Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye dair açıklamada bulundu

Türkiye askeri araçları, Temmuz ayı itibariyle Suriye’nin kuzeyinde geçiyor (AFP)
Türkiye askeri araçları, Temmuz ayı itibariyle Suriye’nin kuzeyinde geçiyor (AFP)
TT

Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye dair açıklamada bulundu

Türkiye askeri araçları, Temmuz ayı itibariyle Suriye’nin kuzeyinde geçiyor (AFP)
Türkiye askeri araçları, Temmuz ayı itibariyle Suriye’nin kuzeyinde geçiyor (AFP)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz Aralık ayında yaptığı bir öneri sonrasında Batılı ülkelerin bölgeye kuvvet göndermeyi kabul etmemesi durumunda Washington’un, Ankara’nın Suriye’nin kuzeydoğusundaki güvenli bölge kontrolünü kabul edebileceğini açıkladı. Erdoğan, Türkiye sınırı yakınlarında “terör koridorunu” engellemek için ordusunun Tel Abyad ve Tel Rıfat’ta olası adımlarına da dikkati çekti.
15 Temmuz’da gazetecilerin sorularına yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de uçuşa yasak bir bölge oluşturulması hakkında, “ABD, geri çekilmesi sorasında da Suriye’deki kuvvetlerinin bir kısmını burada tutacağını ima etti. Başkan Trump yönetimi, Almanya, İngiltere ve Fransa’dan bölgeye ek kuvvetler göndermelerini istedi. Ancak bu ülkeler, olumsuz yanıt verdiler” dedi. Erdoğan, “Türkiye, bölgede bir operasyon yürütme niyeti olduğuna dair ABD’den bir işaret görmedi. ABD kuvvetlerinin Suriye’den geri çekilmesini koordine etmek üzere bir toplantı yapılacak. Suriye’de planlı ve güvenli bir bölgenin oluşturulma yolları ve boyutları tartışılacak” dedi.
Milli Savunma Bakanlığı’nda geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan açıklamaya göre, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve ABD’li mevkidaşı Mark Esper, ABD’nin bölgeden geri çekilmesi ve güvenli bir bölge de dâhil Suriye meselesini ele almak için Washington’un bu hafta Ankara’ya bir heyet göndermesi hususunda Cuma gecesi telefon görüşmesi yaptı.
Türkiye, Fırat’ın doğusunda “olası” güvenli bölgeyi kontrol etmek ve Fırat’ın batısındaki Menbiç şehrini de DEAŞ’a karşı savaşta Washington’un hala güvenilir müttefiki olan Kürt Halkını Koruma Birlikleri’nden (YPG) temizlemek istiyor. ABD ise, koalisyon ülkelerinden güvenli bölgede, DEAŞ’a karşı savaşta birlik bulundurmasını ve Kürt müttefiklerini korumak için güvence sağlamasını talep ediyor.
Şu ana kadar söz konusu güvenli alanın büyüklüğü ve boyutları hakkında herhangi bir bilgi ortaya koyulmadı. Bu çerçevede ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelediği YPG’nin bölgeden tahliye edilmesinin ve Suriye’deki PKK’nın belli bir mesafeye çekilmesinin söz konusu olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenli bölgenin Türkiye sınırından başlayarak Suriye toprakları içerisinde 30 ila 40 km derinliğe kadar ulaşması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda (bölgede 4 Haziran 2018 tarihinde ortaya koyulan bir yol haritasında Türkiye- ABD anlaşması uyarınca) ABD’nin, YPG birliklerinin Suriye’nin kuzeyindeki Halep ilinin Menbiç bölgesinden çıkarılmasına dair verdiği sözleri tutmadığına dikkati çeken Erdoğan, “Mevcut hedefimiz, bu bölgeyi (Suriyeli) sahiplerine teslim etmek için en kısa sürede teröristlerden temizlemektir” dedi.
Erdoğan sinyali verdi
