DEAŞ üyesi Alman kadına 5 yıl hapis cezası verildi

DEAŞ üyesi Alman kadına 5 yıl hapis cezası verildi
TT

DEAŞ üyesi Alman kadına 5 yıl hapis cezası verildi

DEAŞ üyesi Alman kadına 5 yıl hapis cezası verildi

Alman Mahkemesi, İslam dinini kabul etmesinin ardından ettikten sonra aşırılık yanlısı görüşleri benimseyerek 2013 yılında DEAŞ’a katılan Sabine S.’yi terör örgütü mensubu olmak suçlamasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Eşi, kendisi ve çocuklarını terk ettikten sonra 2013- 2017 yılları arasında Irak ve Suriye’de yaşayan Sabine’nin 32 yaşında olduğu belirtildi. Azerbaycanlı bir DEAŞ üyesi ile evlenen Sabine’nin 2 çocuğu daha oldu. Eşi, 2016 yılındaki bir çatışmada ölen Sabine, 2017 yılında Kürt kuvvetler tarafından tutuklandı. Sabine, mahkemedeki ifadesinde Kürt güçlerinden kaçarak 2018’in ortalarında Almanya’ya döndüğünü ve Almanya’da polisler tarafından gözaltına alındığını belirtti.
Savcılar Sabine’yi terör örgütüne bağlı aktif üye olmakla suçlayarak silah taşıdığını ve internet üzerinden terör propagandası yaptığını bildirdi. Sabine için 6 yıl hapis cezası talep edildi.
Karardan iki gün önce duruşmada Sabine’nin Suriye ve Irak’taki hayatını anlattığı 120 sayfalık savunması okundu. Savunmaya göre Sabine çocuklarla ilgilenen bir ev kadınıydı. Savunmasında örgüt ideolojisinden uzaklaştığını ifade eden Sabine, örgüt bünyesinde geçirdiği zamanları ‘kayıp dönem’ olarak tanımladı. DEAŞ’ın sahte ideolojiye sahip ikiyüzlü bir grup olduğunu söyleyen Sabine, şahit olduğu şiddetten korktuğunu kaydetti.
DEAŞ savaşçısı olan eşinin bir yıl sonra başka biri ile evlendiğini belirten Sabine, kocasının yeni eşinden de bir çocuk sahibi olduğunu söyledi. Müslüman bir arkadaşı ile tanışmasının ardından 2008 yılında İslam dinini kabul ettiğini belirten Sabine, Katolik bir ailede büyüdüğünü işaret ederek annesinin ilk ve ikinci eşi tarafından kötü muameleye maruz kaldığını söyledi. Babasının içki içtiğini ve şiddet uyguladığını ifade eden Sabine, İslam dinini kabul ettikten sonra tesettüre girdiğini ve kendisini Almanya’ya ait hissetmediğini vurguladı. Başörtüsü nedeniyle eğitiminin engellediğine işaret eden Sabine, Alman istihbaratının radikal olarak sınıflandırdığı Berlin’deki Nur Camii’ne ‘nasihat almak üzere’ gittiğini belirtti.
Camideki yönlendirmelerden etkilendiğini itiraf eden Sabine, 2010 yılından bu yana peçe taktığını, bu nedenle Almanya’da çeşitli hakaret ve aşağılamalara maruz kaldığını söyledi. Sabine, hakaretlerin Suriye’ye gitmesinde büyük etkisi olduğunu kaydetti.
Sabine mahkemeye çıkan az sayıda kadın DEAŞ üyesinden biri. Çatışma bölgelerindeki kadınlar yeterli delil bulunmaması nedeniyle yargılanamadı ve Almanya’daki normal hayatlarına geri döndü. Almanya yargılanmalarındaki zorluklar nedeniyle DEAŞ savaşçılarının ve ailelerinin Almanya’ya dönmesine ve özgür bir şekilde yaşamasına karşı çıkılıyor.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times