Tunus'ta Yahudi Kız Okulu açılışı tartışmalara neden oldu

Tunus'ta Yahudi Kız Okulu açılışı tartışmalara neden oldu
TT

Tunus'ta Yahudi Kız Okulu açılışı tartışmalara neden oldu

Tunus'ta Yahudi Kız Okulu açılışı tartışmalara neden oldu

Tunus’un güneyindeki Cerbe bölgesinde açılan Yahudi Kız Okulu, Tunuslular tarafından sert tepkiyle karşılandı. Fransız Haham Moshe Lewin'in okulun açılışına katıldığı fotoğrafların sosyal medyada yayınlanmasıyla tartışmalar başlarken, hukukçu aktivistler,  sivil anayasanın, eğitim kurumlarını din ve ırk temelinde bölünmesinin yasak olduğunu söyledi.
Bu okul da tıpkı aylar önce Tunus’ta tartışmalara neden olan Kur'an-ı Kerim eğitimi veren “Rakab”ın  aynı çerçevede kanun dışı olarak kabul edildiği gibi ilkesel olarak reddedildi.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yalanlama
Tunus Milli Eğitim Bakanlığı, Cerbe’de açılan Yahudi Kız Okulu'nun bakanlıkla herhangi bir ilişkisi olmadığını ve bu konudaki iddiaların asılsız olduğunu açıkladı. Bu okulun Müslümanların “Ketatib” adını verdikleri Kur’an medreselerine benzediği belirtildi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Cerbe Yahudilerinin bu okulu normal okullara paralel olarak kendi din ve kültürlerini çocuklarını öğretmek için açtıkları vurgulandı. Bu okulların Yahudilerin yaygın olduğu bölgelerde özellikle de Cerbe’de açıldığını belirten bakanlık yetkilisi bu okullar için Milli Eğitim Bakanlığından izin alınmadığını da sözlerine ekledi.
Karma eğitim güvenliğin kalesidir
Tunus Demokratik Kadınlar Derneği yetkilileri, Cerbe’de kız çocuklarına yönelik açılan okulla ilgili olarak hükümeti kız- erkek birlikte eğitim gören genel okulları korumaya çağırdı. Dernek yaptığı açıklamada, bütün ülke güçlerini ayrımcılığa karşı mücadele etmeye çağırarak Cerbe’de söz konusu okulun açılacağı haberini şok edici bir şekilde aldıklarını duyurdu. Açıklamada okullar ve kamusal alanda karma eğitimin olmasının temel bir kazanım olduğu belirtildi. Karma eğitim verilen devlet okullarının tüm ayrımcılıklara ve aşırı dinciliğe karşı tek başına güvenli bir kale olduğu vurgusu yapıldı.
Dernek, Kuran okullarının kapatılmasını kınayan ve genç kız ve erkeklerin ayrı eğitim görmesini açıkça savunan İslam ve Demokrasi Merkezi Başkanı Rıdvan el- Masmudi’yi de eleştirdi. Öte yandan Yahudi olan Turizm Bakanı Roni el- Trablusi söz konusu okulun açılışına katıldığı iddialarını reddederek, Yahudiliğin 15 yaşından sonra karma ortamda bulunmalarını engelleyen geleneklerinden dolayı bir kız okulu açılmasını tavsiye eden bir kadının isteğine icabet ettiğini söyledi. Bakan okulun yalnızca dini değil, farklı bilimlerde ders verdiğini de belirtti.
Tevhidi Tedrisat
Gazeteci Eymen el-Zemali, Yahudi kız okulunun açılması hakkında, “Anlamıyorum.  Ulusal eğitimin aleyhine  nasıl Yahudi dini eğitimi sürdürülüyor.? Buna devlet nasıl izin veriyor? 2019 yılında sadece kızlara özel nasıl bir Yahudi dini okulu açılabiliyor? Bu yasalara aykırı değil mi? Cerbe  Yahudileri Tunus vatandaşı değil mi? Bu bir grubun diğeri aleyhine ayrımcılığı değil midir?” ifadelerini kullandı. Gazeteci, okullarda ve enstitülerde dini ayinler yerine din ve çeşitli bilimlerin tarihini öğretmenin daha faydalı olduğunu düşündüğünü ve insanların herhangi bir aidiyetinden önce Tunus vatandaşı olmalarının gerekli olduğunu vurguladı.
Laik DEAŞ’lılar
Hukukçu Emin Bağzuzi  devletin baş aşağı çevrilmiş bir kiliseye ya da laikliği diğer tüm dinlerle mücadele eden devletin dini haline getirmenin doğru olmadığını söyledi. Bağzuzi, Yahudi din okulunun tamamlayıcı olduğunu alternatif olmadığını belirtti . Ancak Tunuslu entelektüel  Abid el- Halifi, Yahudi kızlara ait okulun açılışıyla ilgili “keşke Yahudi olsaydım. Tunus’ta Yahudiler devletin üzerinde” dedi. Tunus'un güneyinde, Cerbe adası, Tunus'ta ve Arap dünyasında en fazla sayıda Yahudi'ye sahip ve aynı zamanda Müslümanlarla barış içinde yaşayabildikleri bir yer.
Hüda el- Trablusi - Independent Arabia



Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
TT

Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Beyrut sokakları, Lübnanlıların yıllardır görmediği ciddi bir su kıtlığıyla başa çıkmak için halkın satın aldığı su depolarıyla dolup taşıyor. Bu kıtlık, yağışların rekor düzeyde azalması, kuyuların kuruması ve dağıtım şebekelerinin yıpranmasına bağlı.

Beyrut'un güney banliyösü Burc el-Baracne'deki evinde mutfak eşyalarını özenle yıkayan 50 yaşındaki Rima es-Seba, “Su eskiden her gün geliyordu, ama şimdi üç günde bir geliyor” diyor.

Resmi kurumun su tedarikini kesmesi durumunda es-Seba ailesi, yaşadıkları binanın su depolarına su pompalayan özel tankerlere başvuruyor. Rima, mutfak eşyalarını paslandıran tuzlu suyla depoyu doldurmak için 5 dolar ödediğini belirtiyor. İçme suyunu ise Lübnan'daki çoğu kişi gibi hazır şişelerde satın alıyor.

Ancak sosyal hizmet alanında çalışan Rima es-Seba, bu maliyetlerin sınırlı gelire sahip aile için çok ağır olduğunu belirtiyor. Rima, “Bu parayı nereden bulacağım?” diye soruyor. Ülke, Hizbullah ile İsrail arasındaki savaşın yanı sıra, birçok vatandaşını yoksullaştıran ağır bir ekonomik krizle boğuşuyor.

Lübnanlılar uzun yıllardır su kıtlığına alışkın. Enerji ve Su Bakanlığı'nın Ulusal Su Sektörü Stratejisi metninde belirtildiği gibi, ‘nüfusun yüzde 50'den fazlası düzenli olarak kamu su hizmetlerinden yararlanamıyor’.

Bakanlık, barajlar gibi yüzey depolamanın bu açığı kapatmak için yeterli olmadığını, hükümetin sağladığı suyun yarısının ulusal su şebekelerindeki sızıntılar veya hırsızlık nedeniyle ‘israf edildiğini’ belirtiyor.

Yağışların azalması, krizi daha da kötüleştirdi.

Meteoroloji İdaresi'nin yüzey tahminleri bölüm başkanı Muhammed Kenc, 2024-2025 kışında yağış miktarının ‘çok az’ olduğunu belirterek, bu miktarın gözlemlerin başladığı günden bu yana ‘80 yılın en düşük yağış miktarı’ olduğunu söyledi.

cdfgthy
Beyrut'taki bir kuyu suyu dağıtım tesisinde tankerini dolduran bir adam, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Ulusal Su Sektörü Stratejisi’ne göre iklim değişikliği su kıtlığını artıracak. Dünya Bankası ise yılın başında ‘iklim değişikliğinin 2040 yılına kadar kuraklık mevsiminde su miktarını yarı yarıya azaltacağı’ öngörüsünde bulundu.

Kısıtlama

Enerji ve Su Bakanı Joseph Saddi geçen hafta ‘mevcut durumun çok zor’ olduğunu bildirdi.

Su kıtlığı, Beyrut'un farklı bölgelerinde farklılık gösteriyor. Yollar, binaların çatılarında yoğun olarak bulunan su depolarını besleyen tankerlerle dolup taşıyor.

