Trump’ın İngiltere ziyareti Londra ile bir sınav mahiyetinde

Trump ve Buckingham Sarayı önündeki Kraliyet Muhafızları (AFP)
Trump ve Buckingham Sarayı önündeki Kraliyet Muhafızları (AFP)
TT

Trump’ın İngiltere ziyareti Londra ile bir sınav mahiyetinde

Trump ve Buckingham Sarayı önündeki Kraliyet Muhafızları (AFP)
Trump ve Buckingham Sarayı önündeki Kraliyet Muhafızları (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, biri Londra Belediye Başkanı Sadık Han’a saldırı mahiyetinde olmak üzere Twitter üzerinden yayınladığı bir dizi tartışmalı mesajla eş zamanlı olarak İngiltere ziyaretini başlattı. Bu ziyaretinde Trump’ın kendisini Buckingham Sarayı’nda İngiltere Veliaht Prensi Charles ve eşi ile birlikte karşılayan Kraliçe 2. Elizabeth ile alışılmadık bir şekilde tokalaşması dikkat çekti.
Trump’ın geçen yılkinin ardından gelen bu ikinci İngiltere ziyareti, Başbakan Theresa May’i istifaya sürükleyen ve yerine geçecek kişi konusunda önde gelen muhafazakârlar arasında bir yarış başlatan derin bir kriz döneminde gerçekleşiyor. Trump’ın bu ziyareti, Brexit’e ilişkin zorluklara ek olarak Winston Churchill’in tabiriyle ‘özel’ tarihi ilişkiyi tartışmalı pek çok meselenin ışığında sınavdan geçiriyor. Çin iletişim devi Huawei’in İngiltere’nin 5G ağındaki rolü, AB’den çıkışın ardından ticari ilişkilerin durumu ve İran’a yönelik Avrupalı politikalar söz konusu meselelerin başında geliyor.
Kraliyet karşılaması
ABD Başkanı ve eşi Melenia Trump, zengin bir Kraliyet töreni ile karşılandı. Trump, Saray'ın balkonundan görülebilen kızı İvenka ve eşi Jared Kushner’in bakışları altında Kraliçe ile sohbet etti. Ardından Amerikan ve İngiliz milli marşlarını dinledi ve geleneksel kırmızı kıyafetler ile siyah başlıkları içinde marşlar çalan Kraliyet Muhafızları'nın geçit törenini izledi.
Trımp'In Kraliçe Elizabeth ile sıra dışı tokalaşması hariç Kraliyet protokollerine büyük oranda bağlı kaldığı görüldü. Nitekim Trump’ın geçen sene yanlışlıkla Kraliçe’nin yolunu kapadığı olayın eğlenceli görüntüleri, İngilizlerin hafızasından silinmiş değil.
Çarşamba gününe kadar devam edecek olan ziyaretin ilk günü, Kraliyet protokollerine ayrıldı. Dünkü programda Kraliçe ile bir öğlen yemeği, Prens Charles ve eşi Camilla’nın konutu olan Clarence House’ta bir çay ikramı ve ardından da resmî bir akşam yemeği bulunuyordu.
Bugün dee Başbakan Therasa May’in Trump ile BAE Systems, Barclays, Lockheed Martin ve JPMorgan başkanları ve temsilcilerinin de aralarında yer aldığı önde gelen iş adamları arasında bir görüşme gerçekleştirmesi, ardından da Trump ile ortak bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor.
Twitter savaşları
Dünkü ziyaretin resmî karakterine rağmen Trump, Londra Belediye Başkanı Sadık Han’a epey tartışma yaratan şiddetli bir saldırı yöneltmekten çekinmedi. Uçağının İngiltere’ye inişine dakikalar kala Twitter’da, “Londra Belediye Başkanı olarak oldukça kötü bir iş çıkaran Sadık Han, ABD Başkanı’na ilişkin ‘çirkin’ açıklamalarda bulundu” mesajını yayınlayan Trump, bu ‘başarısız adamın’ Londra’daki suçla mücadeleye odaklanmasının daha iyi olacağını belirtti. Bir başka mesajında ise “Han, bana kendisi de korkunç faaliyetlerde bulunan aptal ve beceriksiz (New York Belediye Başkanı) Blasio’yu hatırlatıyor. Ama tabii onun boyunun yarısını bile geçemez” ifadelerine yer verdi.
ABD Başkanı’nın açıklama ve tutumlarını devamlı olarak eleştiren Han, dünkü akşam yemeğini boykot etme kararı aldı. Han, Trump’ın ziyaretine karşıt bir kampanya yürüterek bir yazıda onu, “30’lu, 40’lı yılların Avrupalı zalimlerine” benzetti. Ziyaretin öncesinde Sky News kanalı ile yaptığı bir görüşmede de ‘Birleşik Krallık tarafından Trump’ın karşılanması için kırmızı halı serilmesini’ eleştirdi.
