​Afganistan’da düğüne intihar saldırısı: Çok sayıda ölü ve yaralı var

NATO birlikleri, geçen Perşembe günü Kabil’deki askeri bir akademide 3 aylık bir eğitimin ardından yeni Afgan askerlerinin mezuniyet töreni sırasında (AP)
NATO birlikleri, geçen Perşembe günü Kabil’deki askeri bir akademide 3 aylık bir eğitimin ardından yeni Afgan askerlerinin mezuniyet töreni sırasında (AP)
TT

​Afganistan’da düğüne intihar saldırısı: Çok sayıda ölü ve yaralı var

NATO birlikleri, geçen Perşembe günü Kabil’deki askeri bir akademide 3 aylık bir eğitimin ardından yeni Afgan askerlerinin mezuniyet töreni sırasında (AP)
NATO birlikleri, geçen Perşembe günü Kabil’deki askeri bir akademide 3 aylık bir eğitimin ardından yeni Afgan askerlerinin mezuniyet töreni sırasında (AP)

Afganistan’ın doğusundaki Nangarhar vilayetinde bulunan Pachirwa Agham bölgesinde bir düğünü hedef alan intihar eyleminde 6 kişinin hayatını kaybettiği çok sayıda kişinin ise yaralandığı ifade edildi. Hükümet yetkilileri, saldırganın 12 Temmuz’da sabahın erken saatlerinde Pachirwa Agham kabilesi liderlerinden birinin oğlunun düğününü hedef aldığını açıkladı.  
Nangarhar Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, saldırıda 6 kişi öldü, 14 kişi de yaralandı. Ölenler arasında Pachirwa Agham kabilesi lideri Melik Tor’un ve çocuklarından birinin de bulunduğu ifade edildi. Afganistan hükümeti ve ülkedeki yabancı güçlere karşı savaşan Taliban Hareketi ise söz konusu eylemde bağlantılarının olmadığını açıkladı.
Nangarhar vilayeti, hükümet güçleri ve DEAŞ unsurları arasında günlük çatışmalara tanık oluyor. Vilayet ayrıca, kabile bölgelerinden kaçan Pakistanlı gruplar ve Pakistan ile Afganistan arasındaki sınır boyunca uyuşturucu ticareti yapan çok sayıda uyuşturucu mafyası da dâhil olmak üzere diğer isyancı gruplara da ev sahipliği yapıyor.
Yerel haber ajanslarının Pachirwa Agham Valisi Hazret Han Haksar’dan aktardığına göre, saldırıda 14 kişi öldü, 14 kişi de yaralandı. Celalabad şehrindeki Nangarhar Hastanesi yetkilisi, hastaneye 2 cesedin ve 11 yaralının getirildiğini duyurdu.
İntihar saldırısı, sivilleri Afganistan’ın bazı bölgelerinde hükümet güçleri ve Taliban arasındaki çatışmalardan korumaya çalışılması hususunda tarafların, Doha müzakerelerinde anlaşma sağlaması sonrasında gerçekleşti.
Hava saldırısında 7 sivil hayatını kaybetti
Afgan yetkililer, ülkenin kuzeyinde Bağlan vilayetinde de düzenlenen bir hava saldırısında bir bebek de dâhil olmak üzere 7 sivilin öldüğünü açıkladı.
Savunma Bakanlığı, yayınladığı bir bildiride hava saldırısının Bel Hamri şehrindeki Kutub Hil bölgesinde “düşmanı yok etmeyi” amaçladığını belirtirken, bir ekibin olaya dair soruşturma yürüttüğünü duyurdu. Saldırı sonrasında Bel Hamri’nin ana caddelerinde protesto gösterileri patlak verdi. Saldırıyla eş zamanlı olarak Afganistan hükümeti ve Taliban temsilcileri tarafından, “vatandaşların onurlarına, hayatlarına, mülklerine saygı duyma ve onları koruma, sivil kayıpları sıfıra indirme” hususunda ortak bir açıklama yapıldı.
Bağlan vilayetinde yerel konsey üyesi Esedullah Şahbaz, hava saldırısında ölen sivillerin çiftçi olduğunu, Taliban veya diğer herhangi bir grupla hiçbir ilgilerinin bulunmadığını vurguladı. 
