Paris, Tahran ile diyalogu sürdürmek istiyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un üst düzey danışmanı Emmanuel Bonne
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un üst düzey danışmanı Emmanuel Bonne
TT

Paris, Tahran ile diyalogu sürdürmek istiyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un üst düzey danışmanı Emmanuel Bonne
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un üst düzey danışmanı Emmanuel Bonne

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un üst düzey danışmanı Emmanuel Bonne, İran’ın ABD ile artan gerilimi azaltma girişimi çerçevesinde Fransa’nın arabuluculuk yapmasını ciddiyetle ve umutla beklediğini söyledi. Tahran ile görüşmelerde bulunan Bonne’a göre, bu görüşmelerden en önemlisinin Macron’un mektubunun İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye teslim edildiği görüşmeydi. Ruhani Fransa’nın arabuluculuk girişimlerini memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, “İran’ın, diplomasi ve müzakere kapısı sonuna kadar açık. İran anlaşmayı tüm taraflara göre tam olarak uygulamak istiyor” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanlığı, diplomasi ve diyalog kapısının Avrupalılar nükleer anlaşmaya bağlı olduğu sürece açık kalacağını işaret ederek, buradan hareketle Avrupa’nın İran'ın anlaşmanın ekonomik faydalarından yararlanmasını sağlamak ve ABD yaptırımlarını aşmasına yardımcı olmak için sorumluluk alması gerektiğini belirtti.
Ruhani’den önce İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ve İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile bir araya geldi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, ülkesinin diplomasi ve diyalog kapılarını kapatmadığını vurguladı.
Bonne görüşmelerin ardından, İran’ın müzakereler için ‘açıklık’ gösterdiği ifade ederek, Washington ile Tahran arasında bir 'eylem marjı' olduğunu belirten Fransa Cumhurbaşkanlığı’nın beklentilerini onayladığını belirtti. Amaç artık gizli değil: "ABD ve İran arasında diyalog için bir alan inşa etmek."
Paris, arabuluculuk başarısının büyük ölçüde kendi konumuyla ilgili olduğunu bildiği için her iki ülke arasındaki orta yoldan ilerlemeye çalıştı.
Bunun 3 göstergesi var. İlki Paris’in nükleer anlaşma kapsamında ‘Anlaşmazlıkları Çözme Komitesi’nin etkinleştirilmesini reddetmesidir. Bunun nedeni, bu şekilde dosyanın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne aktarılması mekanizmasını harekete geçirecek olması ve uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasıdır. Yaptırımların yeniden uygulanması da ilk aşamaya geri dönülmesi ve 5 yıl geriye gidilmesi anlamına gelir.
İkincisi ise, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın, İran’ın yaptığı uranyum seviyelerini 300 kg arttırarak yüzde 3.67 seviyesinden yüzde 5'lere çıkarıldığını belirttiği ve nükleer taahhütleri bırakmak için yaptığı açıklamaların önemini azaltmasıdır.
Le Drian, bu ihlalleri ‘hafif’ olarak tanımladı ve bunların anlaşmadan ayrılma anlamına gelmediğini söyledi. Üçüncü kanıt ise, Fransa’nın gerilimin azaltılmasının ABD’nin sorumluluğu olduğunu açıklamak oldu.
Bu verilere bakılırsa, Le Drian’ın Washington’a Salı akşamı yaptığı ‘gerekli sakin girişimler kurma’ daveti anlaşılabilir. Paris’in arabuluculuk başarısı, İran’dan anlamlı tavizler elde edebilme kabiliyetine dayanıyor. Bu da Tahran’ın nükleer yükümlülüklerini yerine getirmesine, daha fazla provokasyon ve ihlalden uzak durması anlamına geliyor. Eğer bu olursa durum, ABD Başkanı Donald Trump’tan ‘herhangi bir şey’ almak için Washington’a taşınabilir, Tahran ile Washington arasında diyalog kapıları açılabilir. Paris’teki kaynaklara göre, Fransa, İran’ın petrol ihracatı konusunda Washington’dan ‘bir jest’ bekliyor. Trump ya Kasım ayından önce verdiği bazı muafiyetleri yineleyecek ya da Avrupa ile İran arasındaki özel ticari mekanizma olan INSTEX sepetine petrol ekleyecek. Bu ülkeler, son anda bu mekanizmayı başlatmayı düşünüyor ve o güne kadar bu hala boş bir kap. İran ise bu durumu şiddetle pek çok kez eleştirdi.
Bonne, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani ile yaptığı görüşmede, ABD’nin İran’a karşı ekonomik savaşını durdurmak için girişimlerde bulunmak istediğini belirtti.
Üst düzey danışman Bonne, “Paris, Suriye, Yemen, Irak ve Lübnan'daki krizleri yönetmek için İran'la diyalog ve işbirliğini sürdürmek istiyor” ifadelerini kullandı.
Bonne’un 2 günlük görevi, Macron ve Ruhani tarafından gerilimi azaltmaya yönelik operasyonel adımların zamanı için sınır olarak kabul edilen bu ayın 15’inden önce bir başarıya yol açacak mı? Bu soruların cevapları Washington’da mevcut. Trump Twitter üzerinden yaptığı açıklamasında Tahran aleyhinde yeni suçlamalarda bulundu. Trump, Tahran’ın daha önce ve gizlice uranyumu zenginleştirdiğini belirterek, daha ağır yaptırımlarda bulunmakla tehdit etti.
Bunun karşılığında İran, Fransa cumhurbaşkanlığı elçisi ile sakin bir tutum benimsemesine rağmen kamuoyuna açıkladığı, baskı ve yaptırımlar altındaki diyaloğun yanı sıra nükleer anlaşmanın yeniden müzakere edilmesini reddetmekten vazgeçmedi.
Trump'ın, İran'ın asla askeri bir nükleer güç sağlamayacağına dair yeterli güvenceyi almak için geçen yıl Mayıs ayında çekildiği anlaşmanın yerine başka bir anlaşmanın imzalanmasını istiyor.
Bu kadar çok şart ve önlem karşısında Emmanuel Bonne’nun işi zor. Ancak, taraflar sakinleşir ve gerilimin yükselmesi önlenirse bu, daha sonra yatırım yapılabilecek bir başarı olur.



Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
TT

Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)

Hafta sonu yayımlanan iki yeni anket, Amerikalıların tatil sezonuna girerken hayat pahalılığı konusunda hâlâ ciddi sıkıntı içinde olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu konuda yeterli çaba göstermediğini düşündüğünü ortaya koydu.

CBS News/YouGov'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların yüzde 60'ı, Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğine inanıyor. Buna karşılık, yüzde 27'si Trump'ın enflasyonu ve günlük tüketim mallarının maliyetlerini olduğu gibi, yüzde 13'ü ise enflasyon ve fiyatlar hakkındaki haberleri olduğundan daha kötü gösterdiğini söylüyor.

Ancak ankete katılan 10 Cumhuriyetçiden 4'ü, başkanın alım gücünü olduğundan daha iyi gösterdiğini söylüyor. Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 25'i Trump'ın enflasyonla başa çıkma biçimini onaylamıyor ve yüzde 29'u fiyatların arttığını söylüyor.

Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si Trump yönetiminin politikalarının gıda ve market alışverişi için ödedikleri fiyatları artırdığını söylüyor. Aynı oranda Cumhuriyetçiyse bu politikaların gıda ve market alışverişi fiyatlarını düşürdüğünü söylüyor.

Ağırlıklı olarak alım gücü ve hayat pahalılığından bahseden Demokratlar, bu ay Kaliforniya'dan Georgia'ya, New Jersey ve Virginia'ya kadar ülke genelinde seçimleri silip süpürdü.

Bu mesaj, özellikle 2024'te Trump'a oy veren Latin kökenli seçmenler de dahil beyaz olmayan seçmenler arasında yankı buldu. Anket, Hispaniklerin yüzde 70'inin Trump'ın politikalarının gıda ve market fiyatlarının artmasına neden olduğunu, yüzde 68'inin mal ve hizmet fiyatlarının arttığını ve yüzde 60'ının Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğini söylediğini ortaya koydu.

ABD Başkanı alım gücünü tekrar tekrar "yeni bir kelime" ve "Demokratların bir kandırmacası" diye niteliyor. Ancak cuma günü, çoğunlukla kira maliyetlerine odaklanan ve otobüsleri ücretsiz, çocuk bakımınıysa evrensel hale getirme sözü veren, bu ay belediye başkanlığında diğer Demokratları geride bırakarak New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani'yi Oval Ofis'te ağırladı.

Birdenbire anlayış gösteren Trump, Mamdani'nin yanında, "İlginç bir sohbet ettik ve fikirlerinden bazıları gerçekten de benim fikirlerimle aynı" dedi.

G
New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, 2025'te kendisine ve 2024'te ABD Başkanı Donald Trump'a oy veren birçok kişinin enflasyon ve hayat pahalığını dile getirdiğini söyledi (AP)

Politico tarafından yapılan bir başka anket, en çok hangi maliyetlerin Amerikalıların endişelendirdiğini ortaya koydu. Anket, Amerikalıların yüzde 45'inin karşılanması en zor yaşam maliyetinin market alışverişi olduğunu, yüzde 38'inin konut, yüzde 34'ünün sağlık hizmetleri ve yüzde 31'inin de elektrik faturaları olduğunu gösterdi.