Han ayrıca, “Donald Trump, büyüyen küresel tehdidin en korkunç örneklerinden biri” ifadesini kullandı. Fransız haber ajansının (AFP) aktardığına göre Han’ın sözcüsü, Trump’ın Twitter’da yayınladığı mesajlarını ‘ABD Başkanı’na yakışmayan’ ‘çocukça’ mesajlar olarak niteledi.
ABD Başkanı’na Twitter’da yayınladığı bir video ile de karşılık veren Han, birçok ABD eyaleti tarafından öne sürülen kürtajı önleme yasalarına işaret ederek ABD’deki genç kızların ve kadınların hakkına saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.
İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de Trump’ın ağırlanmasına yönelik eleştiride bulunarak akşam yemeğine katılmayı reddetti. Corbyn eleştirilerinde Trump’ın son iki gün içerisinde Brexit’e ve başbakanlık koltuğu için yapılan seçim yarışına ilişkin olarak yaptığı açıklamalar hakkında “Bu, demokrasimize kabul edilemez bir müdahale” ifadesini kullandı.
Trump, Sunday Times gazetesi ile yaptığı bir görüşmede, ‘Amerikan istihbaratına, uzak soldan bir işçi hükümeti ile sırlarını paylaşma izni vermeden önce Corbyn’i tanımaya ihtiyacı olduğunu’ söylemişti.
Ziyaretin zamanlaması
Barack Obama ve George Bush’tan sonra İngiltere’yi ziyaret eden üçüncü ABD Başkanı olan Trump’ın temaslarının May’in istifası ile şiddetlenen yoğun bir siyasi krizin eşiğinde bulunduğu bir zamana denk gelmesi birçok soru işaretine sebep oldu.
Gerçekte ise bu ‘resmî ziyaret’, protesto dalgasından ötürü birkaç kez ertelendi. İngiltere, Trump’ın geçen yıl gerçekleştirdiği bir ‘iş ziyareti’ ile yetindi. Özellikle May’in yerine geçmeyi arzulayanlar olmak üzere muhafazakâr siyasetçiler, Trump’ın ziyaretinin bu döneme denk gelmesini memnuniyetle karşıladı. Sözü edilen bu siyasetçilerin başında ise ABD Başkanı’ndan büyük destek veren eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson geliyor. Trump, ziyaret öncesinde The Sun ve Sunday Times gazeteleri ile yaptığı röportajda Brexit anlaşmasını meclisten geçirme konusunda yaşadığı başarısızlıktan sonra cuma günü resmî olarak görevinden istifa edecek olan May’in ardından eski Dışişleri Bakanı’nın İngiltere hükümeti için ‘seçkin’ bir lider olacağını ifade etmişti.
Brexit’in şiddetli savunucusu olan Johnson ve aynı şekilde tartışmalı siyasetçi Brexit Partisi Lideri Nigel Farage ile olan ‘dostluğunu’ defalarca dile getiren Trump, “Bu ikisini gerçekten seviyorum. (…) İki dost, iki iyi adam” ifadelerini kullandı. Her ne kadar Beyaz Saray bu iki isimle Londra’da bir görüşme yapılacağını duyurmamış olsa da gazeteler Trump’ın ABD’nin Londra Büyükelçisi’nin konutunda bu iki isimle bir araya gelme ihtimaline işaret etti. Tirajı yüksek olan The Sun gazetesinin başbakanlığa aday olan 12 isim hakkındaki sorusuna Trump, “Boris, iyi bir iş çıkaracak. Mükemmel olacağına inanıyorum” cevabını verdi.
Trump’ın ikili ilişkilerin kendi döneminde daha da güçlendiğinin bir delili olarak İngiltere’de Kraliyet karşılaması ile ağırlanmasının ABD açısından da önemi var. Zira bu ziyaret, 2020 başkanlık seçim kampanyalarının başlamasına aylar kala gerçekleşiyor.
Huawei tehdidi ve Brexit öğütleri
Washington ve Londra arasındaki ‘özel ilişkinin’ gücü, ABD Başkanı ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu, Çin iletişim devi Huawei’e 5G geliştirme izni verildiği takdirde İngiltere ile istihbarat alışverişini ‘gözden geçirme’ tehdidinde bulunmaktan alıkoymadı. İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt dün ülkesinin ABD’nin Huawei şirketinin kurduğu 5G ağını kullanma riskleri hakkında söylediklerini önemsediğini ve belirli teknolojiler alanında üçüncü bir ülkeye aşırı bir şekilde bağımlı olmak istemediğini ifade etti. Hunt, BBC Radyosu’na yaptığı açıklamada “ABD’nin bu konu hakkında söylediklerini ilgi ile takip ediyoruz. Sözlerini can kulağı ile dinleyeceğiz” ifadelerini kullandı. 
