Ali Koç: Fatih Terim, tazminatı hak etsin diye 1905 TL'ye imza attı

Ali Koç: Fatih Terim, tazminatı hak etsin diye 1905 TL'ye imza attı
TT

Ali Koç: Fatih Terim, tazminatı hak etsin diye 1905 TL'ye imza attı

Ali Koç: Fatih Terim, tazminatı hak etsin diye 1905 TL'ye imza attı

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Olağan Mali Genel Kurul’da eleştirilere cevap verirken, özellikle Fatih Terim’in TFF’den aldığı tazminat konusunda sert konuştu.
Terim'in TFF'deki bir yöneticiyle kavga ettiği için tazminat hakkının olmadığını söyleyen Koç, “Tazminatı hak etsin diye, 1905 TL'ye imza attırdılar. Rakip başkan bana 'Ali Bey, yanında çalışanlara tazminat ödemiyor mu?' diyor. Sizi dövmeye kalkana tazminat öderseniz, iş kanununu bilmiyorsunuzdur” dedi. Koç, önümüzdeki sezon beklenen Fenerbahçe'yi izleteceklerini sözlerine eklerken, Türk futbolunun içindeki tiyatronun sürmeyeceğini de sözlerine ekledi. 
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Olağan Mali Genel Kurul'da konuşmacılara cevap vermek için konuştu. Bu işlerin gönül işi olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Koç, “İşler tatsız gittiği zaman yattığınız zaman uykunuzu kaçıran şeyler. Bu sene talihsiz bir sene geçirdik. Bize beceriksiz, vasat dediler. Atıp, tutmak kolay. Final-Four'a iki rekor kırarak gittik. Göreve geldiğimizden bu yana 1 sene geçti. Çok büyük beklentilerle geldik. Başımız dik olacak dedik. Futbolda belli başarı olmayınca bunlar değer görmüyor. İlk yarıda 17. sıradaydık, ligi 6. sırada bitirdik. İlk yarı ile ikinci yarı arasında acı çekme açısından fark yok. Zannedersiniz Türkiye tarihinde sadece Fenerbahçe 6. oluyor. Zannedersiniz büyük takımlardan biri olmamış. Rakiplerimizden biri 2011 yılında 30. haftada aynı puanla aynı sıradaydı. Oluyor bunlar. Tatsız olanı bizim dönemimize gelmesi. Bunun çok büyük sebebi var. Yapılan yanlış transferlerden, takım ruhunu oluşturmaya kadar birçok nedeni var. Bu kadar çok şeyin talihsizliğin, hatanın, bu kötü şans bile değil. Bunlardan önemli olan ders alabilmek. Taraftarlarımıza, hala ümidi olan kongre üyelerine teşekkür ederim. En zor zamanımızda moral oldunuz. Bizim mahcubiyetimiz size karşı arttı. Bizimde çalışma azmimiz artmış oldu” dedi.
“Çirkefliğin kazandığı bir ortam” 
Futbolda tiyatro oynandığını söyleyerek sözlerini sürdüren Ali Koç, “Trajikomik, çirkin bir durum. Çirkefliğin kazandığı bir ortam. Biz zaman yumuşak olmakla eleştiriliyoruz. İki yanlış bir doğru mu yapacak. Şunu temin ederim önümüzdeki sezon bizim duruşumuz çok farklı olacak. Bu camia pis ortama ortak olmadık. Az konuştuk, öz konuştuk. Doğru bildiklerimizi anlattık. MHK değişti. Federasyon olarak eski zihniyet devam edemez dedik. Kim olsun demedik, kim olmasın dedik. Belki yeterli değil. Ne kadar ağlarsan, çamura yatarsan o kadar hakkın korunuyor. Bu pislik devam etmeyecek, temizlik olacak. Bizden ayrılan futbolcular başka neler yapacaklar. Bize bir şey oldu. Olay Cocu, Comolli değil. Comolli'nin geçmişine bakarsanız, Şampiyonlar Ligi'nde finalinde oynayan iki takımın tohumlarını kendisinin attığını görünce, futboldan anlamıyor diye iddia etmezsiniz” dedi.
“Gelirlerimiz başka yerlere gidiyor” 
1 senede kulübe 140 milyon TL'ye yakın bir para girişi yaptıklarını söyleyen Koç, “20-25 milyon TL Fener Ol'dan kaynak girdik. Futbolcularımıza 2 aydan geriden geliyoruz. Basketbolcular 1 aydan geliyor. Bunlar borçlanarak oluyor. Deniz bitti. Biz burada ibra konusu malzeme ediliyor. İbra gelene kadar içinde bulunduğumuz durumun ciddiyetin farkında değilsiniz. Tahmin bile edemezsiniz. Bu konuda kızgınım. Ayağınızı denk alın. Belli gruba söylüyorum. Ayağınızı denk alın biz başarılı olalım. Şu lafımı hiçbir zaman unutmayın; Fenerbahçe ile var olan, Fenerbahçe için var olanlar Bütün bunlara rağmen yine kaynak bitti. Fener Ol biraz rahatlattı. Yeniden yapılandırmayı bekliyoruz. Biz geldiğimiz zaman ilk ay 17 milyon Euro geçmiş dönemin borcunu ödedik. Nakit akış zararımız var. Gelirimiz var ama başka yere gidiyor. Görülen 800 milyon ama gerçek nakit akışı 1 milyar. Niye para toplanıyormuş diyenler oldu. Basketbol şubesini küçültmeyeceğiz” diye konuştu.
“Şampiyonlar Ligi'ne gitmek zorundayız” 
