Koalisyon: Yemen’de insani krizi sonlandırmak için varız

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Fahd bin Türki bin Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi ve Yemen’deki insani ve askeri faaliyetlerin eşzamanlı yürütülmesi konulu çalıştay katılımcıları
Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Fahd bin Türki bin Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi ve Yemen’deki insani ve askeri faaliyetlerin eşzamanlı yürütülmesi konulu çalıştay katılımcıları
TT

Koalisyon: Yemen’de insani krizi sonlandırmak için varız

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Fahd bin Türki bin Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi ve Yemen’deki insani ve askeri faaliyetlerin eşzamanlı yürütülmesi konulu çalıştay katılımcıları
Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Fahd bin Türki bin Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi ve Yemen’deki insani ve askeri faaliyetlerin eşzamanlı yürütülmesi konulu çalıştay katılımcıları

Yemen’deki meşruiyeti destekleme koalisyonu, ülkedeki faaliyetlerinin insani hedeflerine değindi. Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Fahd bin Turki bin Abdulaziz, yaptığı açıklamada Yemen’deki ‘Kararlılık Fırtınası’ ve ‘Umuda Dönüş’ operasyonlarının tamamen insancıl olduğunu ve amacının Yemen halkını İran’ın yayılmacı politikası ve Husi milislerden korumak olduğunu dile getirdi.
Tümgeneral, her türlü faaliyetin, kalkınma ve istikrarı sağlamak için Yemen’deki kardeşleriyle birlikte yaşam standardını yükseltmeye yönelik olduğunu belirterek, bu çalışmanın olumlu olduğunu ve askeri eylemin ötesine geçtiğini vurguladı.
Tümgeneral Fahd bin Türki bin Abdulaziz, Ortak Kuvvetler Komutanlığı tarafından, Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), ABD Kalkınma Ajansı (USAID) ve Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) ile işbirliği içerisinde Riyad'daki Marriott Otel'de düzenlenen ‘Yemen’de askeri harekatın sürmesi ve istikrar aşamasıyla eş zamanlı insani operasyonlar’ başlıklı çalıştayda açıklamada bulundu.
Söz konusu çalıştay, Yemen’de meşruiyeti destekleyen ortak koalisyon güçlerinin gerçekleştirdiği ve 3 gün devam edecek olan çok sayıdaki oturum, çalıştay ve seminerin bir parçası olarak düzenlendi.
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi ve Yemen'i Kalkındırma ve Yeniden Yapılandırma Programı Genel Müdürü Muhammed Al Cabir, çalıştayın, kardeş Yemen'de güvenlik ve barış sağlanması için istikrarın ilerlemesine katkıda bulunacağını vurgulayarak, bu çalıştayın organizatörlerine övgüde bulundu. Al Cabir, Suudi Arabistan’ın, bölgedeki öncü rolü ve Yemen’deki kardeşlerine yönelik insani duyguları ile Yemen'deki kardeşlere yardım eli uzatmaya çalıştığını belirtti. Muhammed Al Cabir ayrıca, çalıştayın, Yemen’de faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar arasında koordinasyon seviyesini yükseltecek vizyonların sunumuna daha fazla yer açacağını söyledi. Söz konusu çalıştaya, ABD, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) kuruluşlar, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi ve uluslararası kuruluşların temsilcileri katıldı.
Aynı şekilde Arap koalisyonu sözcüsü Turki el-Maliki, 8 Temmuz’da düzenlediği haftalık basın toplantısında, insani faaliyetlerin Yemen’deki askeri çalışmaların üstünde olduğunu belirtti. Kalkınma ve yeniden yapılanma çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Maliki, diğer taraftan da Yemen’de bir rol değişimi olduğunu ve herhangi bir devletin koalisyona katılımının, yetenekleriyle uyumlu olacağını vurguladı. Suudi Arabistan, BAE veya diğer ülkeleri kapsayan koalisyonun yürüttüğü çalışma, Yemen’deki barış stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.
Öte yandan Yemen’de meşruiyeti destekleyen koalisyon güçleri, 8 Temmuz’da deniz kuvvetlerinin Husi milislerin Kızıldeniz’in güneyindeki bir ticaret gemisini hedef alan terör girişimini boşa çıkarttığını duyurdu. Bu çerçevede Turki el-Maliki, “Bu sabah, koalisyona bağlı deniz kuvvetleri, Husi milislerin “blue fish” türü bir tekneyle Kızıldeniz’in güneyindeki bir ticaret gemisini hedef alan terör girişimini geri püskürttü” ifadelerini kullandı. Maliki, koalisyon güçlerinin tekneyi hareket ettiği sırada fark ettiğini ve imha ettiğini söyledi. İran destekli Husiler tarafından uluslararası trafik ve ticaretin tehdit edilmesinin “tehlikeli bir terör eylemi” olduğunu belirten Maliki, koalisyon güçlerinin, milislerin tüm düşmanca faaliyetlerini etkisiz hale getirmeye devam ettiğini kaydetti.
Turki el-Maliki, insani eylemin Yemen’deki askeri faaliyetlerin üstünde olduğunu ve Suudi Arabistan’ın Yemen’de kalkınma ve yeniden yapılanma programının çalışmalarını devam ettirdiğini belirterek, 2019 yılının başından bu yana 546 yardım kamyonunun Yemen’e girdiğini ifade etti. Aynı şekilde iki hafta içerisinde Yemen’e 600’den fazla yardım izni sağlandığını söyleyen Maliki, İran destekli Husi milislerin, son dönemde Suudi Arabistan’ın güneyindeki sivilleri hedef almak için 8 terör operasyonu gerçekleştirdiğine dikkati çekti. Turki el-Maliki, Husi milisler ve DEAŞ arasında işbirliğinin devam ettiğini, Arap Yarımadası’nda da Husiler ve El-Kaide arasında da koordinasyon sağlandığını ifade ederken, devletin yokluğunda fon ve silahlarla çıkar alışverişi yapıldığını vurguladı.
Öte yandan koalisyon sözcüsü, Suudi Arabistan ve Yemen özel kuvvetlerinin, 3 Haziran’da Yemen’in doğusundaki el-Mahra bölgesinde yakalanan Yemen’deki DEAŞ amirinin uyruğu hakkında bilgi verdiğini açıkladı. Maliki, “Ebu Usame el-Muhacir, 1987 yılında Yemen vatandaşı olarak doğdu. Makine mühendisliği bölümünü tamamlamadı. Ebu Musab, Ebu Usame el-Muhacir ve Naşvan el-Adani olmak üzere çok sayıda lakabı bulunuyor. El-Kaide örgütünde liderlik yaptı” ifadelerini kullandı. Turki el-Maliki ayrıca, kendisi ve diğer unsurlarla soruşturmaların devam ettiğini vurguladı.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.