Trump, 5G ağının topraklarında geliştirilmesi sürecine Huawei şirketinin dahil edilmesi konusunda İngiltere’den ‘çok dikkatli’ olmasını talep etmişti. İngiltere’nin Huawei şirketine bu projede sınırlı bir rol vereceğini ifade eden haberlere Trump, “Başka alternatifleriniz var. Güvenlik açısından oldukça dikkatli olmalıyız. Bildiğiniz üzere önemli bir istihbarat ekibimiz var. Sizin ülkeniz ile de yakından çalışıyoruz. Bundan dolayı epey dikkatli olmanız gerekir” değerlendirmesinde  bulundu.
Trump yönetimi, Huawei şirketine yaptırım uygulayarak ABD menşeli malzemelerin satın alınmasını engelledikten sonra  müttefiklerinden Çin’in iletişime ve hassas verilere yönelik casusluk yapma ihtimalinden kaynaklanan endişeler sebebiyle Huawei’in geliştirdiği 5G teknolojisinin ve ekipmanının kullanılmamasını istedi. Reuters haber ajansına göre Hunt konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi:
“Nihai kararımızı henüz almadık. Ancak teknik meseleler üzerinde, yani üçüncü bir ülkenin bize karşı casusluk yaparken 5G ağını kullanmasına izin veren bir arka kapının var olmadığının nasıl garanti edilebileceği konusunda çalıştığımızı belirttik. Aynı şekilde biyoteknoloji ile epey alakalı olduğundan teknik açıdan üçüncü bir ülkeye aşırı bir şekilde bağımlı olmamayı sağlamak için stratejik meseleleri de ele görüşüyoruz.”
Konunun bugün Trump ile May arasındaki basın toplantısında ele alınması bekleniyor.
Basın toplantısında gündeme gelecek ikinci başlık ise Brexit ve Trump’ın bu çerçevedeki tartışmalı öğütlerinden sonra iki ülke arasındaki ticari ilişkiler olacak.
Reuters’ın aktardığına göre İngiltere Başbakanı Sözcüsü dün, ABD Başkanı ile ekonomik ilişkilerin geleceğinin masaya yatırılacağını ve May ile Trump’ın İngiltere’nin AB’den çıkışı sonrasında ticari bir anlaşma imzalama konusunda ortak bir isteğe sahip olduklarını kaydetti.
Trump, Sunday Times ile olan görüşmesinde İngiliz hükümetine Brexit meselesinde müzakere yaklaşımını benimsemesini öğütleyerek, “Ben olsam istediğimi elde edemiyorsam çekilirdim. İstediğiniz doğrultusunda, adil bir anlaşmaya varamıyorsanız o halde çekilin” ifadelerini kullandı. Trump, ayrılmanın faturasına ilişkin olarak da şunları söyledi: “Ben onların yerinde olsam 50 milyar dolar ödemezdim. Benim görüşüm bu. Ben ödemezdim. Bu çok büyük bir meblağ.”
May, ülkesinin kırk yılı aşkın bir süre önce başlayan AB üyeliğine dair yükümlülüklerini düzenlemek için bu büyük miktarı ödemeyi onaylamıştı.
Trump ayrıca geçen yıl özel bir görüşmede Başbakan Theresa May’e müzakerelerde elini güçlendirmek amacıyla AB’ye dava açması konusunda nasihatte bulunduğunu belirterek “AB’nin İngiltere’ye karşı yaptığı, birçok sıkıntıya ve paraya mal olan tüm hataları toplar ve ister mahkeme davası isterse de talep şeklinde masaya yatırırdım. Ancak İngilizler bunu yapmamayı tercih ettiler” şeklinde konuştu.
‘Uçan bebek’
Bugün İngiltere’nin başkentinin semalarında söz konusu resmî ziyareti protesto etmek amacıyla Trump’ın suretinde dev bir balon uçuyor. Bu balon daha önce Trump’ın Londra’ya yönelik son ziyareti esnasında da uçurulmuş ve uluslararası alanda büyük bir ilgi görerek İngiltere haber stüdyolarında da gösterilmişti.
ABD Başkanı destekçilerinin ifadesiyle bu ‘iğrenç protesto’ kimilerini kızdırırken kimileri de bunu ABD Başkanı’nın politikalarına karşı meşru bir protesto olarak değerlendirdi. Bugün parlamento binasına doğru başlatılan protesto yürüyüşüne katılacağını ve bir konuşma yapacağını belirten İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn de ikinci grupta yer alan isimler arasında.



