ABD, İsrail ve İngiltere’nin ortak tatbikatı sona erdi

Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
TT

ABD, İsrail ve İngiltere’nin ortak tatbikatı sona erdi

Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)
Geçtiğimiz hafta Umman Körfezi’ndeki USS Abraham Lincoln uçak gemisinden havalanmaya hazırlanan bir F-18 savaş uçağı (EPA)

İsrail tarafından dün yapılan açıklamada, Akdeniz hava sahasında ABD Hava Kuvvetleri öncülüğünde İngiltere ve İsrail Hava Kuvvetleri’nin de katılım sağladığı Tri-Lightning isimli ortak tatbikatın sona erdiği belirtildi.
F-35 savaş uçakları odaklı ortak askeri tatbikat hakkında açıklama yapan İsrailli bir kaynak, F-35’lerin yanı sıra gelişmiş savaş uçaklarının çeşitli zorluklar ile başa çıkma senaryolarının takip edildiğini belirterek, tatbikatın beşinci nesil savaş uçaklarının eğitimi için fırsat teşkil ettiğini söyledi.
Kaynak ayrıca, tatbikatın amacının farklı ülkelerden gelen hava kuvvetleri arasında işbirliğini güçlendirmek olduğunu dile getirdi. İsrail ordusundan Tuğgeneral Ammon Ein Dar konu ile ilgili yaptığı açıklamada, ilk kez dün gerçekleştirilen uluslararası F-35 savaş uçakları katılımlı ortak tatbikatın, farklı ülkelerden gelen kuvvetler arasındaki yakın işbirliğini inceleme imkanı sağladığını belirtirken, tatbikatın Ortadoğu’daki ortak çıkar ve özel yetenekleri güçlendirdiğini ifade etti.



Macron: Avrupa hava sahasını ihlal eden her türlü İHA imha edilebilir

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
TT

Macron: Avrupa hava sahasını ihlal eden her türlü İHA imha edilebilir

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bugün yaptığı açıklamada, Avrupa hava sahasını ihlal eden her türlü insansız hava aracının (İHA) "imha edilebileceğini" söyledi. Bu açıklama, bugün Avrupa liderlerinin bir araya geldiği zirvede, Avrupa hava sahasını ihlal eden çok sayıda İHA’nın bulunmasının ardından geldi.

Macron, Kopenhag'da toplanan onlarca Avrupalı ​​lidere, "Açık bir mesaj göndermek çok önemli," dedi. "Ateşkesi ihlal eden İHA'lar büyük bir tehlike oluşturuyor. İmha edilebilirler. Nokta."

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ABD'nin Kiev'e olan taahhütlerini azaltmaya başladığı bir dönemde, bugün Kiev'e uzun vadeli desteklerini pekiştirmek isteyenler de dahil olmak üzere Avrupalı ​​liderlerle bir araya geliyor.

Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşın devam etmesinden korkarak Beyaz Saray'a dönmesinden bu yana ABD'nin geri çekilmesiyle daha da kötüleşiyor ve Ukrayna'da barış ihtimali giderek azalıyor.

Dün Kopenhag'da gayri resmi Avrupa zirvesi için bir araya gelen 27 AB üye ülkesinin devlet ve hükümet başkanlarına, bu kez Avrupa Siyasi Grubu zirvesi için yaklaşık 20 Avrupalı ​​lider daha katılacak.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Fransa Cumhurbaşkanı tarafından 2022 yılında başlatılan bir girişim olan bu grup, Rusya ve Belarus cumhurbaşkanları hariç, tüm Avrupa ülkelerinin liderleriyle yılda iki kez bir araya geliyor.

Yedinci zirve, bu kez Rusya'nın Avrupa hava sahasına müdahaleleri ve Kopenhag üzerinde kimliği belirsiz İHA’ların uçuşlarının ardından bambaşka bir ortamda başlıyor.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, dün akşam yaptığı açıklamada, Rusya'nın Avrupa hava sahasını ihlallerinin "bizi tehdit ettiğini, sınadığını ve durmayacağını" ifade etti.


Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
TT

Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)

İzzeddin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in savaştan sonra Gazze'yi yönetecek olan Barış Konseyi'nin üyesi olacağını açıkladığında, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese bu karar karşısında şoke oldu ve “Tony Blair mi? Tabii ki hayır. Onun ellerini Filistin'den çekin” dedi.

Beyaz Saray Blair'in ismini açıkladığında, Hamas bunu reddetti ve Filistinliler bu karardan dolayı öfkelendi. Peki, Blair ile Gazze arasında ne var? Gazze halkı onu neden reddediyor ve Hamas ondan nefret ediyor? Filistin davasıyla geçmişi nedir?

ABD Başkanı tarafından açıklanan Gazze savaşını sona erdirme planı, Tony Blair'in harap olmuş Gazze Şeridi’ni yönetecek geçici otoritenin bir parçası olmasını öngörüyor. Blair, “Barış Konseyi” olarak bilinen yeni bir uluslararası geçiş organının gözetiminde, liyakatli Filistinli ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir geçiş komitesinde görev alacak.

Trump, “Blair’in Barış Konseyi'ne katılmayı istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. Katılımı diplomatlar tarafından da memnuniyetle karşılandı. Ancak Filistin topraklarında, özellikle Gazze'de adı sert bir şekilde reddedildi. Neden?

Ortadoğu Dörtlüsü’nün Temsilcisi

Blair, Filistin-İsrail çatışmasıyla ilk olarak 1997'de İngiltere başbakanı olarak göreve başladığında ilgilendi, ancak çetrefilli konularda etkili bir rol oynamadı. 2007 yılında görevinden istifa ettiğinde, sıcak Ortadoğu dosyasına müdahil olmaya başladı.

Aynı yıl, Ortadoğu Dörtlüsü onu Filistinlilere uluslararası yardımları organize etmek ve Filistin devletinin kurulmasına hazırlık olarak Filistin ekonomisini ve kurumlarını desteklemeyi amaçlayan girişimleri denetlemekle görevli özel barış temsilcisi olarak atadı.

Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)

Dörtlü, BM, Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'dan oluşan uluslararası bir konsey. Misyonu, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barış müzakerelerine arabuluculuk etmek, Filistin'in ekonomik kalkınmasını desteklemek ve nihayetinde devletleşmeye hazırlık olarak Filistinli kurumları inşa etmek.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında barışı sağlamakla görevlendirildikten sonra, Beyaz Saray onun ne bir süper kahraman ne de sihirli bir değneği olduğu konusunda uyarıda bulundu. Dörtlü’nün Temsilcisi de çatışmanın iki tarafı arasında barışı sağlama misyonuna girişti.

Blair, Barış Süreci Özel Temsilcisi olarak yeni görevini üstlendikten sonra, Filistin genel seçimlerindeki zaferinin ardından Hamas'ın tecrit edilmesini desteklemeye başladı. Hamas’ın zorla ele geçirdiği Gazze'ye karşı, kurduğu hükümete siyasi ve ekonomik abluka uygulamak da dahil olmak üzere zor kararlara imza attı.

Blair, 18 yılı aşkın süredir devam eden ablukanın kaldırılması için Hamas'ın direnişten vazgeçmesi, İsrail'i tanıması ve Oslo Anlaşmaları ile Yol Haritası'na uyması şartlarını koştu. Ayrıca, Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere Gazze'yi dünyaya bağlayan tüm sınır kapılarını kapatmaya karar verdi.

Blair açık bir hedef ile görevlendirilmişti; müzakereler aracılığıyla iki devletli çözüme ulaşmak, ancak görüşmeler sırasında İsrail yanlısıydı. Bu nedenle Filistinli yetkililer, onu Tel Aviv'in politikalarına hizmet etmekle suçlamıştı. Merhum İsmail Heniyye Filistin başbakanı iken, “Blair halkımıza dayatmalarda bulunuyor ve Gazze ablukasına katkı yapıyor” demişti.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında yedi yıl boyunca barış görüşmeleri düzenlemeyi sürdürdü, ancak bu süre zarfında Filistin devleti kurulması yönünde hiçbir ilerleme kaydedemedi. Barışa giden yol 2014 yılında çöktü.