Erdoğan, terör koridoru olarak adlandırdığı bölgeyi (YPG tarafından kontrol edilen bölge) güvenli bir alana dönüştürmek için, Suriye’nin kuzeyindeki Tel Abyad ve Tel Rıfat bölgelerinde Türk ordusunun “beklenen adımlarına” da değindi.
Türk kuvvetlerinin Tel Abyad ve Tel Rıfat’ta operasyon yürütmeye hazır olduklarını belirten Erdoğan, “Japonya’daki G20 zirvesi görüşmeleri sırasında bu konu, Rusya, ABD ve Almanya liderlerine aktarıldı” dedi.
Erdoğan, üç bölge liderini (Trump, Putin ve Merkel), Türkiye’nin bölgedeki lojistik adımlarını ve hava faaliyetlerini desteklemeye çağırarak, Suriye’deki bu bölgede evlerin inşa edilmesine, Suriyelilerin Türkiye’den ülkelerine geri dönmelerine destek verilmesini istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu liderlerin bu öneriler hususunda kendisiyle hem fikir olduğunu, “ancak uygulama söz konusu olduğunda maddi desteğin olmadığını belirttiklerini” ifade etti.
Erdoğan, 1- 2 Ağustos’ta Kazakistan’ın başkenti Astana’da Suriye meselesini görüşmek üzere “teknik toplantının” düzenleneceğini, ardından Ağustos sonlarında da Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı Türkiye- Rusya- İran üçlü zirvesinin, takiben de Türkiye’de Rusya, Almanya ve Fransa’dan liderleri içeren dörtlü bir zirvenin gerçekleşeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu toplantıların amacının, Suriye için yeni bir anayasa hazırlık komisyonunu oluşturulmasını hızlandırmak olduğuna dikkati çekti ve dörtlü zirvenin bu çerçevede önemli olduğunu ifade etti.
İdlib açıklaması
İdlib hususuna da değinen Erdoğan, ülkesinin ilgili ülkelerle görüşmelerini sürdürdüğünü, kuvvetlerinin bölgede bulunmaya devam ettiğini ve faaliyetlerini 17 Eylül 2018 tarihinde Rusya ile imzalanan Soçi Anlaşması çerçevesinde yürüttüğünü vurguladı. Erdoğan, Ankara’nın bölgedeki görevlerini samimiyetle yerine getirmek için çalıştıklarını da belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya tarafından gönderilen uydu fotoğrafları dâhil çoğu fotoğrafın yanlış olduğunu ispatlı bir şekilde gösterdiklerini ifade ederek, “Bu konuda muhataplarımıza tekrar tekrar dile getiriyoruz. Oradaki köylerde yaşayan ve saldırıya uğrayanlar radikaller değil, evlerini almak isteyen ve hayatlarını sürdürmek isteyen insanlardır. Dolayısıyla Rusya’nın yapması gereken şeyin etkinliğini kullanıp rejimi, 27 Eylül’de yapılan mutabakat muhtırası çerçevesindeki sınıra çekmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Bölgedeki kriz ve çatışmalardan kaçan 4,5- 5 milyon mültecinin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, tüm bu mültecilere ev sahipliği yapmanın, işlerini sorunsuz şekilde yönetmenin başlı başına bir başarı olduğunu söyleyerek, “Türkiye, mültecilerle ilgili çalışma politikası sebebiyle Nobel Barış Ödülü’nü hak ediyor” dedi.
Öte yandan Türk ordusu, Suriye sınırında konuşlanan birliklerine askeri takviyede bulunmaya devam ediyor. Askeri kaynaklara göre, 15 Temmuz’da Suriye sınırındaki Ceylanpınar ilçesine 15 kamyonla çeşitli silahlar, tanklar ve mühimmatlar sevk etti.
İki haftadır Türkiye, Fırat’ın doğusunda olası bir askeri operasyon çerçevesinde güçlerini zırhlı araçlar ve silahlarla seferber etmeye çalışıyor. Bu bağlamda sınıra on binlerce asker sevk edildi. Ankara’nın Suriye’nin kuzeyine olası askeri operasyonu ise, Trump’ın Aralık ayında ABD birliklerinin Suriye’den geri çekilmesi ve güvenli bir alanın kurulması yönündeki açıklaması sonrasında ertelendi.



