Birlikte film izletilen şempanzeler arasında tıpkı insanlardaki gibi yakınlık kuruldu

Maymunlar sosyal ilişkilerde insanlara benziyor (AFP)
Maymunlar sosyal ilişkilerde insanlara benziyor (AFP)
TT

Birlikte film izletilen şempanzeler arasında tıpkı insanlardaki gibi yakınlık kuruldu

Maymunlar sosyal ilişkilerde insanlara benziyor (AFP)
Maymunlar sosyal ilişkilerde insanlara benziyor (AFP)

Birlikte film izlemenin sadece insanlara özgü olmadığı ve şempanzelerin de birbirine sarılarak film izledikleri yeni bir araştırmayla ortaya kondu.
Birlikte oturup aynı videoyu izleyen şempanze çiftlerinin beraber daha fazla vakit geçirdiği ve birbirini temizlemek sosyal ilişki işaretlerini daha fazla gösterdiği gözlemlendi.
Bir başka çalışma ise birlikte film izleyen şempanzenlerin insanlara daha hızlı yaklaştıklarını tespit etti. 
Proceedings of the Royal Society B. adlı bilimsel yayında yer alan iki deney boyunca maymunların filmi izlediklerinden emin olmak için göz bebeği takip cihazları kullanılırken, hareketsiz kalmalarını sağlamak için de hayvanlara meyve suyu verildi.  
Araştırmanın yazarları “Elde ettiğimiz sonuçlar en basit insani sosyal ilişkilerden birinin - beraber hareket ettiğimiz ya da bir şeyi birlikte yaptığımız kişilere yakın hissetmek - hem insanlarda hem de bütün büyük insansı maymunlarda var olduğunu, yani evrimsel kökenlerinin düşünülenden derin olduğunu öne sürüyor” dedi.
İlk deneyde 19 şempanze ve 7 bonobo, onlarla filmi izleyen ya da başka bir şeyle uğraşan bir insanla beraber kısa bir video izledi.
Şempanzeler ve bonobolar, eğer bir grup genç şempanzenin oyun oynadığı video’yu izlemişlerse, deneyi yapan kişiye daha hızlı yaklaştılar.
İkinci çalışmada 21 şempanze birbiriyle eşleştirildi ve büyük insansı maymunlar arasında yine benzer bir etki gözlendi.
Çalışmanın yazarlarından, ABD’deki Duke Üniversitesi Psikoloji ve Nörobilim Bölümü’nden Wouter Wolf ile Michael Tomasello “Mevcut bulgular büyük insansı maymunların sosyal biliş ve sosyal davranışlarına yeni bir ışık tuttuğu gibi insanların ortak deneyimlerle birbirlerine bağlanmasının evrimsel kökenine de ışık tuttu” dedi.
İkili bunun “şaşırtıcı” olduğunu söyledi; çünkü birçok araştırmacı ortak gerçekliği deneyimleme kapasitesinin “insana özgü” olduğunu öne sürüyordu.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell