Hindistan’ı dünyanın üçüncü büyük ekonomisi yapacak yol haritası açıklandı

Hindistan Başbakanı Narendra Modi
Hindistan Başbakanı Narendra Modi
TT

Hindistan’ı dünyanın üçüncü büyük ekonomisi yapacak yol haritası açıklandı

Hindistan Başbakanı Narendra Modi
Hindistan Başbakanı Narendra Modi

Yeni Delhi yönetimi, 2024-2025 yılları arasındaki süreçte ekonomisini 5 trilyon dolara çıkarmayı hedefliyor. Bu da Hindistan’ın dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olacağı anlamına geliyor. Hindistan Maliye Bakanı, söz konusu hedef doğrultusunda, yüksek büyüme oranına ulaşmak için yıllık bütçe taslağına dair hazırlanan yol haritasının duyurusunu yaptı. Yol haritasının, 31 Mart 2020 tarihine kadar yürürlükte kalması bekleniyor.
Hindistan’ın bu hedefe ulaşması için güçlü bir yatırım gücü ile yılda yüzde 8’lik bir büyüme kaydetmesi gerekiyor. Hindistan tarihinin ikinci kadın maliye bakanı olan Nirmala Sitharaman, geçen hafta Hindistan parlamentosuna 3 trilyon dolarlık bir yıllık bütçe sundu.
Hindistan bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 57 yıl içinde ancak 1 trilyon dolarlık bir yıllık bütçe açıklayabilmiş, sonraki 7 yılda bunu 2 trilyon dolara çıkarmıştı. Şimdi ise 9 yıl aranın ardından, 1 Nisan 2019’da başlayan ve 31 Mart 2020’ye kadar sürecek olan mali yılı karşılayacak 3 trilyon dolarlık yıllık bütçesini açıkladı.
Yabancı yatırımı ülkeye çekme çabaları
Yeni bütçe sunumu adeta Narendra Modi hükümetinin söz konusu hedefe ulaşmak için ihtiyaç duyduğu yabancı yatırımları ülkeye getirecek yatırımcıların ayağının altına serilen bir kırmızı halı niteliğinde…
Bütçe sunumu, yabancı ve yerli yatırımları teşvik etmek için borç piyasasına yönelik reformlar yapılması, yabancı yatırımlara doğrudan daha yüksek tavanlar sunulması, yabancı kurumsal yatırımcıların yatırımlarına yönelik kısıtlamaların azaltılması ve yasaların kolaylaştırılmasını içeriyordu. Ayrıca Maliye Bakanı Sitharaman, yabancı yatırımcılara daha elverişli bir çerçeve sunabilmek amacıyla mali portföylerdeki yabancı yatırımlara yönelik yüzde 24 tavanını kaldırdıklarını duyurdu. Buna ek olarak daha fazla değişiklik yapılması da bekleniyor.
Bu adımlar, portföylerdeki yabancı yatırımcıların, fon akışının daha yüksek bir frekans oranı kazanma eğiliminde olduğu hisseler dışındaki unsurlara yatırım yapmalarını teşvik etmeyi amaçlıyor. Artık portföylerde izin verilen azami yabancı yatırım miktarı, şirketin faaliyet gösterdiği sektörde doğrudan yabancı yatırıma uygulanan sınırla eşdeğer olacak. Ancak kurumlar çalışmalarını kontrol etme ihtiyacına bağlı olarak daha düşük bir limit belirleyebilir. Bununla birlikte portföydeki yabancı yatırımlar artık gayrimenkul ve altyapı yatırım fonları tarafından verilen borçlanma senetleri yatırımlarına olanak sağlayacak. Söz konusu yatırımların uzun vadede nispeten negatif olma eğiliminde oldukları da belirtilmeli.
Değişiklilerle gayrimenkul ve altyapı yatırım fonları aracılığıyla mevcut varlıklardan para kazanmak isteyen Hint unsurlarına daha fazla yabancı sermaye çekmesi bekleniyor.
BARC India Şirketi CEO’su Partho Dasgupta konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi;
