Türkiye’den Kuzey Suriye’ye operasyon tehdidi

Türkiye’nin özerk yönetim bölgesi ile sınırdaki güvenlik noktaları (Kuzey haber ajansı)
Türkiye’nin özerk yönetim bölgesi ile sınırdaki güvenlik noktaları (Kuzey haber ajansı)
TT

Türkiye’den Kuzey Suriye’ye operasyon tehdidi

Türkiye’nin özerk yönetim bölgesi ile sınırdaki güvenlik noktaları (Kuzey haber ajansı)
Türkiye’nin özerk yönetim bölgesi ile sınırdaki güvenlik noktaları (Kuzey haber ajansı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Temmuz’da yaptığı bir açıklamada, ülkesinin Tel Abyad ve Tel Rıfat'a yönelik askeri operasyon başlatabileceğini söyledi.
Erdoğan, ayrıca Suriye’de teröre karşı hareket eden Uluslararası Koalisyon’un ana ortağı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen alanları işaret ederek, terör koridoru denilen bu bölgeyi, güvenli bölge haline getirmek istediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazete ve televizyon kanallarının genel yayın yönetmenleri ile bazı yazarlarla bir araya geldiği Vahdettin Köşkü'nde yaptığı konuşmada, “Tel Abyad ve Tel-Rıfat'ta bazı çalışmalar yapacağız. Aslında terör koridoru denilen bu bölgeyi, bir güvenli bölge haline getirmek istiyoruz. Hedefimiz bu” dedi.
Medyada yer alan güvenilir kaynakların ifadelerine göre Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) mensup askerler, zırhlı araçlar, tanklar ve topçu birlikleri, Tel Abyad, Rasulayn ve Kobani karşısında yer alan Türkiye sınırı içerisindeki bölgelere konuşlandı.
Aynı şekilde medyada yer alan haberlerde, TSK’nın Türkiye-Suriye sınırında bulunan Tel Abyad’daki beton blokları kaldırıldığı, ayrıca Rasulayn yakında yer alan Türk topraklarından mayınların söküldüğü bilgisi yer aldı.  
Suriye tarafında ise SDG’ye bağlı sınır muhafız kuvvetleri ve ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un gözlem noktaları bulunuyor. Bununla birlikte bölgede, seferberlik hali ya da askeri hareketlilik gözlemlenmiyor.
Bu gelişmeler, Rus S-400 hava savunma sistemi sevkiyatının başladığına ilişkin Türkiye ve Rusya tarafından yapılan açıklamalar ile ABD yönetiminin Türkiye’ye sert ekonomik yaptırımlar getireceğine ilişkin beklentilerin ortasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye'ye F-35 satışının durdurulduğunu dile getirmesinin ardından geldi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden çağrı
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Erdoğan’ın Türk medyasına yaptığı son açıklamalara cevaben, dünya kamuoyu ve uluslararası topluma, Türkiye’nin Suriye'deki uygulamaları, bölgedeki alanları doğrudan işgal etmesi ve devam eden tehditleri konusundaki açık ve net tutumlarını ifade etme çağrısında bulundu.
Özerk yönetim tarafından yapılan açıklamada, Ankara’nın Türk halkına zarar verecek hamlelerden kaçınmasını sağlaması için Türk kamuoyuna çağrıda bulunuldu. Ayrıca bölgedeki işlere daha fazla müdahale edilmemesi ve orada sorun yaratılmaması yönünde Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinde baskı oluşturulması istendi.
ABD diplomasisi
ABD’li Büyükelçi William Rubak başkanlığındaki Uluslararası Koalisyon heyeti, 13 Temmuz 2019’da Kuzey Rakka kırsalındaki Ayn İsa kasabasında özerk yönetim ile bir araya geldi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Dr. Abdulkerim Ömer, ABD Büyükelçisi’nin söz konusu görüşmede, Suriye'nin kuzey ve doğusunun istikrarına verdiği desteği teyit ederek, bunun bozulmasını istemediğini dile getirdi.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, çıktığı Avrupa turunun sonunda, gizlice bölgeyi ziyaret etmiş ve bazı ülkelerden, Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinde kurulması beklenen güvenli bölgeye kuvvetlerini göndermesini istemişti.
Kürtlerin kırmızı çizgileri
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin en önemli siyasi liderlerinden biri olan, Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu üyesi Aldar Halil, ABD’li Büyükelçi James Jeffrey’in 2019’un başından beri güvenli bölge üzerinde müzakere sürecini yürüttüğü bilgisini vererek, bu konuda önemli gelişmeler olmasının muhtemel göründüğüne dikkat çekti.
Independent Arabia’dan Abdulhekim Süleyman’ın haberine göre Halil, Kürtlerin kırmızı çizgilerinin, Türkiye’nin Suriye'de 25 ila 30 kilometre derinlikte olmasını talep ettiği alanı elde etmesini imkansız hale getireceğini vurguladı.
Aldar Halil, konuya ilişkin görüşlerini şu ifadelerle dile getirmeye devam etti;
“Güvenli bölge, sınırda en fazla 5 kilometre boyunca uzanıyor, istikrarlı alanları içermiyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolünde değil. Kürtler, Türk kuvvetlerini de içerebilecek şekilde Uluslararası Koalisyon kuvvetleri tarafından korunan bir alanı kabul edecektir. Çoğunlukla çöl bölgelerinde aktif olacaklar.”
Halil bu olasılığın, Afrin sakinlerinin, Türk ordusunun hegomonyasından uzak ve yerel kuvvetlerin kontrolü altında güvenli bir şekilde geri dönmesi halinde başarılı olacağını söyledi.
Ancak Halil, Türkiye’nin bu konudaki tepkisi konusunda pek iyimser düşünmediğini dile getirerek, “Erdoğan'ın bu şartları kabul etmesi çok zor, bu da bir anlaşmaya varılmasını zorlaştırıyor” dedi.



ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları hakkında 10 soru

ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
TT

ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları hakkında 10 soru

ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)
ABD operasyonları Kızıldeniz’de bulunan USS Harry S. Truman ile Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor. (Independent Arabia)

Tevfik eş-Şenvah

ABD'nin Yemen'deki askeri operasyonları ikinci ayına girerken, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki uluslararası sulardan geçen uluslararası ticari gemilere yönelik saldırılarını artıran İran destekli Husi milislerini caydırma amacıyla, mart ortasında duyurduğu hava saldırıları operasyonun arka planı ve sonuçlarına ilişkin bazı sorular gündeme geliyor. Sıcak durumun Yemen hadiseler sahnesini her geçen gün dolduran başka sonuçlar doğuracağı bekleniyor.

1. ABD'yi Husi mevzilerine saldırı düzenlemeye iten doğrudan nedenler nelerdi?

ABD'nin Yemen'de hava ve deniz operasyonlarına başladığı andan itibaren ABD Başkanı Donald Trump, Husileri ortadan kaldırma sözü verdi ve İran'ı, Kızıldeniz bölgesindeki saldırılarına yanıt olarak Husilere destek vermeye devam etmemesi konusunda uyardı.

ABD, uluslararası ticaretin ve uluslararası ekonominin etkilenmesinin, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artmasının, uluslararası ticarette maliyetlerde önemli artışlara yol açan yeni rotaların benimsenmesinin ardından Kızıldeniz bölgesinde güvenliği yeniden sağlamaya çalışıyor.

Benzer bir bağlamda, ABD'nin Yemen Büyükelçisi Steven Fagin, büyükelçiliğin X platformundaki hesabından şunları söyledi: “Mevcut operasyon yalnızca Husileri ve askeri kapasitelerini hedef alıyor; otoriter yönetimleri altındaki bölgelerdeki sivilleri hedef almıyor.”

2. ABD son saldırılarında önde gelen Husi liderlerini öldürmeyi başardı mı?

Bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen ABD ve Husiler, örgütün önde gelen liderlerinden kimsenin öldürüldüğünü duyurmadı. Gözlemciler, bunun nedenini Husilerin bazı faaliyetlerini açıkça yürütmelerine rağmen hâlâ saklandıkları engebeli ve dağlık araziye bağlıyor. Husiler son olarak insanları bu etkinliklere katılmaya zorladıkları yönündeki yaygın suçlamalara rağmen, 70. Meydan'da düzenledikleri etkinlik ile halkın kendilerine desteğini göstermeye çalıştılar.

Yemenli kaynaklar, ABD'nin yaptırım listesinde yer alan Husi liderlerinden Mansur es-Sadi'nin, ABD'nin Hudeyde şehrine düzenlediği hava saldırısında yaralandığını ve tedavi için Sana'ya sevk edildiğini bildirdi.

