Muhammed Velid Gazvani Moritanya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zaferini ilan ettihttps://turkish.aawsat.com/home/article/1780951/%E2%80%8Bmuhammed-velid-gazvani-moritanya-cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-se%C3%A7imlerinde-zaferini-ilan
Muhammed Velid Gazvani Moritanya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zaferini ilan etti
Moritanya'nın iktidar partisi adayı Muhammed Velid Gazvani seçim komisyonundan ayrıldı (EPA)
Navakşot: Şarku’l Avsat
TT
TT
Muhammed Velid Gazvani Moritanya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zaferini ilan etti
Moritanya'nın iktidar partisi adayı Muhammed Velid Gazvani seçim komisyonundan ayrıldı (EPA)
Moritanya'nın iktidar partisi adayı Muhammed Velid Gazvani bugün yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, resmi olmayan sonuçlara göre zaferini ilan etti.
Reuters’ın haberine göre, ilk sonuçlar Cumhurbaşkanı Muhammed Vild Abdullah'ın desteğini alan Gazvani yüzde 50,72 ile açık ara önde gittiğini gösterdi.
Gazvani destekçileri önünde yaptığı konuşmada oyların yüzde 80’inin sayıldığını ve kalan yüzde 20’nin nihai sonucu değiştirmeyeceğini söyledi.
Ulusal Bağımsız Seçim Komisyonu’ndan bir kaynak yaptığı açıklamada, sandıkların yüzde 80’nin açıldığını ve Gazvani’nin oyların yaklaşık yüzde 50.56’sını aldığını bildirdi. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre, Gazvani’nin en yakın rakibi yüzde 18,45 oyla muhalefet adayı eski Başbakan Sidi Muhammed Vild Bubekir oldu. Beyram Vild ed-Dah Abid ise yüzde 18,24 ile 3. sırada yer aldı.
5 adayın yarıştığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Gazvani’nin zafer açıklamasının ardından diğer 4 adaydan herhangi bir açıklama gelmedi. Diğer adaylar dün öğleden sonra yapılan toplantı sırasında seçimlerde yapılan usulsüzlükleri kınamış fakat seçim komisyonu seçimler sırasında önemli bir olayın kaydedilmediğini belirtmişti.
Gazvani’nin sözcüsü Sidi Velid Duman dün seçim merkezleri kapanmadan önce yaptığı basın açıklamasında, “Adayımız ilk turu kazanacak” diyerek, seçmenlere sandıklara gitmeleri için çağrıda bulundu.
1978 yılından 2008’e kadar çok sayıda darbenin yaşandığı ülkede, darbeyle başa gelen Muhammed Velid Abdulaziz’den bu yana ilk kez adaylarının katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimi düzenleniyor.
SDG ile Türkiye destekli muhalif gruplar arasında varılan anlaşmanın ardından Halep'ten Rakka'ya giden Kürtler (Şarku’l Avsat)
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, güçlerinin Halep kenti içinde Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerindeki kontrol bölgelerinin yanı sıra Halep'in kuzey kırsalındaki Tel Rıfat ve Afrin'in köylerinden de çekildiğini açıkladı. Kürt aydınlara göre bu hareket, Özgürlük Şafağı Operasyonu'nu başlatan Suriye Milli Ordusu (SMO) birliklerinin, Halep vilayetinin doğu kırsalında yer alan Münbiç ve Ayn el-Arap (Kobani) kentlerine doğru ilerleme ihtimalinin habercisi olabilir.
SDG, DEAŞ'a karşı savaşında ABD ve Uluslararası Koalisyon güçleri tarafından desteklenirken Türkiye, Suriye Geçici Hükümeti'ne bağlı SMO’yu destekliyor ve SDG'yi terör örgütü olarak görüyor. Bu durum, Özerk Yönetim ve SDG'nin genel seferberlik ilan etmesinin ardından, taraflar arasında şiddetli bir savaşa, temas ve nüfuz alanlarının değişmesine ve savaş çemberinin Fırat'ın doğusuna kaymasına işaret ediyor.
Özerk Yönetim Afrin ve Şehba İlçe Meclisi Başkanı Bekir Alo Şarku'l Avsat'a telefonla verdiği demeçte, Halep kenti ve kuzey kırsalını terk etme kararı aldıklarını belirterek, “Türkiye’ye sadık grupların paralı askerleri tarafından kuşatıldıktan sonra halkımızın katledilmesini önlemek ve masumları korumak için kendi özgür irademizle bölgeyi terk etmeye karar verdik” dedi.