“Hindistan, şirketler üzerindeki yüksek vergi oranları, belirsiz bir vergi sistemi ve e-ticaret politikalarında da olduğu gibi belirsiz bir ortamın varlığı nedeniyle yabancı şirketler tarafından en fazla dava edilen ülkelerden biri haline geldi. Ancak bununla birlikte ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, Hindistan’a ilginç bir potansiyel sunabilir ve yabancı yatırımcılara yönelik dostane bir ortamın yanı sıra Hindistan’da daha fazla iş ve yatırım imkanı yaratabilir.”
Hindistan hükümeti, havacılık, sigorta, medya ve perakende alanlarında doğrudan yabancı yatırımlara açılmaya başladı. Şu an hükümet, sigorta broker kesimlerine doğrudan yüzde 100 oranında yabancı yatırım yapma izni vermiş durumda.
Bu atılımlar, Hindistan'daki hizmetlerin kapsamının yanı sıra büyük küresel aktörlerin katılımlarını genişletmek için de yeni yatırımlar sağlayacaktır. Diğer yandan sigortacılıkla ilgili ticari faaliyetlerde doğrudan yabancı yatırım tavan sınırı yüzde 49'a yükseldi. Artık sigorta broker kesimleri daha fazla yatırımı yeni pazarları kapsayacak şekilde dijital teknolojilere yönlendirebilecek.
Offshore borçlanma
Yeni bütçenin en belirgin işaretlerinden biri olan Hindistan'ın yurt içi tasarruflarını, yurt dışından borç alarak ve muhtemelen devlet tahvilleri ihraç ederek telafi etme niyeti ekonomistler arasında büyük tartışmalara neden oldu.
Bu bağlamda, Hindistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasına göre devlet borç oranının dünya genelindeki en düşük seviyelerden biri olduğunu belirtmekte fayda var.
Wise Investor’un CEO’su Joydeep Sen konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Hükümet, yerel yatırımcıların ve girişimcilerin ekonomik büyümeyi artırmak için yeterli olmadığının farkına vardı. Ayrıca ulusal tahvil ihracı rekor seviyelerde düşük ve küresel faiz oranlarıyla zamanlamada tutarlı görünüyor. Bu durum yerel tahvil piyasası üzerindeki baskıyı hafifletmenin ve yerel tahvil getirisinin iyi bir düzeyde kalmasının yanı sıra hükümetin mali kayıtlarını iyileştirmesine de yardımcı olur. Hükümet, döviz cinsinden kredi almaya karar verdi. Ancak bu riskli olabilir. Çünkü Hindistan'ın borçlarını geri ödemesi gerektiğinde döviz kurunun ne olacağını tahmin etmek zordur. Dolar son 5 yılda rupi karşısında yüzde 18 ila 20 oranında güç kazandı. Ancak hükümet, borçların geri ödenmesinin ardından ekonominin çok daha büyüyeceği inancında.”
Mali disiplin
Hindistan hükümeti cesurca atılmış bir adımla mali açığını GSYİH'nın yüzde 3,3'üne düşürme kararı aldı. Modi hükümeti, bu yılın başlarında sunulan geçici bütçe kapsamında mali hedefini yüzde 3,4 olarak belirledi. Bu her ne kadar hükümet adına mali kısıtlamaya yönelik bir eğilim olsa da bazı uzmanlar hükümetin coşkusunu paylaşmayarak mali açıkla ilişkili düşük hedefin gerçekleştirilmesinin zor olacağını öngörüyor.
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan Nomura Holding ekonomistleri Sonal Varma ve Aurodeep Nandi, hükümet bütçesinin gelirlerin düşmesinden ve büyümenin yavaşlamasından kaynaklanan olumsuz mali koşullara rağmen mali açık hedefini azaltacağına inandıklarını ve bunun hükümetin ekonominin temellerini ve olumlu unsurları kısa vadede iyileştirmeye yönelik kararlılığının önemli bir göstergesi olduğunu aktardılar.
