İsrail’deki üçlü zirvede ‘Suriye'nin istikrarı’ konusunda uzlaşıldı

Netanyahu dünkü güvenlik zirvesi sırasında Rusya, ABD ve İsrail ulusal güvenlik konsey başkanları ile birlikte (AFP)
Netanyahu dünkü güvenlik zirvesi sırasında Rusya, ABD ve İsrail ulusal güvenlik konsey başkanları ile birlikte (AFP)
TT

İsrail’deki üçlü zirvede ‘Suriye'nin istikrarı’ konusunda uzlaşıldı

Netanyahu dünkü güvenlik zirvesi sırasında Rusya, ABD ve İsrail ulusal güvenlik konsey başkanları ile birlikte (AFP)
Netanyahu dünkü güvenlik zirvesi sırasında Rusya, ABD ve İsrail ulusal güvenlik konsey başkanları ile birlikte (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “ABD, Rusya ve İsrail’in Ulusal Güvenlik Konseyleri Başkanlarının dün gerçekleştirdikleri toplantıda Suriye’deki savaş sonrasında siyasi istikrara duyulan ihtiyaç konusunda uzlaştıklarını” duyurmasına rağmen, tarafların İran rolüne ilişkin anlaşmazlıkları olduğu yerde duruyor.
Tel Aviv’deki siyasi kaynaklara göre Netanyahu, yalnızca muhalif Rus tutumunun bir sonucu olarak değil, aynı zamanda Tahran’a diyalog çağrısı yapan Amerikan delegesinin açıklamaları nedeniyle de toplantıdan memnun bir şekilde ayrılmadı. Kaynaklar, dünkü toplantıda pratik neticeler alınamadığını ve var olan anlaşmazlıkların Japonya’da gerçekleştirilecek olan G-20 Zirvesi sırasında bir araya gelecek olan Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Başkan Donald Trump arasındaki Rus-Amerikan zirvesine bırakılmasının kararlaştırıldığını kaydettiler.
ABD, Rusya ve İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanları John Bolton, Nikolay Patruşev ve Meir Ben Shabbat, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun başkanlığında Suriye'de krizinin çözümüne yönelik çabaları ve bölgedeki İran'ın rolünü tartışmak için salı günü Batı Kudüs'teki bir otelde bir araya geldiler. İsrailliler, sonuçlarına bakmaksızın İsrail'de böyle bir konferansın düzenlenmesine özellikle ehemmiyet verdiler ve bunu Yahudi devletinin gerek Ortadoğu’daki gerekse de Suriye meselesiyle ilgili rolünün öneminin bir göstergesi olarak değerlendirdiler. Öte yandan Netanyahu bu durumdan seçim kampanyası sırasında büyük ölçüde faydalanıyor.
“Tarihi bir olaya tanık olduk”
Kudüs'te bir serginin açılışını yapmak üzere toplantıdan ayrılan Netanyahu, “Tarihi bir olaya tanık olduk. İsrail, Amerikan ve Rus ulusal güvenlik danışmanları ilk kez toplantı yaptılar. Daha önce böyle bir şey olmadı. Ayrıca bu toplantı İsrail devletinin sahip olduğu güçlü uluslararası pozisyonun kanıtıdır” açıklamasında bulundu.
Toplantıda tartışılanları özetleyen Netanyahu, “Bir dizi meseleyi tartıştık ve tartışmaya devam edeceğiz. Fakat tartışmalar genel olarak İran ve Suriye üzerine odaklandı. İranlıları Suriye'den çıkarmaya kararlıyız. 2011’den sonra ülkeye giren tüm yabancı güçlerin ülke topraklarından çıkarılması yönünde iki süper güç ile aramızda uzlaşı var. Bu iyi bir başlangıç. Böyle de devam edecek. Başkan Trump ve Devlet Başkanı Putin arasındaki görüşmelerde bu mesele ele alınacak. Bölgedeki güvenlik ve istikrar ile birlikte İsrail devletinin güvenliğini temin etmek gibi bir hedefimiz var” ifadelerini kullandı.
“Rus birliklerini riske atmıyoruz”
