Yargılanan generaller, bakanlar ve iş adamları Cezayir’den kaçıyor

Yolsuzlukla suçlanan bazı yetkililer, halk ayaklanmasının başlamasından bu yana Cezayir’den kaçıyor (AP)
Yolsuzlukla suçlanan bazı yetkililer, halk ayaklanmasının başlamasından bu yana Cezayir’den kaçıyor (AP)
TT

Yargılanan generaller, bakanlar ve iş adamları Cezayir’den kaçıyor

Yolsuzlukla suçlanan bazı yetkililer, halk ayaklanmasının başlamasından bu yana Cezayir’den kaçıyor (AP)
Yolsuzlukla suçlanan bazı yetkililer, halk ayaklanmasının başlamasından bu yana Cezayir’den kaçıyor (AP)

Cezayirli bakanlar, generaller, yetkililer ve iş insanlarının yurt dışına kaçması, adli denetim ve geçici tahliye uygulamaları çerçevesinde, yolsuzlukla mücadelede ve ilgili kişilerin takibinde çifte standartların uygulandığı söylentilerine yol açtı.
İlgili kaynaklar, çok sayıda yetkili ve iş adamının aileleriyle birlikte Cezayir’i terk ettiklerini ve kendilerini çevreleyen yolsuzluk suçlamalarından kaçtıklarını belirtti. Bazıları, halk hareketinin başlamasıyla birlikte Cezayir’den ayrılma konusunda hızlı davranırken, diğer bir kesim de yolsuzlukla mücadelede “kolaylıklarla” karşılaştı.
Independent Arabia'dan Ali Yahi'ye konuşan Cezayir havalimanından bir kaynak, çifte vatandaşlığa sahip yetkililerin, özel şirket müdürlerinin ve iş adamlarının 22 Şubat’tan bu yana ülkeden kaçtıklarını açıkladı. Cezayirli gazeteci Saad Baugaba da yolsuzluk dosyalarının idaresinde, yetersiz göstergelerin bulunduğunu belirterek, “Bölgesel sebeplerden, aile ilişkilerinden veya müşterilerden kaynaklanan sebeplerden ötürü yolsuzluk orağının hasat etmediği ve halk tarafından tanınan bazı bozguncular mevcut. Bu durum, yolsuzlukla mücadele sürecinin seçici davrandığı, hatta iktidar için savaşan topluluklar arasında bölgesel hesaplaşmasın olduğu izlenimi veriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Cezayir’den 400 kişi kaçtı
Baugaba, adaletin soyguncuların peşinde koşması gerektiğini söyleyerek, bir kişiyi hapsedip başka bir kişi hakkında da yasal takip ya da geçici tahliye kararı almanın caiz olmadığını vurguladı. Bir kişi için yurt dışına kaçma faaliyetlerini kolaylaştırıp, başkası için zorlaştırmanın da yasalara aykırı olduğunu belirten Saad Baugaba, “Yargı tarafından takipte olan ve yurt dışına kaçabilen generaller ve vatandaşlar var, başka bireyler ise bu durumdan engelleniyor. Yetkililer, bu gibi konular hakkında kamuoyuna hesap veremez” dedi.
Kaynaklar ise halk ayaklanmasının başlamasından bu yana yurt dışına kaçanların sayısının güvenlik yetkilileri, milletvekilleri, bakanlar ve iş adamları arasında 400’e ulaştığına dikkati çekti.
Silah ve kokain
