Çernobil faciası: Radyoaktif maddeler çocukların üzerine yağarken

Çernobil’in çevresindeki siteleri ziyaret eden bir grup (EPA)
Çernobil’in çevresindeki siteleri ziyaret eden bir grup (EPA)
TT

Çernobil faciası: Radyoaktif maddeler çocukların üzerine yağarken

Çernobil’in çevresindeki siteleri ziyaret eden bir grup (EPA)
Çernobil’in çevresindeki siteleri ziyaret eden bir grup (EPA)

Amerikan şirketi ‘HBO’ tarafından kısa bir süre önce çekilen ‘Çernobil’ adlı televizyon dizisinde 1986 yılında Sovyetler Birliği'nde (SSCB) yaşanan nükleer felaketi hatırlayanlar tarafından iyi bilinen ve halen bıraktığı şok etkisi devam eden şu cümle geçiyor;
“Devletin resmi tutumu Sovyetler Birliği’nde küresel nükleer felaketin mümkün olmadığı yönünde”
Gazeteci Kim Willsher, İngiliz ‘The Guardian’ gazetesinde yayımlanan ve Çernobil felaketini kaleme aldığı makalesinde,  dünyanın en kötü nükleer kazasını takip eden günler ve aylarda yaşananların bu cümleyi açıkladığını söyledi.
Felaketle ilgili bir rapor hazırlayan gazeteci, 1980'lerin sonunda Çernobil'i incelemeye başladı. Makaleye göre Ukraynalı arkadaşları Willsher’a SSCB yetkililerinin, nükleer santraldeki 4 numaralı reaktörün patlaması ve SSCB’nin yanı sıra Avrupa’da büyük bir bölümüne radyoaktif madde yüklü bulutların yayılmasıyla birçok insanın (çoğu çocuk) maruz kaldıkları radyasyon nedeniyle yaşadıkları trajedinin büyüklüğünü örtmeye çalıştıklarını söylediler.
Willsher’ın fotoğrafçı John Downing ile birlikte SSCB’nin son lideri Mihail Gorbaçov döneminde ülkeye yaptığı ilk ziyaret sırasında Sovyet yetkililer hala olanları inkar ediyorlardı.
Son yayınlanan televizyon dizisinin birçoğu olaydan kısa bir süre sonra vefat eden mağdurların ifadesine dayanarak, felaketin nasıl gerçekleştiğini anlattığını söyleyen Willsher, kurbanları “felaketin gerçek tanıkları” olarak nitelendirdi. Ancak felaketin yalnızca yüzeysel olarak tartışıldığına ve diğer acımasız yüzünün gündeme getirilmediğine dikkati çeken Willsher, SSCB’nin imaj uğruna sayısız erkek, kadın ve çocuğu feda etmeye hazır olduğunu belirtti.
Çernobil felaketi Nisan 1986’da Ukrayna’nın kuzeyindeki Pripyat şehri yakınlarında bulunan Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen radyolojik bir nükleer kazaydı. Patlamanın gerçekleştiği 4’üncü reaktörde bir simülasyon ve deney yapılırken nükleer güç reaktörleri 1, 2 ve 3'te yaklaşık 200 kişi çalışıyordu.
Çevre sakinleri Willsher’a yayılan radyasyona rağmen patlamanın yaşandığı bölgede hiçbir şey olmamış gibi kalmaya devam etmelerinin sebebinin şehrin tahliyesinden 36 saat önce oluşan radyoaktif toz bulutlarının “zararsız buhar boşaltımı” olduğunu söyleyerek kandırılmaları olduğunu söylediler.
Televizyon kanalları, olaydan 3 gün sonrasına kadar kazaya dair hiçbir bilgi geçmediler. Yalnızca haber bülteninde altıncı sırada yer alan bir haberde şu ifadeler yer aldı;
“Bir kaza oldu ve iki kişi öldü”
Patlamanın yaşandığı bölgenin yakınlarındaki okullarda bulunan ve olaydan en çok etkilenen çocukların üzerine radyoaktif maddeler yağarken insanlardan İşçi Bayramı kutlamaları ve gösterilerine devam etmeleri istendi.
