Hafter güçleri, Giryan’ı yeniden ele geçirmek için saldırı başlattı

Başkent Trablus’un güney bölgelerinin geçen çarşamba sabahı tanık olduğu çatışmaların bir kısmı (Reuters)
Başkent Trablus’un güney bölgelerinin geçen çarşamba sabahı tanık olduğu çatışmaların bir kısmı (Reuters)
TT

Hafter güçleri, Giryan’ı yeniden ele geçirmek için saldırı başlattı

Başkent Trablus’un güney bölgelerinin geçen çarşamba sabahı tanık olduğu çatışmaların bir kısmı (Reuters)
Başkent Trablus’un güney bölgelerinin geçen çarşamba sabahı tanık olduğu çatışmaların bir kısmı (Reuters)

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) tarafından kontrol edilen (başkent Trablus’un 80 km güney batısındaki) Giryan şehrinin kontrolünü ele geçirdiklerini açıkladı. Aynı şekilde LUO, Giryan şehrini geri almak için askeri operasyon başlattıklarını duyurdu.
LUO’dan bir yetkili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Serrac yanlısı güçlerin şehirde bulunan orduya bağlı Batı Bölgesi (Tripolitanya) Operasyonları Komutanı Tuğgeneral Abdusselam el-Hasi’yi kuşattığı yönündeki iddiaları yalanladı. Yetkili, bir sonraki duyuruya kadar geçici olarak kuvvetlerin bir başka üsse çekilmesi talimatı verildiğini belirtti.
Öte yandan LUO, Giryan’ın kontrolünü yeniden sağlamak amacıyla 27 Haziran’da başkent Trablus’taki savaş cephelerinde karşıt bir askeri operasyon başlattı. Ordu, Trablus’u kurtarma operasyonun bir parçası sayılan “el-Fetih” askeri operasyonun ikinci açık üssü olan ve başkent Trablus’un güney doğusunda yer alan Tarhuna’nın kontrolünü elinde bulunduruyor.
Askeri kaynaklara göre LUO’ya bağlı hava kuvvetleri, Giryan’daki Sekizinci Kampta silahlı milisleri hedef alan hava saldırıları düzenledi. Orduya bağlı el-Kerame operasyon odası medya merkezi, 27 Haziran’da yaptığı yazılı açıklamada, milislerin Giryan içerisindeki unsurlara rüşvet verdiğini ve bu durumun, şehrin kontrol edilmesini kolaylaştırdığını ifade etti.
Merkez, ordu güçlerinin, Giryan şehrine sorumlu şekilde yaklaştığını, vaatlerini yerine getirdiğini söylerken, baskınlar düzenlemediğini ve tutuklama kampanyaları başlatmadığını vurguladı.
LUO sözcüsü Tuğgeneral Ahmed el-Mismari ise geçen çarşamba günü Bingazi’de düzenlenen bir basın toplantısında, Giryan muharebesinin sahadan önce Facebook üzerinde başladığını ifade etti. Mismari, uyuyan hücrelerin, milislerin Giryan’da ilerleme kaydetmesini sağladığına dikkati çekti.
UMH güçlerinin, Giryan’ın yalnızca bir kısmını kontrol ettiğini ve şehrin tamamının kaybedilmediğini söyleyen Ahmed el-Mismari, “Bazı uyuyan hücreler, Giryan dağının güvenliğini sarsmaya çalıştı. Bu da terörist grupların ilerlemesini sağladı” diyerek, durumun kontrol altında olduğunu belirtti.
Öte yandan görgü tanıkları, Serrac hükümetine sadık güçlerin geçen çarşamba akşamı şehirden ayrılan Ulusal Ordu’nun ana operasyon odasının kontrolünü sağladığını açıkladı. UMH Başkanlık Konseyi ise yaptığı yazılı açıklamada, Giryan’ın tamamen kurtarıldığını duyurdu. Konsey, gelişmenin, “ordunun iktidarı ele geçirme, ülkeyi birey ve aile yönetimine dönüştürme ve Libyalıların demokratik bir sivil devlet inşa etme umutlarını söndürme çabalarını” engelleme taahhütlerinin başlangıcı olduğunu vurguladı.
UMH’nin yürüttüğü “Burkan el-Gadab” (Öfke Volkanı) operasyonu da geçen çarşamba yayınladığı bir bildiride, Libya hava kuvvetlerinin sekiz yıldır isabetli vuruşlar gerçekleştirdiğini söylerken, LUO’nun Giryan’daki ana operasyon odasının hedef alındığına ve çok sayıda zırhlı aracın imha edildiğine dikkati çekti.
Aynı şekilde UMH, Yermuk ve Ayn Zara eksenlerinde ilerleme kaydettiklerini, yeni pozisyonların ele geçirildiğini, 2 zırhlı aracın imha edildiğini ve orduya mensup 10 askeri personelin de gözaltına alındığını ifade etti.
Burkan el-Gadab operasyonu, 27 Haziran’da da Giryan’ı kurtarma operasyonu sırasında kuvvetlerin kontrol sağladığını gösteren görüntüler yayınlarken, “Giryan’ın kontrolünü sağlama operasyonu planı, günler süren hazırlık ve planlamayla gerçekleştirildi. Durum, operasyonun daha az kayıpla ve 24 saatten kısa bir sürece tamamlanmasını kolaylaştırdı” ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan LUO, geçen ay el-Hira bölgesinde gözaltına alınan yabancı bir pilot hakkında yeni bilgiler paylaştı. LUO sözcüsü Mismari, pilotun ABD’nin Florida eyaletinden olduğunu ve Türkiye aracılığıyla ABD’den Libya’nın batısındaki Misrata’ya sevk edildiğini belirtti.
ABD’li pilotun, yolları, köprüleri ve kamu hizmetlerini hedef aldığını itiraf ettiğini söyleyen Ahmed el-Mismari’ye göre pilot, halkın ve diğer bazı noktaların da hedef alınmasının istendiğini, ancak bunları yapmaktan kaçındığını söyledi.
Aynı şekilde Mismari, LUO’nun Trablus’un kurtuluşu sonrasında ulusal bir diyalog çağrısının, bir seçim tarihi belirlenip ülkenin işlerini yöneten bir hükümetin kurulmasıyla sonlanacağını ifade etti.  
Birleşmiş Milletler (BM) misyonunu bu diyaloğa katılmaya çağıran Mismari, ulusal uzlaşının aşırılık yanlılarını ve suç işleyenleri içermeyeceğini belirtti.
Mismari, milislerin kontrolü altında herhangi bir uzlaşının olmayacağını ve Genel Komutanın Libya halkına anayasal demokratik sistemi koruma taahhüdünde bulunduğunu vurguladı. Ahmed el-Mismari ayrıca, “El-Kerame Tufanı, kutsal bir savaştır. Ülke terörizm, yolsuzluk ve milislerden temizlenene kadar sonlanmayacak. Şu anda Trablus’ta savaşan düşmanlarımızı çok iyi tanıyoruz” dedi.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.