'Yoğum bakımdaki' Taif Anlaşması'nı koruma çağrısı

Eşref Rifi- Boutros Harb
Eşref Rifi- Boutros Harb
TT

'Yoğum bakımdaki' Taif Anlaşması'nı koruma çağrısı

Eşref Rifi- Boutros Harb
Eşref Rifi- Boutros Harb

Eski Başbakanlar Fuad Sinyora, Necib Mikati ve Temmam Selam’ın Suudi Arabistan’da Kral Selman bin Abdulaziz ile görüşmesi sırasında 1989 yılında Taif şehrinde kabul edilen ve Lübnan iç savaşını sonlandıran 'ulusal uzlaşı' anlaşması ele alındı.
Kral Selman, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Taif Anlaşması’nı korumanın önemine vurgu yaptı.
Görüşmede, karmaşık bölgesel koşulların ortasında Lübnan’daki iç savaşı sona erdiren Taif Anlaşması’nın korunması ve sürdürülmesi gerektiği ifade edildi.
Lübnan’daki siyasi güçler, anlaşmayı güçlendirmek için hareket ederken, General Mişel Avn’ın Cumhurbaşkanlığına ulaşmasına yol açan “Cumhurbaşkanlığı uzlaşısının” etkileri de Taif Anlaşması’nın sembol isimlerinin siyasi açıdan tasfiyelerini hedef almaya ve onları kurum ve karar almadan uzaklaştırmaya devam ediyor.
Bilgeler Konseyi çabaları
Lübnan anayasasının devam eden ihlaline son verilmesi ve Taif Anlaşması’nın göz önünde bulundurulması amacıyla son haftalarda “Bilgeler Konseyi” oluşturmak için sarf edilen çabalar yoğunlaştı.
Eski Milletvekili ve “Bilgeler Konseyi’ne” ismi önerilen, Taif Anlaşması’nın katılımcılarından Boutros Harb, “Birçok fikir var. Ancak siyasette politik bir rol, deneyim ve bilgi sahibi olmadan önce bu fikirleri ortaya koymak için çok erken” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan Harb, “(Taif) uzun zaman önce sona erdi. Lübnan’ın ulaştığı duruma karşı üzüntü duymaktan ve ülkenin geri kalanının çöküşünü önlemek için çalışmaktan başka seçeneğimiz yok” dedi.
Harb, “Taif’in çöküşü, Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesi ve Lübnan’ın Suriye’ye teslim olmasıyla birlikte başladı. Suriye ordusunun Lübnan’dan çekilmesi sonrasında birden fazla taraf, Lübnan kurumlarında, yönetimlerinde ve anayasasında her şey için tehlike oluşturan mevcut duruma ulaşılarak, Taif Anlaşması’na uygun bir devletin kurulması projesini üstlendi. En önemlisi ise, halkın günlük yaşamı ve Lübnanlıların geleceği tehdit altında” şeklinde konuştu.
Boutros Harb, “Taif’in çöküşünün sebeplerinden biri de silahlı bir siyasi grubun devlet çerçevesi dışında hayatta kalması oldu. Söz konusu silahlı grup, bu grupla anlaşarak uzlaşı çerçevesi dışında aktif rol oynamayı kabul etmeyen siyasi güçlerin aksine, siyasi görüşünü empoze etmek için var gücüyle çalışıyor. O’nun (Hizbullah) istediği olur, istemediği olmaz. Bu durum, demokratik eylemi engelliyor, hesap verebilirliği oradan kaldırıyor ve baskıcı bir hükümet dayatıyor. Artık bir yandaşlık ve muhalefet kalmadı, daha çok hüküm ve daha az hesap verebilirlik var. Bölgesel eksen politikasının