Moritanya muhalefetinden seçim sonuçlarına itiraz

Moritanya muhalefetinden seçim sonuçlarına itiraz
TT

Moritanya muhalefetinden seçim sonuçlarına itiraz

Moritanya muhalefetinden seçim sonuçlarına itiraz

Moritanya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin dört muhalif adayı, geçtiğimiz pazartesi günü Muhammed Vild el-Gazvani’nin kazandığını açıklayan geçici sonuçları kabul etmediklerini açıkladı.
Geçen cumartesi günü yapılan seçimler ile 1978 ve 2008 yılları arasında çok sayıda darbeye tanık olan bu çöl ülkesinde, seçilmiş iki cumhurbaşkanı arasındaki yönetim devretme sürecine ilk kez şahit olundu.
Moritanya seçmenleri, cumartesi günü ülkenin istikrar ve ekonomik kalkınmasının sürdürülmesi ve insan hakları konusunda ilerleme kaydedilmesi gibi birçok zorlukla karşılaşacak yeni cumhurbaşkanını seçmek için oy kullandı. Oy kullananların oranının yüzde 62,66 olduğu belirtildi. Ulusal Bağımsız Seçim Komisyonu, pazar sabahı bir açıklama yaparak kazanan ismi açıkladı. Bu çerçevede Gazvani’nin oyların yüzde 52,1’ini elde ettiği ve ülkenin kuzeyindeki Nouadhibou şehri hariç 15 şehrin 14’ünde çoğunluğu kazandığı belirtildi. Muhammed Vild el-Gazvani’yi ise yüzde 18,58 ile Beyram Vild ed-Dah Abid, 17,87 ile Sidi Muhammed Vild Bubekir, 8,71 ile Hamido Baba ve 2,44 ile Muhammed Vild Mevlud takip etti.
Sonuçlar, henüz nihai olarak kesinleşmedi, ancak dört muhalif aday, seçim sonuçlarına itiraz etmek için her türlü yasal yolu kullanacaklarını açıkladı. Söz konusu muhalif adaylar, sandık merkezlerinin sonuçlarının kendi özel hesapları ile karşılaştırılmasını talep ederken, 6 Temmuz’da ikinci bir turun düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.
Göstericiler sokaklara döküldü
Öte yandan birçok seçmen, geçen pazar akşamı başkent Nuakşot sokaklarına dökülürken, gözlemcilere göre İçişleri Bakanı Ahmedo Vild Abdullah, söz konusu dört muhalif adayla bir araya gelerek, yandaşlarını sakinleştirmeleri çağrısında bulundu.
Geçen pazartesi akşamı geç saatlerde düzenlenen ortak basın toplantısında, muhalif adaylar İçişleri Bakanına, Gazvani’nin seçim gecesi oyların yüzde 80’inin sayılmasının ardından zafer kazandığını ilan ederek kaosa neden olduğunu belirtti. Hamido Baba,
Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, “İtfaiyeci rolü oynamamızı isteyen yangın körükleyicilerle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
Askeri rejimin ve sahtekarlığın devam edeceği uyarısında bulunan muhalefet, Gazvani’nin oylama bitmeden kazandığını ilan etmesinin iki eski darbeci generalin “yeni darbesi” olduğunu vurguladı.
“Protesto gösterisi düzenleyeceğiz”
Muhammed Vild Mevlud ise pazar günü gece geç saatlerde düzenlediği basın toplantısında, “Protesto gösterisi düzenleyeceğiz. Bu bizim anayasal hakkımız” diyerek, gösterilerin barışçıl olacağını vurguladı. Hamido Baba ise gösterilerin, “protestolarını ve sonuçlara itirazlarını resmi olarak bildirmek” için Bağımsız Ulusal Seçim Komisyonu’na gidecek olan dört muhalif adayın yürüyüşüyle başlayacağını vurguladı.
Direniş çağrısı
Beyram Vild ed-Dah Abid de geçen pazar günü ortak basın toplantısında, “halkın iradesine karşı yapılan bu darbeye karşı yasal çerçeveler uyarınca direniş gösterme” çağrısı yaptı. Ancak muhalif dört aday, geçen pazartesi günü Seçim Komisyonu binası önünde yapılmasını kararlaştırdıkları protesto yürüyüşünü iptal etti. Aday Hamido Baba, bu çerçevede AFP’ye yaptığı açıklamada, “Planlı yürüyüşü erteleme kararı aldık. Belki perşembe günü gerçekleşebilir” dedi.
İzinsiz gösteri uyarısı
Muhalefet ayrıca, pazar günü polisle çatışmalar sırasında gözaltına alınan onlarca destekçisinin serbest bırakılması çağrısı yaptı. İçişleri Bakanlığı da kısıtlama çağrısında bulunurken, izinsiz herhangi bir toplantının cezai yaptırımlara yol açabileceği konusunda uyardı.
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Vild Abdul Aziz’in, radikalizm yanlısı grupların saldırılarına tanık olan ülkede istikrar sağlamayı başardığı unutulmamalı. Abdul Aziz, görev süresi boyunca ordunun yeteneklerini güçlendirme, ülke topraklarını kontrol etme ve uzak bölgeleri kalkındırma odaklı bir politika benimsedi. Ancak hükümeti, toplumsal ve etnik farklılıklarla karakterize edilmiş toplumda temel haklar hususunda eleştirilere maruz kaldı.
Moritanya ekonomisi yüzde 3,6 büyüdü
Diğer taraftan özel sektörde daha büyük bir rol oynama çağrısı yapan Dünya Bankası raporuna göre, 2018 yılında yüzde 3,6 oranında büyüme kaydedildi. Fakat bu oran, iyileşme sağlamasına rağmen, demografik büyümeye kıyasla yetersiz kalıyor.