Yıllık 50 TL aidatın çok az olduğunu söyleyen Ali Koç, “Burada çok talep oldu. Bu miktar çok düşük. Giriş ücreti de düşük. Bunu çıkartacağız. 250 de çok az. Bence bir rakam olmalı. 500 ya da 600'ü geçmez. 25 bin kişi ödediği zaman o kaynak bizim için önemli. Biz her ay sporcular hariç 10 milyon TL maaş ödüyoruz. Fenerbahçe'nin maliyetleri Beşiktaş ve Galatasaray'dan daha fazla. Basketbolu da eklediğiniz zaman ara çok açık” dedi. Şampiyonlar Ligi'nin önemine de değinen Koç, “Şampiyonlar Ligi önemli tedavi mekanizmalarından. 10 senedir gidemiyoruz. Gitmek zorundayız. Ona göre harcama yapmalıyız. FFP çerçevesinde transferler yapabileceğiz. Sattığın kadar diyorsa sattığın kadar alınacak. Kiralık ama mecbur olmayan satın alma opsiyonu ile olacak. Değişik ekonomik şartlardan dolayı bizden teklif bekliyorlar. UEFA'nın kararına göre transfer politikamızı belirleyeceğiz. Ersun hoca, ekibini ve bizim yaptığımız liste için düğmeye basmayı bekliyor” diye konuştu. Kenan Evren Lisesi arazisiyle ilgili olarak yapılan eleştiriyi de yanıtlayan Koç, “Bu konunun eli kulağında. Cumhurbaşkanına da desteklerinden dolayı teşekkür ederim” Eksikliklerimiz yerine getirildi. Bu konuda size güzel bir havadis verebileceğimi düşünüyorum” dedi.
“Gençler gittiği zaman artık geri gelecek” 
Fenerbahçe altyapısının yetiştirdiği oyuncularla ilgili olarak bundan sonra farklı bir uygulamaya gideceklerini söyleyen Ali Koç, “Duhan Aksu için Lille'in ikinci keşfi diye haberler çıktı. Bu arkadaş da bizim altyapıdaymış. Sonra İstanbul'a transfer olmuş. Birkaç sene önce U21'de şampiyon olduk. Merih, Duhan ve Ümraniyespor'dan Yasir o kadroda bulunuyordu. Sordum o zamanın ilgili hocasına. O da “Bu oyuncuları A takım kadrosuna yolladık, hiçbirini uygun görülmediler” dedi. Yasir Subaşı'nda bir madde var. Verdiğimiz oyuncuları geri alma maddesi var. Yasir bizim geldiğimiz dönem gitmiş. Comolli her giden oyuncuya geri alma maddesi koydurtmuş. Artık genç oyuncular gittiği zaman geri alma maddesi olacak” dedi.
“Beklentimiz kararın onanması” 
3 Temmuz sürecinde çok büyük zarar gördüklerini söyleyerek sözlerini sürdüren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Biraz vicdanı olan, renklerden bağımsız olarak bu işe bakanlar, Fenerbahçe'nin ne kadar kalleşçe saldırıya uğrandığını gördüler. 650 bin imza toplanmıştık. Bizim beklediğimiz kararın onanması. Gönüllerde haklanmış Fenerbahçe'nin, artık resmi olarak bunu kavuşması. Ondan sonra da bize bunları yapanların gerekli cezayı alması. Tazminata gelmeden önce bunlara gelmesi lazım. Keşke eski yönetimle hareket etsek. Devletimize sesleniyorum. Bizim gibi insanları Fetöcü yapmaya çalışıyorlar. Bu kahpe örgütle biz mücadele ettik. Devletimiz bunu görecektir. Çünkü biz buradan çok zarar gördük” ifadelerini kullandı.
“Takımdaki en büyük eksiklik, tecrübeli oyuncu eksikliğiydi” 
Emre Belözoğlu, Kolarov gibi isimlerin transfer için konuşulmasının yanlış olduğunu söyleyen bir üyeye cevap veren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Genç oyuncularla tecrübelileri bir arada kaynaştırmanız gerekiyor. Bizim geçen sezon en büyük eksiğimiz, duruşuyla sahada takımı toparlayacak olan lider oyuncudur. Böyle oyunculara her zaman ihtiyacımız var” dedi. Bugünkü toplantısı Ülker Etkinlik Salonu'nda yapmak istediklerini de sözlerine ekleyen Ali Koç, “Gönümüz Arena'da olmaktı. Basketbol Federasyonu'na gittik, bugünün tarihiyle ilgili olarak maç olup olmayacağını sorduk. Henüz takvimi veremeyiz belli değil dediler. Faruk Ilgaz'a da sığmazdık ve buraya geldik” diye konuştu.
“Hisse satılması bize göre çok yanlış” 
Altyapıda iyi oyuncuların oyduğunu söyleyen Ali Koç, Ersun Yanal'ın oğlunun menajerlik yaptığı iddiasıyla ilgili olarak da “Ersun Hoca'nın oğlunun menajerlik yaptığını söylediniz. Ben kendisini tanımam, buralarda olmadığını da biliyorum” dedi. Kulübün işlenmeyen şampiyonluklarıyla ilgili olarak da çalışmaları olduğunu ifade eden Ali Koç, “İşlenmeyen şampiyonluklarla alakalı bir çalışmamız var. Ama çalışmaları belli bir noktaya gelmeden basınla paylaşmadığınız takdirde, belli bir kıymet bilmiyor. Biz de bazı sert açıklamalar için bekliyoruz, eldeki bilgileri inceliyoruz, hemen atlamıyoruz. Bu durum televizyona çıkıp bağırıp çağrılacak bir durum değil. Başka kulüpleri yanınıza alıp, federasyonla görüşmeniz gereken bir kulüp. Metin Sipahioğlu, yönetime girmeden önce de bu konuyla ilgileniyordu. Hala ilgileniyor” diyerek konuyla ilgili çalışma yaptıklarını söyledi. Kulübün hisselerinin satışıyla ilgili öneriyi de yanıtlayan Koç, “İşletme sermayesini karşılamak için bizden önce hisseler satıldı. Bence çok yanlış bir şey. Borç kapama için yapılmış bir durum. Şu anda böyle bir düşüncemiz yok ama mecbur kalırsak bu durumu değerlendirebiliriz” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Sizi dövmeye çalışana tazminat öder misiniz?” 
