Göç ve sığınma afetlerinin öteki yüzü

Göç ve sığınma afetlerinin öteki yüzü
TT

Göç ve sığınma afetlerinin öteki yüzü

Göç ve sığınma afetlerinin öteki yüzü

Bir Amerikan atasözü, ‘Felâketlerin tekrarı, iyi bir öğretmendir’ der. Bununla birlikte her ne kadar şok edici olsa da felâketlerin tekrarının sunduğu derslerin alınması, garanti edilemez.
Ne ABD’nin Meksika ile sınırında bulunan Trump Duvarı, çocukların ailelerinden koparılması, Meksika’nın Amerika’ya göç etmek isteyenleri kendi topraklarında tutmaya mecbur olması ve Rio Grande nehrinde boğulma tehlikesi Guatemala, Honduras, El Salvador ve Küba’dan gelen göçmen kafilelerini Amerika’ya doğru bir maceraya atılmaktan alıkoydu.
Ne de Akdeniz’de boğularak ölmek, İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin herhangi bir göçmenin karaya indirilmesine izin verilmemesi konusundaki katılığı, Yunanistan’da sıkıntı çekmek ve Libya’da cinayet ve aşağılanmalara maruz kalmak birçok Afrika ülkesinden gençlerin Avrupa’ya girme ümidini kesebildi.
Suriye, Irak ve Afganistan’daki savaşlardan kaçanların uğradığı insani felâketlerden hiç bahsetmiyorum bile.
Tacura’daki göçmen bürosunda kasıtlı hava saldırısından ötürü ölü ve yaralıların sayısının yüzü geçmesi ve son dönemde Tunus kıyılarında boğulmuş göçmen cesetlerinin bulunması, bu felâketlerin tekrarının artmasından başka bir şey değildi.
Akla gelebilecek soru şu: Milyonları, bilinmeze doğru maceraya atılmak uğruna ülkelerini terk etmeye iten şey ne? Ölümün yolda olması, kaderin kaçakçılık çetelerinin eline teslim edilmesi, eğer varabilirse sığınmacıların hoş karşılanmadığı ve kendileri için herhangi bir geleceğin garanti edilmediği ülkelere gidilmesi neden? Cevabı basit olan bu soruda sebepler çeşitli:
Yoksulluk, şiddet, organize suç çeteleri, tarımı bitiren küresel ısınma, savaşlar, rejimlerin baskısı ve daha iyi yaşama isteği.
Bu bir başka soruyu beraberinde getiriyor:
Niçin Latin Amerika yoksul da Kuzey Amerika zengin? Mesele halkların özelliği mi yoksa rejim türleri mi?
Mesele rejim; halkların karakteri değil. Nitekim ABD halkı, tüm dünya halklarının bir karışımı.
Şu an nüfusunun yaklaşık üçte biri de Latin Amerika’dan. Bunlar, Amerika’da başarılı kimseler ve Latin Amerika’da çalışmayan akrabalarına para gönderiyorlar.
ABD’de Başkan Trump’ın kovmak için kampanya başlattığı yasadışı 11 milyon göçmen bulunuyor. Ancak görev, imkânsız olmasa da mali, siyasi ve insani sebeplerden ötürü oldukça zor.
Nitekim bu göçmenler çalışarak Amerikan ekonomisinin büyümesine katkı sağlıyorlar.
Bununla birlikte eski ABD Başkanı Barack Obama, üç milyon kişiyi kovdu. Oğul George Bush ise iki milyon.
Çelişkili olansa kaçakçılık ve yolsuzluk çeteleri ile bağlantılı olan rejimlerin, bizzat Amerika’yı yönetenler olmasıdır.
Elbette, Dünya Bizimdir: Göç Manifestosu adlı kitabın yazarı Suketu Mehta’nın dile getirdiği bir ikinci bakış açısı da var. Mehta, The New York Times’ın yayınladığı bir makalesinde düşüncesini şöyle özetliyor:
Bugün dünyada büyük bir göçmen hareketliliği var, zira zengin ülkeler, yoksul ülkelerin geleceğini çaldı.
Suriyeliler, Iraklılar, Afrikalılar, Latin Amerikalılar ve Afganlar buraya geliyorlar çünkü biz oradaydık. Onlardan sınırlarımızı gözetmelerini istemeden önce kendimize şunu soralım: Batı, onların sınırlarına saygı gösterdi mi?
Göç kotaları, zengin ülkelerin onların ülkelerini ne kadar yıktığı esasına göre belirlenmelidir. Karbon vergisinden önce göç vergisi koymak gerekir. Zengin ülkeler; sömürge maceraları, dünya düzeninde yarattıkları eşitsizlik ve sanayilerini geliştirmek için hava saldıkları karbondan ötürü göçmenler için bir şehirdir. 
Bugün dünyada 71 milyon göçmen ve sığınmacı var. Bir sene içerisinde yarım milyon Latin Amerikalı, Amerika ile olan sınırları boyunca uzun bir mesafe kat etti.
Bir yıl içerisinde Almanya, yarısı Suriye’den olmak üzere bir milyon sığınmacı karşıladı. Aslında göçler, dünya tarihi kadar eskidir. Önceden halklar göç ederdi; bazısı verimli topraklar, su ve uygun iklim arayışıyla, bazısı da askeri işgallerden dolayı gerçekleşirdi.
Şam bölgesinin nüfusunun kökeni, büyük oranda Yemen ve Arap yarımadasına dayanıyor.
İslam’dan önce bölgede birbiri ardı sıra Kenanlılar, Babilliller, Akadlar, Sümerler ve Asurlular boy gösterdi. En büyük işgaller ise Hülagu, Cengizhan ve Timurlenk tarafından gerçekleştirildi.
Doğu Asya’dan gelen Osmanoğulları, Bizans İmparatorluğu’nu yenilgiye uğratarak başkent Konstantinopolis'i fethederek İstanbul'a dönüştürdüler. Osmanlılar Asya ve Afrika’dan Avrupa’da Balkanlara kadar uzanan geniş bir imparatorluk olarak yaklaşık 600 yıl hüküm süren bir saltanat kurdular. Eğer göçler olmasaydı şimdiki Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada olmazdı.
Felâketlerin tekrarı gibi tecrübelerin tekrarı da bir öğretmendir. Ancak sonuçlar da aynıyla tekrarlanıyor.
Felâketler, göçün devamlılığını engellemiyor.
Tecrübeler, yetkililere yanlış politikalardan vazgeçip köklü çözümler bulmayı öğretmiyor. Meksika sınırındaki duvar, bir çözüm değil. Avrupa’da göçmenler ve sığınmacıların varlığına bir tepki olarak şiddetlenen ve halkçılığa doğru yol alan ırkçılık da bir çözüm değil.
Çözüm, tekelci yağmacılığı durdurmak, hukuk devleti inşa eden ve beşerî kalkınma, ekonomik büyüme ve adalet için çalışan çoğulcu demokratik rejimler kurmak, nefret politikalarından vazgeçerek farklı olan ‘ötekiyi’ kabul edip haklarını ve özgürlüğünü korumaktır.
Silahlanma ve savaşlara yapılan harcamaların bir kısmı, Afrika, Asya ve Latin Amerika’da yoksulluk ve cahilliği ortadan kaldırıp halklar için yüksek kaliteli eğitimi mümkün kılmaya, dolayısıyla göçmenleri ülkelerinde tutmaya yeter.
Görmezden gelinen şey, yetenekli göçmenler ve çocukları ile birlikte gelen bilgi ekonomisindeki katma değerdir.
Obama’nın babasının Kenyalı, Steve Jobs’un babasının Humus-Suriyeli ve Kartaca’yı inşa edenlerin Fenikeli-Lübnanlı olduğunu unutmayınız.
Independent Arabia’dan Refik Huri’nin makalesi



