​Asilah Forumu’nda Afrika’yı kalkındırma yolları tartışıldı

​Asilah Forumu’nda Afrika’yı kalkındırma yolları tartışıldı
TT

​Asilah Forumu’nda Afrika’yı kalkındırma yolları tartışıldı

​Asilah Forumu’nda Afrika’yı kalkındırma yolları tartışıldı

Afrika’daki kalkınma sorunlarına ilişkin 41. Asilah Forumu katılımcıları, kendilerini hazır kalkınma modellerinden kurtarmaya, vatandaşların refah ve kalkınmasını artırmak için özel yollar bulmak için Afrika kıtasının iç ve özel dinamiklerini ortaya koymaya ihtiyaç duyduklarını ifade etti.
Afrika’daki Kurumsal Reformlar Uzman Grubu Başkanı Pierre Michel Ngembe, mevcut kalkınma algılarının paradigmasını eleştirdi. Ahlaki ve kültürel yönü göz ardı ederek, kalkınma silsilesinde önemli kurallara dikkati çeken Pierre Michel, bu denklemi tersine çevirme, Afrika halklarının geçmişini ve manevi miraslarını “geleceklerini inşa etme yolunda başlangıç kuralı” kılma çağrısı yaptı.
Uzman, Afrika imajının, kendi kültürünü benimsemiş olması halinde bugün olduğundan daha iyi bir konumda olacağını ifade etti. Afrikalıların, tarihleri boyunca Afrika kıtasının maruz kaldığı felaketler ve büyük afetler karşısında dayanıklı durmalarını sağlayan tanımlamaların yeniden ortaya koyulması gerektiğini vurgulayan Pierre Michel Ngembe, “Afrika gençliği, dağılmış olan gömülü kültürel köklerini bulmalı” dedi.
Eski Senegal Toplumsal Gelişme Bakanı Ndoro Ndiaye, “Kalkınma, yalnızca bize pazarlanan batı ideolojileridir ve tarihimiz boyunca hegemonya kültürünü dayatmıştır” ifadelerini kullandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın, Bretton Woods kuruluşları (Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu), yani kalkınma yardımları sayesinde yeniden ayağa kalkmayı başardığını hatırlatan Ndiaye, bu modelin, başta Doğu Avrupa olmak üzere Avrupa ülkeleri gibi aynı tarihsel ve toplumsal izleri tanımayan Afrika ülkelerinde sınırlandırıldığını vurguladı.
Öte yandan Senegalli araştırmacı İbrahima Sall, egemen kalkınma kavramının Avrupa’da ayrıntılı şekilde görüldüğünü ve bu kavramın, kalkınmayı üçüncü dünyadan gelişmiş birinci dünyaya geçiş olarak gördüğünü ifade etti. Sall, yerel kültürlerin geri kalmışlığın bir sebebi haline geldiğini, bu nedenle de kalkınmanın bu kültürlerin terk edilmesini gerektirdiğini belirtti. Bu modelin uygulanmasının, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini vurguladı.
İbrahima Sall, Afrika’nın en büyük sorunlarından birinin de elitlerle oluşan çatlak olduğuna dikkati çekerken, “Entelektüeller ve akademisyenler olarak bizim, karar vericilerin ve siyasetçilerin arasında mesafe var. Araştırma yapıyoruz, bunları yayınlıyoruz ve yazıyoruz. Ancak karar vericiler işlerimize önem vermiyor” dedi.
Eski Tunus Maliye Bakanı Hakim Benhamude ise Afrikalı elitlerin farklı unsurları arasında “zamanın uyuşmazlığı” olarak adlandırılan bir durum olduğunu ifade etti. Benhamude, anlık çözümlere ihtiyaç duyan siyasi yetkililer döneminin, akademik dönemden farklı olduğunu, çünkü siyasi yetkililerin acil durum yönetimi üstlendiğini belirtti.
Merkezi Senegal’de bulunan bir merkezde çalışan Moritanyalı araştırmacı Abdurrahman Negayedi, Afrikalı elitlerin probleminin ulusal bağımsızlıktan bu yana ithal edilen ifadeleri, değiştirmeden ve duruma uyarlamak için herhangi bir çaba sarf etmeden benimsemiş olmalarından kaynaklandığını vurguladı. Konuya dair “Bizim dikkatimizi çeken şey elitlerin, bu ithal ifadelere uyum sağlamaya çalışıp, bu ifadeleri bulundukları ortama uydurmamalarıdır” diyen araştırmacı, bu ifadelerin zaman içerisinde sınırlı bir ömürleri olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Barış Enstitüsü’nün Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan sorumlu bölgesel direktörü Tunuslu Necib Ferici ise Avrupa’nın, bölgesel entegrasyon yoluyla, bir zamanlarda ülkelerini yıkan ve iki dünya savaşına yol açan savaş hayaletini uzaklaştırmayı başardığını ifade etti.
Ferici, azgelişmişliğe, salgın hastalıklara, eşit olmayan ticaret savaşlarına ve bölgedeki tüm dengesizliklere son vermek için Afrika kıtasının da kendisini kalkındırma tecrübesini edinmeye ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Öte yandan Senegalli şair Amadou Lamine Sall, Afrika’da entelektüel rolü oynadığını ve görevini tamamladığını söyledi. Halkların okumadığını, bu nedenle entelektüellerin söylemlerini ve görüşlerini anlamadıklarını ve onlarla etkileşimde bulunmadıklarını belirten Sall, hükümet ve siyasetçilerin de entelektüellerden hoşlanmadığını ve onları dinlemediğini ifade etti. Senegalli şair, Afrika’nın sanatçıları sayesinde ön plana çıktığını, ancak bunun yeterli olmadığını vurgulayarak, gelecek zorluklarla yüzleşecek nesiller hazırlamada eğitimin önemli olduğuna dikkati çekti.
Pretorya’da Future Africa Enstitüsü Direktörü Alloun Sall da Afrikalıların problemlerinin, “başkalarının geçmişini kendi gelecekleri haline getirmelerinden” kaynaklandığına ve bu durumun kendilerini kurtarma mantığı haline geldiğine değindi.
Aynı şekilde Gana’nın eski Rabat Büyükelçisi Kubina Annan, sanat, moda ve ticaret yoluyla Afrika kültürlerinin tanınması çağrısı yaptı. Afrika müziğinin de küresel olarak önemine dikkati çeken Annan, Afrikalı göçmenlerin diğer halk ve kültürleri taşıyarak onları etkilediğini ifade etti.
Gine’nin eski Dışişleri Bakanı Maria Cabral ise Afrika hükümetlerinin, toplumsal kalkınma politikası alanında tekrarlanan hataların üstesinden gelmek için ekonomi politikalarının belirlenmesinde kültürel bileşeni, temel bir unsur olarak ele almaları gerektiğine dikkati çekti. Kültür ve iletişimin, halk açısından ortak öneme sahip olduğunu, bunların kalkınma hedefine ulaşma yolunda harekete geçirilmesi gerektiğini söyleyen Cabral, bu kültürün, kırsal nüfusun ekonomik politikalara yönelik tutumunu belirlediğini vurguladı. Maria Cabral ayrıca, bilgi aktarımı ve diğer toplumsal değerlere yönelik araçları oluşturan geleneksel iletişim araçlarını küçümsememe gerekliliğinin de altını çizdi.
Namibya’dan araştırmacı ve gazeteci Jordanya Kundicini Andima, Namibya’daki küçük kabilelerin güçlü ilişkisinin, geleneksel yaşam tarzları, toprak ve bitkilerle ilgili soylu kültürleri ile öne çıktığını ifade etti.
Bu kabilelerin, Alman sömürgeciliğinin soykırım ve köleleştirme faaliyetlerinden ilk acı çekenler olduğu belirten Andima, kabilelerin kentleşmeye direndiğini ve kültürel mirasa tutunduklarını vurguladı.