Ancak buna karşın uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, söz konusu hedefin Hindistan için önemli zorluklar oluşturabileceği konusunda uyarıda bulundu. Moody's açıklamasında, Hindistan hükümetinin 2020 mali yılındaki bütçe açığı için daha düşük bir hedef belirlerken ekonomik büyüme ve gelirlere verdiği desteği koruduğunu kaydetti. Bu zıt hedeflerin önünde önemli zorluklar olacağını vurgulayan Moody’s, hükümetin aldığı geliri destekleyici önlemlere rağmen ekonominin nispeten yavaş büyümesini beklediklerini belirtti.
Korumacılık ve varlık vergileri
Maliye Bakanı Sitharaman tarafından açıklanan bütçede sıkıntılı unsurlara rağmen ekonomik özgürlük öncesi döneme işaret eden bir takım öğeler de yer alıyor. Hindistan, ihtiyaç dışı ürünlerin ithalatını durdurmaya ya da daha maliyetli hale getirmeye karar vermişti. Hükümet, aralarında altın, yabancı kitaplar ve oto yedek parçaları da bulunan yaklaşık 75 ürünün ithalatının yanı sıra ham petrolün litre başına iki rupilik vergi artışı uyguladı.
Bununla birlikte yerel işletmeleri korumak amacıyla 4 milyar rupiye (58,4 milyon dolar) varan kazanç sağlayan şirketler için kurumlar vergisinde indirime gidildi.
Ancak en önemli tedbir, sermayenin bankalara yeniden girmesine yardımcı olmak ve yavaşlayan büyüme hızını yeniden güçlendirmek amacıyla küçük işletmeleri desteklemek için varlık vergileri toplamaktı. Bu doğrultuda hükümet, yıllık geliri 20 milyon rupiyi (292 bin dolar) aşan ve Hint toplumunun en üst tabakasını oluşturan bireylerin gelir vergilerini artırdı. Şu anda Hindistan’da 5 ila 10 milyon rupi arasında geliri olanlara yüzde 10, 10 milyon rupiden fazla geliri olanlara ise yüzde 15 vergi uygulanıyor. Yeni uygulama ise 20 ila 50 milyon rupi arasındaki gelirler için yüzde 25 ve yıllık 50 milyon rupiyi geçen gelirler için yüzde 37'lik bir vergi içerecek.
Ulusal İleri Araştırmalar Ulusal Enstitüsü (NIAS) Sosyal Bilimler Okulu’nda profesör olan Harish Kumar Bhannwala, aşırı zenginlerin vergilendirilmesinin olumlu bir siyasi sinyal gönderebileceğini ancak ülkedeki çok önemli bir alana zarar vereceğini söyledi. Sinyalin, Hindistan hükümetinin ülkedeki büyük işletme sahipleriyle ilgilenmediği şeklinde anlaşılacağına dikkati çeken Prof. Bhannwala, bu yüzden söz konusu insanların diğer ülkelerdeki fırsatları aramaya başlayabileceklerini belirtti.
Diğer yandan Gümrük Dairesi'nden son birkaç yıldır elde edilen veriler, altın kaçakçılığının arttığına, bunun da “olumsuz davranışı” artıracağına işaret etti.
Altyapı ve yenilenebilir endüstrilerin refahı
Hükümet, karayolu bağlantılarını geliştirmek amacıyla 11,7 milyar dolar harcama yapmayı planlıyor. Demiryolu altyapısı için 2019 ve 2030 arasında da 730 milyar dolara ihtiyaç olacak. Hükümet ayrıca daha hızlı kalkınma, yolcu taşımacılığı ve nakliye hizmetleri konusunda kamu-özel sektör ortaklıkları için yabancı yatırımcılara çağrıda bulundu.
Bununla birlikte hükümet, ekonomik büyümeyi ve “Hindistan'da üretildi” sloganını desteklemek amacıyla yarı iletkenler, güneş pilleri, lityum piller ve bilgisayar sunucuları gibi ileri teknoloji alanlarında büyük üretim tesisleri kurulması için uluslararası şirketlere yatırımla ilgili gelirler ve diğer vergiler üzerinde muafiyet vererek ve şeffaf bir ihaleyle ülkeye davet etme planını başlatacak.



