Sürekli değişen savaş taktikleri petrol sevkiyat yollarının korunmasını zorlaştırıyor

Umman Körfezi'nde saldırıya uğrayan geminin mürettebatı ABD gemisinde ilk yardım alırken (EPA)
Umman Körfezi'nde saldırıya uğrayan geminin mürettebatı ABD gemisinde ilk yardım alırken (EPA)
TT

Sürekli değişen savaş taktikleri petrol sevkiyat yollarının korunmasını zorlaştırıyor

Umman Körfezi'nde saldırıya uğrayan geminin mürettebatı ABD gemisinde ilk yardım alırken (EPA)
Umman Körfezi'nde saldırıya uğrayan geminin mürettebatı ABD gemisinde ilk yardım alırken (EPA)

Umman Körfezi'ne saldırıya uğrayan iki petrol tankerinden Kokuka Courageous’un sahibi olan Japon Kokuka Sangyo şirketi adına yapılan açıklamada, geminin havadan vurulduğu iddia edildi.
Kokuka Sangyo şirketinin başkanı Yutaka Katada, dün düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, şirket tankerinin Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Khor Fakkan Limanı’na hareket ettiğini ve ABD gemisinin kendisine eşlik ettiğini ifade etti.
Katada, “Gemi mürettebatı uçan bir cismin gemiye yaklaştığını ve ardından gemide bir delik gördüklerini söyledi. Bunun ardından mürettebatın bir kısmı gemiye yapılan ikinci darbeyi de gördü.  Mürettebat, Japonya saatiyle Perşembe gecesi İran’a ait bir savaş gemisi gördüklerini söyledi” dedi.
Katada, “İlk darbenin ardından mürettebat gemiden kaçmak için harekete geçti ancak 3 saat sonra ikinci darbe geldi. Gemide yangın çıktı ve mürettebattan bir kişi hafif şekilde yaralandı. Yaralanan mürettebat, bir süre sonra gemiden tahliye edildi” ifadelerini kullandı. Açıklamalarını sürdüren Katada, “Daha sonra ise Japon mürettebat ABD ordusunun yardımıyla geri döndü” ifadelerini kullanarak, geminin batma ihtimalinin düşük olduğunu çünkü fazla zarar görmediğini belirtti.
25 bin ton Metanol taşıyan geminin, Torpido bombası ile vurulmuş olma ihtimalinin düşük olduğunu belirten Katada, geminin bir Japon şirketine ait olması nedeniyle vurulduğunu düşünmediğini söyledi.
“Tankerlerimiz Suudi Arabistan’a giden bu yolu kullanmaya devam edecek”
Açıklamalarını sürdüren Katada, “Hürmüz boğazı büyük bir öneme sahip. Burası olmadan Ham petrolün Japonya’ya taşınması mümkün değil. Daha büyük bir olay yaşanmadığı ve mürettebatımızdan onay aldığımız sürece tankerlerimiz Suudi Arabistan’a giden bu yolu kullanmaya devam edecek” dedi.
Japonya Sanayi Bakanı Hiroshige Seko, petrol tankerlerine yapılan saldırıların hafta başında yapılacak G-20 zirvesinde üye ülkelerin enerji bakanları arasında gerçekleştirilecek toplantıda görüşüleceğini belirtti. ABD’li yetkililerin saldırılar konusunda İran’ı suçladıkları açıklamaları hakkında yorum yapmayı reddeden Hiroshige, Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin Tahran’da bulunduğu sırada gerçekleşen saldırı hakkında ülkesi tarafından yürütülen soruşturmanın halen devam ettiğini söyledi. Abe, İran-ABD arasında artan gerilimin hafifletilmesine katkıda bulunmak için İran’da görüşmeler gerçekleştirdi.
Japon petrol tankerine yapılan bu saldırı, son bir aylık süreçte bu stratejik bölgede petrol tankerlerinin hedef alındığı ikinci saldırı olarak kayıtlara geçti. 12 Mayıs’ta BAE sahilinde 3’ü petrol tankeri toplam 4 gemi saldırıya uğramış, ancak bu saldırının arkasında kimin olduğu açıklanmamıştı.
Front Altair gemisinin sahibi Tayvan Merkezli CBC şirketinden yapılan açıklamada, tankerlerinde çıkan yangının söndürüldüğü belirtildi.
Front Altair, Umman Körfezi’nde saldırıya uğrayan petrol tankerlerinden biri. CBC şirketinden yapılan açıklamada, geminin,  petrokimya endüstrisinin hammaddesi olan Nafta’dan 75 bin ton taşıdığı açıklandı.
Ortadoğu’dan petrol getirmek için kiraladıkları tankerin aldığı zararın değerlendirildiğini belirten şirket, faaliyetlerinin sınırlı bir şekilde etkileneceğini öngörüyor.
Diğer taraftan Reuters’ın uzman kaynaklardan aktardığına göre ABD ve müttefikleri bölgedeki petrol sevkiyat güzergâhında daha fazla saldırı yaşanmaması için ticari gemilere eşlik edecek özel güvenlik birimleri tahsis etmek zorunda kalabilir.
Yaşanan saldırılarda farklı taktiklerin kullanılması nedeniyle Körfez ülkeleri ve batılı devletlerin bölgedeki ticari gemilerin güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak aldığı güvenlik önlemleri yetersiz kalıyor.
Son bir aylık süreçte Hürmüz Boğazı yakınlarında yaşanan iki saldırıda 6 gemi hedef alınırken, Washington ve Suudi Arabistan İran’ın iki saldırıda da parmağı olduğunu belirtmişti.
Reuters’ın aktardığına göre güvenlik önlemleri sınırlı.  Güvenlik refakati sistemi ile yeni angajman kurallarının uygulanması ve mayınları temizleme operasyonları bu güvenlik önlemleri arasında bulunuyor.
Hürmüz Boğazı’nın en dar noktasının genişliği 33 kilometre. Seyir koridorunun genişliği ise her iki yönden de sadece 3 kilometre.
Oxford Araştırma Grubu İcra Kurulu Başkanı Richard Reeve, denizlerdeki bu tür saldırıların engellenmesinin karada askerlere yapılan intihar saldırıları ile bombalı saldırıların engellenmesine benzediğini belirtti.
Norveç Armatörler Birliği Güvenlik ve Kriz Yönetimi Müdürü John Hammer Smark, gemilerin bu bölgedeki tehditlere karşı koyabilmesinin çok zor olduğunu belirtti. Smark, “Uluslararası toplum mevcut prosedürlere uygun olarak harekete geçmelidir. Bu durum gittikçe kötüleşmeye başladı. Bölgedeki denizcilik neredeyse durma noktasına geldi” ifadelerini kullandı.