3. ABD Yemen'e yönelik saldırılarında neleri hedef alıyor?

Harekat planına göre ABD, askeri gücün zayıflatılmasıyla başlayan, ardından komuta merkezlerinin, radarların, silah depolarının, teknisyenlerin, uzmanların ve hava savunma sistemlerinin zayıflatılmasıyla devam eden savaş stratejisine göre doğrudan hedef alarak açık savaş aşamasına girdi. Daha sonra da gördüğümüz gibi liderleri ve hareket halindeki araçları hedef almaya başladı.

Benzeri görülmemiş bombardımanların vurduğu en önemli hedefler belki de Saada ve Amran şehirlerinde dağlarda bulunan mağaralarda ve oyuklarda gizlenen Husi silah depoları oldu. Bunlardan bir kısmı örgütün daha önceki dönemlerde İran'dan temin ettiği silahlar olup, örgütün stratejik silah stokunu temsil ediyor. Havaalanları, füze rampaları, İHA'lar ve kışlaların bombalanmasının yanı sıra, önümüzdeki günlerde hedef alma operasyonlarının daha da yoğunlaşması bekleniyor.

Yemen Ordusu’ndan Tuğgeneral Muhammed el-Kamim, hava operasyonlarının şu ana kadarki seyrini değerlendirerek, “Amerikan operasyonlarında kademeli bir hedef yükseltme görüyoruz ve bu diğer hedefleri de kapsayabilir. Bu durum, ABD yönetiminin Husi milislerinin kabiliyetlerini önemli ölçüde zayıflatma yolunda ilerlediğini gösteriyor” dedi.

Yerel sakinlerse, gerek hedef alınan saha komutanları arasındaki kayıplar gerekse milislerin 2014 yılında İran destekli darbeden bu yana elde ettiği askeri teçhizat, füze teknolojisi ve hava gücü kayıpları açısından Husi tarafındaki aşırı gizliliğe rağmen, hava saldırılarının büyük bir dikkat ve titizlikle gerçekleştirildiğini açıkladı.

Yemen'in kuzey platosunun dağlık arazisinde saklanan Husi hedeflerini takip etme yönündeki Amerikan stratejisini açıklarken, Başkan Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, operasyonların başlangıcında şöyle demişti: “ABD'nin Yemen'e yönelik son bir haftadaki saldırılarında şu ana kadar iki önemli Husi lideri öldürüldü; bunlardan biri de örgütün füze uzmanıydı.”

4. Uluslararası alanda tanınmış Yemen hükümetinin saldırılara ilişkin tutumu nedir?

ABD operasyonlarının başlamasından bu yana hükümetten, Husilerin elindeki toprakları geri alabilmek için uluslararası pozisyonun seferber edilmesi çağrısında bulunan art arda tepkiler geldi. Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin açıklamalarına göre, “Yemen'deki İran Husi projesini ortadan kaldırmanın tek yolu bu.”  Meşru hükümetse, ABD saldırılarından Husi milislerini sorumlu tuttu, onları bu saldırılara davetiye çıkarmak ve “İran rejiminin isteklerini yerine getirmek için gerginliği tırmandırmayı seçmekle” suçladı.

5. Hükümet Husilere karşı kara harekâtı başlatmayı düşünüyor mu?

Yemen'deki meşru hükümetin, ülkenin Kızıldeniz'e nazır batı kıyı şeridini ve Hudeyde Limanı’nı geri almak için askeri operasyona hazırlandığını gösteren bir dizi veri bulunuyor. Hükümetin ve Batılıların teyitlerine göre, bunların geri alınması büyük ölçüde başkent Sana'nın kurtarılmasının önünü açacak. Yemen Ordusu’ndan Tuğgeneral ve Beşinci Tugay'ın eski komutanı Salih Karuş, bu hafta içinde, kesin bir askeri zafere, başkent Sana'ya dönüşe ve Husi milislerinin kalıcı olarak yenilgiye uğratılmasına her zamankinden daha yakın olunduğunu söyledi.

frty6
ABD ve Husiler, bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen örgütün önde gelen liderlerinden birinin öldüğünü duyurmadı (Sosyal Medya)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Karuş, yaptığı açıklamada, “Yemen ordusunun tüm birlikleri ve muharip gruplarıyla hazırlıkları, İranlı Husi milislerinin beklediğinden çok daha büyük” dedi. “Ülkemizin tanık olduğu tarihi an, bizi halkımıza ve ailelerimize acı çektiren bu örgütten kurtuluşa doğru götürüyor” diye ekledi. Bu arada, kıyı şeridinde konuşlu Yemen güçlerinin sözcüsü Vadah el-Dobiş, daha fazla ayrıntıya girmeden Sana'ya ulaşana kadar “Husi milislerinin kontrolündeki bölgeleri geri almak için tüm görevleri yerine getirmeye hazır olduklarını” vurguladı.

6. Husiler ABD saldırılarına nasıl karşılık verdi? Tırmandırma tehdidinde bulundular mı?

Örgüt, her an hedef alınabileceği bu sıcak ortamda biraz olsun soğukkanlılığını korumaya çalışıyor. Hükümet güçlerinin karadan ilerlemesini engellemek için askeri yığınak yapıyor, seferber ediyor, daha fazla mayın döşüyor ve engeller koyuyor. Hükümet güçleriyse siyasi bileşenleri arasındaki siyasi ayrışmaya rağmen, Husilere karşı büyük bir kin güden profesyonel bir askeri güce sahip. Husi milislerinin lideri, zaman zaman “Gazze'ye desteklerini sürdürecekleri” tehdidinde bulunuyor. Askeri Sözcü Yahya Saree'nin günlük açıklamalarıysa içerik ve öz olarak aynı ifadeleri tekrarlıyor. ABD'nin saldırı dalgasına yanıt olarak Kızıldeniz'deki Amerikan uçak gemisi Harry S. Truman ve bir dizi “düşman savaş gemisinin” hedef alındığından söz ediyor.

7. Saldırılar Husilerin uluslararası nakliyeye yönelik saldırı gücünü zayıflatmada başarılı oldu mu?

Milislerin lideri Abdulmelik el-Husi'nin geçen perşembe günü uluslararası sulardaki saldırılarına devam edeceklerini teyit etmesine rağmen, Kızıldeniz ve Aden Körfezi bölgesindeki günlük hadiselere ilişkin göstergeler, Husi eylemlerinin sayısında ve kalitesinde önemli bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Bu, konuşlandırılan Amerikan gemilerinin havadan ve radarlar ile gözetleme düzeyinin yüksek olması, Husilerin başlarının üstünde gece gündüz dolaşan Amerikan savaş uçaklarının hızla gerçekleştirdiği askeri operasyonlardan duydukları korkudan kaynaklanıyor.

8. ABD saldırılarında ne tür silahlar veya uçaklar kullanılıyor?

ABD operasyonları, Kızıldeniz'deki USS Harry S. Truman ve şu anda Umman Denizi'nde bulunan USS Carl Vinson uçak gemilerinden düzenleniyor.

ABD'nin Hint Okyanusu'ndaki Diego Garcia Hava Üssü'ne de hayalet B-2 bombardıman uçakları konuşlandırdığı ve bu uçakların da bu saldırılarda rol aldığı düşünülüyor.

Operasyonlara katılan en önemli savaş uçakları F-18 ve F-35'lerin yanı sıra gözetleme uçakları, savaş uçakları ve diğer çeşitli insansız hava araçları da görev yapıyor.

9. Bu saldırılarda özellikle hangi Yemen şehirleri hedef alındı?

Husi milislerinin kontrolündeki bölgeler arasında Eylül 2014'te ele geçirdikleri başkent Sana'nın yanı sıra belki de en önemlisi milislerin tarihi kalesi ve onların fikri atılımlarının merkezi Saada şehri olan kuzeydeki bazı şehirler de yer alıyor.

10. Yemen sokağı bu gelişmeleri nasıl görüyor?

Amerikan operasyonlarının sonuçlarının ne olacağı konusunda büyük bir beklenti ve merak var. ABD, saldırıların yalnızca Husilerin uluslararası sulardan geçen gemileri hedef almasını engellemeyi amaçladığını duyursa da, Yemen sokağı, Suriye'de ve daha önce Lübnan'da yaşananlar gibi bunun da ülkedeki İran projesinin son aşamalarının başlangıcı olmasını bekliyor.