Eritre Cumhurbaşkanı: Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğinden kıyısındaki ülkeler sorumlu

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, geçtiğimiz hafta Kahire'de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir arya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, geçtiğimiz hafta Kahire'de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir arya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Eritre Cumhurbaşkanı: Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğinden kıyısındaki ülkeler sorumlu

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, geçtiğimiz hafta Kahire'de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir arya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, geçtiğimiz hafta Kahire'de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir arya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, Kızıldeniz bölgesinde askeri üslerin kurulmasına izin vermenin istikrarsızlık için bir bahane olduğunu ve bölgedeki halkların, dış güçlerin bu rolü üstlenmesine gerek kalmaksızın, bu hayati uluslararası su yolunda seyrüsefer güvenliğini sağlamaktan kendilerinin sorumlu olduğunu söyledi.

Afwerki dün akşam Mısır ziyareti sırasında Mısır’da yayın yapan ‘Kahire el-İhbariyye’ televizyon kanalına verdiği röportajda şunları söyledi:

“Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkeler arasındaki entegrasyon son derece önemli. İş birliğini güçlendirmek için ortak mekanizmaların kurulması gerekiyor.”

Somali'nin kıyılarını koruma kabiliyetinin yanı sıra Eritre, Yemen, Cibuti ve Sudan'ın da kıyılarını koruma kabiliyetine sahip olduğunu vurgulayan Eritre Cumhurbaşkanı, bölgenin karmaşıklığının, yerel çabaları güçlendirmek yerine dış alternatiflere başvurmaktan kaynaklandığını belirtti.