Netanyahu, Bolton ve Patruşev gerçekleştirecekleri toplantı öncesinde basına konuştular. Netanyahu, konuşmasına Trump ve Putin’e teşekkür ederek başladı. Daha sonra, İsrail hava kuvvetleri uçaklarının Suriye'deki İran askeri varlığı karşısında yüzlerce saldırı gerçekleştirdiğini söyledi. İran’ın açık bir şekilde kendilerinin yıkımını istediğini ve bu doğrultuda pratik adımlar attığını dile getiren Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran'ın Hizbullah'a gelişmiş silahlar tedarik etmesini engellemek ve Golan Tepeleri'nde bize karşı başka bir cephe açmasını önlemek için yüzlerce operasyon gerçekleştirdik. İran’ın bize karşı saldırı başlatmak için komşu ülkelerin topraklarını platform olarak kullanmasını önleme çalışmalarına devam edecek. Rus hükümetine ve Devlet Başkanı Putin’e İsrail ile yakın çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Rus birliklerini riske atmıyoruz. Ayrıca İsrail’in kendini savunma hakkına ilişkin desteklerinden dolayı ABD Başkanı Trump’a da teşekkürlerimi sunuyorum. Her üç ülke de Suriye'de barış, istikrar ve güvenliğin tesis edildiğini görmek istiyor. Ayrıca 2011'den sonra ülkeye gelen yabancı güçlerin ayrılması gibi daha büyük ortak bir hedefimiz var. Daha istikrarlı bir Ortadoğu amacıyla yöneldiğimiz bu hedefe ulaştıracak yollar bulunduğuna inanıyoruz. Tüm yabancı güçlerin Suriye'den çekilmesi, Rusya, ABD ve İsrail için daha iyi olacak. Sadece bizim için değil, Suriye için de daha iyi olacak.”
“Başkan Trump müzakereler için kapıyı açık tuttu”
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, toplantının özel bir zamanda gerçekleştirildiğini dile getirdiği açıklamasında, İran’daki radikal rejimin ve teröristlerinin dışarıda şiddet kışkırtmaları içinde bulunduğu bir zamanda bir araya geldiklerini belirtti. İran’ı gerek savaş ve saldırganlığın kaynağı gerekse de küresel petrol kaynaklarını tehdit eden bir unsur olarak gördüklerini ifade eden Bolton, Başkan Trump’ın İran’a ek yaptırımlar getirdiğini belirterek, “Başkan Trump müzakereler için kapıyı açık tuttu. İran bu kapıdan girmeli” ifadelerini kullandı.
Bolton güvenlik zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, İran’ın 2015 anlaşması uyarınca belirlenen uranyum zenginleştirme sınırını aşmasını durumunda tüm seçeneklerin masada bulunduğunu belirtti. Bolton, İran'ın nükleer anlaşmadaki 300 kg sınırını aştığı durumda bir askeri saldırının da seçenekler arasında yer alıp almadığına dair bir soruya, “İran bu sınırı aşmayı seçerse çok ciddi bir hata yapmış olur. İran nükleer silah üretme çalışmalarını bırakmalı. Eğer bunu yapmazsa önümüzdeki bütün seçenekler açık” ifadeleriyle cevap verdi.
“İsrail endişesinin farkındayız”
Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patruşev ise İran’ın Suriye’deki çıkarlarının dikkate alınması gerektiğini ve İran’ı dünya güvenliğine yönelik tehdit olarak lanse etme girişimlerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Ayrıca Suriye’ye yapılan hava saldırılarının da arzu edilmeyen durumlar arasında yer aldığını belirtti. İsrail'in endişesinin farkında olduğunu dile getiren Patruşev, bu tehditlerin kalkmasını umduğunu ifade etti. ABD’nin insansız hava aracının İran topraklarına düştüğünü gösteren kanıtlar bulunduğuna dikkat çeken Patruşev, Netanyahu'nun Suriye'deki barış ve güvenlik meselelerine ilişkin sözlerini teyit ettiğini belirterek şöyle devam etti:
“Suriye'nin egemenliğine uluslararası kurallar çerçevesinde ulaşılması ve yine bu doğrultuda çalışılması gerekiyor. İran’ı dünya güvenliğine tehdit olarak lanse etme girişimi kabul edilemez. Suriye’ye yönelik hava saldırıları da arzu edilen şeyler değil. Rusya ile İran terörle mücadelede birlikte çalışıyorlar. İsrail'in endişesinin farkındayız ve tehditlerin ortadan kalkmasını umuyoruz. Ancak bölgedeki diğer güçlerin çıkarlarını görmezden gelirsek istenilen sonuçlara ulaşamayacağımızı hatırlamalıyız.”