Trump destekçisi, sabotaja uğrayan Kuzey Akım'ı almak için harekete geçti

Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
TT

Trump destekçisi, sabotaja uğrayan Kuzey Akım'ı almak için harekete geçti

Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)
Kuzey Akım boru hatlarındaki sabotajın ardından sızıntı yaşanmıştı (Reuters)

Amerikalı bir yatırımcı, iki yıl önce sabotajla patlatılan Kuzey Akım 2 boru hattını satın almaya çalışıyor. 

ABD'nin tanınmış gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Floridalı yatırımcı Stephen P. Lynch'in, boru hattını satın almak için Washington yönetiminden izin talep ettiğini yazıyor. 

5 Kasım'da yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump'ın kampanyasına 300 bin dolara yakın bağış yapan yatırımcı, boru hatlarını satın alma projesine dair şunları söylüyor:

İşin özü şu: Bu, Amerika ve Avrupa'nın fosil yakıt çağının geri kalanında Avrupa'daki enerji arzı üzerinde kontrol sahibi olması için hayatta bir kez gelecek bir fırsat.

WSJ'nin incelediği belgelere göre Lynch, Kuzey Akım 2'yi satın almak için ABD Hazine Bakanlığı'na şubatta başvuru yaptı. Yatırımcı, kendisine satın alma işlemleri kapsamında ABD'nin yaptırım listesindeki bazı kişi ve kuruluşlarla görüşme imtiyazı sağlanmasını istiyor. 

Haberde, Trump'ın, boru hattının satın alınmasını Ukrayna savaşını bitirmek için bir koz olarak kullanabileceğine dikkat çekiliyor. Cumhuriyetçi lider, seçim kampanyasında Ukrayna savaşını 24 saatte bitirme vaadiyle gündem olmuştu. 

Toplam maliyeti yaklaşık 11 milyar dolar olan Kuzey Akım 2 projesiyle yılda 55 milyar metreküp Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyordu. Ancak Ukrayna savaşının patlak vermesiyle proje yarım kaldı.

Projeyi, Rus devletine ait Gazprom'un yan kuruluşu olan ve merkezi İsviçre'de yer alan Nord Stream 2 AG yürütüyordu. 

Gazprom liderliğinde tasarlanan ve inşaatı Eylül 2021'de tamamlanan Kuzey Akım 2 projesinin ruhsatlandırma çalışmaları devam ederken, Kremlin'in ayrılıkçı Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni 21 Şubat 2022'de tanıması diplomatik kriz yaratmıştı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 22 Şubat'ta boru hattının sertifikasyon sürecinin durdurulması talimatını vermişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emriyle bundan iki gün sonra Ukrayna işgali başlamıştı.

Rusya'ya yönelik yaptırımların bir parçası olarak ABD Hazine Bakanlığı da Batılı şirketlerden, Nord Stream 2 AG'yle ilgili tüm finansal işlemleri durdurmasını istemişti. 

Nord Stream 2 AG, yaptırımlar nedeniyle Mart 2022'de 140 çalışanını işten çıkarmış ve iflasın eşiğine gelmişti. Daha sonra İsviçre'de yürütülen hukuki süreçte şirkete borçlarını ödemesi için 10 Ocak 2025'e kadar süre verilmişti.  

Amerikan gazetesi Washington Post'un (WP) aktardığına göre Lynch, iflas duyurusu yapması durumunda Nord Stream 2 AG'yi satın alarak Kuzey Akım 2 hattının sahibi olmayı hedefliyor. WP, Gazprom'un ve Alman hükümetinin yorum taleplerine yanıt vermediğini bildiriyor. 

Ayrıca Lynch'in elini güçlendirmek için Alman danışmanlık firması Berlin Global Advisors'dan da destek aldığı belirtiliyor. Şirketin partnerlerinden Rüdiger von Fritsch, 2014-2019'da Almanya'nın Moskova Büyükelçisi olarak görev yapmış, Kuzey Akım 2'nin kurulmasıyla ilgili çalışmalarda da yer almıştı.

Yaklaşık 20 yıl Moskova'da yaşayan 57 yaşındaki Lynch, ABD Hazine Bakanlığı'ndan aldığı izinle, 2022'de Rusya'ya ait Sberbank'ın İsviçre şubesinin Cenevre merkezli M3 Groupe Holding firmasına satışında arabuluculuk yapmıştı. Lynch'in, satıldıktan sonra TradeXBank adı altında faaliyet gösteren bankada yüzde 10 hissesi var. 

Kuzey Akım hatlarına sabotaj

Rusya'dan Avrupa'ya Baltık Denizi'nin altından doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarında 26 Eylül 2022'de üç patlama gerçekleşmişti. Kuzey Akım sabotajıyla ilgili New York Times ve Almanya merkezli Die Zeit tarafından ortaya atılan bir teoride, saldırının Ukrayna destekçisi 6 kişi tarafından bir yat kiralanarak gerçekleştirilmiş olabileceği belirtilmişti.

WP de sabotajı 48 yaşındaki Ukraynalı albay Roman Çervinski'nin yönettiğini savunmuştu. Haberde Çervinski'nin yalnız hareket etmediği ve operasyonu planlayan isim olmadığı belirtilirken, emrin dönemin Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujni'ye rapor veren daha üst rütbedeki subaylardan geldiği ileri sürülmüştü. Böylelikle sabotajdan Ukrayna'nın sorumlu olduğu iddiası daha da güçlenmişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Washington Post, Interfax, Swiss Info