Kızıldeniz'in jeopolitik öneminin, herhangi bir dış müdahaleyi haklı çıkarmayacağını ve Eritre ile Mısır'ın bu konudaki vizyonlarının tamamen uyumlu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Afwerki, “Devletler arasında yakınlaşan görüşler, hükümetlerin, cumhurbaşkanlarının veya siyasi partilerin tercihleri değil, bölgedeki halkların çıkarlarını yansıtmaktadır. Her hükümet, bu temel ilkeyi korumak ve bölgesel iş birliğinin güçlendirilmesine katkıda bulunmak için kendi yetenekleri konusunda net bir vizyona sahip olmalı” ifadelerini kullandı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afwerki, geçtiğimiz perşembe günü Mısır'ı ziyaret ederek Büyük Mısır Müzesi'nin açılışına katıldı. Cumhurbaşkanı Afwerki bu ziyaret kapsamında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir araya geldi. Görüşmede, Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamak ve bu hayati su yolundaki seyrüseferi etkilememek için iş birliğinin güçlendirilmesinin önemi vurgulandı.

Mısır Cumhurbaşkanı, bölgedeki güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesine katkıda bulunmak için Mısır ile Eritre arasında ve komşu Arap ve Afrika ülkeleriyle koordinasyonun yoğunlaştırılması gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Afwerki, Kahire el-İhbariyye kanalına verdiği röportajda Afrika Boynuzu ülkelerinin, kendilerine bu konuda alan tanınırsa ve etnik veya kabile ayrımlarına ya da başarısız politikalara sürüklenmeden sorunları ele almak için bilinçli yaklaşımlar benimsenirse, sorunlarını yerel olarak çözebileceklerini vurguladı. Eritre Cumhurbaşkanı, bölge halklarının bu bölünmeler nedeniyle egemen kurumlara sahip devletler kurmakta zorluk yaşadıklarını ifade etti.

Afrika Boynuzu bölgesindeki ülkeler arasında ikili ve kolektif iş birliğinin büyüme, refah ve istikrarın sağlanması için gerekli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Afwerki, Mısır ile Eritre arasındaki ilişkilerin, bölgedeki kriz ve kargaşa durumunu değiştirmek amacıyla entegrasyon ve kapsamlı iş birliğine yönelik özel stratejik ilişkiler olduğunu vurguladı.

Afwerki’nin bu açıklamalarından birkaç gün önce, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Etiyopya parlamentosunda yaptığı konuşmada Nil Nehri havzası ülkeleri Etiyopya, Sudan ve Mısır arasında Büyük Etiyopya Rönesans Barajı konusunda iş birliği yapılması ve karayla çevrili ülkesine denize erişim sağlamak için Eritreye koordinasyon çağrısında bulundu.

Sudan’ın Darfur eyaletinin Faşir şehrinde kontrolün Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçmesinin ardından ülkedeki son gelişmelere de değinen Eritre Cumhurbaşkanı, Sudan'daki istikrar ve güvenliğin Afrika Boynuzu'nda denge ve güvenliğin sağlanması için hayati önem taşıdığını, buradaki herhangi bir karışıklığın komşu ülkelerdeki gerilimleri tırmandırabileceğini ve bölgesel güvenliği doğrudan etkileyebileceğini belirtti.


Gazze İstikrar Gücü... Yapısı ve görevleri konusundaki anlaşmazlıklar BM yetkisini tehdit ediyor

Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarının yanında nöbet tutan Hamas mensupları (AFP)
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarının yanında nöbet tutan Hamas mensupları (AFP)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Yapısı ve görevleri konusundaki anlaşmazlıklar BM yetkisini tehdit ediyor

Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarının yanında nöbet tutan Hamas mensupları (AFP)
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarının yanında nöbet tutan Hamas mensupları (AFP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Gazze Şeridi'nde en az iki yıl süreyle uluslararası bir güç kurulmasına ilişkin karar taslağının kabul edilmesi için yürüttüğü faaliyetler sürerken, arabulucular ve garantörler arasında istişareler devam ediyor. Bu, Mısır, Katar, ABD ve Türkiye'nin arabuluculuğunda geçen ayın 10'unda yürürlüğe giren Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının şartlarına uygun olarak gerçekleştiriliyor.