Rosneft CEO'su: Batı'nın Rusya yaptırımları ekonomik kriz şeklinde geri tepebilir

Rosneft’e ait bir ham petrol tankeri İstanbul Boğazı’nı geçerken (Arşiv - Reuters)
Rosneft’e ait bir ham petrol tankeri İstanbul Boğazı’nı geçerken (Arşiv - Reuters)
TT

Rosneft CEO'su: Batı'nın Rusya yaptırımları ekonomik kriz şeklinde geri tepebilir

Rosneft’e ait bir ham petrol tankeri İstanbul Boğazı’nı geçerken (Arşiv - Reuters)
Rosneft’e ait bir ham petrol tankeri İstanbul Boğazı’nı geçerken (Arşiv - Reuters)

Rusya’nın petrol devi Rosneft'in CEO’su İgor İvanoviç Seçin salı günü yaptığı açıklamada, Batı'nın Rusya ve Çin'e uyguladığı yaptırımların Batı ülkelerini ekonomik krize sürükleyebileceğini söyledi.

Pekin'de düzenlenen Rusya-Çin Enerji İş Forumu'nda konuşan, Rusya’nın enerji sektörünün en etkili isimlerinden biri olan Seçin, Batı ülkelerindeki tüketicilerin enerji için zaten yüksek bir bedel ödediğini açıkladı. Batı'nın hem Rusya hem de Çin'e karşı düşmanca yaptırım politikasını sürdürmesinin, Batı ülkelerinde şüphesiz başka bir ekonomik krize yol açacağını belirten Seçin, Batılı politikacıların hepsi karşı karşıya oldukları risklerin farkında olmadıklarını öne sürdü.

Öte yandan Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak bugün yaptığı açıklamada, Moskova ve Pekin'in Rusya'nın Çin'e petrol ihracatını artırmanın yollarını görüştüğünü söyledi. Çin ve Hindistan, 2022 yılının şubat ayında Rusya'nın Ukrayna'da özel askeri harekât başlatmasından bu yana Rusya'nın petrolünün en büyük alıcıları haline geldiler. Çin, Rusya’dan deniz yoluyla günde yaklaşık 1,4 milyon varil, boru hatları yoluyla ise günlük yaklaşık 900 bin varil petrol ithal ediyor.

ABD geçtiğimiz ay Rusya'nın en büyük iki petrol üreticisi olan Rosneft ve Lukoil'e yaptırım uyguladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptırımları ‘dostça olmayan bir hareket’ olarak nitelendirirken bunların Rusya ekonomisini önemli ölçüde etkilemeyeceğini söyleyerek Rusya'nın küresel pazardaki önemini vurguladı. Rusya'nın Çin ve Hindistan'a petrol tedarikinin geleceği konusunda çelişkili haberler basında yer alırken, Rusya'nın toplam ham petrol ihracatı şu ana kadar nispeten istikrarlı seyretti.

Pekin'de düzenlenen forumda, Rusya'nın Çinli ortaklarıyla Çin'e petrol ihracatını artırma olasılığını görüştüğünü söyleyen Başbakan Yardımcısı Novak, hükümetler arasında yapılan anlaşmaların, Kazakistan üzerinden Çin'e petrol tedarikinin 2033 yılına kadar on yıl uzatılması olasılığını öngördüğünü belirtti.

Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan müzakereleri bekleyen piyasalarda müzakerelerden kesin sonuç alınamaması nedeniyle Rusya'ya yönelik yaptırımların devam edeceği endişesinin hakim olmasından dolayı, gelecek yıl arzın talebi aşacağına dair kaygıları daha da tırmandırırken bugün petrol fiyatları düştü.

Brent ham petrol vadeli işlemleri, dünya saatiyle 05:00'da 27 sent yani yüzde 0,4 düşüşle varil başına 63,10 dolara, Batı Teksas Orta Kalite (WTI) ham petrolü ise 23 sent yani yüzde 0,4 düşüşle 58,61 dolara geriledi.

Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirecek bir barış anlaşmasına ilişkin şüphelerin artması, Batı ülkeleri tarafından yaptırım uygulanan Rusya’nın ham petrol arzına ilişkin beklentileri zayıflatırken, hem brent hem de WTI ham petrolü fiyatı dün yüzde 1,3 artış gösterdi.

Piyasa katılımcıları Rusya’nın petrol sevkiyatları konusunda endişeli olsa da arz artışının gelecek yıl talep artışını geçeceği yönündeki tahminler nedeniyle 2026 yılındaki ham petrol arz ve talep dengesine ilişkin genel görünüm iyimser değil.

Phillip Nova kıdemli piyasa analisti Priyanka Sachdeva, bugün yaptığı değerlendirmede, “Kısa vadede başlıca risk arz fazlası ve mevcut fiyat seviyeleri kırılgan görünüyor” dedi.

Rusya’nın petrol devleri Rosneft ve Lukoil'e uygulanan yeni yaptırımlar ve Rusya'dan Avrupa'ya rafine petrol ürünleri satışına getirilen yasaklar nedeniyle, Hindistan’daki bazı rafineriler, özellikle de özel şirket Reliance, Rusya’dan hem petrol alımlarını azalttı.

Sınırlı satış seçenekleriyle Rusya, Çin'e ihracatını artırmayı hedefliyor. Ancak piyasa analistleri, arz ve talep dengesizliğinin artma olasılığına odaklanmaya devam ediyor.

Almanya merkezli Deutsche Bank (DB), 2026 yılında günlük en az 2 milyon varil ham petrol fazlası olacağını ve 2027 yılına kadar bu fazlanın azalacağına dair net bir işaret olmadığını açıkladı.

Mulholland Capital Advisors analisti Michael Hsu ise “2026'ya kadar olan süreçte düşüş eğilimi devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.


Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
TT

Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Karolyn Leavitt, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy arasında bu hafta herhangi bir görüşme planlanmadığını söyledi.

Reuters'a konuşan kaynaklar, Zelenskiy'nin bu hafta Trump ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının hassas yönlerini görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gidebileceğini söyledi.

Leavitt, Washington ve Kiev'in Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını sona erdirme amaçlı olası bir anlaşma konusunda verimli görüşmelerde bulunduğunu ve hâlâ "sadece iki anlaşmazlık noktası" olduğunu ifade etti.

Fox News'in The Story programına verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığı konusunda iyimser olduğunu belirtti.

Leavitt, özellikle Cumhuriyetçi Parti içinden Başkan Donald Trump'a yöneltilen, Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirme çabalarında Rusya'ya karşı taraflı davrandığını eleştirilerine yanıt verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray sözcüsü, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bu savaşı sona erdirmek için her iki tarafla da eşit şartlarda çalışmadığı" fikrinin tamamen yanlış olduğunu belirtti.

Levitt, Trump'ın, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir plan üzerinde çalışma olasılığı konusunda "iyimserlik ve umut" ifade ettiğini söyledi.

Benzer bir bağlamda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa ile görüşülen önerilen barış planının "doğru" noktalar içerdiğini, ancak Amerikalı mevkidaşı Donald Trump ile görüşeceği hassas konular olduğunu söyledi.

