İngilizlere göre aşırı sağcı gruplar, radikal İslamcılardan daha tehlikeli

Aşırı sağcı eylemci Tommy Robinson, 4 Temmuz 2019'da Londra'daki İngiliz Ceza Mahkemesi'nden çıkarken (Getty Images)
Aşırı sağcı eylemci Tommy Robinson, 4 Temmuz 2019'da Londra'daki İngiliz Ceza Mahkemesi'nden çıkarken (Getty Images)
TT

İngilizlere göre aşırı sağcı gruplar, radikal İslamcılardan daha tehlikeli

Aşırı sağcı eylemci Tommy Robinson, 4 Temmuz 2019'da Londra'daki İngiliz Ceza Mahkemesi'nden çıkarken (Getty Images)
Aşırı sağcı eylemci Tommy Robinson, 4 Temmuz 2019'da Londra'daki İngiliz Ceza Mahkemesi'nden çıkarken (Getty Images)

İngiltere’de yayınlanan bir anket, İngiliz kamuoyunun aşırı sağcı grupları, radikal İslamcılardan daha büyük bir tehdit olarak gördüğünü ortaya koydu.
İngiltere merkezli Hope Not Hate (Nefret Değil Umut) adlı insan hakları örgütü tarafından yapılan ankette aşırı sağcı, milliyetçi ve göçmen karşıtı grupların kamu güvenliği açısından diğer tüm tehlikeli yapılardan daha korkutucu bulunduğu ortaya konuldu.
Ankete katılanların yaklaşık yüzde 33'ü aşırı sağcı grup veya kuruluşları “sosyal bütünlük ve kamu düzeni için en büyük tehdit” olarak gördüğünü söyledi. Geçtiğimiz şubat ayında yapılan diğer bir ankete katılanlardan aynı cevabı verenlerin oranı ise yüzde 28’di. Buna karşın radikal İslamcı grupları en büyük tehdit olarak görenlerin oranı ise yine geçtiğimiz şubat ayında yapılan ankete göre yüzde 35’den yüzde 28’e düştü.
Bağımsız insan hakları kuruluşu Hope Not Hate tarafından salı günü yayınlanması beklenen yıllık 'Korku ve Umut' adlı rapor kapsamında yapılan ve Independent Arabia'dan Andrew Buncombe'in ulaştığı anketin sonuçları, ırkçı İngiliz Savunma Ligi'nin (EDL) kurucusu ve eski lideri Tommy Robinson’ın mahkemeye hakaret ettiği gerekçesiyle suçlanmasından birkaç gün sonra yayınlandı.
Hope Not Hate’in üst düzey yetkililerinden Rosie Carter, İngilizlerin tehdit oluşturan gruplar hakkındaki görüşlerini çok kısa sürede değiştirdiklerini söyledi. Carter, İngiltere’de cihatçıların saldırılarının azalmasının bu konudaki düşünceleri göreceli olarak değiştirdiğine dikkati çekti. Ayrıca aşırı sağcıların geçen ekim ayında ABD’nin Pensilvanya eyaletinin Pittsburgh şehrindeki bir camiye ve mart ayında da Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrindeki iki camiye yapılan saldırıların dünyanın dört bir yanında manşetlere taşındığına işaret etti.
Sosyal medya platformlarında aşırı sağ ve ırkçı görüler taşıyan ve yıllarca gölgede kalan bir sorunu gün yüzüne çıkaran içerikler paylaşıldı. Carter açıklamasında söz konusu grupların tehlikesinin arttığına dikkat çekti:
“Liberaller artık onlardan korkmuyor. İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın bu yılki verileri, terörle ilgili suçlara verilen en fazla cezanın, diğer etnik kökenlere yapılan beyaz ırkçılığın neden olduğunu gösteriyor. İngiliz İç İstihbarat Servisi (MI5) Müdürü Andrew Parker ve Londra Metropolitan Polis Komiseri Cressida Dick de aşırı sağın yükselişini gerçek bir tehdit olarak nitelendirdi.”
Aşırı sağcılardan duyulan korku, özellikle başkalarının kendileri için tehlike oluşturduğunu düşünen gruplar arasında giderek yayılıyor. En büyük kaygı, Yahudilerin yüzde 57'si ve Müslümanların yüzde 62'sinde görülüyor. Muhafazakar sosyal değerlere sahip olanlar ise aşırı sağcılığı bir sorun olarak görmüyor. Halkın sadece yüzde 3'ü gerçek adı Stephen Yaxley-Lennon olan Robinson’a yönelik olumlu görüş verdi. Bununla birlikte 2017'de Muhafazakar Parti’ye oy veren İngiliz seçmenlerin yüzde 18'i aşırı sağı en büyük tehdit olarak değerlendirdi.
Anket, ırkçılığın “kimlik politikası” sorununu gündeme getiren bir yaklaşıma kaydığına işaret etti. Bu durum, İslam karşıtı grupların amaçlarını, popülist anti-seçkinleri ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği yönündeki şikayetleri destekleyen çok sayıda seçmene de iyi bir cevap niteliğindeydi.
Buna karşın, “beyazlara karşı ayrımcılığın diğer ırklara karşı ayrımcılıkla karşılaştırılabilir bir sorun haline geldiğini” kabul edenlerin oranı, “etnik azınlıklara karşı ayrımcılığın çok daha büyük olduğunu” düşünenlerin oranıyla aynı.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre ankete katılanların yüzde 44’ü İslam dinini Batı medeniyeti için bir tehdit olarak görürken yüzde 31'i İngiltere'deki yaşam tarzını tehdit ettiğini ve yüzde 35'i de İngiltere’de İslam hukukunun hüküm sürdüğü ve gayrimüslimlerin girişine izin verilmeyen bölgeler olduğunu düşünüyor.
Ancak anket, halkın çoğunluğunun EDL’nin eylemlerinin kabul edilemez olarak gördüğünü ve şiddeti reddettiğini ortaya koydu. Katılımcıların sadece yüzde 2'si EDL’nin eylemlerinden memnunken yüzde 42'si ise “çok kötü” olduğu görüşünde.
Aşırı sağcı grupları düşman olarak görenlerin yüzdesi şubat ayındaki ankete kıyasla yüzde 10'dan yüzde 8'e düştü. Bu grupları tehlike kaynağı olarak görmeyenlerin oranı ise yüzde 4'ten yüzde 16'ya yükseldi.