Hükümet geçen ay, su tüketimini azaltmaya teşvik etmek için bir kampanya başlattı ve ülke genelinde kurumuş kaynak ve göllerin fotoğraflarını yayınladı.

Beyrut Kuzey İstasyonları Bölümü Başkanı Zuheyr Kazzi, “33 yıldır buradayım ve bu, Beyrut'a pompaladığımız su miktarı açısından geçirdiğimiz en kötü yıl” dedi.

Beyrut ve Lübnan Dağı Su Tesisleri Teknik Uzmanı Antoine ez-Zağbi, geçtiğimiz temmuz ayında AFP ile yaptığı röportajda, başkentte su kısıtlamasının genellikle yaz mevsiminin bitiminden ve kış mevsiminin başlamasından önce, ekim ve kasım aylarında başladığını açıkladı.

Ancak ez-Zağbi'ye göre bu yıl su sıkıntısı erken başladı. Zira bazı kaynaklarda yağışların azalması nedeniyle su miktarının yüzde 50'si bitti. Ez-Zağbi, aşırı tüketim ve deniz suyunun sızma riskini azaltmak için bazı kuyularda kısıtlamanın haziran ayında başladığını belirtti.

Ez-Zağbi, barajlar da dahil olmak üzere daha fazla depolama tesisine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

cf90p
Lübnan'ın Batroun kentindeki bir baraj, 10 Temmuz 2025... Lübnan, yağışların az olduğu bir mevsimden sonra bu yaz şiddetli su kıtlığı çekiyor. (Reuters)

Dünya Bankası geçtiğimiz ocak ayında, Beyrut ve çevresindeki bölgelerde su hizmetlerini iyileştirmek için 250 milyon dolardan fazla bir kredi onayladı.

2020 yılında ise çevre aktivistlerinin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir vadiyi tahrip edebileceği gerekçesiyle, başkentin güneyinde bir baraj inşa etmek için verdiği krediyi iptal etti.

Kuyular

Beyrut'un güney banliyösünde yaşayan 66 yaşındaki emekli memur Ebu Ali Nasreddin, aylardır devletin su şebekesinden su alamadığını söyledi.

“Devletin suyu nerede? Nereye aktarılıyor? Kimse bilmiyor” diyen Nasreddin, yaşadığı binayı besleyen kuyunun da kuruduğunu belirtti. Nasreddin ayrıca, tankerlerin sağladığı suyun fiyatının da günden güne yükseldiğini ifade etti.

Bazı bölgelerde 2 bin litre kapasiteli su tankeri fiyatı 20 dolara ulaşıyor ve bu fiyat, tasarruflu kullanımla 5 kişilik bir ailenin bir haftalık ihtiyacını zar zor karşılıyor.

Küçük kamyonuyla su taşıyan 45 yaşındaki Bilal Selheb, suya olan talebin büyük ölçüde arttığını kaydetti.

“Su durumu çok kritik” diyen Selheb, kuyular kuruduğu veya tuzlu hale geldiği için su temininde zorluk yaşadığını belirtti.

Beyrut'un bazı bölgelerinde kuyular uzun zamandır devlet şebekesinin alternatifi veya tamamlayıcısı olarak kullanılıyordu. Ancak söz konusu kuyuların çoğu eskimiş durumda; bu da boruların hasar görmesine ve suyun tuzluluğunun artmasına neden oluyor.

Lübnan Amerikan Üniversitesi Sürdürülebilirlik Sorumlusu Nedim Faracallah, Beyrut'un iç savaşın (1975-1990) başlangıcından bu yana alan ve nüfus açısından büyük ölçüde genişlediğini, ancak su altyapısının bu büyümeye ayak uyduramadığını ifade etti.

Faracallah, birçok sakinin yasadışı olarak kuyular kazdığını, bunların arasında stratejik yeraltı su rezervlerine ulaşan kuyuların da olduğunu belirterek, “Kuyuların sayısını kimse bilmiyor” dedi.

Faracallah, mevcut krizle birlikte tasarruf ve farkındalık kampanyalarının daha erken başlaması gerektiğini düşünüyor.