Ayaklanmadan önce Cezayir rejimi kanatları altına başlatılan çatışmalar çerçevesinde, hakkında Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih’in yerine geçmeyi planladığına dair söylentiler ortaya çıkan Birinci Askeri Birimi komutanı General Şantuf Habib de firar edenler arasında. Habib, o dönemde sağlık bakımı için Fransa’daydı, ancak askerlerin kendisini tutuklayıp Buleyde Askeri Cezaevi’ne koymak istediğini öğrendikten sonra Belçika’ya gitti.
Buleyde askeri soruşturma hakimi, General Habib’e “silah ve mühimmatları uygun olmayan kişilere devretmesi, saklanma ve genel askeri talimatlara yönelik ihlal” suçlamaları yöneltti. Bir başka davada da “uyuşturucu kaçakçılığı” ve “Kemal el-Cezar” dosyasıyla yargılandı. 
Aynı şekilde Tuğgeneral Said Bay da ülkeden ayrılmasını yasaklayan bir karara rağmen başkentteki Cezayir Uluslararası Havalimanı personeliyle anlaşıp ailesiyle birlikte Cezayir dışına kaçabildi.
Gizliliğin sebebi ne?
Özellikle de yolsuzlukla mücadele devam ederken ve bakanlara, yetkililere, iş adamlarına ve ailelerine çeşitli suçlamalar yöneltilirken geçici rejimin yurt dışına kaçanların isimlerine yönelik uyguladığı gizlilik politikası, unsurların korunmasına dair bazı soru işaretlerinin oluşmasına yol açıyor.
Eski Sanayi Bakanı Abdusselam Boşovarib ve eski Tarım Bakanı Abdul Kadir Bouzaki, her defasında tedavi ve aile ile meşgul olma gibi çeşitli gerekçeler önene sürerek, adaletten kaçıyor. Boşovarib, sağlık sorunları dolayısıyla yargı önüne çıkamayacağını bahane ederken, üç aydır tedavi amacıyla yurt dışında bulunduğunu belirtiyor. Abdul Kadir Bouzaki ise Kanada’da kalmayı tercih ederken, konuya dair sessizliğini koruyor.
Planlı ve kanunlaştırılmış kaçış
Yargı kaynaklarına göre, Cezayir’in, Uluslararası Polis Teşkilatı’nın (Interpol) bir üyesi olduğu ve üye devletlerin, herhangi bir üye devlette yargılanan isimleri geri iade etme yükümlülüğüne sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda Boşovarib ve Bouzaki davasını soruşturmak üzere Yüksek Mahkeme tarafından atanan danışman, sanıkların haklarında uluslararası tutuklama emri çıkartabilir. İnterpol üyesi olmaması halinde de Cezayir’in adli işbirliği anlaşması imzaladığı her devlet, yargılanan Cezayirlileri ülkesine teslim edebilir.
Boşovarib, halk ayaklanmasının başlamasından bu yana Cezayir’de bulunmuyor ve Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşıyor. Bouzaki ise Kanada’da bulunuyor. Bu iki ülkenin Cezayir ile adli anlaşması yok.
Her ne kadar Boşovarib ve Bouzaki’ye karşı bir tutuklama emri çıkartarak başsavcılığın Cezayir içerisinde kovuşturma yürüttüğü yönünde haberler yayınlansa da bazı kaçaklar hakkında hiçbir açıklama yapılmadı ve haklarında soruşturmaların yürütüldüğüne dair hiçbir bilgi yayınlanmadı. Öyleyse yolsuzlukla mücadele, rejim kanatlarının bir mücadelesi olmaya devam ediyor mu yoksa suçluların kaçmasına fırsat mı oluşturuyor?



ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

ABD'nin Suriye ile ilgili kararlı tutumu İran'ın bölgesel yenilgisini sağlamlaştırıyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

James Jeffrey

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı ve ertesi gün Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Trump, açıklamasında ayrıntılara yer vermezken Suriye’ye yükselmesi ve gelişmesi için yeni bir şans verme konusundaki kararlılığını vurguladı.

Ancak stratejik ağırlığına rağmen aynı ölçüde dikkat çekmeyen bir husus daha var. O da bu hamlenin ABD yönetimi içindeki derin bir anlaşmazlığı çözerken, bir tarafta ABD ve İsrail, diğer tarafta ABD’nin Arap, Türk ve Avrupalı müttefikleri arasındaki çatlağı kapatması. Daha da önemlisi, İran'ın zayıf ve bölünmüş bir Suriye'yi ‘Şii hilalini’ yeniden kurmak için kullanma hevesinin kursağında bıraktı.

Bu karar, İran ve vekilleri için bazı gerilemelerin doruk noktası olması ve uluslararası toplumun Ortadoğu meseleleri etrafında birleşmesine katkıda bulunması nedeniyle tarihi bir etkiye sahip.

İsrail, Suriye’nin ‘şeriatçı’ hükümetine ve onun müttefiki Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumu nedeniyle tecrit edilmiş gibi görünse de aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın son zamanlarda yaptığı daha olumlu açıklamaların yanında özellikle Azerbaycan'da yapılan ve Suriye dosyası üzerinden Ankara ile gerilimi azaltmayı amaçlayan görüşmelerde somutlaşan tutumunda değişiklik belirtileri göstermeye başladı. Ancak en önemli değişim, Trump'ın Suriye'deki İran etkisine yönelik ilmiği sıkılaştırma ve İsrail ordusunun bir cephedeki askeri varlığını azaltmasına izin verme hamlesiydi. Bu hamle, İsrail'deki güvenlik hissini arttırdı ve daha geniş bölgesel istikrara katkıda bulundu.

Ancak ABD ve Suriye dışişleri bakanları arasında bu hafta Türkiye'de yapılması planlanan görüşme ile başlayacak olan çözüme giden yol halen uzun ve meşakkatli. Şimdiye kadar yaptırımların ABD Kongresi tarafından resmi olarak ne zaman kaldırılacağına dair net bir işaret verilmedi. Çünkü bu Trump'ın hızlı bir şekilde onaylayabildiği başkanlık kararından farklı bir durum. ABD Kongresi’nin alacağı karar daha uzun bir yasama süreci gerektiriyor. ABD Kongresi'nden gelen ilk tepkiler olumlu olsa da ayrıntılar önemini koruyor.

Bu arada Washington, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya bağlı Heyet Tahriru’ş-Şam’ı halen terör örgütü olarak listelerken Suriye'yi halen terörizmin devlet sponsoru olarak görüyor ve Şera’nın liderliğindeki yeni hükümeti resmi olarak tanımıyor. Ayrıca, Brüksel'deki görüşmesi sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’ye iletilen ABD'nin talepler listesi halen görüşülmeye ve takip edilmeye devam ediyor. Şeybani'nin ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel talepler üzerinde durulması bekleniyor.

İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

ABD’nin taleplerini sıraladığı liste, çok çeşitli güvenlik konularını içeriyor. Şam'a kayıp ABD vatandaşlarının bulunması ve Beşşar Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar ve diğer kitle imha silahlarıyla ilgili çözüm bekleyen meselelerin çözüme kavuşturulması için iş birliği çağrısında bulunarak başlayan listedeki talepler arasında DEAŞ’a karşı hem operasyonel olarak hem de el-Hol Mülteci Kampı’nda ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili olarak koordinasyon sağlanması da yer alıyor. Washington ayrıca ABD güçlerine Suriye genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Hizbullah'tan on yıllardır Suriye'de bulunan Filistinli gruplara kadar geniş bir yelpazede terörist olarak sınıflandırılan örgütlerle mücadele etme özgürlüğü verilmesini talep ediyor.

juık
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Riyad'da bir araya geldiler, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD ayrıca azınlıklara karşı baskıcı uygulamalardan kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitliliğin olduğu bir hükümet kurulması ve önemli makamlardaki yabancı uyruklu cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik birimlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump ayrıca Cumhurbaşkanı Şera’yı ‘Abraham (İbrahim) Anlaşmaları’na katılmaya ve İsrail'i tanımaya çağırdı. Suriye’nin Abraham Anlaşması'na katılması şu an için ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı Şera'nın Suriye ve İsrail arasındaki 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması ile ilgilendiği de ortada.

Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı çözülmeyi bekliyor. Trump yönetiminin Cumhurbaşkanı eş-Şera ve HTŞ hakkındaki kuşkuları henüz dağılmış değil. Bu da herhangi bir siyasi zafer ilan etmeden önce bir dereceye kadar ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Başkanlık kararının cesurluğuna rağmen, birçok önemli ayrıntı açıklanmayı bekliyor. Trump’ın açıklamasının yarattığı toz ve duman dağıldıkça analistler yeni Suriye hükümeti üzerinde en önde gelen müttefiki Türkiye’nin mi, Suudi Arabistan’ın mı, yoksa ABD’nin mi daha etkili olacağını merak etmeye başlayacaklar.

csdfvghy
Lübnan'daki Hizbullah tarafından yönetilen İmam Mehdi İzcileri'nden kız öğrenciler, Lübnan'ın güneyinde, eski Suriye rejimi saflarında savaşırken öldürülen Hizbullah komutanı Ali Feyyad'ın fotoğraflarını tutarken, 6 Mart 2016 (Reuters)

Öte yandan İsrail, Dürziler üzerinden Suriye’nin güneyindeki nüfuzu veya belki de Şera’nın kendisiyle yeni ortaya çıkan iletişim kanalları aracılığıyla rakibi Türkiye'ye karşı halen etkili olan bir kozu elinde tutuyor.