uygulanmasının (Taif) dışında uygulamaya etkin bir muhalefetin dahil olmasının önüne geçildi. Bu amaçla, ilkelerini koruyan etkin 14 Mart güçleri de uzaklaştırıldı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan eski Adalet Bakanı Eşref Rifi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Mişel Avn liderliğinde gelen çözüm, Taif’i neredeyse tamamen ortadan kaldıran bir adım. Bu çözüm, bir süredir bu amacı takip edenlere fırsat veriyor” dedi.
Rifi, “Lübnan ve Arap ulusal kimliğini korumayı, Arap dünyasının çıkarlarını umursamayan İran nüfuzunu azaltmayı hedefleyen bir muhalefet cephesi oluşturmaya uzanan adımlarla Taif’in korunabileceğini” ifade etti.
Bu çerçevede Rifi, Sinyora, Mikati ve Selam’ın Suudi Arabistan ziyaretine ve Kral Selman bin Abdulaziz ile görüşmelerine övgüde bulunurken, “Geri dönüş olumlu oldu. Çünkü Suudi Arabistan’ın Lübnan’a verdiği önem yenilendi” ifadelerini kullandı. “Her zaman Suudi Arabistan’ın rolünün Lübnan’dan uzak olmaması gerektiğini söyledim” diyen Eşref Rifi, “Çünkü Arap kimliğimizi doğrulamak için ona ihtiyacımız var. Lübnan, bölgedeki olayların ortasında merkezi bir önem teşkil ediyor. Bu sebeple Taif’in sonlanmasına teslim olmak yasaktır. Kurumları ve vatandaşları kurtaracak, ülkeyi İran’ın elinden alacak bir devlet inşa etmek için çalışmak gerekiyor. Araplar, güçlü bir iradeyle bunu gerçekleştirmeleri gerektiğinin farkındalar” değerlendirmesinde bulundu.
Rifi ayrıca, “Lübnan’da, dengeyi yeniden kuracak unsurlar var. Bu da birçok mezhepten, İran’ın projesini reddedenleri bir araya getiren bir projemiz olmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Bilgeler Konseyi projesi nedir?
Bilgeler Konseyi, ulusal mutabakatı korumak için iç savaşı (1975-1990) sona erdiren Taif Anlaşması’nın ve Anayasanın ihlallerini denetleyecek.
Kaynakların, Şarku’l Avsat’a aktardığına göre, istişarelerde önemli ilerlemeler kaydedildi. Kaynaklar ayrıca, görüşmelerin “eski Cumhurbaşkanları, Temsilciler Meclisi Başkanları ve Başbakanlar arasında ve halkla ilişkilerde etkin siyasi isimlerin katılımıyla” gerçekleştiğini ifade ederken, bu sebeple kurulması öngörülen “Bilgeler Konseyi’nin” Lübnan’daki tüm etnik, mezhepsel ve dinsel kesimleri kapsayacağını belirtti.
Söz konusu istişarelerin katılımcıları arasında eski Cumhurbaşkanları Emin Cemayel, Mişel Süleyman, eski Temsilciler Meclisi Başkanı Hüseyin Hüseyni, eski Başbakanlar Necib Mikati, Fuad Sinyora, Temmam Selam, eski Meclis Başkan Yardımcısı Ferid Makari, eski Bakanlar Boutros Harb ve Tarık Mitri de yer aldı.
Kaynaklar, konseyi oluşturma fikrinin, Taif Anlaşması’nı hedef alan sapmaların artmasını engelleme ve yetkileri ayırma temelinde anayasal kurumların yeniden düzenlenmesi gibi uygulamalar çerçevesinde istişarelere katılanlar tarafından memnuniyetle karşılandığını söyledi.



İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
TT

İsrail tarafından öldürülen Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai kimdir?

İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)
İsrail'in dün düzenlediği saldırıda öldürülen Hizbullah lideri Ali Tabatabai (Sosyal medya)

Hizbullah tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai’yi yitirdiğini duyurdu.

Hizbullah, Tabtabai ile birlikte öldürülen 1979 doğumlu Kasım Hüseyin Bercavi (Melak), 1989 doğumlu Mustafa Esad Baru (Hacı Hasan), 1982 doğumlu Rıfat Ahmed Hüseyin (Ebu Ali) ve 1990 doğumlu İbrahim Ali Hüseyin (Amir) adlı dört üyesi için taziye mesajı yayınladı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hizbullah, gurur ve onurla, direniş halkına ve Lübnan halkına, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesindeki Hureyk Mahallesi’ne yapılan hain İsrail saldırısı sırasında Lübnan ve halkını savunurken şehit düşen büyük cihatçı lider, şehit Heysem Ali Tabatabai’nin (Seyyid Ebu Ali) vefatını duyurur.”

Açıklama şöyle devam etti:

“Büyük lider, uzun bir bekleyişin ve cihad, dürüstlük, samimiyet, direniş yolunda kararlılık ve kutsal hayatının son anına kadar İsrail düşmanıyla yorulmak bilmeden mücadeleyle dolu bir yolculuğun ardından şehit kardeşlerinin yanına katıldı. Topraklarını ve halkını savunma mücadelesinde asla yorulmadı veya yılmadı, hayatının başından itibaren direnişe adadı. Bu direnişin güçlü, onurlu ve yetenekli kalması, vatanı koruması ve zaferler kazanması için temellerini atan liderlerden biriydi. Mücahitler, tüm şehit liderlerin kanını taşıdıkları gibi onun saf kanını da taşıyacaklar ve Siyonist düşmanın ve onun destekçisi ABD’nin tüm planlarını bozmak için kararlılık ve cesaretle ilerleyecekler.”

İsrail, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında süren ve ABD'nin arabuluculuğunda ateşkesin sağlandığı savaş sırasında, İran destekli Hizbullah liderlerinin çoğunu ortadan kaldırmıştı.

Ancak, İsrail ile son savaşının ardından Hizbullah’ın askeri komutanlığına atanan Tabtabai, İsrail tarafından ateşkesin ardından Hizbullah'ın üst düzey bir üyesine düzenlenen bir operasyonda öldürüldü.

Tabtabai’nin Hizbullah saflarındaki yükselişi

Lübnanlı üst düzey bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin Lübnan'da İranlı bir baba ve Lübnanlı bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Kaynak, Tabtabai'nin Hizbullah'ın kurucu üyesi olmadığını, ancak Suriye ve Yemen'de müttefikleriyle birlikte grubun güçlerinin yanında savaşmış olan grubun ‘ikinci nesil’ üyelerinden biri olduğunu belirtti.

İsrail ordusu, Tabtabai'nin 1980'li yıllarda Hizbullah'a katıldığını ve Hizbullah'ın seçkin birimi Rıdvan Gücü de dahil olmak üzere birçok üst düzey pozisyonda görev yaptığını açıkladı. İsrail, geçtiğimiz yıl Lübnan'ı karadan işgal etmeden önce Rıdvan Gücü'nün liderlerinin çoğunu öldürdü.

İsrail ordusunun açıklamasında, geçtiğimiz yılki savaş sırasında Tabtabai'nin Hizbullah'ın operasyon bölümünü yönettiği ve diğer üst düzey komutanlar ortadan kaldırıldıkça rütbesini yükselttiği belirtildi.

Açıklamada, ateşkes yürürlüğe girer girmez Tabtabai'nin Hizbullah’ın askeri komutanlığına atandığı ve ‘İsrail ile savaşa hazırlıklarını yeniden sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştığı’ da eklendi.

Reuters'a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, Tabtabai'nin diğer üst düzey Hizbullah yetkililerinin öldürülmesinin ardından hızla terfi ettiğini ve geçtiğimiz yıl askeri komutan olarak atandığını doğruladı.

İsrail merkezli Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi, Tabtabai'nin Suriye'de ve Lübnan savaşı sırasında İsrail'in diğer saldırılarından da sağ kurtulduğunu belirtti.

ABD’nin Adalet için Ödül Programı, Tabtabai hakkında bilgi verenlere 5 milyon ABD dolarına kadar ödül vaat etmişti. Program, Tabtabai'nin Suriye ve Yemen’deki eylemlerinin, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlık faaliyetlerini desteklemek için eğitim, ekipman ve asker sağlama çabalarının bir parçası olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016 tarihinde Tabatabai'yi değiştirilmiş 13224 sayılı Yürütme Kararnamesi (EO) uyarınca Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist (SDGT) olarak tanımladı.