Suriye'de “ertesi gün” için 4 senaryo

Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
TT

Suriye'de “ertesi gün” için 4 senaryo

Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)
Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin ardından Beşşar Esed'in resmini yırtan bir muhalif unsur (AFP)

İsmail Derviş

Suriye’de Halep şehrinin tamamını, İdlib’in geri kalanını ve Hama'nın kuzey kırsalını ele geçiren Heyetu Tahriru'ş Şam’ın (HTŞ) başını çektiği silahlı muhalif grupların ani ve hızlı ilerleyişinin ardından, Suriye'nin kuzey ve orta kesimlerindeki çatışmalar beş gündür dünya basınında gündemin üst sıralarında yer alıyor.

Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) da eş zamanlı olarak Halep'in kuzey kırsalında rejim güçlerine ve Ankara tarafından PKK'nın uzantısı olarak kabul edilen Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı yeni bir operasyon başlattı. Rus savaş uçakları İdlib ve Halep'te birkaç hava saldırısı düzenlerken İran sahada değil ve diplomasiye yönelmiş durumda. Tüm bunlar çerçevesinde Suriye'de ‘ertesi gün’ nasıl olacak?

Olası senaryolar arasında cumartesi gününden itibaren yoğunlaşan diplomatik çabaların başarıya ulaşması ve yeni gerçeklik çerçevesinde bir ateşkes sağlanması, haritaları yeniden rejim lehine değiştirecek bir karşı saldırının başlaması, siyasi bir çözümün dayatılması için çatışmaların devam etmesi ve Şam rejiminin düşmesi şeklinde dört senaryo yer alıyor.

Diplomatik hamleler

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin bugünTürkiye'yi ziyaret edeceği ve bu ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Suriye'deki durumu ele alacağı bildirildi.

Arakçi, ABD ve İsrail'i Suriye'deki çatışmalarda büyük ilerlemeler kaydeden Suriyeli muhalif grupları desteklemekle suçladıktan sonra Şam'dan Ankara'ya geçmesi bekleniyor. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir Türk kaynak, bir güvenlik heyetinin cumartesi günü Şam'dan Türkiye'nin güneyindeki Antalya’ya geldiğini söyledi. Heyetin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkilileriyle bir araya gelerek muhalif grupların ilerleyişini durdurmak için bir anlaşmaya varmaya çalışması bekleniyor. Şarku’l Avsat’ın  Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kaynak, Şam heyetinin bu görevinde başarılı olma ihtimalini zayıf görürken bir başka Türk kaynak da böyle bir heyetin Antalya’ya gelişinin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Suriye topraklarının terörizme karşı korunması ve birliğinin sağlanması için desteklerini ifade eden bazı Arap ülkelerinden yetkililerle birkaç telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

 Mevcut gerginlik sırasında İran tarafından yürütülen diplomatik çabalara gelince, daha önceki deneyimleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye dosyasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile anlaşmayı tercih etmesi nedeniyle Türkiye ile bir anlaşmaya varmakta başarısız olduklarını kanıtladı. Putin ile Erdoğan arasında geçtiğimiz yıllarda yapılan görüşmeler, sahaya yansıyan ve Suriye'de dört yıl süren ateşkese katkıda bulunan çeşitli anlaşmalar ve sonuçlar elde etmeyi başardı. Dolayısıyla Rusya'nın diplomatik müdahalede bulunmaması ve Türkiye ile görüşmeler yapmaması halinde diplomatik kanalların Suriye'deki çatışmaları durdurma konusunda başarılı olması pek mümkün görünmüyor.

Karşı saldırı

Cumartesi gecesi ve pazar günü Hama kentindeki çatışmalar nispeten durma noktasına gelirken, Rus savaş uçakları İdlib ve Hama illerinin çeşitli bölgelerine hava saldırıları düzenledi. Suriye düzenli ordusu son birkaç gün içinde kaybettiği geniş alanları geri almak için karşı saldırı başlatmaya hazırlandığını duyurduysa da rejimin böyle bir karşı saldırısı ancak Rusya'nın yoğun hava desteğiyle birlikte başarılı olabilir.

