SDM: Suriye Müzakere Yüksek Komisyonu’na katılma talebimiz olmadı

SDG’ye yönelik destek gösterisi (Şarku’l Avsat)
SDG’ye yönelik destek gösterisi (Şarku’l Avsat)
TT

SDM: Suriye Müzakere Yüksek Komisyonu’na katılma talebimiz olmadı

SDG’ye yönelik destek gösterisi (Şarku’l Avsat)
SDG’ye yönelik destek gösterisi (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadı Suriye Demokratik Meclisi (SDM), Nasr El-Hariri başkanlığındaki Suriye muhalefeti Müzakere Yüksek Kurulu ile birleşeceği yönündeki iddiaları yalanladı.
Suriye Demokratik Meclisi (SDM) üyesi Sihanouk Dibo, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Suriye Müzakere Yüksek Kurulu saflarına katılacakları iddiasını reddetti.
SDM’nin dernek veya sıradan bir kurum olmadığını vurgulayan Dibo, Müzakere Yüksek Kurulu’na katılım noktasında bir taleplerinin olmadığını söyledi.
Dibo açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Esasen bu kurul 2254 sayılı BM kararına uygun olarak oluşturuldu. Şartlarından biri de muhaliflerin Arap bir ülkenin başkentinde toplanmasıydı. Toplantının Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirildiği dönemde karar ve prosedürleri kabul etmiştik. Ancak SDM gibi temel güçler Türkiye’nin vetosu sonrasında uzaklaştırıldı.”
SDM, ABD’nin liderliğindeki DEAŞ Karşıtı Koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadını oluşturuyor.
Suriye’deki siyasi çözüm denemelerinin SDM olmadan eksik kaldığının ispatlandığını belirten Dibo, Suriye’de siyasi çözümü sağlamakta başarısız olduğunu belirttiği Müzakere Yüksek Kurulu için “Sahada etkisi bulunmayan üyelere sahip ruhsuz ve etkisiz bir mekanizma” ifadesini kullandı.
Kürt yetkili bu bağlamda Suriye muhalefeti Müzakere Yüksek Kurulu’na yeniden yapılanma çağrısı yaptı.
Dibo, Müzakere Yüksek Kurulu’nun, sahip olduğu coğrafi uzunluğu ve askeri gücü göz önüne alarak SDM’yi de temsil edecek bir yapılanmaya gitmesi gerektiğini söyledi.
Dibo, Suriye’deki siyasi çözüm noktasında başta ABD ve Uluslararası Koalisyon olmak üzere isim vermeden bazı Arap ve diğer ülkelerle görüşme halinde olduklarını açıkladı. Konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Anayasa komisyonun kurulabilmesi ve siyasi sürecin canlandırılabilmesi, SDM’nin bu sürece dahil olmasıyla mümkündür. Bu ülkelerin Suriye’nin kuzeyindeki özyönetime başkasının değil, kendi penceresinden baktığı kanaatindeyim.”
Dibo, söz konusu ülkelerin kuzeydeki özyönetimi coğrafyasının her bir tarafı askeri örgütlerin tahakkümü altında olan Suriye topraklarının birliğinin güvencesi olarak gördüklerini savundu.
Şarku’l Avsat’ın New York’taki bir kaynaktan edindiği bilgiye göre BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen sonunda Rusya’dan yardım alarak uzun zamandır beklenen anayasa komitesinin kurulmasına dair Esed rejiminden de onay alındı. Kaynak, bu durumun 8 senedir süren savaşa çözüm bulmak için bir kapı aralayacağını söyledi.
Şam hükümeti, uzun bir aradan sonra Rusya’nın anayasa komisyonu konusundaki önerisini kabul etti.
Kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, komitenin her biri 50 üyeden oluşan üç gruba ayrılacağı bilgisini verdi. İl grup Suriye hükümetinin, ikincisi muhaliflerin seçtiği kişilerden oluşacak. Üçüncüsü de uluslararası destekli özel temsilcilerin ve sivil toplum örgütlerinden oluşan bir grup olacak. Ancak Suriye hükümeti BM önerisine karşı çıkıyor.
Diplomatik çabaların ardından anlaşmazlık sadece Suriye hükümetinin 6 ismi üzerinde ortaya çıktı. Moskova’nın müdahalesiyle Suriye hükümeti iki isim vermeyi kabul etti.
Pedersen, Cenevre'den New York'taki Güvenlik Konseyi üyelerine, ilgili taraflarla çalışmaları ve temasları hakkında telefonla bilgilendirme yapıyordu. Pedersen ilgili taraflarla yaptığı iletişimin anayasa komisyonu kurulması yolunda umut barındırdığını belirterek “Artık bu oluşumun tamamlanmasının yolu açık” dedi. Pedersen, herkes tarafından kabul edilebilecek bir formül bulmak için yakında taraflarla bir kez daha iletişime geçeceğini söyledi.



Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
TT

Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)

Gazze'deki sağlık çalışanları, ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) erzak dağıtım noktalarında her gün Filistinlilerin öldürüldüğünü anlatıyor.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nden Dr. Muhammed Sakr, haftalardır yüzlerce kişinin acile getirildiğini belirterek şunları söylüyor: 

Görüntüler gerçekten şok edici, kıyamet gününün dehşetini andırıyor. Bazen yarım saat içinde 100 ila 150 arasında, ağır yaralanmalardan ölümlere kadar çeşitli vakalar geliyor. Bu yaralanma ve ölümlerin yaklaşık yüzde 95'i ‘Amerikan gıda dağıtım merkezleri’ olarak adlandırılan erzak noktalarından geliyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, GHF’nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs’tan 2 Temmuz’a kadar en az 640 kişi erzak dağıtım merkezlerine giderken öldürüldü. 4 bin 500’den fazla kişinin de yaralandığı aktarılıyor. 

Guardian’a konuşan doktor, GHF’nin yarattığı kaosun halihazırda çökmenin eşiğindeki sağlık sistemine daha fazla yük bindirdiğini belirtiyor: 

Zaten her yatakta bir hasta var ve bu ek vakalar bize inanılmaz bir yük getiriyor. Hastaları acil servisin zemininde tedavi etmek zorunda kalıyoruz. Yaralanmaların çoğu göğüs ve kafaya ateşli silahla yapılan saldırılarla oluşmuş. Bazı hastalar bacakları ve kolları ampute edilmiş halde geliyor.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden yapılan açıklamada da doktorların büyük bir yük altında ve çok zor koşullarda çalıştığı ifade ediliyor. Özellikle yaralı sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekiliyor: 

Bir aydan biraz fazla bir sürede tedavi edilen hasta sayısı, önceki yıl boyunca meydana gelen tüm kazalarda tedavi edilen toplam hasta sayısını aştı. Yaralılar arasında bebekler, gençler, yaşlılar ve anneler var. Yaralıların çoğunu genç erkekler ve çocuklar oluşturuyor. Birçok kişi sadece aileleri için yiyecek veya yardım almaya çalıştıklarını söylüyor.

Komitenin Refah’taki hastanesinde çalışan sağlık görevlilerinden Haytam Hasan, günde 30 ya da 40 kişinin ameliyathaneye alındığını belirtiyor.

İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü saldırılarda Gazze’deki 36 hastanenin neredeyse yarısını kullanılmaz hale getirdi. Kalan hastanelerse çok düşük kapasitede çalışıyor. Bunlara ek olarak Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail, savaşın başından bu yana en az 1580 doktoru ve sağlık görevlisini öldürdü.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Diğer yandan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, pazartesi günü yaptığı açıklamada, orduya Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde "insani yardım kenti" kurulması talimatını verdiğini duyurmuştu. Gazze'deki tüm sivillerin kademeli olarak bu bölgeye toplanması, daha sonra da başka ülkelere sürülmesi hedefleniyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'yi "Ortadoğu'nun Rivierasına" çevirme planı da tepki çekmişti. Trump, Filistinlilerin çevre ülkelere yerleştirilmesiyle bölgenin kontrolünün ABD'ye geçmesini ve Gazze'nin turizm merkezine dönüştürülmesini önermişti. 

Reuters’ın görüştüğü Gazzeliler, ABD ve İsrail’in sürgün planını kabul etmeyeceklerini söylüyor. Filistinli Mansur Ebu Hayer, şu ifadeleri kullanıyor: 

Burası bizim toprağımız. Kime bırakacağız, nereye gideceğiz?

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Reuters