Öte yandan ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi, Katar’daki Taliban Hareketi ile düzenlenen görüşmelerin yedinci turunun, çok uzun süredir devam eden Afganistan savaşını durdurma çabalarında ilerleme kaydedilmesinin ardından sona erdiğini ifade etti. Taliban ile barış görüşmeleri, yeni bir ivme kazanmış olsa da savaşın şiddeti de artış gösterdi ve uzun süredir devam eden çatışmaların sivillere verdiği zarar daha da ağırlaştı.
Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerine göre, Afganistan’da 2018 yılında 900’den fazlası çocuk olmak üzere 3 bin 804 sivil öldü, 7 bin sivil de yaralandı.
Saldırılar sürüyor
Afganistan Savunma Bakanlığı, kuvvetlerinin son 24 saat içerisinde Taliban’a karşı 116 operasyon gerçekleştirdiğini açıkladı. Bakanlık tarafından yayınlanan bir açıklamada, çeşitli kuvvetler arasında 12 ortak ve Afgan özel güçleri tarafından da 104 operasyon gerçekleştirildiği ifade edildi.
Kabil’deki Savunma Bakanlığı’na göre operasyonlar, Kabil’in kuzeyindeki Bağlan vilayetinin yanı sıra Gazne, Faryab, Kunduz, Kandahar, Belh, Meydan Vardak, Helmend, Nangarhar, Farah, Paktika, Loğar, Sar-i Pol ve Herat’ı kapsadı.
Açıklamada, 45 Taliban unsurunun öldürüldüğü, 17 kişinin de yaralandığı belirtilirken, NATO kuvvetlerinin Afganistan’daki hava saldırılarına destek verdiğine dikkat çekildi.
ABD, Afganistan’dan çekilecek mi?
ABD Genelkurmay Başkanlığı, Washington ve Taliban arasında 18 yıldır devam eden savaşı sona erdirmeleri gerektiğini vurgulayarak, ABD güçlerinin Afganistan’dan erken bir vakitte geri çekilmesinin stratejik bir hata olacağını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Joseph Dunford'dan sonra Genelkurmay Başkanlığına aday gösterdiği Org. Mark Milley, Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde, “Askerlerin erken bir vakitte geri çekilmesinin stratejik bir hata olacağını düşünüyorum” dedi. Taliban ile savaşın uzlaşı aracılığıyla sona ereceğine inandığını belirten Milley, bu hususta “biraz” ilerleme kaydettiklerini de vurguladı.
Yetkililer ise, ABD ve Taliban’ın bir anlaşmaya yaklaştığını ve hareketin, ABD’nin Afganistan topraklarının terör örgütleri tarafından bir üs olarak kullanılmaması taahhüdü karşısında güçlerini geri çekme taahhüdüne odaklanmasını bekliyor.
Org. Mark Milley’in açıklaması, Afganistan’ın kuzey batısındaki Faryab vilayetine yönelik ziyareti sırasında geldi. Faryab, hükümet güçleri ve Taliban arasında günlük çatışmalara tanık oluyor. Afganistan İçişleri Bakanı Yardımcısı General Hoşhal Saade ve Savunma Bakanı Yardımcısı General Yasin Diya da ziyareti sırasında ABD’li komutana eşlik etti.
Hükümet güçleri, vilayetin bazı bölgelerinin kontrolünü yeniden sağladıklarını, Kabil’den gelen ağır askeri tedarikin ardından Taliban’ı Meymene kasabasından uzaklaştırmayı başardıklarını ve vilayette Taliban’a karşı yoğun şekilde savaş uçaklarının kullanıldığını ifade etti.
New York Times gazetesi de, Afgan güçler ve Taliban arasında geçen hafta patlak veren çatışmalarda 143 askerin ve 51 sivilin öldüğünü açıkladı.



Macron: Önümüzdeki eylül ayında Suudi Arabistan ile birlikte İki Devletli Çözüm Konferansı’na başkanlık edeceğiz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
TT

Macron: Önümüzdeki eylül ayında Suudi Arabistan ile birlikte İki Devletli Çözüm Konferansı’na başkanlık edeceğiz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin Suudi Arabistan ile birlikte eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları sırasında New York'ta düzenlenecek olan iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin uluslararası konferansa başkanlık edeceğini açıkladı.