Meksika'nın güneyinde meydana gelen tren kazasında en az 13 kişi hayatını kaybetti, 98 kişi ise yaralandı

Kaza yerinde Meksika askerleri ve sivil savunma personeli (AFP)
Kaza yerinde Meksika askerleri ve sivil savunma personeli (AFP)
TT

Meksika'nın güneyinde meydana gelen tren kazasında en az 13 kişi hayatını kaybetti, 98 kişi ise yaralandı

Kaza yerinde Meksika askerleri ve sivil savunma personeli (AFP)
Kaza yerinde Meksika askerleri ve sivil savunma personeli (AFP)

Yetkililerin açıklamasına göre, Meksika'nın güneyindeki Oaxaca eyaletinde dün meydana gelen ve 250 kişinin karıştığı tren kazasında en az 13 kişi hayatını kaybetti, 98 kişi de yaralandı.

 Sivil savunma görevlileri, tren kazasında yaralanan bir kadını taşıyor (AFP)Sivil savunma görevlileri, tren kazasında yaralanan bir kadını taşıyor (AFP)

Demiryolu hattını işleten Meksika Donanması, yaptığı açıklamada "trenin lokomotifinin raydan çıktığını" belirtti.

Başlangıçta 20 yaralı olduğu bildirilmişti, ancak saatler sonra yapılan açıklamada "98 kişinin yaralandığı... ve ne yazık ki 13 kişinin hayatını kaybettiği" belirtildi.

Meksika Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum, Donanma Bakanı ve diğer yetkililerden bölgeye giderek etkilenenlerin ailelerine yardım etmelerini istediğini söyledi.

Kaza yerinde devrilmiş bir tren vagonu, videodan bir görüntü (Reuters)Kaza yerinde devrilmiş bir tren vagonu, videodan bir görüntü (Reuters)

"Tehuantepec Kıtalararası Kıstak Koridoru" olarak adlandırılan ve iki lokomotif ile dört yolcu vagonundan oluşan tren, Meksika Körfezi'ni Pasifik Okyanusu'na bağlıyor ve genellikle yük ve yolcu taşımacılığı için kullanılıyor.

Meksika askerleri ve sivil savunma personeli yolculara yardım ediyor (AFP)

 

Meksika askerleri ve sivil savunma personeli yolculara yardım ediyor (AFP)

Hat 2023 yılında açıldı. Eski Başkan Andrés Manuel López Obrador'un (2018-2024) hükümetinin en önemli altyapı projelerinden biri olarak kabul edilen hat, Meksika'nın güneydoğusunda ekonomik kalkınmayı artırma stratejisinin bir parçası olarak tamamlandı.

20 Aralık'ta aynı hatta bir tren, rayları geçmeye çalışan yük kamyonuyla çarpıştı, ancak kazada can kaybı yaşanmadı.


Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
TT

Rus denizaltı, Britanya sularında gezinmiş

Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)
Bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopterinin gemiyi takip ettiği görüldü (Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı)

Britanya çevresindeki kritik sualtı altyapısını haritalayan casus geminin yanında bir Rus denizaltının görevlendirildiği ortaya çıktı.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı (MoD), olayın fotoğrafını kamuoyuyla paylaştı. Fotoğrafta, resmi olarak Rus araştırma gemisi diye tanımlanan ve Britanya'yla İrlanda arasındaki doğalgaz boru hattını incelediği bildirilen Yantar'ı bir denizaltının takip ettiği görülüyor. Eşlik eden denizaltının Rusya tarafından özellikle sabotaj için inşa edilmiş denizaltılardan biri olup olmadığı net değil.

Geçen yıl kasımda İrlanda Denizi'nde Yantar'ı takip eden bir denizaltısavar Merlin Mk2 helikopteri ve yakınlarda yüzeye çıkmış bir Britanya denizaltısı da fotoğrafta görülebiliyor.

Sunday Times'a göre, bunun Rus denizaltılarının Yantar'a Britanya Adaları'na yakın sularda eşlik ettiği birkaç operasyondan biri olduğuna inanılıyor.

Kraliyet Donanması Komutanı General Sör Gwyn Jenkins bu ay, son iki yılda "Britanya sularındaki Rus ihlallerinde yüzde 30'luk artış" olduğunu söylemişti.

Bu faaliyetin en belirgin şekilde Birleşik Krallık (BK) sularının yakınında faaliyet gösteren Yantar gibi casus gemilerinin varlığında görüldüğünü belirten yetkili, "Beni en çok endişelendiren şey, dalgaların altında olup bitenler" uyarısında bulundu.

Geçen hafta Sör Gwyn, Rusya'nın GUGI diye bilinen seçkin derin denizaltı birimine yaptığı yatırımı yenilediği konusunda uyarıda bulunmuştu. BK, Rusya'nın sualtı istihbarat toplama operasyonlarının geliştirilmesine öncülük eden Rus askeri teşkilatına bu yıl haziranda yaptırım uygulamıştı.