Amerika: Federal yargıç, Epstein soruşturmasında büyük jüri tutanaklarının yayınlanmasına karar verdi

Jeffrey Epstein (AP)
Jeffrey Epstein (AP)
TT

Amerika: Federal yargıç, Epstein soruşturmasında büyük jüri tutanaklarının yayınlanmasına karar verdi

Jeffrey Epstein (AP)
Jeffrey Epstein (AP)

Florida'daki bir federal yargıç, dün Jeffrey Epstein ve Ghislaine Maxwell'in federal seks ticareti davalarıyla ilgili büyük jüri tutanaklarının yayınlanması kararını verdi.

Bölge Yargıcı Rodney Smith, yakın zamanda kabul edilen ve dava tutanaklarının yayınlanmasını emreden federal yasanın, büyük jüri önündeki davaların yayınlanmasını yasaklayan federal kuralı geçersiz kıldığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre ABD Adalet Bakanlığı geçen ay, Başkan Donald Trump'ın Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası'nı imzalamasının ardından, büyük jüri materyallerinin gizliliğini kaldırmasını ve Jeffrey Epstein ile Ghislaine Maxwell davalarıyla ilgili koruma emirlerini kaldırmasını istedi.

Trump'ın 19 Kasım 2025'te imzaladığı yasaya göre, Adalet Bakanı Pam Bondi'nin Epstein ile ilgili tüm kayıtları, iletişimleri ve sınıflandırılmamış soruşturma materyallerini 30 gün içinde yayınlaması gerekiyor.


Yüksek Mahkeme, Trump'ın doğumla vatandaşlık hakkının kaldırılmasına ilişkin kararını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Yüksek Mahkeme, Trump'ın doğumla vatandaşlık hakkının kaldırılmasına ilişkin kararını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

Muhafazakâr çoğunluktaki ABD Yüksek Mahkemesi, dün Başkan Donald Trump'ın belgesiz göçmenlerin çocukları için doğum yoluyla vatandaşlık hakkını sona erdirecek olan başkanlık kararnamesinin anayasaya uygunluğunu incelemeyi kabul etti.

Mahkeme yaptığı kısa bir açıklamada, Trump yönetiminin, alt mahkemelerin kararı anayasaya aykırı bulan kararlarına yaptığı itirazı değerlendireceğini duyurdu.

Yürütme emri, federal hükümetin, anneleri Amerika Birleşik Devletleri'nde yasadışı veya geçici olarak ikamet eden çocuklara pasaport veya vatandaşlık belgesi vermesini yasaklıyor.

Emir ayrıca, ebeveynleri Amerika Birleşik Devletleri'nde öğrenim, çalışma veya turist vizeleriyle geçici olarak ikamet eden çocukları da kapsıyor.

Birçok alt mahkeme ve istinaf mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini ve hükümet kararlarını askıya almasının ardından Yüksek Mahkeme, 27 Haziran'da alt mahkeme hakimlerinin ülke çapında idari kararları askıya alma yetkisini kısıtlayan bir karar yayınladı.

Trump, 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a döndükten hemen sonra doğumla vatandaşlık hakkı kararnamesini imzaladı ve bunu yasadışı göçle mücadele çabaları bağlamında değerlendirdi.

Amerika Birleşik Devletleri, 150 yıldır Anayasa'nın On Dördüncü Ek Maddesi'nde yer alan ve Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan herkesin otomatik olarak ABD vatandaşı olduğunu belirten doğumla vatandaşlık ilkesini uygulamaktadır.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre On Dördüncü Ek Madde, İç Savaş ve köleliğin kaldırılmasının ardından 1868'de, özgürleştirilmiş kölelerin ve onların soyundan gelenlerin haklarını güvence altına almak için kabul edildi.


ABD ve Ukrayna, barışa doğru ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguluyor

ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
TT

ABD ve Ukrayna, barışa doğru ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguluyor

ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)
ABD elçisi Steve Wittkoff (AP)

Ukraynalı müzakereciler ve ABD Başkanı Donald Trump'ın elçileri, bugün Miami'de üçüncü gün görüşmeler gerçekleştireceklerini açıklayarak, barışa yönelik her türlü ilerlemenin Rusya'ya bağlı olduğunu vurguladı.

ABD temsilcisi Steve Wittkoff'un X platformunda yayımladığı açıklamada, "Her iki taraf da herhangi bir anlaşmaya doğru gerçek ilerlemenin, Rusya'nın gerginliği azaltma ve ölümleri durdurma yönünde adımlar atmak da dahil olmak üzere, uzun vadeli barışa ciddi bir bağlılık gösterme isteğine bağlı olduğu konusunda hemfikirdir" ifadeleri yer aldı.