Macron, sosyal medya platformu X’teki resmi hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsrail'in Gazze Şeridi'nde hazırladığı askeri saldırı, her iki halk için de gerçek bir felakete yol açacak ve bölgeyi kalıcı bir savaşa sürükleyecektir” dedi.

Macron, ‘bu savaşı sona erdirmenin tek yolunun Gazze Şeridi'nde kalıcı bir ateşkes sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması, halka büyük ölçekli insani yardım ulaştırılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ndeki rolünün güçlendirilmesi’ olduğuna inanıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı bunun için ‘Gazze Şeridi'nde istikrarı sağlamak üzere uluslararası bir misyonun görevlendirilmesi ve hem İsrail hem de Filistin halklarının beklentilerini karşılayan siyasi bir çözümün geliştirilmesi için çalışılması’ gerektiğini belirtti.

Macron, ‘iki devletli çözümün rehinelerin aileleri, İsrailliler ve Filistinliler için tek güvenilir yol olduğunu’ kaydetti.

Suudi Arabistan ve Fransa, 28-29 Temmuz tarihlerinde New York'taki BM genel merkezinde bakanlar düzeyinde Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Konferans’a başkanlık etti.

(foto altı) Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, 28 Temmuz'da New York'ta düzenlenen iki devletli çözüm konulu bakanlar konferansının açılışında konuşma yaptı. (AFP)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan konferanstaki konuşmasında, ülkesinin, bölgedeki tüm halklar için güvenlik, istikrar ve refahın sağlanmasının, Filistin halkına adalet sağlanması ve onların meşru haklarını elde etmelerinin sağlanmasıyla başladığına inandığını vurguladı. Prens Faysal bin Ferhan’a göre bu hakların başında, 4 Haziran 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması geliyor.

Prens Faysal bin Ferhan, “Bu sadece siyasi bir tutum değil, bağımsız bir Filistin devletinin bölgede gerçek barışın anahtarı olduğuna dair sağlam bir inanç... Konferans, iki devletli çözümü uygulamaya koyma, işgali sona erdirme ve Ortadoğu'da barış için acil ve sürdürülebilir bir vizyon gerçekleştirme yolunda bir dönüm noktası” ifadelerini kullandı.

(video)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, ‘konferans ve İki Devletli Çözümün Uygulanması için Küresel Koalisyon'un çalışmaları aracılığıyla, Filistin halkının kapasitelerini geliştirme ve ulusal kurumlarını güçlendirme çabalarını desteklemek için uluslararası düzeyde koordineli çabaların önemini’ vurguladı.

Prens Faysal bin Ferhan, Macron’un, ülkesinin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasına övgüde bulunarak, bunu ‘Filistin halkının bağımsız devlet kurma hakkına yönelik artan uluslararası desteği yansıtan ve iki devletli çözümün gerçekleştirilmesine elverişli bir uluslararası ortam yaratmaya katkıda bulunan tarihi bir adım’ olarak nitelendirdi.

Bakanlar konferansına katılan ülkeler, Filistinliler ve İsrailliler arasında adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması için çalışmak üzere bir ‘yol haritası’ üzerinde anlaştılar. Bu yol haritası, Filistin devletinin tanınmasını artırmayı ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı ve insani felaketi durdurmak için daha fazla diplomatik çaba sarf etmeyi amaçlıyor.

Bakanlar konferansının nihai belgesi, ‘Filistin meselesine ilişkin BM'nin devam eden sorumluluğunu’ ve İsrail'in 1967'de ele geçirdiği toprakları işgaline son verilmesi gerektiğini yineledi. Belge ayrıca, ‘insani hukuk ve insan hakları hukuku dahil olmak üzere uluslararası hukuka saygının’ önemini vurguladı ve ‘Filistinli sivilleri korumak için önlemler’ alınması çağrısında bulundu.

Belge, ‘yerleşim faaliyetlerinin, ev yıkımlarının ve tüm şiddet ve provokasyon eylemlerinin derhal durdurulması’ çağrısında bulundu. İsrail'in işgal altındaki topraklardan çekilmesi çağrısının yanı sıra, Filistinlilere kendi kaderini tayin etme ve kendi devletlerini kurma hakkı verilmesi ve mülteci sorununa ‘adil bir çözüm’ bulunması çağrısında bulundu.