Son olarak Rusya, Suriye denkleminde göz ardı edilemeyecek bir faktör. Beşşar Esed rejiminin düşmesi, özellikle de 2019 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Bakan Pompeo'nun Rusya ziyareti sırasında sunduğu, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye’deki savaşı sona erdirecek uzlaşma önerisini reddetmesinin Moskova için acı verici bir jeostratejik darbe oldu. O tarihten bu yana Rusya, Lazkiye yakınlarındaki askeri üslerini korumak amacıyla Şam ile görüşmeler yürütüyor. Moskova ve yeni Suriye hükümeti arasında savaş sırasında gelişen düşmanlığa rağmen, her iki taraf da pragmatik davranıyor ve bu görüşmelerin pratik anlaşmalara yol açabileceğine inanıyor.

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor.

Öte yan hem Ankara hem de Tel Aviv, Moskova'nın Suriye dosyasındaki dengelerde potansiyel bir rolü olduğunu düşündüklerinden Rusların Suriye'yi terk etmesine yönelik gerçek bir talepte bulunmuyorlar. Özellikle Türkiye'nin güvenlik, diplomasi ve ekonomiyle ilgili diğer çıkarlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin varlığı gibi küçük bir mesele için taviz vermeye istekli görünmüyor. Trump'ın ‘Yeni Suriye’ yaklaşımını benimsediği şu günlerde, Rusya'ya yönelik tutumu özel bir önem taşıyor. Bu da ABD'nin geniş desteğine sahip olan Ukrayna konusunda devam eden müzakerelerde etkili bir kart olarak kullanılabilir.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump'ın kararına ilişkin jeopolitik arka plan ne olursa olsun, yaptırımların kaldırılması Suriye halkı için büyük bir kazanım. Aynı zamanda ülkenin kaos ve yeniden iç savaşa sürüklenmekten kaçınmasının ardından karşılaştığı en büyük zorluk olan yeniden inşa çabaları için gerçek bir umut penceresi açıyor. Dünya Bankası on dört yıllık savaşın altyapı ve ekonomiye 400 milyar dolardan fazla zarar verdiğini tahmin ediyor. Çatışma, komşu ülkeler ve Avrupa'daki altı milyondan fazla mülteci de dahil olmak üzere Suriyelilerin neredeyse yarısını yerinden etti. ABD’nin Caesar (Sezar) Yasası çerçevesinde Suriye’ye uyguladığı katı yaptırımların devam etmesiyle birlikte, ABD’nin mevcut ya da gelecekteki yönetimleri tarafından yasal olarak soruşturmaya uğrama korkusu nedeniyle Suriye’ye yardım ulaştırma imkanları da oldukça sınırlı.

cfdvbgh
Suriye'nin başkenti Şam'ın eteklerindeki bir Captagon (uyuşturucu hap) fabrikasının içinde kimyasal madde içeren kutular, 12 Aralık 2024 (Reuters)

Başkanlık muafiyetleri, insani yardım sağlanması veya sınırlı kalkınma projelerinin finanse edilmesi için geçici kolaylıklar sağlasa da ülkenin yeniden inşası için en önemli ve etkili yol olan uluslararası iş dünyasının uzun vadeli yatırımlar yapması için ihtiyaç duyduğu istikrarlı yasal çerçeveyi oluşturmuyor. Zira iş dünyası, istikrarlı ve güvenli bir ortama ihtiyaç duyar, ancak bu geçici muafiyetlerle sağlanamaz.

Sonuç olarak İran'ın bölgesel yenilgisinden DEAŞ’ın neredeyse tamamen ortadan kaldırılmasına ve Türkiye'deki PKK terör örgütünün feshedildiğinin açıklanmasına kadar son dönemde hız kazanan dramatik bölgesel gelişmelerle birlikte Suriye'nin çevresiyle yeniden bütünleşmesi, daha müreffeh, daha istikrarlı ve daha barışçıl bir Ortadoğu'ya giden yolu açabilecek yeni bir sayfa açmak için gerçek bir fırsat gibi görünüyor.