Trump'tan Amerikan futbolu takımına tehdit

Washington Post'un 2024'te yaptığı anket, Washington Commanders taraftarlarının çoğunun takımın yeni adından memnun olmadığını ortaya koymuştu ancak bu sene finale çıkılmasıyla birlikte bu görüş de değişti (AFP)
Washington Post'un 2024'te yaptığı anket, Washington Commanders taraftarlarının çoğunun takımın yeni adından memnun olmadığını ortaya koymuştu ancak bu sene finale çıkılmasıyla birlikte bu görüş de değişti (AFP)
TT

Trump'tan Amerikan futbolu takımına tehdit

Washington Post'un 2024'te yaptığı anket, Washington Commanders taraftarlarının çoğunun takımın yeni adından memnun olmadığını ortaya koymuştu ancak bu sene finale çıkılmasıyla birlikte bu görüş de değişti (AFP)
Washington Post'un 2024'te yaptığı anket, Washington Commanders taraftarlarının çoğunun takımın yeni adından memnun olmadığını ortaya koymuştu ancak bu sene finale çıkılmasıyla birlikte bu görüş de değişti (AFP)

Amerikan Ulusal Futbol Ligi (National Football League/NFL) takımlarından Washington Commanders, Donald Trump'ın hedefi oldu. 

Mayıs 2020'de George Floyd'un polis müdahalesiyle öldürülmesi sonrasında "Siyahların Hayatı Önemlidir" (Black Lives Matter/BLM) protestolarıyla birlikte ırkçılık karşıtı söylemler de ülkeye yayılmıştı.

O dönem Washington Redskins (Washington Kızılderilileri) adını kullanan takım, Amerikan yerlilerine yönelik bir hakaret olarak algılanan bu isimden Temmuz 2020'de vazgeçti. 

Bir süre Washington Football Team (Washington Futbol Takımı) diye anılan NFL ekibi, Şubat 2022'de Washington Commanders (Washington Komutanları) adını benimsedi.

ABD'nin en üst seviyedeki beyzbol liginde (Major League Baseball/MLB) mücadele eden Cleveland Indians'ın da adı, aynı gerekçeyle değiştirildi. Kristof Kolomb'un keşfettiği toprakları Hindistan sandığı için Amerikan yerlilerine "Indios" (Indian/Hintli) dediği biliniyor.

ABD Başkanı Donald Trump pazar günü kendi sosyal medya platformu Truth Social'dan bu değişikliklere tepki gösterdi:

Washington 'Her Neyseleri' DERHAL adını yeniden Washington Redskins Futbol Takımı yapmalı. Bunun için büyük bir talep var. Benzer bir şekilde ilk 6 beyzbol takımından biri olan, sağlam bir geçmişe sahip Cleveland Indians da…

Çok sayıda Amerikan yerlisinin de bunu istediğini savunan Trump, takım sahiplerine "BUNU YAPIN!!!" diye seslendi. 

ABD Başkanı, bu gönderinin ilgi toplaması üzerine bir paylaşım daha yaparak takımın adının eski haline çevrilmemesi halinde Washington Commanders'ın yeni stadyum projesine engel olabileceği tehdidini savurdu. 

Trump, sahibi olduğu MLB takımının adını Cleveland Guardians (Cleveland Muhafızları) diye değiştiren Cumhuriyetçi Partili Matt Dolan'ı hedef alarak "Bu saçma isim değişikliği yüzünden üst üste üç seçim kaybetti. Takımın adını yeniden Cleveland Indians yapsa seçim kazanabileceğini anlayamıyor" ifadesini de kullandı.

Independent Türkçe, CNN, The Hill, The Washington Post