Bilim insanlarına göre patlamadan etkilenen bölge, çevresel bir tehdit olarak 30 ila 24 bin yıl boyunca aktif radyoaktif maddelerle kirli kalacak.
Öte yandan felaketten yıllar önce bir Sovyet istihbarat raporu, reaktörde bir takım eksiklikler olduğunu ortaya koymuştu. Patlama sahasının temizliğine 600 bin kişi katıldı. 200 köyden 350 bin kişi başka yerlere tahliye edildi. Son nükleer reaktör ise 2000 yılında kapatıldı.
Willsher, The Guardian’daki makalesinde şunları yazdı;
“Çernobil'e ilk gelişimizde her şey felaketten sonraki gibi görünüyordu. Bazı insanlar aceleyle evlerini terk etmiş, mobilyalarını ve eşyalarını evin içinde bırakmışlardı. İnsanlara, iki veya üç günlüğüne evlerini boşaltmaları talimatı verilmişti. Ancak hiçbir zaman geri dönemediler.”
1990 yılında bölgeyi ziyaret ettiğinde ise nükleer reaktör çevresindeki 30 kilometrelik bir “tahliye bölgesi” içinde yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığını gören Willsher makalesinde, “Kontrol noktalarından geçiyorduk ve radyasyon oranını tespit etmek için detektörleri her açtığımızda çalışmadıklarını gördük” dedi.
Çernobil Araştırma Merkezi’ne ulaştıklarında ise buradaki bilim insanları Willsher ve fotoğrafçı Downing’a yakındaki ormana dikilen çam fidanlarını gösterdiler. Radyasyon emilimi yüzünden parlayan ağaçları toprağa gömmek gerekiyordu. Fidanların hepsi tuhaf bir şekilde mutasyona uğramıştı ve bazı iğneler geriye doğru büyüyordu. Araştırmacılar Willsher ve arkadaşına, altı parmaklı ve deforme olmuş dişlere sahip farelerden bahsettiler.
Doktorlar, kanser vakası sayısında önemli bir artış olduğuna işaret ederken bazı bebekler ise bir takım sakatlıklarla dünyaya gelmişlerdi. Ancak yetkililer bütün bunların “yetersiz beslenme ve yoksulluktan” kaynaklandığını ve Çernobil ile ilgisi olmadığını söylediler. Çok sayıda insan öldü. Fakat felaketle ilişkilendirilmedikleri için resmi veriler tutulmadı ve felaketin neden olduğu kesin ölü sayısı belirlenemedi. Televizyon dizisinde de belirtildiği gibi resmi olarak patlamada ölenlerin sayısı sadece 31 olsa da “resmi olmayan rakamlara” göre bu sayının 4 bin ila 93 bin olduğu tahmin ediliyor.
Arkadaşı Downing’in şuan akciğer kanseriyle mücadele ettiğini söyleyen Willsher, Çernobil’in bununla bir ilgisi olup olmadığını merak ettiğini, ancak bunu “asla bilemeyeceğini” de sözlerine ekledi.
Bugün Çernobil her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen bir turizm merkezi haline gelmiş durumda. Bununla birlikte dizinin gördüğü yoğun ilginin ardından turist sayısının yüzde 40 oranında artması bekleniyor.
HBO’nun yayınladığı “Çernobil” dizisi büyük bir izleyici kitlesine ve küresel film ve dizi veri tabanı IMDb sitesindeki en yüksek puana sahip.
Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin diziyi “Amerikan aldatmacası” olarak nitelendirirken felaketten ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı’nı (CIA) sorumlu tutan Rusya’nın kendi televizyon versiyonunu yayınlayacağı belirtildi.



