G20 Zirvesi: Kutuplaşmalar, bölünmeler ve değişen tutumlar

 Osaka’daki zirve dolayısıyla bir araya gelen iki lider Putin ve Trump (EPA)
Osaka’daki zirve dolayısıyla bir araya gelen iki lider Putin ve Trump (EPA)
TT

G20 Zirvesi: Kutuplaşmalar, bölünmeler ve değişen tutumlar

 Osaka’daki zirve dolayısıyla bir araya gelen iki lider Putin ve Trump (EPA)
Osaka’daki zirve dolayısıyla bir araya gelen iki lider Putin ve Trump (EPA)

Japonya’nın Osaka şehrinde dün başlayan G20 Zirvesi’ne katılan liderler arasındaki ikili görüşmeler, dünyanın içinde bulunduğu durumu bir kez daha gözler önüne sererken, toplantıların ana gündemini ekonomi, ticaret, güvenlik ve terörle mücadele oluşturdu. Liderler, zirve arifesinde çekişmeli taraflar arasındaki ikili atışmalardan dolayı hüküm süren gerginliği azaltacak şekilde karşılıklı açıklamalarda bulundu. Bununla birlikte gözler bugün, ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in iki ülke arasında ‘ticari bir ateşkese’ varma emeliyle yapacağı zirveye çevrilmiş durumda.
Putin-May
Zirvenin ilk gününde yapılan ikili görüşmelerdeki son atışmalar arasında İngiltere Başbakanı Therasa May ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesi yer alıyor. May, Putin’i, ‘Birleşik Krallık ile müttefiklerini tehdit eden istikrar sarsıcı işlerden el çekmeye’ davet etti. İngiltere’nin resmî açıklamasına göre ‘ikili ilişkilerde bir normalleşme olmayacak’.
Putin ile May, 2018 yılında eski Rus casus Sergey Skripal’in İngiltere topraklarında zehirlenmesi hadisesinden bu yana ilk kez bir araya geldi. Diplomatik bir kaynağın Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre, özellikle İngiltere tarafından yapılanlar başta olmak üzere iki ülke arasındaki duyurulmayan ziyaretler, bu görüşmeye zemin hazırladı.
Putin ile görüşmesi sırasında “(kızı Yulia ile birlikte) Skripal’e yönelik saldırının arkasında Rusya’nın olduğuna dair belirleyici kanıtlara sahip olduğunu” vurgulayan May, Londra’nın ilişkilerde bir değişim ihtimaline açık olduğunu, ancak bunun gerçekleşmesi için Moskova hükümetinin başka bir yol tercih etmesi gerektiğini ifade etti.
Londra, daha önce bu buluşmanın Rusya ile olan ilişkilerde bir normalleşme anlamına gelmeyeceğini belirtmişti.
Trump-Putin
ABD, İsrail ve Rusya Ulusal Güvenlik yetkililerinin geçen hafta Kudüs’te bir araya gelmesi ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun geçen ay Soçi’yi ziyaret ederek Putin ile görüşmesinden hareketle Trump ile Putin’in görüşmesi pek fazla ilgi görmedi. Bununla beraber, ABD ve Rusya liderlerinin birlikte verdiği sıcak görüntülerin yanı sıra Trump’ın G20 zirvesi arifesinde birçok tarafa yönelttiği eleştiriler kapsamında Rusya veya Putin’in yer almaması dikkat çekti.
Dün sabah G20 liderlerinin geleneksel fotoğraf çekimi öncesinde Trump, Putin’e doğru yönelmiş olarak platforma çıktı ve karşılıklı konuşma esnasında onun sırtını sıvazladı. Ardından Trump, 2016 yılındaki seçim kampanyası ile Rusya arasındaki ilişkiye dair ABD’deki meclis soruşturması devam ederken “Rusya’nın kendisini iktidara taşıyan seçimlere müdahale etmekle suçlanması” konusuyla alay etti. Rus mevkidaşından resmî olarak aday olduğu 2020 başkanlık seçimlerine müdahale etmemesini isteyip istemeyeceği sorulduğunda Trump, Putin’e dönüp yüzüne karşı alaycı bir tebessümle, “Seçimlere müdahale etme Başkan!” dedi ve sonra parmaklarını sallayarak ‘müdahale etme’ ibaresini tekrarladı. Bu cümlenin tercümesini dinlediği esnada Putin de tebessüm etti.