ABD medyasında dün yer alan bu istişareler, iki gün önce arabulucu Bishara Bahbah tarafından Şarku'l Avsat'a açıklanmıştı. Bahbah, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve görevleri konusunda dört anlaşmazlık olduğunu ve bunun özellikle beş daimî üye ülke olan Birleşik Krallık, Fransa, ABD, Rusya ve Çin arasında güçlere ilişkin karar taslağını destekleme konusunda zorluklara yol açabileceğini belirtti.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, bu tahminlere katıldığını belirtti. Aynı görüş, Şarku’l Avsat’a ayrı ayrı demeç veren bir Amerikalı strateji uzmanı tarafından da teyit edildi. Her iki taraf da mevcut engeller ışığında sürecin biraz zaman alacağını öngördü.

Bu arada, arabuluculuk yapan bir ülkeden bilgi sahibi bir kaynak Şarku'l Avsat'a, anlaşmazlıklar devam ederse bu uluslararası güçlerin BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın Washington'un kararıyla oluşturulmasının muhtemel olduğunu söyledi. Bu, İsrail'in tercih ettiği ancak arabuluculuk yapan ülkeler veya garantörler tarafından kabul edilmeyen bir formül.

Gazze anlaşması ilk aşamasında durma noktasında kalırken, Hamas rehine cesetlerinin tümünü teslim edemedi. Bu arada arabulucular, ikinci aşamaya geçilmesi için çaba gösteriyor. Söz konusu ikinci aşama, uluslararası güç de dahil olmak üzere güvenlik düzenlemelerini ve Gazze Şeridi’ni yönetmekle görevli bir yürütme komitesinin seçimi gibi idari düzenlemeleri kapsıyor.

Dört tartışma noktası

Axios internet sitesi dün, ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nin bazı üyelerine, en az iki yıl süreyle Gazze Şeridi’nde bir uluslararası güç kurulmasına ilişkin karar taslağı gönderdiğini aktardı. Bu girişimin, BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında önümüzdeki günlerde yapılacak müzakerelere dayanacağı ve ilk birliklerin ocak ayı itibarıyla Gazze Şeridi’ne konuşlandırılmasının hedeflendiği belirtildi.

u7ı8
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) araçlarına yakın bir noktada nöbet tutan bir Hamas mensubu (AFP)

Pazar günü Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda Bahbah, Gazze anlaşmasının tarafları arasında devam eden istişarelerin ayrıntılarını açıkladı ve şunları söyledi: “İki haftadır, bu konuyla ilgili bir karar taslağının BM Güvenlik Konseyi'ne sunulması konuşuluyor, ancak görüş ayrılıkları nedeniyle bu konuda zorluklar yaşanıyor.” Bahbah, karar taslağının bu hafta veya önümüzdeki hafta BM Güvenlik Konseyi'ne sunulmasını bekliyor.

Karar taslağıyla ilgili dört anlaşmazlık noktasına değinen Bahbah, “Birinci anlaşmazlık, bu güçlerin rolüyle ilgilidir; İsrail, bu güçlerin BM barış gücü statüsünde olmasını istemiyor, sadece BM Güvenlik Konseyi’nin onayıyla kurulmasını istiyor. İkinci anlaşmazlık, Gazze anlaşmasının dayandığı Trump barış planının karar tasarısına dâhil edilmesi konusundadır; İsrail bunu istemiyor ve plana uluslararası bir statü kazandırılmasına karşı çıkıyor. Üçüncü anlaşmazlık, İsrail’in Türk güçlerinin Gazze Şeridi’ne gönderilmesini reddetmesiyle ilgilidir. Dördüncü anlaşmazlık ise, bazı tarafların bu güçlerin görev alanına Hamas’ın silahsızlandırılmasını da dâhil etmek istemesiyle ilgilidir; bu madde tasarıda yer alıyor, ancak Hamas ve diğer bazı taraflar bunu reddediyor” ifadelerini kullandı.

Axios internet sitesinin dün aktardığı karar taslağı, görünüşe göre İsrail’in bazı taleplerine de yanıt veriyor. Taslakta, uluslararası güvenlik gücünün ‘barışı koruma gücü değil, yaptırım gücü’ olması öngörülüyor ve bu gücün, ‘Gazze Şeridi’nin silahsızlandırılması sürecini güvence altına alarak Gazze’deki güvenlik ortamının istikrarına katkıda bulunması’ hedefleniyor.