Savunma Bakanlığı Sözcüsü şunları söyledi:

Savunma Bakanı'nın da söylediği gibi, Başkan Putin'e mesajımız açık: Sizi görüyoruz, ne yaptığınızı biliyoruz ve bu ülkeyi korumak için güçlü bir şekilde harekete geçmekten çekinmeyeceğiz. Rusya'nın hem BK'ye hem de müttefiklerimize ait denizaltı kablolarını, ağlarını ve boru hatlarını haritalama girişimlerini de içeren tehdidinin son derece farkındayız ve bu tehditlerle doğrudan mücadele ediyoruz. Bu nedenle başbakan, Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük sürekli savunma harcaması artışını açıkladı; bu artış, Nisan 2027'den itibaren GSYİH'nin yüzde 2,5'ine kadar harcama taahhüdünü ve ekonomik ve mali koşullar elverdiği takdirde bir sonraki parlamentoda GSYİH'nin yüzde 3'üne kadar harcama yapma hedefini içeriyor. Ayrıca, Rusya rejimi altındaki bireylere, kuruluşlara ve gemilere karşı 900 yeni yaptırım uyguladık ve ileri seviye denizaltısavar teknolojisinin geliştirilmesini ve konuşlandırılmasını hızlandırdık.

BK hükümeti, otonom gemileri, yapay zeka destekli sensörleri, savaş gemilerini ve uçakları entegre ederek kritik denizaltı altyapısını gelişen zorluklara karşı korumayı amaçlayan Atlantik Kalesi programının, BK ve NATO için Kuzey Atlantik'i güvence altına alarak Rusya'nın gelişen denizaltı gücünün tehdidine karşı koymaya katkı sunacağına inanıyor.

Independent Türkçe


Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
TT

Trump'la görüşmeye Gazze için alternatif planla giden Netanyahu'nun hedefinde İran var

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı  (AFP)

Miami’deki Mar-a-Lago’da pazartesi günü yapılması planlanan Donald Trump– Binyamin Netanyahu görüşmesi öncesi İsrail’de kulisler hareketlenirken, siyasi kaynaklar bu zirveyi Netanyahu’nun siyasi kaderini şekillendirecek bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Ancak görüşmenin, Netanyahu’nun Beyaz Saray’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki ivmesini frenleme çabalarını da gündeme taşıması bekleniyor.

Taraflar arasında öncelikler konusunda ciddi bir görüş ayrılığı olduğu belirtiliyor. İsrailli siyasi kaynaklar, “Walla” sitesine yaptıkları değerlendirmede, “ABD yönetimi Netanyahu’dan rahatsız ve onu Trump’ın planını engellemekle suçluyor. Buna karşın Trump, Netanyahu’ya olan güvenini koruyor, onu kolluyor ve azarlamak yerine uzlaşma arayışında olacak. Trump, görüşmenin merkezine Gazze’yi koyarken, Netanyahu öncelikleri değiştirerek gündemi İran’la başlatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

İsrailli yetkililer, Netanyahu’nun “İran’a yönelik, özellikle İsrail-ABD ortak bir saldırısının, gelecekteki nükleer anlaşma açısından daha iyi sonuçlar doğuracağı ve hatta Tahran’daki rejimi sarsabileceği” görüşünü savunduğunu aktarıyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot gazetesinden aktardığı habere göre İran, Trump’ın girişimlerini boşa çıkarmak amacıyla Hizbullah ve Hamas’a büyük yatırımlar yapıyor. Gazete, bu örgütlerin silahsızlanmayı reddetmesinin Devrim Muhafızları’nın teşvikiyle gerçekleştiğini ileri sürüyor.

Gazze planında değişiklik arayışı

Aynı kaynaklara göre Netanyahu, Gazze dosyasını soğutmayı hedefleyen bir yol haritası önermeye hazırlanıyor. Bu planın, Trump’ın Gazze planını hayata geçirme konusundaki “görünen aceleciliğini” durdurmayı, süreci yavaşlatmayı ve hatta Beyaz Saray’da çizilen yol haritasının yerine İsrail önceliklerini esas alan yeni bir plan koymayı amaçladığı belirtiliyor.

