Irak’ın Anbar ve Kerbala illeri Arar Sınır Kapısı’nın gelirlerini paylaşamıyor

Arar Sınır Kapısı’nda yenilenen binalar (Arar Sınır Kapısı resmi sitesi)
Arar Sınır Kapısı’nda yenilenen binalar (Arar Sınır Kapısı resmi sitesi)
TT

Irak’ın Anbar ve Kerbala illeri Arar Sınır Kapısı’nın gelirlerini paylaşamıyor

Arar Sınır Kapısı’nda yenilenen binalar (Arar Sınır Kapısı resmi sitesi)
Arar Sınır Kapısı’nda yenilenen binalar (Arar Sınır Kapısı resmi sitesi)

Arar Sınır Kapısı’nın binalarının yenilenmesini tamamlamak için birkaç aydır yürütülen hazırlıklar hızla ilerliyor. Ama Irak’ı Suudi Arabistan’a bağlayan sınır kapısının açılışı, gelirleri için birbirleriyle mücadele eden El-Anbar ve Kerbela illeri arasndaki sorunları  da tekrar gün yüzüne çıkarabilir.
Irak’ın 800 km’ye ulaşan Suudi Arabistan sınırı batıda El-Anbar ilinden güneydeki El-Müssena iline kadar uzanıyor. Arar Sınır Kapısı Irak- Suudi Arabistan sınırında, El-Anbar ve Kerbala illerinin üzerinde ihtilaf ettikleri El-Nahib ilçesinin 97 km güneyinde ve Bağdat’ın 600 km doğusunda bulunuyor.
Demografik değişim çatışması
Arar Sınır Kapısı’nın sınırları içerisinde yer aldığı El-Nahib  1960 yılındaki Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ilçe statüsü verildi. Bu tarihten önce ise Kerbala ilinin idari sınırları içinde yer alan Ayn El-Temr ilçesine bağlıydı. Ardından El-Anbar iline bağlı El-Ratba ilçesine bağlandı. Sözkonusu tarihte kendisine ilçe statüsü verildi ve 1978 yılına kadar bu şekilde kaldı. Bu tarihten sonra sadece 14 aylığına bir kez daha idari olarak Kerbela iline bağlandıktan sonra 1979 yılında, yerel halk ile eski Irak Başbakanı Ahmed Hasan Bekir hükümeti arasında baş gösteren krizin ardından tekrar El-Anbar’a bağlandı.
DAEŞ örgütü El-Anbar’ı ele geçirdiğinde İbadi hükümeti, Suudi Arabistan sınırına çok sayıda asker sevketti. Aynı şekilde DAEŞ unusrlarının Ramadi’den Kerbelaya sızmalarını engellemek için de Haşdi Şabi güçleri görevlendirildi. Bu güçler, El-Anbar ile Kerbela’yı birbirinden ayıran sınır boyunca bir hendek kazdı. Bu hendek o dönemde, El-Anbar’daki yerel yöneticilerinin sürekli  itirazları ve protestoları ile karşı karşıya kaldı. Yerel yöneticiler bu hendeğin El-Nahib ilçesinin El-Anbar ilinden koparılıp Şii Kerbela iline katmak için kazıldığını belirtiyorlardı.
Bu yılın şubat ayında DAEŞ, El-Nahib çölünde keme toplarken Necef şehri sakinlerinden 6 kişiyi kaçırmış ve toplu bir şekilde infaz etmişti. Irak güvenlik güçlerinin bu kişilerin cesetlerine ulaştıktan sonra onları ailelerine teslim etmeden önce Kerbela Adli Tıp Kurumu’na teslim etmesi de El-Anbar halkı tarafından şiddetle kınanmıştı.
Kerbela’daki (Bağdat’ın 110 km güneyinde) yetkililer, idari olarak El-Anbar (Bağdat’ın 100 km batısında) iline bağlı olan kazanın tarihi olarak onların iline bağlı olduğunu, bu sorunun şimdi gündeme getirilmesinin anlaşmazlığı çözmeyeceğini ve sınır kapısı açılmadan önce bu konuda bir uzlaşıya varılması gerektiğini vurguluyor. 2003 yılından bu yana Kerbela’da yönetime gelen yerel yönetimdeki yetkililer de; El-Nahib ilçesinin krallık yönetiminin ardından iktidara gelen hükümetlerin takip ettiği demografiyi değiştirme politikalarıyla Kerbela’dan koparıldığını düşünüyorlar. El-Anbar’daki eski ve yeni yerel yöneticiler ise bu bölgede yaşayan kabilelerin çoğunun Sünni olduğu gerekçesi ile kazanın El-Anbar iline ait olduğunda ısrar ediyor.
Hac mevsimi
El-Nahib'in güneydoğusundaki (97 km) Irak-Suudi Arabistan sınırında bulunan Arar Sınır Kapısı iki ülke arasında altmışlı yıllarda açılan resmi bir sınır kapısı.  1991 yılındaki Körfez Savaşı’nın ardından kapatılan bu kapı 28 yıldır kapalı ve kara yoluyla Mekke’ye gitmek isteyen Iraklı hacıların geçmesi için resmi olarak sadece hac mevsiminde açılıyor.Sınır kapısının biri Kerbela diğeri de El-Anbar’dan geçen iki güzergahı bulunuyor. Bu nedenle her iki ilde bu kapıyı kontrol etmek için birbirleri ile mücadele ediyor.
Irak hükümeti birkaç aydır, sınır kapısının sınırları dahilinde bulunduğu bölgenin yeniden düzenlenmesi ve iyileştirilmesinin ardından açılışını gerçekleştirmek için burada bulanan bazı yapıları yenilemeye çalışıyor. Ancak ne zaman bir Iraklı yetkilinin sınır kapısının açılışının yaklaştığına dair  açıklamasına yerel medyada yer verilse 2 komşu ildeki yerel yöneticiler birbirleri hakkında sert ve sınır kapısının kontrol hakkının kendi şehirlerine ait olduğunu vurgulayan açıklamalar yapıyorlar.