Taslağa göre, uluslararası güvenlik gücü Gazze’nin İsrail ve Mısır sınırlarını güvence altına almak, sivilleri ve insani koridorları korumak, görevinde kendisine eşlik edecek yeni bir Filistin polis gücünü eğitmek ve geçiş süreci boyunca Gazze’de güvenliği sağlamakla görevlendirilecek. Bu geçiş döneminde İsrail, Gazze Şeridi’nden aşamalı olarak çekilecek. Ayrıca Filistin Yönetimi’nin, uzun vadede Gazze’nin kontrolünü üstlenmesini sağlayacak reformlar yapması öngörülüyor.

Söz konusu uluslararası güç katılımcı ülkelerden gelen askerlerden ve ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlığını üstleneceğini açıkladığı Gazze Barış Konseyi ile istişare edilerek oluşturulacak.

‘Başarı dönüşüm gerektirir’

Muhammed el-Arabi, BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar taslağı sunmanın beş daimî üyenin onayını gerektirdiğini açıkladı. Sızan bilgilere göre, BM Güvenlik Konseyi'nin tam konsensüsünü sağlamak zor olacak ve şu ana kadar en çok Birleşik Krallık, Fransa ve ABD'nin desteğinin alınması muhtemel görünüyor.

El-Arabi, herhangi bir ülkede askeri bir gücün konuşlandırılmasının mutlaka BM Güvenlik Konseyi kararıyla desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, böyle bir gücün Gazze Şeridi’nde faaliyetlerine ilişkin bazı maddelerin, özellikle askeri varlığın ayrıntıları, yapısı, yetki kapsamı ve bu gücün çatışmalara müdahale edip etmeyeceği ya da yalnızca gözlemle mi yetineceği konularının, daimî üyelerden bazılarının veto hakkını kullanmasına yol açabileceği endişesini dile getirdi. Bunun da ‘güç oluşturulması sürecinde bir engel’ teşkil edebileceğini ifade etti.

Amerikalı stratejik ilişkiler uzmanı Irina Tsukerman da, Washington’un BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu karar taslağının bazı engellerle karşılaşacağını öngörüyor. Tasarının Fransa ve Birleşik Krallık tarafından desteklenmesi, ancak Rusya ve Çin tarafından reddedilmesi bekleniyor. Ayrıca Tsukerman’a göre Hamas da bu girişimin önünde bir engel oluşturuyor; çünkü söz konusu tasarının uygulanması, hareketin siyasal açıdan dışlanmasının başlangıcı anlamına gelecektir.

Tsukerman, ‘pratik başarı için bölgesel pozisyonlarda ve Hamas'ın davranışlarında bir değişiklik olması gerektiğini, ancak bu değişikliğin şu ana kadar Washington'un ulaşabileceği bir şey olmadığını’ vurguladı.

İstanbul toplantısı

İsrail’in istikrar gücünde Türk birliklerinin yer almasına karşı çıktığına dair haberler eşliğinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze anlaşması ve uluslararası güç konularını görüşmek üzere bir araya gelen çeşitli ülkelerin toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, BM’nin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir güç gönderilmesine ilişkin karar üzerinde çalışmaların hâlen sürdüğünü belirtti. Fidan, Türkiye’nin ve bazı diğer ülkelerin, bu gücün tanımının içeriğine göre asker gönderip göndermeme kararını vereceklerini ifade etti.

El-Arabi, İstanbul toplantısında uluslararası vesayetin reddedildiğini ve açık yetkilere sahip bir Filistin gücünün kurulmasında ısrar edildiğini açıkladı. Bu durum, İsrail'in Türkiye'nin bu güce katılımını reddetmesi ve bu tür güçlere karşı temel muhalefetinin yanı sıra, beş ülkeden birinin bu gerekçeyle projeye itiraz etmesine neden olabilir, ki bu da işleri karmaşıklaştıracaktır.

El-Arabi, BM Güvenlik Konseyi'nin uluslararası güçler konusunda bir konsensüse varmasının muhtemelen zaman alacağını düşünüyor ve Mısır'ın bu tür kararların BM kararıyla alınmasını ‘kesinlikle tercih ettiğini’ belirtiyor.