Blair ayrıca eski ABD başkanı George Bush'un Gazze'ye yardımları askıya alma ve Hamas önderliğindeki otoriteyle ilişkileri kesme kararını da destekledi. O zamandan beri Gazze halkı, ablukayı uygulayan ve onları dış dünyadan izole eden kişi olduğu için Blair'e şüpheyle yaklaşıyor.

Blair, 2008'de İsrail ile iş birliği içinde ekonomik bir barış sağlama planını önererek, Filistin meselesinin içini siyasi yönden boşaltmaya çalıştı. Daha sonra Filistin'in BM'ye katılma çabalarına karşı çıktı ve bunu derin çatışmaya yol açacak bir adım olarak gördü.

Rotayı düzeltme

Blair, Filistin davasına karşıt tutumlarını uzun zaman sürdürmedi. 2017'de, “İsrail baskısına boyun eğip Hamas'ın seçimleri kazanmasının ardından onu boykot etmeye karar verdiğimizde hata yaptık. Uluslararası toplumun bu Filistinli grubu diyaloğa çekmesi daha iyi olurdu” diyerek rotasını düzeltti.

Gazze ve Filistin davası ile ilgili tüm misyonlarının başarısız olmasının ardından Blair, çok geçmeden bu dosyaya geri döndü; 2019'da İbrahim Anlaşmaları'nın imzalanmasına katkıda bulundu. 2023'te Hamas İsrail topraklarına saldırdığında, eski İngiltere başbakanı Tel Aviv'i birkaç kez ziyaret etti.

Blair, İsrail'in ertesi güne dair arzuları ile bazı Arap devletlerinin arzuları arasında arabuluculuk yapmak amacıyla, Başbakan Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere İsrailli yetkililerle görüşmelerde bulundu. Ardından 2025 yılında Gazze'yi Ortadoğu'nun Rivierası'na dönüştürme görüşmelerine katkıda bulundu.

Blair, savaşın ertesi günü ile ilgili planın hazırlanmasında yer aldı ve Gazze'deki aç insanları doyurmak için Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın kurulmasında kilit rol oynadı. Ancak planı, yardım dağıtım merkezlerine giden yüzlerce kişinin hayatına mal oldu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Gazze'yi bir ticaret ve yatırım merkezine dönüştürmeye yönelik bir vizyon geliştirdi ve bugün, Trump’ın planı kapsamında Gazze'nin geçici valisi olarak yeniden gündemde ve dünyanın en acil sorunlarından birini ele almaya hazırlanıyor. Peki, başarılı olabilecek mi?

Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)

Hamas, Blair'in herhangi bir rol üstlenmesini istemiyor. Hareketin Siyasi Büro üyesi Husam Badran, “Halkımıza yabancı bir vesayetin dayatılmasını kabul etmiyoruz. Filistinliler, Gazze Şeridi'nin işlerini daha iyi yönetebilirler. Blair istenmeyen bir şahıs. Olumsuz bir figür ve belki de Irak savaşındaki rolü nedeniyle uluslararası mahkemelerde yargılanmayı hak ediyor” dedi.

Badran, “Bu istenmeyen kişiyle herhangi bir planı ilişkilendirmek, Filistin halkı için kötü bir alamettir. Filistin davasına hiçbir faydası olmadı. Gazze'nin yönetimi, Filistin'in ulusal uzlaşıya dayanması gereken bir iç meselesidir. Hiçbir bölgesel veya uluslararası tarafın bize uluslararası bir yönetim dayatma hakkı yoktur. Bölge ve dünyayla ilişkilerimizi ve işlerimizi yönetecek beceri ve uzmanlığa sahibiz” ifadelerini kullandı.

Badran, Hamas liderliğinin Gazze'yi yönetmeye devam etmek istemediği yönünde bir iç karar aldığını, ancak Gazze halkı üzerinde uluslararası ve sömürgeci bir vesayet de istemediğini belirtti.

Fetih liderlerinden Basem el-Tamimi de “Blair'in atanması, daha önce başarısız olmuş rolleri yeniden tesis etme girişimidir. O, Filistin hakları pahasına Amerikan ve İsrail çıkarlarına hizmet ediyor ve Filistinliler arasında istenmeyen bir figür” dedi.

Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri Mustafa Barguti ise “Zaten İngiliz sömürgeciliği altındaydık. Blair'in Gazze'de kötü bir şöhreti var” ifadelerini kullandı.

Irak sahnesi

Siyaset profesörü ve uluslararası çatışmalar araştırmacısı Mazen el-Benna, “Blair'in sicili Gazzelileri kızdırıyor. Onu ABD ve İsrail yanlısı ve taraftarı olarak görüyorlar. Siyasi, hukuki ve ahlaki mantık, adil ve sürdürülebilir bir çözüme giden herhangi bir sürecin Gazze'ye dayatılan uluslararası vesayetten geçmediğini, aksine uluslararası hukuka ve insan hakları ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmakla başlayan net bir süreçten geçtiğini doğruluyor” dedi.

Benna, “Blair'in adı birdenbire ortaya atılmadı. Aksine, öncesinde son birkaç ayda Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas ile Ramallah'ta yapılan bir toplantıyı ve Amerikalı yetkililerle yapılan diğer görüşmeleri de içeren önemli bir siyasi aktivizm vardı. Blair'e Gazze'yi yönetme görevini vermek, mezhepsel kaosla sonuçlanan Irak sahnesini akla getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Benna, Blair'in Ortadoğu ve Afrika'da projeler finanse eden küresel bir danışmanlık firmasının sahibi olduğunu, bu nedenle siyasi ve ekonomik bir aracı sayıldığını, fakat, Gazze'deki görevlerinde başarılı olmasının pek olası olmadığını ifade etti. Gazze Şeridi'nde kalmaya devam etmeyeceğini, aksine, muhtemelen kendisine uluslararası düzeyde bir koordinasyon pozisyonu verileceğini, bu arada saha yönetiminin, güvenlik ve yerel hizmetleri denetleyen bir Filistin ve Arap ulusal komitesinde olacağını belirtti.


Münih Güvenlik Konferansı Başkanı: Suudi Arabistan uluslararası diplomaside önemli bir aktör

Frank AlUla'da (X Konferansı Hesabı)
Frank AlUla'da (X Konferansı Hesabı)
TT

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı: Suudi Arabistan uluslararası diplomaside önemli bir aktör

Frank AlUla'da (X Konferansı Hesabı)
Frank AlUla'da (X Konferansı Hesabı)

Münih Güvenlik Konferansı CEO'su Benedict Franke, Suudi Arabistan'ın uluslararası ve bölgesel diplomaside en önemli aktörlerden biri haline geldiğini vurguladı.

Frank, Ortadoğu ve dünyadaki güvenlik sorunlarını görüşmek üzere El-Ula'da üst düzey uluslararası liderleri bir araya getiren üst düzey bir toplantının başlamasıyla eş zamanlı olarak Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, "hükümetin uzun vadeli ve sürdürülebilir refah yaratmaya odaklanabilmesi için istikrar yaratmaya çalışan" Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın çabalarını övdü.

Frank, veliaht prensin GSYİH'yi artırma ve toplumu ilerletme konusunda gerçekten motive olduğuna inandığını söyledi. "Suudi Arabistan'ın yalnızca finansal güce güvenmek istemediğine, aynı zamanda yumuşak güç ve diplomatik güç de oluşturmak istediğine inanıyorum. Münih Güvenlik Konferansı olarak, ne kadar çok ülke uluslararası diplomasiye katılırsa, herkes için o kadar iyi olduğuna inanıyoruz" ifadelerini kullandı.

El-Ula toplantısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 80. oturumunun sona ermesinden sadece birkaç gün sonra gerçekleşse de Frank, çok taraflılık ve uluslararası iş birliğinde bir gerileme tehlikesi konusunda uyarıda bulundu ve bunu, günümüz dünyasının karşı karşıya olduğu en büyük tehdit olarak değerlendirdi.

Ayrıca dünyanın bir "cezasızlık" dönemine tanıklık ettiğine inandığını belirten Frank, "Dünyanın dört bir yanından insanların nasıl paçayı sıyırdığını görmek için etrafa bakmamız yeterli" dedi.