Trump: İran ‘barışçıl’ hale gelirse yaptırımları kaldıracağız

ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth eşliğinde, 21 Haziran 2025'te ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından Beyaz Saray'da konuşma yaparken (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth eşliğinde, 21 Haziran 2025'te ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından Beyaz Saray'da konuşma yaparken (Reuters)
TT

Trump: İran ‘barışçıl’ hale gelirse yaptırımları kaldıracağız

ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth eşliğinde, 21 Haziran 2025'te ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından Beyaz Saray'da konuşma yaparken (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth eşliğinde, 21 Haziran 2025'te ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından Beyaz Saray'da konuşma yaparken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump bugün yaptığı açıklamada, ‘barışçıl’ olması halinde İran'a yönelik yaptırımları kaldıracağını bildirdi.

İran'a hiçbir şey teklif etmediğini vurgulayan Trump, “Nükleer tesislerini tamamen yok ettiğimizden beri İranlılarla konuşmadım” dedi.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, eski ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'la yaptığı nükleer anlaşma kapsamında İran'a milyarlarca dolar ödediğini ifade etti.

Trump dün yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer faaliyetlerinden vazgeçmeyebileceğini, ancak ‘barış yapmaları halinde’ Tahran'a yönelik yaptırımları kaldıracağını belirtmişti. Trump, İran'ın nükleer programına devam etme ihtimalini dışlayarak şunları söyledi: “Tükendiler... Daha önce hiç kimsenin vurulmadığı kadar vuruldular. Nükleer kapasitelerini yok ettik ve daha ileri gidemezler.”

ABD Başkanı, İran'ın Çin'e petrol ihracatı üzerindeki yaptırımların kaldırılması konusunda herhangi bir yorumda bulunmadığını vurguladı.

Trump, İran'a yönelik yaptırımların ‘iyi niyet göstermeleri, barışa bağlı kalmaları ve ABD çıkarlarına zarar vermekten kaçınmaları halinde’ kaldırılabileceğini belirtmişti. Trump ayrıca, İranlı yetkilileri İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için İbrahim Anlaşması’na katılmaya çağırdı ve ‘ABD'nin İran rejimine yönelik başarılı saldırılarının ardından daha fazla ülkenin İsrail ile İbrahim Anlaşması'na katılmaya ilgi gösterdiğini’ belirtti.

Trump dün Fox News'e verdiği demeçte, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarının başarısını vurgulayarak şunları söyledi: “Güzel uçaklar, 30 kat granit derinliğine kadar inebilen en gelişmiş bombalarla oraya girdi. Orayı gerçekten yerle bir ettiler. Ancak CNN ve New York Times'ın tamamen yok edilmemiş olabileceğini söyleyen yalan haberlerine katlanmak zorunda kaldık ve sonra daha önce hiç kimsenin görmediği bir şekilde tamamen yok edildiği ortaya çıktı. Bu da en azından bir süreliğine nükleer hırslarının sonu anlamına geliyor.”

ABD Başkanı, Tahran'ın ABD saldırılarından önce zenginleştirilmiş uranyumun bir kısmını sakladığı iddialarına şöyle yanıt verdi: “Sanmıyorum, bunu yapmak çok zor ve çok tehlikeli. Çünkü zenginleştirilmiş uranyum çok ağır ve İranlılar o güne kadar geleceğimizi bilmiyorlardı. Kimse bu tesisleri hedef alacağımızı düşünmüyordu ve herkes tesislerin aşılmaz olduğunu söylüyordu.”

Trump zenginleştirilmiş uranyum transfer edilmediğini ve üç nükleer tesisin (Fordo, Natanz ve İsfahan) tamamen yok edildiğini yineledi. Öte yandan Başkan Trump geçen hafta Lahey'de düzenlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesi öncesinde de ABD'nin İran'ın askeri amaçlarla uranyum zenginleştirme planlarına izin vermeyeceğini söylemişti.

Trump, programını yeniden inşa etmesi halinde, ABD'nin İran'ı tekrar bombalayıp bombalamayacağı sorusuna ise “Kesinlikle bombalayacağız” yanıtını verdi.