Tsukerman'a göre İsrail’in itirazları ve Hamas’ın endişeleri ışığında, arabulucular (bunların arasında Mısır, Katar ve Türkiye de bulunuyor) bu sorunu karma modeller önererek gidermeye çalışacak. Ancak her öneri, bir taraf veya diğer tarafça şüpheyle karşılanıyor; bu durum da uzlaşmanın sağlanmasını bir süre geciktirecek.

Tsukerman, uluslararası gücün Gazze'ye başarılı bir şekilde konuşlandırılması halinde, bu gücün yerel aktörler tarafından yetkilendirilmesi ve kabul edilmesi şartıyla, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasının başlangıcı olacağı sonucuna vardı.


İstihbarat raporu: Kuzey Kore, eylül ayından bu yana Rusya'ya 5 bin asker gönderdi

Kuzey Kore askerleri (AFP)
Kuzey Kore askerleri (AFP)
TT

İstihbarat raporu: Kuzey Kore, eylül ayından bu yana Rusya'ya 5 bin asker gönderdi

Kuzey Kore askerleri (AFP)
Kuzey Kore askerleri (AFP)

Güney Koreli bir milletvekili dün bir istihbarat brifinginin ardından yaptığı açıklamada, Kuzey Kore'nin eylül ayından bu yana "altyapı yeniden inşa" çalışmalarına katılmak üzere Rusya'ya yaklaşık 5 bin asker gönderdiğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Milletvekili Lee Sung-kwon, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Eylül ayından bu yana Rusya'ya aşamalı olarak yaklaşık 5 bin Kuzey Kore askeri konuşlandırıldı ve altyapı yeniden inşası için seferber edilmeleri bekleniyor" dedi.

Song-Kwon, "Ek kuvvetlerin konuşlandırılması için eğitim ve personel seçimine dair sürekli belirtiler var" ifadesini kullandı.

Milletvekiline göre, istihbarat teşkilatı ayrıca şu anda Rusya-Ukrayna sınırı yakınlarında yaklaşık 10 bin Kuzey Kore askerinin konuşlandırıldığını belirtti.

Kuzey Kore, 2024 sonu ile 2025 baharı arasında Rusya sınırındaki Kursk bölgesinin küçük bir bölümünde konuşlanmış Ukrayna güçlerini püskürtmek için binlerce asker sağlayarak, Rusya'nın savaş çabalarına aktif olarak katıldı.

Güney Kore istihbaratına göre, bu çatışmalarda yaklaşık 600 Kuzey Kore askeri hayatını kaybetti ve binlercesi de yaralandı.

Uzmanlar, Kuzey Kore'nin Moskova'dan önemli miktarda mali yardım, askeri teknoloji, gıda ve enerji desteği aldığını belirtiyor. Bu ülkeye, nükleer ve füze programları nedeniyle kendisine uygulanan uluslararası yaptırımları aşmak için değerli bir kaynak sağlıyor.

Seul, dün yaptığı açıklamada, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in pazartesi günü Koreler arası sınırı ziyaretinden bir saat önce Kuzey Kore'nin birkaç top mermisi ateşlediğini duyurdu.

Ancak Lee Sung-kwon'a göre Güney Kore istihbaratı, Kim Jong-un'un ABD ile diyaloğa açık olduğuna ve "koşullar uygun olduğunda temas kurmaya çalışacağına" inanıyor.

Güney Koreli milletvekili, Pyongyang'ın "gizlice ABD ile olası görüşmelere hazırlandığını" gösteren "birkaç gösterge" olduğunu ifade etti.

Pete Hegseth'in ziyareti, ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk döneminde üç kez görüştüğü Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'a yönelik bir dizi girişimin ardından geldi.

Ancak AFP'nin yakın zamanda görüştüğü analistler, Moskova ve Pekin ile ilişkileri sayesinde itibarı güçlenen Kim Jong Un'un Donald Trump ile görüşmeye pek de istekli olmadığını belirtti.