Eski diplomat ve Rusya işleri uzmanı Rami eş-Şair, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Rus savaş uçakları Suriye halkına karşı operasyon düzenlemeyecek. Rusya'daki yetkililer Suriye'de yaşananların, Şam hükümetinin siyasi çözüm konusunda somut ilerleme kaydetmeyi ve tüm etnik ve mezhepsel bileşenleriyle Suriye halkının isteklerini karşılayacak yeni bir anayasa üzerinde anlaşmayı ertelemesinden kaynaklandığının farkında."

Independent Arabia'ya konuşan Şair, Astana Süreci'nin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve İran'ın geçtiğimiz yıllarda ateşkesin uygulanmasına katkıda bulunduğunu ve bunun amacının da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için Suriye'nin iç faktörlerini hazırlamak olduğunu, ancak Rusya'nın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in ve hükümetin bu çözüme doğru ilerlemeleri için herhangi bir katkıda bulunmadığını söyledi. Rusya Hava Kuvvetlerinin etkin bir müdahalede bulunmayacağını ve Suriye halkına karşı saldırı düzenlemeyeceğini düşünen Şair, “Bugün tek çözümün 2254 sayılı BMGK kararı uyarınca siyasi çözüme derhal geçilmesi olduğuna inanıyorum” diye ekledi.

Çatışmalar devam ediyor ve çözüm dayatılıyor

Bu senaryo, bugün sahadaki gerçekliğe en yakın olanı olsa da önümüzdeki günlerde ve saatlerde sürprizler devam edecek. Bu senaryoda muhalif gruplar Suriye'nin orta kesimlerinde, özellikle de Humus ve Hama vilayetlerinde yeni hedeflere yönelmeyi sürdürecek. Bu da rejimi siyasi bir çözüme zorlamalarını sağlayacak.

Independent Arabia'ya konuşan Türk akademisyen Umut Berhan Şen, Rusya ve İran için en önemli olanın Şam'ın düşmemesi olduğunu söyledi. Şen’e göre çatışmayı Şam'ın dışında tutmak muhalifler için bir güç ifade etse de rejimin düşmesine sebep olmuyor. Ancak muhalifler kontrolü ele geçirmeye devam eder ve Humus ve Hama'ya ulaşırsa bir çözümün dayatılmasına yol açabilir. Bu büyük ve ani ilerlemeden sonra Şam'ın artık oyalanacak zamanı kalmadı. Esed’in şimdi silah zoruyla Suriye muhalefetiyle ortak bir hükümet kurulmasını sağlayacak ve milyonlarca mülteciyi vatanlarına döndürecek siyasi bir çözüm için yeni adımlar atması gerekiyor.

Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halep'ten gelen videoları izledim. Herkes Halep halkının artık şehirlerine dönebildikleri için ne kadar mutlu olduklarını gördü. Peki Suriye hükümeti Halep’i kontrol ederken onlar hakkında soruşturma başlatmadan ya da onları tutuklamadan geri dönmelerine izin veremez miydi? Özetle artık Suriye'de çözüm zamanı geldi.”

Şam’ın düşmesi

Şam'ın düşmesi hiç kuşkusuz Suriye'de rejimin düşmesi anlamına geliyor. Bu senaryo henüz çok uzak ve hakkında konuşmak için çok erken olsa da olaylar okunup analiz edilebileceklerinden çok daha hızlı gelişiyor.

Bu senaryonun mümkün olduğunu, ABD ya da Uluslararası Koalisyona ait savaş uçaklarının bombardımanlar düzenleyerek Suriyeli muhaliflerin Şam'a girmesini sağlamasının ihtimal dışı olmadığını söyleyen Şen, “Şam’ı almak kolay değil, çünkü o başkent, rejimin kalesi. Muhaliflerin buraya girmesi rejimin sonu demek. Rejimin Suriye'nin kuzeyinden ve orta kesimlerinden çekilmesinden sonra Şam'ı daha da güçlendirmeye çalıştığına inanıyorum. Dolayısıyla muhalefetin eline geçmesi zor olsa da bu ancak ABD’nin ya da Uluslararası Koalisyonun desteğiyle mümkün” diye konuştu.

Türkiye, Suriye'deki çatışmanın patlak vermesinden bu yana Rusya ile müzakere halindeydi. Şimdi diplomatik olarak hareket eden taraf İran. Türkiye'nin İran ile anlaşması pek mümkün görünmüyor. Çünkü Türkiye ve İran ‘sınırlı bir dostluğa’ sahip olmalarına rağmen Suriye'de düşmanlar. Ancak nihayetinde eldeki göstergeler ister diplomasi yoluyla ister uluslararası ve askeri dayatmalarla olsun, Suriye'de siyasi bir çözümün yakın olduğuna işaret ediyor.