“Maariv” gazetesine göre Trump’a sunulması planlanan İsrail önerisi, Hamas’ın fiilen silahsızlanmasına kadar Gazze Şeridi’nin yüzde 75’ine varan bir alan üzerinde İsrail kontrolü öngörüyor. İsrail’in mevcut anlaşmalar kapsamında şu anda Gazze’nin yüzde 53’ünü kontrol ettiği, son bir ayda bu oranı yüzde 58’e çıkardığı ifade ediliyor.

h
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Trump ise Gazze konusunda farklı bir yaklaşım benimsiyor. ABD Başkanı, Gazze’de ilerleme sağlanmasının İran’ı izole edeceğini ve diplomatik sürece yönelteceğini düşünüyor. İsrail değerlendirmelerine göre Trump, silahsızlanma sürecini zamana yayılan bir aşama olarak görüyor ve derhal ikinci aşamaya geçilmesini, yeniden imar sürecine odaklanılmasını istiyor. Bu çerçevede İsrail’den engel çıkarmamasını ve Gazze’de yeni bir çekilmeye hazırlanmasını talep ediyor.

Bu nedenle, Yediot Ahronot Netanyahu’nun, Trump’ın taleplerinin savaşta elde edilen kazanımları aşındıracağı endişesini taşıyan İsrail ordusunu da sürece dâhil ettiğini yazıyor. Netanyahu’nun, “ileri ve önleyici savunmayı da içeren yeni bir güvenlik doktrininin” merkezde yer almasını isteyeceği ve bu yaklaşım için ABD’den siyasi ve askeri destek talep edeceği belirtiliyor. Gazeteye göre Netanyahu ayrıca, Trump çevresinde etkili olan Türkiye ve Katar’ın nüfuzunu dengelemeye çalışacak.

Çatışma endişesi ve temkinli yaklaşım

Netanyahu, bu önerilerin Trump ve ekibiyle ciddi tartışmalara, hatta bir krize yol açabileceğinin farkında. Gazetenin stratejik işler muhabiri Ron Ben-Yişay, İsrail liderliğinin Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Beyaz Saray’da yaşanan “küçük düşürücü” karşılaşmayı hatırladığını ve Trump’ın Netanyahu’ya karşı da ani bir tutum değişikliğine giderek İsrail’i “nankörlükle” suçlayabileceğinden endişe duyduğunu yazıyor.

csdfvgh
Trump ve Netanyahu, 29 Eylül 2025’te Beyaz Saray’daki basın toplantısının sonunda tokalaşırken (AFP)

Haberde, İsrail tarafının son derece temkinli davranmak zorunda olduğunun farkında olduğu vurgulanırken, Netanyahu’nun ikili ilişkiler kapsamında birçok talebi bulunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında, önümüzdeki yılları kapsayan çok yıllı güvenlik yardımı planı çerçevesinde İsrail’in niteliksel askeri üstünlüğünün korunması ve bölge ülkelerine gelişmiş silah satışlarına kısıtlamalar getirilmesi de yer alıyor.

Bölgesel başlıklarda ise Türk meselesinin de Mar-a-Lago’daki görüşmede gündeme gelmesi bekleniyor. Netanyahu’nun, Gazze’de ve Suriye’nin orta ve güney kesimlerinde Türkiye’nin askeri varlığına İsrail’de geniş bir karşıtlık bulunduğunu savunacağı, bu varlığın İsrail’in güvenlik tehditlerini bertaraf etme kabiliyetini sınırladığını ileri süreceği belirtiliyor. Ancak Trump’ın bu konuda farklı bir tutum sergileyebileceği ve Netanyahu’nun muhalefetini yumuşatmak zorunda kalabileceği değerlendiriliyor.

İsrailli yorumculara göre Trump, Mar-a-Lago zirvesinde Netanyahu’dan, seçim yılı olması nedeniyle İsrail’deki sağ tabanı rahatsız edebilecek tavizler isteyebilir. Bu nedenle Netanyahu’nun her başlıkta sert bir pazarlık yürütmesi bekleniyor. İsrail basınına göre bu görüşme, Netanyahu için Florida sahillerinde “rahat bir gezinti” olmayacak.