Alo, ‘Halep'in mahallelerini ve Şehba bölgesini terk etmenin Afrin'in kurtuluşu için verilen mücadeleden vazgeçildiği anlamına gelmediğini, geçen yıllar boyunca çadırlarda ve açıkta tüm zor koşullara katlanıldığı gibi, mücadelenin devam edeceğini ve daha güçlü olacağını’ kaydetti.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yapan Bera Sabri, Türkiye'nin ve ona bağlı SMO’nun emellerinin Tel Rıfat'la sınırlı kalmayacağını söyledi. Şarku'l Avsat'a konuşan Sabri, “SDG, Münbiç ve Kobani'nin, Halep'in düşmesi ve Hama ile Humus sınırlarındaki çatışmaların yarattığı gürültüden yararlanarak gruplarını yönlendiren ve SDG ile Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri hedef almak üzere sözde güvenli bölgesini genişleten Türkiye için hedef olduğunu anlamalı” dedi.
Sabri sözlerini şöyle sürdürdü: “Halep'in düşmesinin ardından Suriye'de yaşanan hızlı ve ani gelişmelerle ilgili bölgesel ve uluslararası temaslar, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin Şam ve Ankara'ya yaptığı ziyaret ve Rusya'nın ilgili taraflarla temasları ile birleşince, medyadaki yaygara ve askeri çılgınlık, sahada politika ve pratik anlaşmalara dönüşmeye başladı. Türkiye, SDG'nin zararına olacak şekilde pastadan pay almak için elinden geleni yapacaktır. Peki ABD bölgede olup bitenlerin neresinde duruyor?”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Türk mevkidaşı Fidan arasındaki son görüşmenin Halep sonrası bölünmelerde Türkiye'nin çizgisine mutlaka değindiğini belirten Sabri, “Türkiye ABD'den SDG'den yeni bir pay almasına izin vermesini istedi mi ve ABD buna izin verdi mi? Elbette sahada yaşanacak askeri gelişmeler bunu gösterecek” ifadelerini kullandı.
Kürt gruplar konusunda uzman araştırmacı-yazar Mervan İbrahim Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın önümüzdeki günlerde Münbiç ve Kobani (Ayn el-Arap) kentlerine sıçramasının muhtemel olduğunu belirterek, bu bölgeleri savaş belasından kurtarmak için ‘bölgede yaşayanların ya Türkiye'ye bağlı muhalif grupların bölgelerine katılmaları ya da özyönetim bölgelerinde kalmaları için bir halk referandumu düzenlenmesini’ önerdi. İbrahim, muhalif grupların ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun böyle bir referandumun sonuçlarını kabul etmeyeceğine inandığını ifade etti.
İbrahim'e göre Şehba ve Halep'teki Kürt mahallelerinde yaşanan hızlı gelişmeler uluslararası ve bölgesel mutabakatın bir sonucuydu. İbrahim, “Suriye ordusunun ve daha sonra Rus güçlerinin Şehba ve Halep'teki üslerinden çekilerek YPG'yi yalnız bırakmaları tesadüf değildi. YPG bu savaşın doğasını anladı ve Kürt halkını büyük katliamlardan korumayı tercih etti” dedi.
Münbiç ve Kobani'de SDG ile Türkiye yanlısı muhalif gruplar arasında bir savaş çıkma ihtimalini de göz ardı etmeyen İbrahim şu ifadeleri kullandı: “Askeri çözümü seçtiler ve bu onlar için en uygunu gibi görünüyor. Çünkü Münbiç'in kurtarılması yönetim ve güçleri tarafından büyük fedakarlıklar yapılmasını gerektirdi. Kobani ve onun kararlılığı ise Kürt Özerk Yönetimi için belirleyici bir faktör olacak. Zira yönetimin çökmesi ya da zayıflaması halka ve onların iradesine bağlı ki bu pek olası değil. Geçmiş yıllar bunu kanıtladı.”
Bera Sabri'ye göre “Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerin isteklerine karşı sürdürdüğü politika, Kürtlerin ve bölgenin diğer bileşenlerinin mutabakatına dayanan ve Suriye'nin toprak ve halk bütünlüğüyle çelişmeyen Kürt projesini sona erdirme çabasının bir parçasıdır. Kürtlerin temel arzusu, Kürtlerin Araplar ve Hıristiyanlarla birlikte kendi kimlikleriyle yaşadıkları bir idari yapı kurmaktır.”
Sabri sözlerini şöyle tamamladı: “Önümüzdeki günlerde belirleyici faktör ABD'nin tutumu olacak. ABD, ortağı SDG’nin sahada yeni bir alanı kaybetmesini kabul edecek mi? Kürtlerin Amerikalılarla birlikte DEAŞ'a karşı savaştığı Münbiç ve Kobani'nin kaybedilmesini kabul edecek mi?”