Sommaroy adası dünyanın ilk 'zamansız' yeri haline gelebilir

​Norveç’teki Sommaroy adası (The Guardian)
​Norveç’teki Sommaroy adası (The Guardian)
TT

Sommaroy adası dünyanın ilk 'zamansız' yeri haline gelebilir

​Norveç’teki Sommaroy adası (The Guardian)
​Norveç’teki Sommaroy adası (The Guardian)

The Guardian gazetesinin haberine göre, Sommaroy sakinleri, zamana bağlı olarak yaşamayıp, Norveç’in bu adayı dünyanın ilk zamansız yeri ilan etmesini istiyor.
Bu öneriyi ortaya atan isimlerden Kjell Ove Hveding yaptığı açıklamada,  “Dünyanın her yerinde insanlar stres ve depresyonla boğuşuyor. Bu durumun ortaya çıkmasında ise saatler büyük bir rol oynuyor. Zamanın olmadığı bir sistemle herkes hayatlarını tam anlamıyla yaşayabilecek. Amacımız 7/24 zaman esnekliği sağlamak. Gece 4'te çimleri mi biçmek istiyorsunuz, yapın gitsin” ifadelerini kullandı.
350 nüfuslu ada halkının başlıca gelir kaynağı turizm ve balıkçılıktır. Ada sakinleri, resmi çalışma saatlerinin iptal edilmesini ve insanların istediği zaman istediğini yapmasını talep ediyor.
Ada sakinleri 18 Mayıs’tan  26 Temmuz'a 69 gün boyunca gündüz, Kasım'dan Ocak ayına kadar da gece yaşıyor.
Hveding halka hitaben yaptığı konuşmada, “Eğer evinizi gece saat 2’de boyamak isterseniz bunda bir sakınca yok. Biz sabah 4’te yüzmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Turizm uzmanları, bu kampanyanın yaz aylarında daha fazla ziyaretçi çekmek amacıyla yapıldığını iddia ediyor.
Trondheim’deki Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Egil Wheeler, “Toplum yalnızca son 2 asırda zaman içinde yönetildi ve özel bir şekilde disiplin altına alındı. Sommaroy halkı zaman kavramı olmadan çok kolay yaşayacak. Bir adanın tamamını zaman ve dünyadan ayırmanın imkansız olduğunu söylemeyeceğim ancak fikrin uygulanması çok zor” ifadelerini kullandı.



Gölet ve nehirlerde yaşayan solucan, şizofreni tedavisinde kullanılabilir

Fotoğraf: Stowers Institute
Fotoğraf: Stowers Institute
TT

Gölet ve nehirlerde yaşayan solucan, şizofreni tedavisinde kullanılabilir

Fotoğraf: Stowers Institute
Fotoğraf: Stowers Institute

Bilim insanlarının solucanların bazı ilaçlara kemirgenlere benzer tepki verdiğini keşfetmesinin ardından, genellikle göletlerde, nehirlerde ve derelerde yaşayan minik yassı solucanlar, şizofreni, uyuşturucu bağımlılığı ve diğer akıl sağlığı bozukluklarının tedavisinin geliştirilmesinde laboratuvar farelerinin yerini alabilir.

Solucanlar, planaria diye bilinen bir familyadan geliyor ve bazı türlerinin benzersiz yenilenme kabiliyetleri nedeniyle "ölümsüz" olabileceği düşünülüyordu. Kaybolan organlarını, hatta beynin tamamını bile yeniden oluşturabiliyorlar.

Solucanlara akıl sağlığı sorunlarının tedavisinde kullanılan haloperidol ilacı veren Reading Üniversitesi'nden bilim insanları ekibi, solucanların tıpkı farelerle sıçanlar gibi çok daha az hareketli hale geldiğini buldu.

Yassı solucanlar yoksunluk belirtileri gösterdiğinden daha önceki çalışmalarda epilepsi tedavilerini ve uyuşturucu bağımlılığını araştırmak için planarialar kullanılmıştı. Bu yeni çalışma, şizofreni ve halüsinasyonlar gibi akıl hastalıklarına tedavi geliştirilmesine yardımcı olabilir.

2024'te yapılan bir araştırma, Birleşik Krallık'taki her 69 yetişkinden birinin uzun süreli antipsikotik ilaç kullandığını bildirmişti.

Reading Üniversitesi'nden araştırmayı yürüten Profesör Vitaliy Khutoryanskiy, "Bu bulgu, planaria gibi küçük yassı solucanların beyni nasıl incelediğimizde değerli bir rol oynayabileceğine dair artan kanıtlara katkıda bulunuyor. Psikiyatrik ilaçlara memelilerde görülenlere benzer belirli tepkiler veriyorlar ancak onları kullanmak çok daha az etik kaygı içeriyor" dedi.
 

zfgh
Küçük gölet solucanları, şizofreni tedavisinde yeni yollar bulunmasına, uyuşturucu bağımlılığı hakkında bilgi edinilmesine ve akıl hastalıkları için yeni ilaçların denenmesinde yardımcı olabilir (Reading Üniversitesi)

Birleşik Krallık hükümetinin verilerine göre 2023'te hayvan araştırmalarında 882 bin fare ve 144 bin 60 sıçan kullanıldı. 2016 tarihli bir çalışma, sinirbiliminde sıçan ve fare kullanımının 1980'lerdeki yüzde 20'den 2010'larda yüzde 50'nin üzerine çıktığını öne sürdü.

Araştırmaları daha etik hale getirme çabalarına rağmen bilim insanları deneyler için hâlâ büyük ölçüde kemirgenlere bel bağlıyor. Araştırmacılar, beyin rahatsızlıklarını incelemek için yassı solucanların tercih edilmesinin, bilim insanları tarafından kullanılan kemirgen sayısını azaltabileceğini belirtti.

Profesör Khutoryanskiy şunları ekledi:

Birleşik Krallık'taki araştırmalarda her yıl yaklaşık bir milyon fare ve sıçan kullanılıyor ancak bunun yerine planaria kullanmak bu sayıları azaltabilir. Ayrıca ciddi akıl sağlığı sorunları olan kişilere yönelik daha iyi tedaviler geliştirmek için gereken yanıtları sağlayabilir. Bu hem bilim hem de hayvan refahı için yararlı.

Araştırma, Pharmaceutical Research adlı akademik dergide yayımlandı.

Independent Türkçe