Suriye, Dünya Bankası'na vadesi geçmiş borçlarını ödedikleri için Suudi Arabistan ve Katar'a teşekkür etti

Suriye, Dünya Bankası'na vadesi geçmiş borçlarını ödedikleri için Suudi Arabistan ve Katar'a teşekkür etti
TT

Suriye, Dünya Bankası'na vadesi geçmiş borçlarını ödedikleri için Suudi Arabistan ve Katar'a teşekkür etti

Suriye, Dünya Bankası'na vadesi geçmiş borçlarını ödedikleri için Suudi Arabistan ve Katar'a teşekkür etti

Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Suriye'nin Dünya Bankası Grubu’na olan 15 milyon dolar tutarındaki borcunun ödendiğini duyuran Suudi Arabistan ve Katar'a kardeşçe girişimlerinden dolayı teşekkür ve takdirlerini sundu.

Suriye tarafından yapılan açıklamada bu adımın, ‘Suriye halkını destekleme ve ekonomik yüklerini hafifletme yönündeki ortak arzuyu yansıttığı ve toparlanma ve yeniden inşa sürecine hizmet etmek üzere uluslararası kurumlarla iş birliğini harekete geçirmenin kapısını açtığı’ ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, ortak Arap iş birliğinin ‘mevcut zorluklarla yüzleşmenin en iyi yolu’ olduğu vurgulandı. Suudi Arabistan ve Katar ile ilişkileri güçlendirme ve ‘halkların çıkarlarına hizmet eden ve bölgede istikrarı pekiştiren’ etkili ortaklıklara doğru ilerleme arzusu dile getirildi.

Suudi Arabistan ve Katar, dün iki ülkenin maliye bakanlıkları tarafından yapılan ortak bir açıklamayla, Suriye'nin Dünya Bankası Grubu'na olan yaklaşık 15 milyon dolarlık borcunun ödendiğini duyurdu.

Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA, bu hamlenin 14 yılı aşkın bir aradan sonra Dünya Bankası Grubu'nun Suriye'ye yönelik destek ve faaliyetlerini yeniden başlatacağını belirtti. Şarku’l Avsat’ın SPA’dan aktardığı haberde, “Bu, Suudi Arabistan ve Katar'ın kardeş Suriye'nin ekonomisinin toparlanmasını destekleme ve hızlandırma çabalarının bir devamı niteliğindedir” denildi. Ayrıca bu kararın, Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bahar toplantıları çerçevesinde geçtiğimiz günlerde Washington'da düzenlenen Suriye konulu yuvarlak masa toplantısında yapılan görüşmelerin ışığında alındığı belirtildi.