Katar'daki ABD’nin kullandığı el-Udeyd Hava Üssü’ne füze saldırısı düzenlemesinden sadece birkaç saat sonra yaptı. İran, bu saldırıyla, hafta başında ABD'nin İran'ın yeraltındaki nükleer tesislerine 30 bin ton ağırlığındaki delici bombalar atmasına misilleme yaptı.

Kaynaklar, Trump yönetimi yetkililerinin İran'ın dünkü misillemesinin ABD ile gerginliğin tırmanmasını önlemek için hesaplanmış bir yanıt olduğunu düşündüklerini söyledi.

Trump, İsrail ve İran ile görüşmeler yapılması çağrısında bulundu. Beyaz Saray'dan üst düzey bir yetkili, İsrail'in İran'ın yeni saldırılar düzenlememesi koşuluyla ateşkesi kabul ettiğini söyledi. İsminin açıklanmamasını isteyen yetkili, İran'ın başka saldırılar düzenlemeyeceğini belirttiğini aktardı.

Yetkili, Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile doğrudan görüştüğünü, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve ABD Özel Temsilcisi Steve Wiggert'in İran ile doğrudan ve dolaylı olarak temas halinde olduğunu da sözlerine ekledi. Katar arabuluculuk yaptı ve İranlılarla iletişime geçilmesine yardımcı oldu.

Beyaz Saray yetkilisi, İran'ın da ‘çok zayıf durumda’ olduğu için ateşkesi kabul ettiğini söyledi. İranlılar, İsrail'in nükleer ve askeri tesisleri bombalamasının yanı sıra önde gelen nükleer bilim adamlarına ve üst düzey komutanlarına suikastlar düzenlenen günler yaşadı.

dfgrthy
Fordo Nükleer Tesisi’nin ABD tarafından bombalanmasının ardından havadan çekilmiş bir fotoğrafı (Reuters aracılığıyla elde edilen Maxar tarafından sağlanan havadan görüntüler)

Trump, son birkaç gün içinde İran'da ‘rejim değişikliği’ olasılığından da açıkça bahsetti.

Üç İsrailli yetkili daha önce, İsrail hükümetinin İran'a yönelik kampanyasını yakında sona erdirmeyi hedeflediğini belirtmiş ve bu mesajı ABD'ye iletmişlerdi. Ancak bu konuda Tahran’a çok şeyin bağlı olduğu düşünülüyor.

Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası İleri Araştırmalar Fakültesi Ortadoğu uzmanı Laura Blumenfeld, Washington'da Reuters'a verdiği demeçte, “Trump ‘dünya barışı’ ilan ettiğine göre Netanyahu'nun buna açıkça karşı çıkması zor olacak” dedi.

Tahran'ın dünyanın en önemli petrol arterlerinden biri olan Hürmüz Boğazı'nı kapatarak, Ortadoğu'daki birçok Amerikan askeri üssüne saldırarak ve vekillerini harekete geçirerek karşılık vereceğinden endişe ediliyordu.

Trump'ın daha önce eşi ve benzeri görülmemiş şekilde İran'ın nükleer tesislerini bombalama kararı alması uzun süredir kaçınacağına söz verdiği bir adımdı. Çünkü bu, büyük bir dış savaşa askeri müdahale anlamına geliyor.

Trump, başkanlık görevine başladığından bu yana dış politikasında attığı en büyük ve belki de en tehlikeli adımda, İran'ın Fordo Nükleer Tesisi’nde ana binayı hizmet dışı bırakabileceğine inanmakla kalmadı, aynı zamanda ABD'ye karşı hesaplı bir tepki çekmemeyi de hedefledi.

fdgrthy

Tahran'ın dünyanın en önemli petrol arterlerinden biri olan Hürmüz Boğazı'nı kapatarak, Ortadoğu'nun birçok noktasındaki Amerikan askeri üssüne saldırarak ve dünyanın çeşitli bölgelerinde Amerikan ve İsrail çıkarlarına karşı ajanlarını harekete geçirerek karşılık vereceğinden endişe ediliyordu.

Eğer Trump, İsrail-İran çatışmasını dizginleyebilirse ABD Kongresi'ndeki Demokratların eleştirilerini yatıştırabilir ve seçim vaatlerine aykırı olan bombardıman konusunda “Amerika'yı yeniden büyük yapalım” (Make America Great Again-MAGA) sloganını savunan Cumhuriyetçi tabanındaki müdahale karşıtı kanadı sakinleştirebilir. Bu aynı zamanda yasadışı göçmenleri sınır dışı etmek ve ticaret ortaklarına karşı gümrük vergisi savaşı başlatmak gibi politika önceliklerine yeniden odaklanmasına da olanak tanıyacak.

Ancak Trump ve yardımcıları İran meselesini ve bu meselenin ortaya çıkardığı soru işaretlerini görmezden gelemeyecekler.

ABD’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat yönetimlerinin Ortadoğu müzakerelerine katılan eski müzakerecisi Dennis Ross, yaptığı değerlendirmede, “Ateşkes devam edecek mi? Evet, İranlılar buna ihtiyaç duyuyor ve İsrailliler, İsrail ordusunun belirlediği hedef listesini büyük ölçüde tamamladı” dedi.

Ancak engeller hala devam ediyor. İran'ın büyük ölçüde zayıfladığını söyleyen Ross, “Ancak nükleer ve balistik füze programlarının geleceği ne olacak? Yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum stoklarına ne olacak? Müzakereler gerekecek ve bu sorunların çözümü kolay olmayacak” yorumunda bulundu.