Mamdani, görüşmeleri sırasında Trump'la birlikte hayat pahalılığına odaklanarak kendi seçimlerini kazandıklarını söyledi.

Mamdani, "Başkan'a, kampanyamızın odağının büyük ölçüde yaşam maliyeti krizi olduğunu ve başkana oy veren New Yorklulara sorduğumuzda, New York'ta oylarında bir artış gördüğümüzde, aynı konuya geri döndüklerini söyledim: Yaşam maliyeti, yaşam maliyeti, yaşam maliyeti" dedi. Buna karşılık Trump, New York'un enerji şirketi Con Edison'ın fiyatları düşürmesini sağlamaktan bahsetti.

Ancak yaşam maliyeti sadece sol görüşlü Demokratlara kazandırmadı. New Jersey'de ılımlı görüşlü Mikie Sherrill, elektrik zamlarının dondurulması çağrısında bulunarak valilik yarışını kazandı.

Independent Türkçe


Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
TT

Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)

Rusya, ABD'yle arasını bozmak istediği Meksika'daki dezenformasyon çalışmalarını yoğunlaştırdı.

New York Times'ın (NYT) haberinde, Rusya'nın Latin Amerika'daki dezenformasyon faaliyetlerini son iki yılda artırdığı belirtiliyor. Moskova yönetiminin ABD'yle bölgedeki müttefikleri arasında anlaşmazlık yaratmayı hedeflediği savunuluyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla NYT'ye konuşan kaynaklar, dezenformasyon kampanyasının Sputnik ve RT gibi Kremlin'e ait medya kuruluşları tarafından yürütüldüğünü ileri sürüyor. Özellikle ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Meksika'nın hedef alındığı aktarılıyor. 

NYT'nin incelediği "Meksika: RT'nin İstilası" başlıklı iç yazışmada, Meksika'nın başkenti Meksiko'daki Amerikan diplomatların, RT'nin ülkedeki "ani ve hızlı genişlemesi" hakkında uyarılarda bulunduğu görülüyor. 

Nisan 2024 tarihli yazışmada şu ifadelere yer veriliyor: 

RT'nin Meksika'daki agresif yatırımı, güvenilirliğini artırma ve ABD'yi zayıflatma stratejisi, halkın mevcut algısını değiştirme tehdidi yaratıyor. Meksika misyonunun, RT'nin iyi finanse edilen çabalarına karşı koymak için daha fazla kaynağa ihtiyacı var.

Meksiko'daki ABD Büyükelçiliği'nden gönderilen mesajda, RT en Español'un X'te çevrimiçi izlenme sayısının 2022'de 191 binden bir yıl sonra 715 milyona fırladığı aktarılıyor. 

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'daki varlığını artırdığı, potansiyel izleyici sayısının 670 milyona ulaştığı belirtiliyor.

RT'nin Meksika'da bu kadar yaygınlaşmasında, eski Devlet Başkanı López Obrador döneminde görev yapan ve Rusya yanlısı olmakla eleştirilen bazı yetkililerin etkili olduğu savunuluyor. Obrador'un devlet başkanlığı geçen yıl ekimde sonlanmış, yerine seçimleri kazanan Claudia Sheinbaum gelmişti. Sheinbaum da Obrador'un kurduğu iktidardaki Ulusal Yenilenme Hareketi (Morena) partisinden.

NYT, Obrador veya Morena yetkililerinin yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor.  

Meksiko'daki Rus Büyükelçiliği ise iddiaları reddederek Sputnik ve RT'yi Amerikan medyasına tarafsız alternatifler diye niteledi. 

Bazı uzmanlar Donald Trump yönetiminin dezenformasyona karşı mücadele de geride kaldığını söylüyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Bret Schafer şu değerlendirmeyi yapıyor: 

ABD küresel bilgi alanından çekiliyor ve yerine Rusya giriyor. Rusya'nın ABD'nin kendi arka bahçesinde ABD'ye karşı harekete geçmesi bir bakıma Soğuk Savaş anlayışının bir ürünü. Ruslar nüfuz artırmak için Latin Amerika'yı uzun zamandır bir öncelik olarak görüyor.

2022'de başlayan Ukrayna savaşının ardından ABD, Kanada, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği, RT'yi ve kuruluşun üst düzey isimlerini yaptırım listesine almıştı.

Independent Türkçe, New York Times, BBC


Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post