Zelenskiy, dün akşam televizyonda yaptığı konuşmada, "Cenevre görüşmelerinin ardından, şu an itibarıyla daha az madde var- artık 28 değil- ve bu çerçeveye önemli sayıda doğru unsur dahil edildi" dedi.

Zelenskiy, "Ekibimiz bugün yeni taslak adımlar hakkında bir rapor sundu ve bu gerçekten doğru bir yaklaşım. Hassas konular ve en hassas noktalara gelince, bunları Başkan Trump ile görüşeceğim" ifadesini kullandı.

ABD yönetiminin önerdiği plana göre Moskova'nın hak iddia ettiği doğu Ukrayna'daki Donetsk ve Luhansk bölgeleri ile Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım Yarımadası, ABD de dahil olmak üzere "fiilen Rus toprağı olarak tanınacak".

28 maddelik Amerikan planı, iki güney bölgesinin, Herson ve Zaporijya'nın bölünmesini öngörüyor. Kiev mevcut formülü kabul ederse, NATO'ya katılma hedefinden de vazgeçmeli ve bunu anayasasına dahil etmelidir.

Planda ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin askerle sınırlandırılması, NATO'nun Ukrayna'ya asker konuşlandırmaması, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev'i korumak için Polonya'da konuşlandırılması öngörülüyor.


Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
TT

Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, araştırmaları hızlandırmak ve bilimsel atılımlar gerçekleştirmek için yapay zekayı (AI) kullanmaya yönelik olan ‘Genesis Mission’ isimli ulusal girişimi başlatan kararnameyi imzaladı.

Genesis Mission, yapay zeka kullanarak kamu araştırmalarından bilimsel veriler toplayabilen bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Başkanlık kararnamesine göre bu alan yeni yapay zeka modellerinin geliştirilmesine, araştırmanın belirli aşamalarının otomatikleştirilmesine ve yeni hipotezlerin test edilmesine olanak tanıyacak.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, telefonla düzenlediği basın toplantısında çip devleri Nvidia ve AMD'den bahsetti. Ayrıca, bulut bilişim şirketleri Dell ve HP'nin de projenin ortakları olduğunu belirten Bakan Wright, başka şirketlerin de projeye katılacağını kaydetti.

Genesis Mission girişimi, laboratuvarlar ve devlet kurumları arasında veri toplamanın yanı sıra platform kullanıcılarına yeterli bilgi işlem gücü sağlamak için büyük bulut altyapılarının kullanılmasını da öngörüyor. Dün yayınlanan başkanlık kararnamesi, Enerji Bakanlığı'na, nükleer füzyondan yarı iletken üretimine kadar çeşitli alanlarda keşifleri hızlandırmak için ülkenin süper bilgisayarlarını, federal bilimsel veri setlerini ve araştırma tesislerini bir araya getiren entegre bir yapay zeka platformu kurma yetkisi veriyor.

Kararname metninde, “ABD, yapay zeka geliştirme alanında küresel teknolojik üstünlük için rekabet ediyor” deniyor. Yapay zeka, ‘bilimsel keşif ve ekonomik büyüme için önemli bir sınır’ olarak tanımlanıyor. Girişimin merkezinde, araştırmacılara yüksek performanslı bilgi işlem kaynaklarına, yapay zeka modelleme araçlarına ve bilimsel modelleri eğitmek ve araştırmaları otomatikleştirmek için geniş federal veri koleksiyonlarına erişim sağlayacak olan Amerikan Bilim ve Güvenlik Platformu yer alıyor.

Öncelikli alanlar arasında ileri imalat, biyoteknoloji, biyomalzemeler, nükleer enerji, kuantum bilişim ve yarı iletkenler bulunuyor. Tüm bunlar, ABD'nin Çin'den artan rekabetle karşı karşıya olduğu alanlar. Başkanlık kararnamesi, hassas araştırmaların güvenliği için sıkı siber güvenlik önlemleri alınarak özel şirketler, üniversiteler ve ulusal laboratuvarlarla iş birliği yapılmasını öngörüyor.