Rus mevkidaşı ile geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Helsinki’de yaptığı son görüşmede Trump, oldukça uzlaşmacı bir dil kullandığı gerekçesiyle ABD’de yoğun eleştirilere maruz kalmıştı.
Trump, Putin ile olan ilişkileri hakkında, “Çok iyi. Başkan Putin ile olmaktan büyük şeref duyuyorum” ifadelerini kullanırken Kremlin, Rus liderin ABD Başkanı’nı, İkinci Dünya Savaşı zaferinin 75. yıldönümü kutlamaları için Mayıs 2020’de Rusya’ya davet ettiğini açıkladı.
Putin, “Görüşmeyeli uzun zaman oldu” diyerek, iki ülke yönetimlerinin bu esnada ‘çok iş’ yaptığına işaret etti. Batılı bir diplomatik kaynağa göre Trump ile Putin, ikili ilişkiler ve Batı Kudüs toplantısının sonuçlarının yanı sıra Suriye meselesi, ABD’nin ‘İran’ın etkinliğinin sınırlandırılması’ da dâhil olmak üzere krize dair önerisi ve genel olarak İran meselesi hakkında görüş alışverişinde bulundu.
İki üçlü buluşma
Dünkü zirve esnasında iki tane de önemli üçlü buluşma gerçekleşti. İlk üçlü içerisinde Trump, Japonya Başbakanı Şinzo Abe ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi yer aldı. İkinci üçlüyü ise Putin, Şi ve Modi oluşturuyordu. İlk görüşmede üçlü planda ekonomik ve askeri ilişkiler ile Abe’nin ABD ile Çin ve Hindistan arasında arabuluculuk çabaları ele alındı.
Putin, Şi ve Modi ile yaptığı üçlü görüşmede, “Birlikte çalışmak, gerek ülkelerimiz arasındaki ilişkileri doğrudan geliştirmek veya güçlendirmek açısından gerekse de ülkelerimizin ciddi bölgesel ve küresel sorunların çözümüne katkı sağlaması bakımından bariz faydalar sağlıyor. Rusya, Hindistan ve Çin’in uluslararası pek çok meseleye karşı tutumu, birbirine yakın ve uyumlu. Stratejik istikrar için birlikte çalışacağız” dedi.
Sözlerinin devamında Putin; Rusya, Çin ve Hindistan’ın “uluslararası ilişkilerde egemenliğe saygı ve başka ülkelerin içişlerine karışmama gibi temel ilkelerine bağlı olduğunu” belirterek, “Bu üç ülke küresel istikrarı güçlendirmek, terörle ve aşırılıkla mücadele etmek, uyuşturucu ile bağlantılı suçlar ve elektronik suçlara karşı koymak için ortak çabalar sarf ediyor. Yani, Avrupa’daki benzer güvenlik yapısının temellerini atıyor” dedi.
Japonya’nın uyumu, ABD’nin sakinliği
Abe, G20 zirvesi açılışında yeni İmparator Akihito’nun yönetimi devralması ve ‘güzel uyum’ adlı yeni bir dönemin başlamasından sona ülkenin girdiği yeni çağa uygun olarak ‘uyum’ çağrısı yaparak, “Osaka’ya hoş geldiniz. Dilerim Osaka’da hep birlikte iyi bir uyum yakalarız” ifadelerini kullandı.
Mevcut ticaret savaşının tarafları olan Çin Devlet Başkanı ile ABD Başkanı’nın ortasında duran Abe, ‘çatışmalara odaklanmak yerine ortak paydalar icat etmeye’ teşvik etti.
Trump, mesajı almış olacak ki Pekin’e yönelik yakın zamanda sarf ettiği bir dizi sert açıklamaya bakarak zirvede büyük bir sıcaklık gösterdi ve uzlaşmacı açıklamalarda bulundu. Daha önce açıktan açığa Japonya’nın askerî olarak ABD’ye bağımlı olmasını eleştiren Trump, ABD’deki Japon otomobil üreticilerinin inşa ettiği ‘harika fabrikaları’ övdü. Trump, ticaret politikasını eleştirdiği Hindistan ile de ‘bir anlaşmaya’ varmak istediğini ifade etti. Ayrıca ikili bir görüşmede Almanya Şansölyesi Angela Merkel için de ‘hoş bir kadın’ nitelemesini kullandı. Hâlbuki daha önce Almanya’yı NATO harcamalarında ‘sorumsuz’ bir ortak olmakla suçlamıştı. 
Trump-Şi
Trump, önceki gün “Çin ekonomisi çöküyor. Bir anlaşma imzalamak istiyorlar” açıklamasını yaptıktan sonra dün, Çinli mevkidaşı ile ‘yapıcı’ bir görüşme gerçekleştirmeyi beklediğini ifade etti.
Washington, ABD’nin ithal ettiği tüm Çin mallarına gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmişti. Böyle bir şey, iki dev arasındaki ticari ve teknolojik bir çekişmede geri dönüşü olmayan bir nokta oluşturacaktır. Çinli bir yetkili, “Tek taraflılık, korumacılık ve sıkıştırmalar artıyor. Bu, ciddi bir tehdittir” ifadelerini kullandı. Uzmanlar ise G20 zirvesinde bir anlaşmaya varma şansının çok düşük olduğunu, olsa olsa Washington’un yeni gümrük vergileri dayatmasını önleyip çatışmanın yükselmesini engelleyecek bir ateşkese varılabileceğini düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Batılı diplomatlara göre ise ABD ve Çin tarafı, altı aylık bir ateşkes ilanını içeren bir bildiri taslağı üzerine görüşüyor ki bu, müzakerelerin başarısız olması halinde ticari savaşa geri dönmeden önce bir anlaşmaya varmak için bir zaman çizelgesi mahiyetindedir. Bununla birlikte bu ihtimal bile garanti edilmiyor. Wall Street Journal gazetesi, Pekin’in ön talep olarak Washington’dan, ABD’li şirketlere, Washington tarafından ulusal güvenliğine bir tehdit olarak görülen Çinli Huawei iletişim grubu ile çalışmasını yasaklamamasını istediğini belirtti. Diplomatlar, Trump’ın tutumunun öngörülemeyeceğinin unutulmaması gerektiğini düşünüyor.
Öte yandan Pekin’e göre korumacılık ile ‘sıkıştırma yaklaşımları’ küresel sistemi tehdit ediyor. Şi, zirve münasebetiyle üç Afrikalı lider Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ve Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall ile bir araya geldi. Bu toplantıdaki tüm liderler, yükselişe geçen tek taraflı, korumacı ve sıkıştırıcı yaklaşımların ekonomik küreselleşme ve küresel sistem için ciddi bir tehdit oluşturduğuna ve gelişmekte olan ülkelerin dış çevresi için büyük zorluklara yol açtığına işaret etti.
Zirve bu öğlen kapanış oturumu ile sona erecek. Öncesinde ise Putin ile Abe bir araya gelerek Japonya ile Rusya arasında stratejik anlaşmalara imza atacak.
İran ve Türkiye
İran meselesi, Osaka’daki liderlerin ele aldığı mevzulardan biri oldu. Trump, ABD ile İran arasında askeri bir çatışmanın çıkmasına dair endişelere sebep olan gerginliklerin çözümü meselesine ilişkin olarak “Aceleye gerek yok” ifadelerini kullandı ve ekledi: “Umalım ki sonunda işe yarasın. Eğer başarılı olunursa iyi olur. Aksi bir durumda zaten duyacaksınız.”
ABD Başkanı Çarşamba günü, İran ile ‘çok sürmesini’ beklemediği bir savaşın patlak verebileceğine değindi. Ancak yaptığı açıklamalarda ‘bunun gerçekleşmemesini umduğunu’ belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da hem Trump hem de Putin ile birebir görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde Rus S-400 sistemi satın alınması ve Washington’un F-35 uçakları projesinde işbirliğini dondurma tehdidinden ötürü Washington ile yaşanan gerginlikler ele alındı. Trump ile baş başa görüşmelerde Suriye’nin kuzeydoğusunda ‘güvenli bölgenin’; Putin ile de Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’te gerilimi düşürme anlaşmasının geleceğinin masaya yatırıldığı ifade edildi.  



Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

TT

Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

Trump'ın “tarihi” ziyareti ve Riyad'da Körfez-ABD zirvesi

ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar'ı kapsayan ziyaret turunu ‘tarihi’ olarak nitelendirdi. Trump, 13-16 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek resmi ziyaretlerinin başlangıcında Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitmek üzere yol çıkmadan önce Beyaz Saray'da bir basın toplantısı düzenledi.

Bugün Riyad'a ulaşan Trump, ilk başkanlık döneminde başlattığı yurtdışı ziyaretlerini 2017 yılının aynı ayında Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği ziyareti yine tarihi bir ziyaretle tekrarlamış oldu. Trump, önceki ziyareti sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile görüşmüştü. Ziyaret sırasında iki ülke arasında bir dizi önemli anlaşma imzalandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi kapsayan ziyarete büyük önem verdiğini belirtti.

Leavitt, cuma günü düzenlediği basın toplantısında “Başkan Trump Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmek istiyor” dedi.

Beyaz Saray Sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başkan Trump, sekiz yıl sonra ABD ve Ortadoğu ülkelerinin iş birliğine dayalı ilişkilere sahip olduğu, radikalizmin yenilgiye uğratıldığı ve yerini kültürel alışveriş ve ticarete bıraktığı müreffeh ve başarılı bir Ortadoğu vizyonunu yeniden teyit etmek üzere bölgeyi bir kez daha ziyaret edecek.”

Trump’ın toplantılarla dolu bir programı var

Beyaz Saray'ın aktardığı ABD Başkanı'nın ziyaret programına göre Trump, iş adamları ve yatırımcılarla ikili görüşmelerin yanı sıra Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'na katılacak.

ujı
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki bir köprüde Suudi Arabistan ve ABD bayrakları dalgalanıyor (Reuters)

Trump yarın Riyad’da düzenlenecek beşinci Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK)-ABD zirvesi için KİK üyesi ülkelerin liderleriyle bir araya gelecek.

ABD Dışişleri Bakanlığı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ziyaretin, Suudi Arabistan’ın Ukrayna'daki savaşla ilgili müzakerelere ev sahipliği yapmasının yanı sıra Sudan ve Yemen'in istikrara kavuşturulmasında oynadığı rolü göz ardı edilmeyeceğini vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü Samuel Warburg, ülkesinin, Suudi Arabistan’ın çatışmalara yönelik siyasi çözümleri destekleme girişimlerini, küresel enerji piyasalarını güvence altına almaya yönelik devam eden çabalarını ve bölgesel ve uluslararası diplomatik araçlar yoluyla bölgesel istikrara yaptığı katkıları takdir ettiğini söyledi.

Masada yer alan dosyalar

ABD Başkanının ziyareti sırasında ele alınması beklenen dosyalarla ilgili olarak bunların bölgesel güvenlik, savunma iş birliği, teknoloji ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ilgili stratejik dosyaları içereceğini belirten Warburg, Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğine yönelik tehditlerin yanı sıra Gazze, Lübnan, Yemen, Sudan, Libya, Lübnan, Irak'taki gelişmeler ve İran'ın istikrarı bozucu davranışlarıyla mücadele konularında koordinasyonu arttıracaklarını vurguladı.

Warburg, sözlerine şöyle devam etti:

“Başkan Trump'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaret, Riyad ve Washington arasındaki ikili ilişkiler açısından savunma, güvenlik, yatırım ve enerji gibi alanlarda iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın güçlendirilmesi için önemli bir fırsat teşkil ediyor.”

fgrty
Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin ABD ziyareti sırasında ABD Başkanı ile çekilen bir fotoğrafı (SPA)

ABD’nin bölgesel ve uluslararası zorluklarla yüzleşmek ve ortak çıkarlara dayalı daha fazla çeşitlendirilmiş ve sürdürülebilir ekonomik ilişkiler kurmak için bu iş birliğini derinleştirme çabasına işaret eden Warburg, bu ziyaretin aynı zamanda Washington'un Ortadoğu'daki önemli ortaklarıyla ittifaklarını güçlendirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını da gösterdiğini söyledi. Görüşmelerin yatırım ve savunma konularını içermesinin muhtemel olduğunu ifade eden Warburg, “ABD, Suudi Arabistan ile özellikle yenilenebilir enerji ve teknoloji alanlarında ekonomik ortaklıkları güçlendirmenin yanı sıra bölgesel tehditler karşısında ortak çıkarları korumak için savunma iş birliğini genişletmeyi hedefliyor” diye ekledi.