Kripto paralara yatırım yapmak için iyi bir zaman mı?

Bitcoin'in fiyatı bir aydır 100 bin doların altına düşmedi (Reuters)
Bitcoin'in fiyatı bir aydır 100 bin doların altına düşmedi (Reuters)
TT

Kripto paralara yatırım yapmak için iyi bir zaman mı?

Bitcoin'in fiyatı bir aydır 100 bin doların altına düşmedi (Reuters)
Bitcoin'in fiyatı bir aydır 100 bin doların altına düşmedi (Reuters)

Pek çok kripto para birimi ani yükselişlerle yatırımcıların iştahını kabartırken aralarında Bitcoin gibi daha istikrarlı olanlar da var. 

Bu alanda son bir buçuk yılda çok şeyin değiştiğini bildiren CNN, "Kripto paralara yatırım yapmak için iyi bir zaman mı?" sorusunun cevabını aradı. 

Pek çok düzenleyici kurum ve büyük kurumsal yatırımcıların kripto paralar ve borsalarını artık daha fazla benimsediği hatırlatıldı. 

Donald Trump yönetiminin de desteğiyle Bitcoin'in 100 bin dolar barajının üstünde işlem gördüğüne dikkat çekildi. 

Tüm bu eğilimler ışığında müşterilerine bu alana yatırım yapma tavsiyesi veren finansal danışmanların sayısının arttığına işaret edildi. 

Diğer yandan CNN, kripto paraların fiyatlarının çok değişmesi ve yasal çerçevelerinin tam olarak belirlenmemesinin de hâlâ önemli tehlike unsurları olduğunu vurguluyor.

Amerikalı yatırımcı Ric Edelman, portföylere az miktarda da olsa kripto para eklemenin yararlarının, sakıncalarından fazla olduğunu düşünenlerden:

Dikkatli olunmalı ama tamamen uzak durmaya da gerek yok. Bitcoin'in tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştığını ve kurumsal yatırımcıların ilk kez buraya girdiğine şahit oluyoruz.

Edelman, Bitcoin'in fiyatının 100 bin dolardan da yukarılara çıkma ihtimalini yüksek gördüğünü de sözlerine ekliyor:

Başlangıç için en iyisi Bitcoin. Açık ara en büyük dijital varlık. Kurumsal yatırımcıların da tercihi. Diğerlerinin ne kadar başarılı olacağı hiç o kadar net değil.

Edelman, piyasadaki oynaklığı duygusal olarak kaldıramayacak kişilerin kripto paralardan uzak durmasını tavsiye ediyor. 

Danışmanlık şirketi 401 Financial'ın kurucusu Tyrone Ross ise bütçeyi sarsmayacak miktardaki paralarla başlanarak piyasanın öğrenilmesini salık veriyor.

Ross, dolandırıcılık yöntemlerinin yaygınlığını hatırlatarak kripto paraları saklarken dikkatli olmak gerektiğine dikkat çekiyor. 

Danışman Trent Porter ise şu yorumu yapıyor:

Benim temel tavsiyem değişmedi: Kripto paraya ayrılan para, yatırımcının kişisel risk kapasitesi ve toleransıyla uyuşmalı. Çoğu kişi için ayrılan paranın yatırım bütçesinin yüzde 5'ini aşmaması yerinde olur. Düzenleyici kurumların teşkil ettiği risk azalmış olabilir ama piyasadaki tehlike hâlâ çok somut. Hepimizin bildiği gibi düzenlemeler de hızlıca değişebilir.

Independent Türkçe, CNN, AP