Kendisine sert olması konusunda eleştiriler yapıldığını söyleyen Ali Koç, “Bizden evvelki yönetim çok sertti ama o zaman da pek netice alınamıyordu. Başka bir şey yapmak gerekiyor. Bu pislik sürmeyecek. Türk futbolunun içinde olduğu tiyatro sürmeyecek, süremez. Değişimin de en büyük ateşleyicisi Fenerbahçe olacak. Buna inanın. Milli Takım'ın eski teknik direktörü niçin işten çıkarıldı? Futbol federasyonunun üyesiyle kavga ettiği için. Bundan sonra iş kanununun size sağladığı imkan, 6 gün içinde işten çıkarıp tazminat ödeme mecburiyetiniz olmamasıdır. Ama nedense 9. günde, 6. maddeden tazminatla işten çıkarıyorlar. Medyada da hakimiyeti var. Sonra o kulübün başkanı çıkıp, “Türkiye'nin en büyük işvereni olan Ali Bey, yanında çalıştırdığı kişilere tazminat ödemiyor mu?” diyor. Eğer sizin yanınızda çalışan birisi sizi dövmeye kalkarsa ve siz tazminat verirseniz, iş kanununu bilmiyorsunuz demektir. Bunları biz söyleyince kötü kişi oluyoruz. Bu kadar bariz bir durum var ve hiçbir şey olmamış gibi halının altına süpürülüyor. Bir de tazminatı hayır kurumuna bağışladığı için, ayıp olmasa madalya takacaklar. Bunlar durmalı. Bir de işi de garantiye alıyorlar, tazminatı hak etsin diye, gittiği yerde 1905 Lira'ya imza attırıyorlar. Bu konuyu her platformda tartışmaya hazırım” diyerek Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim'in, TFF'den aldığı tazminatla ilgili açıklamalarda bulundu.
“Güzel bir sezon bizi bekliyor” 
Basketbol şampiyonluğunu kazanmak istediklerini söyleyerek sözlerini sürdüren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Ergin Ataman'la yaşanan gerilime de değinerek, “Her şey bitti, bir de o bize dil uzatıyor” ifadelerini kullandı. Takıma güvendiklerini söyleyen Ali Koç, “İnşallah Obradovic'in askerleri yarın maçı kazanır da, kendi sahamızdaki maçta bu işi bitiririz” diye konuştu. Önümüzdeki sezon beklenen Fenerbahçe'yi izleteceklerini de sözlerine ekleyen Ali Koç, “Tecrübe kazanmanın en iyi yolu hata yapmaktır ve biz yeterince hata yaptık. İnanın çok daha güzel bir sezon bizi bekliyor. Ersun hoca geldikten sonra 3 kez mağlup olduk, sahamızda hiç yenilmedik. Ama oynadığımız futboldan memnun değiliz. Ama herkesin öz güveninin yerine geldiği yeni sezonda daha da güzel olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı. 



Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT

Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.

Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.

Yol bisikleti yarışı 

Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları. 
 

cdvfgthyj
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP) 

Tour de France

Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor. 

Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.

İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.

Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar. 

1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.

Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu. 

1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti. 

fgthyju
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters) 

Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.

Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.

Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.

1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.

LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.

Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.

Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor. 

Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.

Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.

fghyjukı
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)

Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.

Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu. 

Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.

Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.

Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti. 

Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.

dfghyju
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)

Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.

2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.

Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters