Sudan anlaşması, ÖDBG içerisinden gelen eleştirilerin ardından yeni bir krizle karşı karşıya

Sudan anlaşması, ÖDBG içerisinden gelen eleştirilerin ardından yeni bir krizle karşı karşıya
TT

Sudan anlaşması, ÖDBG içerisinden gelen eleştirilerin ardından yeni bir krizle karşı karşıya

Sudan anlaşması, ÖDBG içerisinden gelen eleştirilerin ardından yeni bir krizle karşı karşıya

Sudan’da Çarşamba günü (dün) imzalanan siyasi anlaşma, her ne kadar 11 Nisan 2019’da Ömer el-Beşir’in devrilmesiyle başlayan Askeri Geçiş Konseyi (AGK) ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) arasındaki siyasi krize bir son vermiş olsa da, muhaliflerden ve diğer siyasi güçlerden gelen eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Bu durum ÖDBG bileşenleri arasında yeni bir krizin patlak vermesine yol açabilir.
Zayıf noktalar
ÖDBG içerisindeki temel bileşenlerden biri olan Sudan Komünist Partisi Merkez Komitesi üyelerinden biri Independent Arabia’dan İsmail Muhammed Ali’ye verdiği demeçte, siyasi bildirinin birtakım zayıf noktalarının bulunduğunu ve bu noktaların ÖDBG koalisyonu bileşenleri arasında mutabık olunan şeylere aykırı olduğunu dile getirdi. Ayrıca savunma ve içişleri bakanları dışında kabinenin oluşumunda özgürlük ve değişim koalisyonuna ait bakanlıklara değinilmediğini ifade ederek, belgede yasama meclisindeki temsil oranı konusunda üzerinde uzlaşılan hususlara atıfta bulunulmadığını söyledi. Bunun yanı sıra herkesin kabul ettiği anayasa konferansının düzenlenmesine ilişkin herhangi bir şeye yer verilmediğini belirten üye, İslami Cephe’nin 30 Haziran 1989’da gerçekleştirdiği darbeden bu yana yaşanan hukuksuzluklara ilişkin yapılacak soruşturmalardan bahsedilmediğini söyledi.
Aynı zamanda müzakere kurulu içerisinde bulunan parti üyesi, demokrasi meselesinin kamu yaşamının temelini teşkil ettiğinin belge dâhilinde ihmal edildiğini kaydederek, geçiş dönemindeki görevlere atıfta bulunulmadığını belirtti. Ayrıca parti tarafından belgeye ilişkin ayrıntılı bir açıklama yapılmayacağını dile getirerek, belgeye ilişkin kararın uygun bir zamanda alınacağını söyledi.
Anlaşmazlığın çözülmesi
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberinde, Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Mubarek el-Fadıl el-Mehdi, siyasi bildiride anlaşmazlık noktalarının kaydedilmesi dışında yeni olan hiçbir şeyin olmadığını ve bu hususların ise 19 Temmuz Cuma günü yapılacak olan toplantıda görüşülecek anayasal belgeye ertelendiğini söyledi. Ayrıca 2005 anayasasının kabulü ve 21 No’lu başkanlık kararnamesi doğrultusunda geçiş organlarının yetkilerine ilişkin askeri konsey tarafından çıkarılacak bir kararname olmaksızın anlaşmazlığın çözülemeyeceğini belirtti.
2005 anayasasının 70’inci maddesinde “Devlet başkanlığı ve bakanlar kurulunun yürütme otoritesini teşkil ettiğinin” öngörüldüğünü dile getiren el-Mehdi, 70’inci maddenin 4’üncü fıkrasında herhangi bir yürütme meselesinin bakanlar kurulunun sorumluluğunda olacağının kaydedildiğini belirtti. Ayrıca 63. maddede devlet başkanı ve yardımcısının çalışmaları süresince dokunulmazlıklarının temin edildiğinin ön görüldüğünü ifade ederek, aynı dokunulmazlığın gerek başbakan gerekse de bakanlar için de geçerli olduğunu ve -yasama konseyi üyelerinin dörtte üçünün onaylanmasının ardından- “anayasal ihlal veya büyük kabahat durumu” dışında anayasa mahkemesinde kendilerine karşı dava açılamayacağını söyledi.
Geçici kazanımlar
Öte yandan Ömer el-Beşir döneminde Sudan Âlimleri Heyeti üyelerinden olan Abdulhay Yusuf, bazı toplulukların ve grupların dışlanarak halkın bir kısmının dikkate alındığı herhangi bir anlaşmanın kabul edilmeyeceğini belirterek, böyle bir anlaşmanın ülkeyi istikrara değil kaosa götüreceğini söyledi. Ayrıca ordudan ve sivillerden olan kanaat önderlerine, dışlama ve geçici kazanımlar yerine nefreti izole ederek tüm grupları bir araya getirecek bir yol aramaları çağrısında bulundu.
Köşe taşı
Muhalif Toplanma Koalisyonu Sözcüsü Cafer Hasan, “Taraflar arasındaki anlaşmazlığın sıfır noktasına değecek bir mesafede olduğu dikkate alındığında anlaşmanın bir köşe taşını teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Ancak bir anlaşmaya varma konusunda aklın ve ısrarın sesi ortaya çıktı. Ayrıca tarafların müzakerecileri diyalogun idaresinde son derece profesyoneldiler. Askeri konsey ile 19 Temmuz Cuma günü yapılması planlanan müzakere oturumunda, devrimin amaçlarıyla tutarlı olması için düzenlenmesi gereken kanun maddelerine ilişkin 20 fıkra hakkında görüşmeler yapılacak” açıklamasında bulundu.
Gerçek ortaklık
ÖDBG liderlerinden Nurettin Selahattin, siyasi anlaşmadan geri adım atmanın ve yeni bakış açılarının müzakere sürecinin uzamasına yol açtığını belirterek, bu yüzden bir adım geri gitmek gerektiğini ifade etti. Sudan tarihinde önemli bir aşamayı temsil edecek ve gerçek bir ortaklığın kapısını açacak olan bu anlaşmaya varılması için daha uzun bir süreye ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Selahattin, yasama ve kabine dosyaları dışında önemli bir engel olmadığını dile getirdi.
AGK ve ÖDBG, 13 saatten fazla süren görüşmelerin ardından bir sonraki geçiş döneminin yönetimine ilişkin siyasi bir bildiriye imza attı. Gözlemciler bunu, gerçek ortaklığa doğru atılmış önemli ve kararlı bir adım olarak nitelendirdi. Anayasal bildirinin ise Cuma günü imzalanması bekleniyor.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.