Tüm bu görüşmeler, bölgedeki müttefik ve ortakların savunma kabiliyetlerini güçlendirmelerini ve ekonomilerini geliştirmelerini sağlamaya yönelik daha geniş bir yaklaşım çerçevesinde gerçekleştiriliyor.

Sekizinci başkan ve 14’üncü ziyaret

ABD Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Başkan Donald Trump, ABD başkanları Richard Nixon, Jimmy Carter, George H.W. Bush, Bill Clinton, George W. Bush, Barack Obama ve Joe Biden'ın ziyaretlerinin ardından son elli yılda Suudi Arabistan'ı ziyaret eden sekizinci ABD başkanı olurken, Trump'ın bugün başlayan ziyareti bir ABD başkanının Suudi Arabistan'a yaptığı on dördüncü ziyaret olacak.

rgtbhnj
Eski ABD Başkanı George Bush, 2008 yılında Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret etti (SPA)

Suudi Arabistan'ı iki kez ziyaret eden ABD başkanları George H.W. Bush ve oğlu George W. Bush'un yanı sıra resmi rakamlara göre iki dönemlik başkanlığı sırasında Suudi Arabistan'ı dört kez ziyaret eden eski Başkan Barack Obama gibi bazı ABD başkanları da Suudi Arabistan ziyaretlerini birden fazla kez tekrarladı. Başkan Trump da 2017 yılında, ilk başkanlık döneminde Suudi Arabistan'ı ziyaret etmişti. Şimdi ikinci döneminde dış gezilerine başlamak üzere Suudi Arabistan’ı yeniden ziyaret ediyor.

ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan'a gelişi öncesinde Suudi Arabistan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Mühendis Abdullah es-Sevaha dün Beyaz Saray Yapay Zeka ve Dijital Para Birimleri Kıdemli Danışmanı David Sachs ile yapay zeka alanında iki ülke arasındaki stratejik ortaklığı güçlendirmenin yollarını görüştü.

Şarku’l Avsat’a konuşan ABD'li ve Suudi üst düzey yetkili, ziyaretle birlikte düzenlenecek olan ve ABD yönetiminden bazı yetkililerin de katılacağı Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu'nda hayati alanlarda önemli anlaşmaların yapılacağını belirttiler.

“Siyasi açıdan belirleyici bir an”

Şarku’l Avsat'a konuşan gözlemciler, ABD Başkanı Donald Trump'ın ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktasını temsil ettiğini, stratejik ortaklığı güçlendireceğini ve her iki tarafın çıkarlarını yerine getirmek için güvenlik, ekonomi ve yatırım alanlarına ivme kazandıracağını düşünüyor. Aynı gözlemciler, Filistin meselesi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmanın önemi, iki devletli bir çözüm için baskı yapılması ve Trump'ı Netanyahu'nun ABD'nin bölgedeki çıkarlarına ulaşmada gerçek bir engel olduğuna ikna etmenin Riyad ve Washington arasındaki başlıca tartışma dosyaları arasında yer alacağına inanıyorlar.

ABD'nin eski Riyad Büyükelçisi Michael Alan Ratney, Başkan Trump'ın mayıs ayı ortalarında Riyad'a yapacağı ziyaretin ABD-Suudi Arabistan ortaklığının gücünün açık bir göstergesi ve Washington'ın Riyad ile stratejik ittifakına duyduğu güvenin somut bir örneği olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Şarku’l Avsat'a yaptığı özel açıklamada Ratney, Başkan Trump'ın ikinci döneminin ilk durağı olarak Suudi Arabistan'ı seçmesinin sadece iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik boyutunu değil, aynı zamanda Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile olan şahsi bağlarının derinliğini de yansıttığını söyledi.