Bu tanımlama çerçevesinde Tabtabai'nin ABD yargısı yetkisine tabi tüm mülkleri ve mülkiyet hakları donduruldu. ABD vatandaşlarının Tabtabai ile herhangi bir işlem yapması genel olarak yasaklandı. ABD'nin yabancı terör örgütü olarak tanımladığı Hizbullah'a bilerek destek sağlamak, maddi destek veya maddi kaynaklar sağlamaya teşebbüs etmek veya bunları sağlamak için komplo kurmak da suç teşkil ediyor.


‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
TT

‘Zamanlama manipülasyonu’... Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a Gazze suikastlarındaki İsrail aldatmacasını anlattı

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)
Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze şehrinde çok sayıda kişinin ölümüne yol açan İsrail hava saldırısının gerçekleştiği yer (DPA)

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze kent merkezindeki er-Rimal mahallesinde, İsrail’e ait bir insansız hava aracının (İHA) sivil bir aracı hedef alarak vurmasıyla, 10 Ekim 2025’teki ateşkesten bu yana ilk kez bu tür bir saldırı gerçekleşti. Saldırıda Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın önde gelen isimlerinden Ala el-Hadidi öldürüldü. Bu saldırının ardından düzenlenen bir dizi hava bombardımanında 21 Filistinli hayatını kaybetti, 80 kişi ise yaralandı.

Ancak Gazze’deki saha kaynakları, İsrail’in suikastların zamanlamasına ilişkin bir ‘aldatmacaya’ başvurduğunu iddia ederek, bunun Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin birçok askeri liderine yönelik geniş kapsamlı suikast operasyonlarına gerekçe oluşturduğunu belirtti.

Kaynaklar, İsrail’in Hadidi ve diğer hedef alınan isimlere yönelik suikastların tamamlanmasına rağmen, bunları kamuoyuna açıklamayı geciktirdiğini aktardı. İsrail ordusunun, ‘Güney Gazze’de bir Filistinlinin insani yardım yolu üzerinde aracından inip İsrail güçlerine ateş açması’ üzerine karşılık verdiğini duyurmasından sonra açıklama yapılması dikkat çekti. Buna karşın söz konusu suikastların, bu açıklamadan önce gerçekleştiği ifade edildi.

İsrail ordusu, olay anını gösteren ve gencin ateş açtığı iddia edilen görüntülerin yer aldığı bir video yayımladı. Videoda, ateş açtığı belirtilen kişinin vurularak öldürüldüğü görülüyor.

Hamas ise İsrail’in öne sürdüğü bu gerekçeye şüpheyle yaklaştı. Hamas adına Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, cumartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail’in suçladığı gencin kimliğinin açıklanmasını talep ederek, olayla Hamas’ın herhangi bir bağlantısı olmadığını vurguladı.

Saldırıyı düzenleyen kişi

Hamas içinden ve dışından, birbirini doğrulayan Filistinli kaynaklar, saldırıyı gerçekleştiren kişinin 28 yaşındaki Halil Naci olduğunu belirtti. Naci’nin Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Balah’ta yaşadığı, evli olduğu ve üç çocuğunun bulunduğu ifade edildi. Çocuklardan biri, annesiyle birlikte tedavi amacıyla yurt dışında bulunuyor. Diğer iki çocuğun ise Halil’in annesinin yanında kaldığı ve bakımını onun üstlendiği aktarıldı. Kaynaklar, Naci’nin maddi durumunun oldukça iyi olduğunu belirterek, bu durumun motivasyonuna ve olayın arka planına ilişkin soru işaretleri doğurduğunu kaydetti.

Kaynaklara göre Naci, Gazze sınırında düzenlenen Büyük Dönüş Yürüyüşü protestoları sırasında yaralanmış ve sol bacağından yapılan amputasyonun ardından protez kullanmaya başlamıştı.

Naci’nin son dönemde, Kisufim Sınır Kapısı’ndan gelen insani yardımların girişini güvence altına almak için kullanılan bir arazi aracını sürme görevinde çalıştığı, öldürüldüğü sırada da aynı güzergâhta bulunduğu belirtildi.