Yenilenen Arar Sınır Kapısı binaları (Arar Sınır Kapısı resmi sitesi)

İran’ın yenilgisi
Arar Sınır Kapısı’nın kime ait olduğuna dair tartışma Irak rejiminin düşmesi ile başladı. Bu tarihten itibaren El-Nahib; Bağdat’taki merkezi hükümet ile Kürdistan bölgesi ve Irak’ın güneyinde bulunan bazı şehirler arasındaki ihtilaflı birçok bölgeden biri gibi Kerbela ve El-Anbar’ın paylaşamadığı bir bölge haline geldi. 2003 yılından bu yana idari olarak sınır kapısını kontrol eden El-Anbar yerel yöneticler; her hac mevsiminde başarılı ile gerçekleştirdiği güvenlik ve hizmet planları ile övünüyor. Sınır kapısının hiçbir mali geliri olmadığını vurgulamasına rağmen ilçenn ve sınır kapısının idari olarak kendisine bağlı olduğunu kanıtlamaya ve hakkını korumaya çalışıyor.
Irak-Suudi Arabistan’ı birbirine bağlayan Arar Sınır Kapısı sadece ticaret ve turizm açısından önemli değil. Aynı zamanda büyük bir siyasi ve güvenlik önemine de sahip. Bu kapıyı kontrol eden il, önemli bir iletişim ağını da kontrol edecek. Yine Irak tarafında El-Nahib ilçesi ve sınır kapısını kontrol etmek istemekte herkesin kendince bir nedeni var. Örneğin El-Anbar Körfez’deki Sünni çevre ile bağını koparmamak için sınır kapısı üzerindeki kontrolünü korumaya çalışırken Kerbela ya da Necef’in amacı ise gücünü genişletmek, kontrolü sağlamak ve Sünnilerin kendilerini destekçileri ile bağlarını koparmak.
İran için büyük kayıp
Sınır kapısının yeniden faaliyete geçmesi; Irak-Suudi Arabistan arasındaki ticaret için önemli bir geçiş noktası oluştururken diğer yandan Irak’ın İran ile ticaretine de büyük bir ekonomik darbe indirebilir. Çünkü Tahran büyük oranda ve doğrudan Irak pazarına güveniyor. Iraklı yetkililer ile Şii siyasi tarafların daha önce yapmış oldukları; sınır kapısının açılışının Suudi Arabistan-Irak ilişkilerinde dengeyi yeniden sağlamak için önemli, bilhassa kendisine uygulanan ekonomik yaptırımların ardından İran için ise büyük bir ticari kayıp olduğuna yönelik açıklamaları da bunu vurguluyor.         
Haşdi Şabi liderlerinden Kerim El-Nuri de 2018 yılının ağustos ayında Arar Sınır Kapısı’nın açılışı ile ilgili yaptığı açıklamada; “Önemli, hassas ve ihtilaflı bir şehirde bulunan sınır kapısının yeniden faaliyete geçmesini sağlamak aynı halkın oluşumları arasında daha sonra bir çatışmaya dönüşebilecek gerçek bir krizin patlak vermesine yol açabilir” diye konuşmuş ve konunun tekrar gözden geçirilmesi talebinde bulunmuştu.
Genelde Kerbela ve El-Anbar illerindeki ve özelde El-Nahib ilçesindeki yerel halk ise  Arar Sınır Kapısı’nın yeniden faaliyete geçmesinin; Körfez Savaşı’nın ardından kapatılmasından bu yana ekonomisi zarar gören sınır kapısına komşu çoğu şehrin ekonomisini canlandıracağını vurguluyorlar.
Hulud El-Amiri - Independent Arabia 
 



Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor'un kuzey kırsalındaki karargâhlarına yapılan benzer saldırıların ardından yaptığı açıklamada, Rakka vilayeti kırsalındaki Tabka kenti ve Haseke vilayetinin güneyindeki eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik noktalarını hedef alan bir dizi silahlı saldırıda 5 üyesinin öldüğünü ve 2 üyesinin de yaralandığını duyurdu. Bu arada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Medya Merkezi, silahlı grupların SDG'nin etki alanlarına yönelik saldırılarında 4 savaşçısının öldürüldüğünü açıkladı.

Kürt yönetimine bağlı İç Güvenlik Güçleri dün resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, ‘terörist’ olarak nitelediği grupların ‘Tabka kentinde güçlerine ait iki noktayı hedef aldığını ve iki üyesinin yaralanmasına neden olduğunu, 14 Temmuz sabahı da eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik kontrol noktalarından birine saldırı düzenlendiğini ve beş üyesinin öldüğünü belirtti.

Özerk Yönetim ve SDG liderliği söz konusu saldırıları genellikle DEAŞ hücrelerinin gerçekleştirdiğini iddia ederek, ‘medya saldırıları ve Suriye genelinde, özellikle de ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde kaos ve fitne yaymak isteyen tarafların sürekli kışkırtmaları ışığında’ bu saldırıların arttığını ve sıklaştığını kaydetti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri liderlerinden Ali el-Hüseyin Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, son dönemde Özerk Yönetim bölgelerindeki güvenlik durumunun, doğrudan karargâhları ve güvenlik kontrol noktalarını hedef alan DEAŞ hücrelerinin hareketlerinde bir artışa sahne olduğunu söyledi. Hüseyin, “Bu girişimlere rağmen, kuvvetlerimiz yüksek hazırlık ve uyanıklıkları sayesinde saldırıları etkili bir şekilde engellemeyi başardı” dedi.

jukıo
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan karargahlarından birinde (Şarku’l Avsat)

Genel Komutanlığın bu grupların kimliğini ve bağlantılarını ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı soruşturmalar başlattığını belirten el-Hüseyin, “Güvenlik güçlerimiz, bu tür girişimleri boşa çıkarmak konusunda daima tam teyakkuz hâlindedir ve sivillerin güvenliğini ve emniyetini korumak için gerekli tüm önlemleri almıştır” ifadesini kullandı.

SDG'nin güvenlik kanadı olan güvenlik güçlerinin mevzilerine yönelik bu silahlı saldırılar, Suriye'nin kuzeydoğusunda Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerin akıbetine ilişkin gerginlik ve endişe ortamında, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi tarafından 10 Mart'ta imzalanan anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Özerk Yönetim’den bir heyetin ABD ve Fransa arabuluculuğunda başkent Şam'da Suriye hükümeti bakanlarıyla yaptığı son görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığının açıklanmasının ardından geldi.

vdfghyju
Suriye hükümeti Tişrin Barajı'nda bakım çalışmalarına başladı. (Arşiv)

Konuyla ilgili olarak SDG Medya Merkezi, Halep'in doğu kırsalında Türk ordusu ve müttefik Suriyeli silahlı gruplar ile aralarında devam eden çatışmalarda 4 savaşçısının öldüğünü bildirdi.

Bu bölgeler, 10 Nisan'da Münbiç kırsalında varılan Tişrin Barajı anlaşmasından bu yana temkinli bir sükunete tanıklık etti. Cumhurbaşkanı eş-Şera ve Abdi arasındaki ikili anlaşmanın bir parçası olarak, tüm askeri tarafların çekilmesi ve Suriye Savunma Bakanlığı güçlerinin barajı korumak üzere bölgeye girmesiyle birlikte Suriye'nin kuzeyindeki stratejik barajın ortak yönetimi oluşturuldu.