Taiz halkına, Husiler karşısında orduya destekleme çağrısı

​Yemen ulusal ordusundan bir asker, Taiz’deHusilerle yaşanan çatışmalar sırasında bir tank kullanıyor (AFP)
​Yemen ulusal ordusundan bir asker, Taiz’deHusilerle yaşanan çatışmalar sırasında bir tank kullanıyor (AFP)
TT

Taiz halkına, Husiler karşısında orduya destekleme çağrısı

​Yemen ulusal ordusundan bir asker, Taiz’deHusilerle yaşanan çatışmalar sırasında bir tank kullanıyor (AFP)
​Yemen ulusal ordusundan bir asker, Taiz’deHusilerle yaşanan çatışmalar sırasında bir tank kullanıyor (AFP)

Yemen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Korgeneral Ali Muhsin Salih el-Ahmer, Taiz vilayeti halkına meşruiyetin arkasında durma ve ulusal ordu çabalarına destek verme çağrısı yaptı.
Salih, geçen cuma günü Taiz Valisi NebilŞemsan ve Taiz ekseni komutanı Tuğgeneral Semir el-Sabri ile bölgedeki askeri harekatın seyri ve meşruiyeti destekleme koalisyonunun da desteğiyle ulusal ordunun kazandığı zaferler hakkında telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.
Yemen’in resmi haber ajansı SABA’ya göre Salih el-Ahmer, savaşçıların İran destekli darbeci milislere karşı kahramanca faaliyetlerine övgüde bulundu. Ahmer ayrıca, Suudi Arabistan önderliğindeki ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli koalisyon ülkelerindeki kardeşlerine de İran’ın Yemen güvenliğini bozmaya yönelik projesini yıkma karşısında Yemen ve halkına desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletti.
Aynı zamanda ulusal ordunun, bölgeyi darbeci Husi milislerden kurtarmak ve kuşatmayı sonlandırmak amacıyla başlattığı askeri operasyon devam ediyor. Operasyonlar çerçevesinde ordu güçleri, önemli ilerlemeler kaydederek, Taiz’in kuzey batısındaki ve batısındaki bir dizi stratejik alanın kontrolünü sağladı. Husiler arasında ise can ve mal kayıpları yaşandı.
Ulusal ordu, Taiz şehrinin batısında patlak veren şiddetli çatışmalar sırasında, geçen cuma günüEbu Ekrem lakaplı Ahmed el-Amri’nin de öldüğünü duyurdu.
El-Amri, Saada vilayetinden sonra Husi milislerin ikinci kalesi sayılan Zamar vilayetindeki el-Hada kasabasında darbeci milislerin saflarına unsur toplamaktan sorumluydu.
Diğer taraftan halk direnişindeki bir kaynağa göre, Yemen’in orda kesimlerindeki el-Beyda vilayetinin el-Zahir kasabasında ulusal ordu ve darbeci milisler arasında çatışmalar yeniden alevlendi. Şarku’lAvsat’a konuşan kaynak, “Çatışmalar, Husilerin yinelenen saldırılarının ardından, geçen cuma günü Al Hamikan cephesindeki ulusal ordu ve direniş güçleri ile el-Zahir kasabasının el-Habac bölgesinde bulunan Husi milisler arasında yeniden patlak verdi” açıklamasında bulundu.
Kaynak, “Darbeci milisler, farklı tür silahlarlaAl Hamikan’daki köyleri bombaladı. Ölü ve yaralı sayısına dair bilgi verilmedi” dedi.
Aynı şekilde ülkenin güneyindeki el-Dali’nin kuzeyinde yer alan Katabah kasabasının kuzey ve batısında şiddetli çatışmalar devam ediyor. Bu bağlamda darbeci milisler, batıdaki Hudeyde sahil bölgesinde de askeri tırmanışı sürdürdü.
Husilerin kontrolündeki farklı şehirlerde ihlaller devam ederken, insan hakları kuruluşu Rights Radar, son birkaç aydır Yemen’in kuzey batısındaki Hacur ve Hacca bölgelerinde Husiler tarafından korkunç ihlaller gerçekleştirildiğini duyurdu. Kuruluş, bu ihlallerin bazılarının savaş suçu anlamına geldiğini ifade etti.
Hollanda merkezli kuruluş, “Hacur: İhlallerin Vahşiliği” başlığı altında bugün yayınladığı bir raporda, “Husi milisler, bu yılın ilk çeyreğinde infazlar, soğukkanlı cinayetler, tutuklamalar, işkenceler, bombardımanlar, özel mülklere el koyma ve kuşatmalar da dahil olmak üzere Hacur kabilelerine karşı yüzlerce korkunç ihlal gerçekleştirdi” ifadelerine yer verdi.
Raporda, Hacur kabilesine karşı ölüm,zorla kaçırma ve alıkoyma, evlere yönelik yıkım, bombardıman da dahil 20 bin 560 ihlal gerçekleştirildiği belirtti. 33 sayfalık rapor ayrıca, işkence, cinayetler, zorla göç ettirme ve keyfi tutuklama faaliyetlerinin ayrıntılarına, kadın ve çocuklara yönelik ihlallere, eğitim, sağlık, tarım ve ekonomi konusundaki ihlallere de değindi. Mart 2019’dan bu yana askeri açıdan baskı altında olan Husiler tarafından medya ve insan hakları kuruluşlarının kapalı olduğu da belirtildi.
Kuruluş, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne “Hacur kabilelerine yönelik ihlalleri takip etme ve belgeleme, failleri cezalandırma” çağrısı yaptı.
Rights Radar ayrıca, BM ve Özel Temsilcisine Hacur bölgesi halkına karşı yasal, insani ve ahlaki görevlerini yerine getirme, onları koruma ve Husi milislerin Hacur halkına yönelik ihlalleri dolayısıyla hesap verebilirliğini sağlama çağrısında bulundu.
Kuruluş, Güvenlik Konseyi’nin Cezalar Komitesi’ne bağlı bir uzman ekibi ve İnsan Hakları Konseyi’ne bağlı uzman bir ekibi de “2014 yılı sonundan bu yana yaşanan silahlı çatışmaların tekrarını önlemek için bu ihlalleri göz önünde bulundurmaya” çağırdı.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.