Kaynaklar, Naci’nin herhangi bir Filistinli gruba bağlı olmadığını, yanında bulunan silahın ise ‘bir arkadaşına ait olduğunu ve bölgeye giren malların güvenliğini sağlama amaçlı kullanıldığını’ aktardı. Ayrıca, kısa süre önce ticaret yapmak üzere konserveler satın aldığı ve kendine ait bir iş kurmaya çalıştığı ifade edildi.

Ailesine yakın bazı kaynaklar, Naci’nin ailesinin büyük bir şok yaşadığını belirtti. Aynı kaynaklara göre Naci, kısa süre önce aynı bölgede getirdiği malların çalınmasına yönelik bir girişimle karşılaşmıştı. Bu nedenle, ‘mallarını korumak amacıyla, yardım ve mal girişini düzenleyen prosedürlere uygun bir koordinasyon yapmadan yeniden bölgeye gitmiş olabileceği’ değerlendirildi. Hamas’ın güvenlik birimleri ise olayın nedenlerine ilişkin soru işaretlerini gidermek için incelemelerin sürdüğünü bildirdi.

Suikastlar

Suikastlara ilişkin bilgilere geri dönüldüğünde, hedef alınan Kassam Tugayları Komutanı Ala el-Hadidi’nin, tugayların üretim birimine bağlı tedarik ve silahlandırma sorumlusu olduğu ortaya çıktı. İsrail ordusu, Hadidi’nin savaş boyunca Kassam Tugayları unsurlarına farklı türlerde silahların dağıtımını organize ettiğini açıkladı.

Hadidi’nin, Gazze kentinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nda yaşadığı ve saldırı sırasında birlikte çalıştığı Halil es-Seri ile birlikte öldürüldüğü bildirildi. Sivil aracın vurulduğu Abbas Kavşağı’ndan geçmekte olan iki çocuğun da saldırıda yaşamını yitirdiği açıklandı.

Hadidi’nin tümüyle Hamas’a mensup bir aileden geldiği, aynı aileden Kassam Tugayları’nda komutanlık yapan ve Temmuz 2024’te suikasta uğrayan Kassam Tugayları lideri Muhammed ed-Dayf’a yakın isimlerin de savaş sürecinde öldürüldüğü belirtildi.

Başka bir hava saldırısında ise, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki ailesinin evine düzenlenen suikastta Kassam Tugayları’na bağlı Nuseyrat Taburu’nda tim komutanı olduğu belirtilen Galib Ebu Şaviş hedef alındı. Saldırıda Ebu Şaviş’in eşi, büyük oğlu Bilal ve iki kızı dahil olmak üzere ailesinden 10 kişi hayatını kaybetti; çok sayıda kişi de yaralandı.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta bir apartman dairesine düzenlenen başka bir saldırıda, İsrail’e ait bir İHA, kamptaki el-Faruk Camisi’nin imam hatibi olan Mustafa Ebu Hasballah’ı öldürdü. Ebu Hasballah’ın Hamas’ın davet faaliyetleriyle ilgili birimde görev yaptığı ve hareketin yerel düzeyde önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtildi. Kaynaklara göre Ebu Hasballah, Kassam Tugayları’nın son dönemde bazı komuta kademelerini yeniden yapılandırırken başvurduğu kişiler arasında yer alıyordu.

Gazze kentinde düzenlenen başka bir hava saldırısında ise Nasr mahallesinde yerinden edilmiş sivillerin kaldığı bir apartman hedef alındı. Saldırıda en az 5 Filistinli yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenler arasında, İslami Cihad Hareketi’nin roket biriminden Ala el-Hadari’nin de bulunduğu bilgisi paylaşıldı.

