Uzmanlardan sigara uyarısı: Soğuk dumana dikkat edin

Soğuk duman yaklaşık 90 kanserojen madde içerir (AFP)
Soğuk duman yaklaşık 90 kanserojen madde içerir (AFP)
TT

Uzmanlardan sigara uyarısı: Soğuk dumana dikkat edin

Soğuk duman yaklaşık 90 kanserojen madde içerir (AFP)
Soğuk duman yaklaşık 90 kanserojen madde içerir (AFP)

Araştırmacılar, yıllarca sigara içmenin ve pasif içiciliğin tehlikeleri üzerinde çalışmalar yaptıktan sonra ‘soğuk dumanın’ tehlikelerine odaklanmaya başladı.
Soğuk duman, giysilere, halılara, perdelere, mobilya üzerine sinen ve vücut tarafından cilt, akciğer veya ağız yoluyla emilen dumandır.
Her ne kadar soğuk duman tütün kadar zararlı olmasa da, kanser riskini artırabilir. Almanya'nın Heidelberg şehrinde Kanser Araştırma Merkezi'nde bir tütün kontrol uzmanı olan Catherine Schaller, BU dumanda yaklaşık 90 kanserojen ve şüpheli madde bulunduğunu söyledi.
Schaller, 31 Mayıs'ta kutlanan Dünya Sigarayı Bırakma Günü'nün sigara içenlere, bu davranışlarının başkalarını da cezalandırdığını hatırlatmak için iyi bir fırsat olduğunu belirtti.
Alman uzman sigara içerken çıkan dumanın elbiselere, saça ve cilde tutunduğunu, bu yolla da başkalarına bulaştığını söyledi. ABD’li araştırmacılar, bu etkilerin sadece sigara içilmeyen otellerde ve araçlarda değil, aksine yeni doğan yoğun bakım odalarında da bulunduğunu belirtti. Araştırmacılar bu dumanların, genellikle sigara içiciler tarafından taşındığını belirttiler.
Soğuk dumanın etkilerine en çok çocukların maruz kaldığını ifade eden Schaller, “Ellerimizi, ayaklarımızı, saçımızı, yüzümüzü yâda elbiselerimizi silerek bu dumandan kurtulamayız” dedi.
Schaller, evin içinde sigara içilmemesini özellikle çocuklar varsa sigara içildikten sonra miniklerin ellerinin yıkanması ve kıyafetlerinin değiştirilmesini tavsiye etti. Schaller ayrıca, yeni bir eve taşınan kişilerin duvar kâğıtlarını ve halıları değiştirmesini söyledi.



Zayıflamak için Akdeniz diyetinden daha etkili bir beslenme biçimi bulundu

Tayland'ın kuzeyinden gelen fasulyeler, vegan yiyecekler yapmak için kullanılan diğer malzemelerle birlikte sergileniyor (AFP)
Tayland'ın kuzeyinden gelen fasulyeler, vegan yiyecekler yapmak için kullanılan diğer malzemelerle birlikte sergileniyor (AFP)
TT

Zayıflamak için Akdeniz diyetinden daha etkili bir beslenme biçimi bulundu

Tayland'ın kuzeyinden gelen fasulyeler, vegan yiyecekler yapmak için kullanılan diğer malzemelerle birlikte sergileniyor (AFP)
Tayland'ın kuzeyinden gelen fasulyeler, vegan yiyecekler yapmak için kullanılan diğer malzemelerle birlikte sergileniyor (AFP)

Yeni bir çalışmaya göre vegan beslenmeye geçmek, iltihaplanmayı azaltarak zayıflamaya katkı sağlayabilir.

Bilim insanları bitkisel beslenmeyle, "Akdeniz diyeti" adı verilen ve orta düzeyde balık, kümes hayvanları, süt ürünleri ve yumurta içeren bir beslenmeyi karşılaştırarak bunları tüketmeyi tamamen bırakmanın vücudun asit üretiminde net bir azalmaya yol açtığını tespit etti.

Hakemli dergi Frontiers in Nutrition'da yayımlanan 4 aylık çalışmadaki araştırmacılar, az yağlı vegan diyete geçmenin vücudun genel asit seviyesini düşürebileceğini saptadı. Bu değişiklik kilo kaybıyla ilişkilendiriliyor. 

Araştırmanın yazarlarından Hana Kahleova, "Et, yumurta ve süt ürünleri gibi asit üreten gıdalar tüketmek, diyet asit yükünü ya da tüketilen asit miktarını artırarak kilo alımıyla bağlantılı iltihaplanmaya neden olabilir" diyor.

Dr. Kahleova "Ancak hayvansal ürünleri yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı orman meyveleri ve baklagiller gibi bitkisel gıdalarla değiştirmek kilo kaybını desteklemeye ve sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu oluşturmaya katkı sağlayabilir" diye açıklıyor.

Çalışmada aşırı kilolu 62 yetişkin 16 hafta boyunca Akdeniz diyeti veya düşük yağlı vegan diyet yapmak üzere rasgele bir şekilde iki gruba ayrıldı. Daha sonra 4 haftalık arınma süresinin ardından her grup 16 hafta boyunca diğer diyeti uyguladı.

Araştırmacılar katılımcıların beslenme kayıtlarını yakından izleyerek yediğimiz gıdalardan vücutta oluşan net asit üretiminin ölçüsü olan asit yükünü hesapladı.

Örneğin bilim insanları et, balık, yumurta ve peynir gibi gıdaların vücudun daha fazla asit üretmesine neden olduğunu, bunun da kronik enflamasyonla bağlantılı bir değişiklik olduğunu ve vücut ağırlığının artmasına yol açabileceğini söylüyor.

Buna karşılık bitkisel beslenme biçimlerinin daha alkali olduğunu ve kilo kaybı, gelişmiş insülin duyarlılığı ve daha düşük kan basıncıyla ilişkili olduğunu söylüyorlar.

Araştırmacılar asit yükü vegan beslenme biçiminde önemli ölçüde azalırken, Akdeniz diyetinde kayda değer bir değişiklik yaşanmadığını tespit etti.

Bilim insanları bu azalmanın, önemli derecede kilo kaybıyla ilişkili olduğunu ve kalori alımındaki değişiklikler hesaba katıldıktan sonra bile devam ettiğini belirtiyor.

Çalışmaya katılanlar vegan beslenmede 5 kilograma kadar kilo kaybı yaşarken, Akdeniz diyetinde herhangi bir değişiklik olmadı.

Bilim insanları yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, pancar, kuşkonmaz, sarımsak, havuç ve lahana gibi alkalileştirici gıdaların yanı sıra kırmızı orman meyveleri, elma, kiraz, kayısı veya kavun gibi meyvelerin daha fazla tüketilmesini öneriyor.

Mercimek, nohut, bezelye, fasulye veya soya gibi baklagillerin ve kinoa veya darı gibi tahılların da alkalize edici bir etki yaratabileceğini söylüyorlar.

Araştırmacılar şu sonuca varıyor: 

Vegan beslenmenin alkalileştirici etkisi, vegan beslenmenin kilo kaybını teşvik ettiği bağımsız bir mekanizma olabilir.

Independent Türkçe