İstihbarat faaliyeti

Saha kaynakları, İsrail’in suikast operasyonlarını tamamladıktan sonra ateş açma olayına ilişkin açıklama yaptığını belirtti. Kaynaklara göre İsrail güçleri, Gazze Şeridi’nde direnişçilerin hareketlerini izlemek amacıyla kesintisiz bir istihbarat çalışması yürütüyor. Bu çalışmaların, son günlerde bazı üst düzey ve saha komutanlarının, herhangi bir çatışma olmaksızın fırsat oluştuğu anda hedef alınarak öldürülmesine zemin hazırladığı ifade edildi.

rgtu7
Gazze üzerinde bir İsrail Apache helikopteri ve bir Hermes 450 insansız hava aracı (Arşiv – Reuters)

Kaynaklar, İsrail’e ait keşif ve gözetleme uçaklarının Gazze semalarında aralıksız uçtuğunu, özel birliklerin sürekli hareket halinde bulunduğunu ve İsrail adına çalışan ajanların da aktif olduğunu aktardı. Ayrıca teknolojik takip kapasitesinin bu operasyonlarda belirleyici rol oynadığı ve daha fazla direnişçinin hedef alınarak öldürülmesine yol açtığı bildirildi.

Saha durumuna ilişkin bilgilerde ise İsrail ihlallerinin Gazze Şeridi genelinde sürdüğü belirtildi. Refah, Han Yunus ve Gazze kentinde, özellikle sarı hattın doğu bölgesinde ve çevresinde, İHA’lar, zırhlı araçlar ve topçu birlikleri tarafından hava ve kara saldırılarının devam ettiği bildirildi. Aynı bölgelerde yoğun yıkıma neden olan ardışık patlatma operasyonlarının da gerçekleştirildiği ifade edildi.


İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
TT

İsrail ordusu, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı düzenlemeyi değerlendiriyor

 İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)
İsrail tank ve buldozerleri Lübnan sınırında (Reuters)

İsrail ordusu, Hizbullah'ın askeri yığınağının, Lübnan'ın daha derinlerine kara harekâtlarını genişletmek de dahil olmak üzere önleyici eylemlerde bulunmaya zorlayabileceği konusunda uyardı.

Yediot Aharonot gazetesine bağlı Ynet internet sitesinde yer alan habere göre, üst düzey İsrailli ordu subayları, İsrail güçlerinin Lübnan'daki günlük faaliyetlerinin artmasının, Hizbullah'ın özellikle sınırdan uzak köylerde güçlerini giderek daha fazla seferber etmesini engellemediğini söyledi.

Güney Lübnan'daki ateşkesin üzerinden bir yıl geçtikten sonra, gazeteye göre İsrail ordusu, İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısının ardından uygulanan "sıfır tolerans" politikasının bugüne kadarki en büyük sınavına yaklaştığına inanıyor. Gazete, askeri yetkililerin, İsrail'in Hizbullah savaşçılarını caydırmayı ve büyüyen güçlerini zayıflatmayı amaçlayan kısa süreli bir önleyici operasyon başlatmak üzere olduğunu söylediklerini belirtti.

Beyrut'un güney banliyöleri, İsrail ordusunun dün öğleden sonra Hizbullah'ın ikinci adamı olan İran doğumlu Haytam Ali Tabatabai'yi hedef alan operasyonuyla bir kez daha ön plana çıktı. Operasyonda 5 kişi öldü, 28 kişi yaralandı.

Hizbullah, dün akşam yaptığı açıklamada, "büyük komutan" için yas tuttu ve onun "hayatını kuruluşundan bu yana direnişe adadığını ve partinin askeri mekanizmasının temellerini atan liderler arasında yer aldığını" belirtti. Ancak parti, açıklamasında misilleme tehdidinde bulunmadı.

Bu hedef alma, İsrail'in Lübnan'a yönelik devam eden gerginliği, son dönemde güney ve Bekaa'ya (doğu) odaklanması ve İsrailli yetkililerin savaşın kapsamını genişletme yönündeki sürekli tehditleri bağlamında gerçekleşti. Sonuncusu dün sabah Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ağzından çıktı. Netanyahu, İsrail ordusunun güney Lübnan'da gerçekleştirdiği mobil suikastların devam ettiği bir dönemde, Hizbullah'ın kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek için gerekli olan her şeyi yapmaya devam etme vurgusunu yineledi.